Yaban hayatı fotoğrafçılarının Güney Afrika'daki tehlikeli yolculuğu
Dünyanın birçok ülkesindeki yaban hayatı fotoğrafçıları, Güney Afrika'daki milli parklarda barınan yabani hayvanları objektiflerine yansıtmak için tehlikeli yolculuğa çıkıyor. Kwazulu Natal Eyaleti'ne gelen fotoğrafçılar, gün boyunca milli parkında çita, leopar, aslan, fil veya bir antilobun görüntüsünü çekebilmek için çaba harcıyor.
Bünyesinde birçok milli ve özel parkı barındıran Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Kwazulu Natal Eyaleti, yaban hayatı fotoğrafçıların gözde adreslerinden biri oldu. Avrupa, Asya ve Amerika kıtasındaki birçok ülkeden bu bölgeye gelen fotoğrafçılar, hayallerindeki çita, leopar, aslan, fil veya bir antilobun objektiflerine yansıtmak için günlerce parkların içinde dolaşıyor.
Gün doğumundan önce saat 04.00'te safari turuna başlayan fotoğrafçılar, öğlen saat 12.00 sıralarında konakladıkları otellere gelip, dinleniyor. Bir süre dinlenen yaban hayatı fotoğrafçıları, saat 15.00'te safarisi turunun ikinci aşaması için milli parklarda gezilerine kaldıkları yerden devam ediyor. İsteyen gezisini gece saatlerde de sürdürebiliyor.
Yaban hayatı fotoğrafçıları, istedikleri görüntüyü yakalayabilmek için zaman zaman yürekleri ağza getirecek tehlikelere de göğüs geriyor. Bir pençesiyle insanı öldürebilecek yabani hayvanların bir kaç metre yakınına gelen fotoğraf tutkunları, deklanşöre basarak anı ölümsüzleştiriyor.
Afrika kıtasındaki birçok milli ve özel parklarında güvenli bir alanda fotoğraf çekmek isteyenler için Hide diye adlandırılan yapılar inşa edildi. Bu yapıya gelen fotoğraf tutkunları, objektiflerine yansıtacakları yaban hayvanları gözetliyor.
Fotoğraf çekebilecekleri yeterlilikte pencereli ahşap yapı olan Hide, yaban hayat hayvanlarının içindeki insanları görmeyecek şekilde inşa edilmeleri nedeniyle fotoğrafçıların en çok kullandıkları mekan olarak dikkat çekiyor.