Ünlü işletmeci Erol Kaynar nerede garsonluk yapıyor
Sortie, Kalamata, Salomanje ve Ghetto gibi mekanların sahibi Erol Kaynar Cento Per Cento İtalyan lokantasına garsonluk, daha doğrusu aboyerlik yapıyor. Yani mutfaktan çıkan yemeklerin servise verilmesini organize ediyor. Niye mi? Burası Kaynar’ın yeni oyuncağı ve en büyük hayali. Duyuru yapmadan açtıkları mekana 10-15 kişi beklerken 150 kişi hücum edince patronluğu bir kenara bıraktı, servise daldı.
İtalya’nın hangi şehrine, hangi kasabasına giderseniz gidin her yüz erkekten en az 85’i aşçıdır. Lazio’da da durum farklı değildi. Fakat Maricio Morelli’yi diğerlerinden ayıran çok önemli bir stili vardı. Yemekleri suni katkılarla, soslarla yormadan, kendi lezzetleriyle pişiriyordu ve bu işte çevresini kıskandıracak kadar iyiydi.
İdeali kendi İtalyan lokantasını açmaktı ama mutlaka en iyisi olsun istiyordu. Madem en iyi İtalyan lokantalarının çoğu İtalya’nın dışındaydı o da bu geleneği bozmayacaktı. Hazır Londra’da aşık da olmuştu, evlenecekti, hatta iki de çocuğu olacaktı sevdiği kadından; o zaman neden lokantasını da Londra’da açmasın... dı... ki? Oxford caddesine yakın, Sanderson Oteli’nin tam karşısına açtığı lokantanın adını Latinium koydu. Latinium’un ünü kısa sürede kulaktan kulağa yayıldı, lokanta dolup taşarken, ‘Yılın En İyi İtalyanı’ gibi birçok sıfat ekledi isminin önüne. Ünü memleketine kadar ulaşan Morelli de konuşmalar yapması için Milano’dan bile davet alıyordu.
SOKAĞIN KARŞI TARAFI
Orta yaşlı Türk, sevgilisiyle birlikte gelmişti Londra’ya. Kalmak için Latinium’un karşısındaki Sanderson Oteli’ni seçmişlerdi. Akşam vakti adam resepsiyona yanaştı ve civarda iyi bir İtalyan lokantası olup olmadığını sordu. Resepsiyonist eliyle karşı kaldırımı gösterip Latinium’u işaret etti. Türk’ün yüzü düştü. İtalya’ya ve İtalyan mutfağına bayılıyordu. İtalyan yemeklerini yöre yöre takip ediyordu. Hatta en büyük hayali İstanbul’da bir İtalyan lokantası açmaktı. Standart makarnaya tahammülü yoktu ve resepsiyonistin başından savar gibi hemen karşıdaki restoranı işaret etmesine çok bozulmuştu. İngiliz resepsiyonist en soğuk haliyle izaha başladı: “Korkarım, sizi başımdan savdığımı düşündünüz efendim. Ama sizi temin ederim ki çok güzel bir yemek yiyeceksiniz...”
TEKRAR DİĞER KALDIRIM
Karşı kaldırıma geçildi, zor bela bir yer bulundu, siparişler verildi. Ve daha ilk lokmalardan itibaren gerçekten çok özel bir yerde olduklarını anladılar. Yemeğin sonunda karar verilmişti: Hep hayalini kurduğu İtalyan lokantasını İstanbul’da açacak ve o restoranda ne pahasına olursa olsun burada yani Latinium’da yediği lezzetler sunulacaktı. Garsona patronlarıyla görüşmek istediğini söyleyip kartını verdi. Kartta ‘İşletmeci Erol Kaynar’ yazıyordu.
İSMİ ARAK TARİFLER SAHİH
Cento Per Cento ismi çalıntı. İtalyanca ‘yüzde yüz’ anlamına geliyor ve Capri adasındaki bir keten mağazasından araklama. Ama yemeklerin tarifleri yüzde yüz lisanslı ve mönüsü Londra’daki Latinium lokantasının sahibi ve şefi Maurizio Morelli tarafından yapıldı.
Mesela balık soslu bir kırmızı et yiyebileceğimi asla düşünmezdim. ‘Yemem’ demeden önce Morelli’nin vitello tonato’sunu mutlaka bir denemeniz lazım, müthiş. 15 lira. Salatalar 5-19, ravioliler 19-24 lira; balkabaklısı ilginç bir alternatif olabilir. Taş fırından çıkan pizzanın metresi 48 lira. Kişi sayısına göre sipariş veriyorsunuz. 9 liraya kadeh şarap veriyorlar. En pahalı yemek en beğendiğimdi: Asılıp kurutularak dinlendirilen rib eye steak; 32 lira. Tatlılardan tiramisuya herkes bayılıyor fakat benim gönlüm ananaslı parfeye kaydı. Mayhoş sevenlere tavsiye ederim. Mekan 11.30-01.00 arası açık. Rezervasyon yaptırmakta fayda var. (212) 232 62 02.