Vahşi yaşama yolculuk: Serengeti Milli Parkı
Afrika denince akla ilk gelen yer Serengeti Milli Parkı... Belgesellerde izlerken bile insanı heyecanlandıran doğa harikası... Tanzanya sınırları içerisindeki parkta; su aygırları, aslanlar, kaplanlar ve kabileler yaşıyor. Daha önce yaptığınız seyahatlere hiç benzemeyen bir deneyim yaşamak istiyorsanız rotanızı Serengeti Milli Parkı'na çevirmelisiniz.
14 bin 763 km'lik bir alana sahip olan ve sonsuz düzlük anlamına gelen milli park, dünyanın en büyük parkları arasında yer alıyor. Birçok hayvana ev sahipliği yapmasının yanı sıra aynı bölgede yaşayan Masaii kabilesi, renkli kıyafetleri ve ilginç danslarıyla ortamı güzelleştirebilecekken, şu dönemde turistik bir faaliyet olmaktan ileriye gidemiyorlar.
Serengeti Milli Parkı için öncelikle turların başlangıç noktası olan Tanzanya'nın Arusha şehrine ulaşmış olmanız gerekiyor. Türkiye'den Darüsselam'a uçup, oradan da sürekli bulabileceğiniz otobüs seferleriyle 650 km. uzaklıktaki şehre ulaşabilirsiniz. Başka alternatif arıyorsanız Arusha'ya 65 km. uzaklıktaki Kilimanjaro havaalanını kullanıp, otobüs yolculuğunu kısaltabilirsiniz. Ayrıca 5 bin 895 metre yüksekliğindeki bu gösterişli dağın yanından geçerken, daha önce tırmanış tecrübeniz yoksa bile tur programlarıyla tırmanış yapabilirsiniz. Türkiye pasaportuna sahip olan herkes, 50 dolar karşılığında hiçbir zorlukla karşılaşmadan Tanzanya vizesini kapıdan alabiliyor.
VAHŞİ HAYVANLARLA İÇ İÇE KONAKLAMA
Konaklama konusu için tamamen bütçenize ve zevkinize göre hareket edebilirsiniz. Eğer konforunuza düşkünseniz ve bütçe probleminizde yoksa, parkın ortasında konumlandırılmış ve hiçbir lüksten kaçınılmamış olan 'lounge'lar tam size göre. Ama "Evet, bütçe sıkıntım yok fakat biraz daha doğal bir ortamda safarinin tadını çıkarmak istiyorum" derseniz de, lüks çadır hizmetleri sizi bekliyor. Otel konforunu aratmayan bu çadırlar, hem safari ruhuna hem de konforlu ruhunuza yakışan cinsten.
En ucuz konaklama seçeneği, standart çadırlarınızda sadece uyku tulumu hizmetini içinde barındıran, konaklama hizmeti. En önemlisi ise nasıl konaklarsanız konaklayın üç öğün yemek ve rehberlik hizmeti tüm fiyata dahil...
Her gün sabah 04.30'ta başlayan safari günleri, araçların içinde başlayıp içinde sonlanıyor. Çünkü park içerisinde mola yerleri hariç araçlardan inmek yasak. Sürekli etrafa bakmaktan, yanınızdan geçen zebra sürülerini, fil ailelerini izlemekten zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Özellikle her safariye çıkanın hayali olan ve Afrika'da 'Big 5' denilen leopar, gergedan, aslan, fil ve bufalo beşlisi için gözlerinizi açık tutmanız gerekiyor. Hızla soyları tükenen gergedanı bulmak için biraz zaman harcamak gerekse de, yanınızdan geçen dünyanın en uzun hayvanları olan zürafalar keyfinizi yerine getirecektir.
Bir diğer gizemli canlı leopar... Genellikle sabah erken saatlerde avlanan leoparlar, tek gezmeyi tercih ediyorlar. Çok az sayıda ağacın bulunduğu ve sadece kocaman bir düzlükten oluşan parkta yön bulmanın bile nasıl bir tecrübe gerektirdiğini söylememe gerek yok sanırım.
Bütün gün belgesellerden hiçbir farkı olmayan bir gün geçirdikten sonra, yapılaşmanın olmadığı bir yerde gece gökyüzüne baktığınızda yıldızlardan boş yeri kalmamış bir manzarayla karşılaşacaksınız. Gece uyurken dışardan gelen ve daha önce hiçbir yerde duymadığınız hayvan sesleri, ilk önce çok tedirgin etse de bir süre sonra ne kadar huzurla uyuduğunuza siz de şaşıracaksınız.
HANGİ AYLARDA GİTMEK GEREKİR?
Serengeti Milli Parkı'na gitmek için yılın en güzel ve en tercih edilen ayları Aralık, Ocak ve Şubat. Bu aylarda safari yaparsanız hem kuru sezona hem de hayvan sürülerinin büyük gruplar halindeki göçüne denk gelirsiniz.
Afrika kıtasında iseniz daha önce yaptığınız seyahatlere hiç benzemeyen, hayatınızda bir sürü ilki yaşayacağınız ve hiç unutamayacağınız bir deneyim yaşayacaksınız. Serengeti Milli Parkı ise Afrika'da olmanızın yanı sıra, yaşadığınız hayatlardan bu kadar farklı hayatların nasıl olabildiğini, belgesellerde izlediğiniz hiçbir şeyin senaryodan ibaret olmadığını kanıtlayan bir ortama sahip.
Aslan sürülerinin önünüzde bir antilobu yakalaması, dünyanın en büyük kara canlısı olarak bilinen Afrika fillerin görkemli cüsseleriyle bulunduğunuz arabayı bile sallaması, zürafaların uzun bacaklarıyla fantastik filmleri aratmaması, akbabaların ağaçların üzerindeki karizmatik duruşları, sırtların çığlıkları, Serengeti' de yaşayacaklarınızdan sadece birkaçı. Her gezginin rotasında olması gereken bu inanılmaz dünyayı keşfetmek için çok geç kalmamanızı tavsiye ederim.