GeriSeyahat Urfa’da da balık çıkar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Urfa’da da balık çıkar

Urfa’da da balık çıkar

GAP'ta Atatürk Barajı inşaatı 1983'te başladı. 4 yıl sonra da su dolmaya başladı Baraj'a. Urfa'nın Baraj kıyısına Bozova ilçesi düşer. Bozova'nın köylüleri 1984-91 arasında hep Ata İnşaat'ta çalıştı. Su tamamen dolup inşaat bittiğinde de çoğunun işine son verildi. O gün bugündür bu köylüler balıkçı.

Urfalı Balıkçılar balığa çıkarken poşu takmıyor. Teknede, tarlada olduklarından daha güleç, daha huzurlu gibiler. Güneş yükselip de kıyıya döndüklerinde değişiyorlar. Poşuyu takınca karadaki Urfalı oluveriyorlar yine... Ya da 'Kebap Kralı', 'İsot Kralı' gibi Göl Kralı...

Çömelip oturur, ucunu bucağını göremedikleri boz renkli araziye bakarlardı. Tam Urfalı gibi... Saatlerce ve hiç kıpırdamadan. Sonra ovalara, tepelere su doldu. Bakışları değişti. Ufku keskin gözlerle tarar oldular. Damdaki yataklarında gözlerine güneş düşmeden uyanmazlardı; tan vaktinde uyanıp ağ atar, ağ toplar oldular. Belki iyot kokusunu hálá bilmiyorlar ama gün ağarırken Atatürk Barajı'nın suyunu kıpırdatan 'Urfa Meltemi'yle tanıştılar.

DAVARI BIRAKTIK

Köyleri Baraj Gölü'nün kıyısına yakın düşenler şanslı. Su nimet, balıkçılık da işsizlik de bir kapı olmuş onlara. Ama bir de evi, köyü Baraj suları altında kalıp da balıkçı olanlar var. Suya teslim olan Cimcime köyünden Balıkçı Mehmet Emin evini kıyıdan 8 km. içeri taşımış. Çiftçiyken balıkçı olmuş. Parmağıyla kilometre karelerce genişleyen suyun ortasında, teknesinin altını gösterip 'İşte burası tepeydi. İyi balık çıkıyor kumunda simdi. Davar otlatırdık burada. Davarı bıraktık, balığa başladık şimdi' diyor. Kardeşi Mehmet Ali de evlerinin yerini işaret ediyor. Kerteriz almayı öğrenmişler, yönlerini hiç karıştırmıyorlar. Ama bu hiç de kolay olmamış. Düşünün, bir zamanlar top koşturduklari yer su, tırmandıkları tepe su, kazma vurdukları toprak balıkları besliyor şimdi. Aslında iş bulamadıkları için balıkçı olduklarını söylüyorlar. Yadırgamışlar önce. Balıkçılığı Adıyaman'dan gelen birkaç kisi öğretmiş onlara. Artık 'balıkçıyız' diyebiliyorlar.

Örneğin, Yaslıca köyünün ağlarını ‘‘Balıkçı İmam’’ yapıyor. Tarzları ve taktikleri Egeli, Karadenizli balıkçılardan farklı. Serpme bilmiyorlar mesela, beklemekten sıkıldıkları için olta da atmıyorlar. Barajın suyu çok berrak oldugu için, balıklar görmesin diye bütün ağı misinadan yapıyorlar. Tekneleri de dut ağacından. Hatta ucuza gelsin diye çınar da katıyorlar. Dayanıklı olmuyor yani. Kavak ağacından küreklerinin çifti 1 milyona geliyor, hemen çürüyor. Aslında balıkçılık Urfalılar için zor yevmiye çıkaran bir iş. Bazen metrelerce ağ çekiyorlar da boş geliyor... Eh, bazen de 70 kiloya varan balık vuruyor.

İşi çok büyütememiş bir balıkçı kendi adına ortalama 1700 metrelik ağ atıyor. Ağa takılan balıklar arasında en beğendikleri pullu sazan. Eve götürdüler mi pullu sazan götürmek istiyorlar. Bunlardan başka ‘‘yayın’’ var, bölgeye özel çok fazla büyümeyen ‘‘karaca’’ var, kürtçe ‘‘sabut’’ dedikleri, Türkçesi de en az onun kadar kulağa yabancı gelen ‘‘sora’’ var. Dana yavrusu, küpeli... Sanki balık değil de büyükbaş hayvan adı... Olacak o kadar... Zaten yemek için de kebap gibi pişiriyorlar. Bol soğanlı, domatesli, neredeyse sişe geçirip. Başka türlüsü makbul gelmiyor.

'Balık toptancısı' da yeni meslekler kategorisinde. Dutluca köyünden Muhittin Arslan bölgeyi en iyi tanıyan toptancı. Her köyün balıkçılarının kıyıya -kıyı dediysem liman falan değil, gerçekten tarla kıyısı- dönüş saatinde onları bekliyor. Sazanı kilosu 350 bin liradan alıyor, bölge balığı karacayı da 150 binden. Hemen gidip Birecik'de satıyor. Bu balıklar beklemeye, dondurulmaya gelmez.

poşu takmıyorlar

Urfalı Balıkçılar balığa çıkarken poşu takmıyor. Teknede, tarlada olduklarından daha güleç, daha huzurlu gibiler. Güneş yükselip de kıyıya döndüklerinde değişiyorlar. Poşuyu takınca karadaki Urfalı oluveriyorlar yine... Ya da 'Kebap Kralı', 'İsot Kralı' gibi Göl Kralı...

Küçükken rüyasında, köyün tepesinin eteğinde balıkların kaynaştığını görse annesi evhamlanır, aman hayra yor derdi. Simdi aynı tepenin üstünde balık tutuyorlar. Urfa'nın boz toprağıyla kavrulmuş, büyümüş elleri artık aynalı sazan yakalıyor.

False