GeriSeyahat Üç dini hançer ucunda buluşturan manastır
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Üç dini hançer ucunda buluşturan manastır

Üç dini hançer ucunda buluşturan manastır

Akabe, Kızıldeniz’in kuzey batısından, Sina Yarımadası boyunca içerilere uzanan bir körfez. Uzunluğu 160, en geniş yeri 24 kilometre. Suudi Arabistan, İsrail ve Ürdün’le çevrili. Sümerler’in “Hançerin Ucu” ismini taktığı körfezin etrafında Mısır Piramitleri, Petra Harebeleri, St. Catherine Manastırı gibi önemli tarihi yapılar yer alıyor. Manastırın müzesinde, Hz Muhammed’in yapıyı korumak için el basarak imzaladığı ahitname sergileniyor.

Akabe Körgezi’nin kuzeyinde üç önemli liman şehri kurulmuş: Taba (Mısır), Eilat (İsrail) ve Akabe (Ürdün). Körfez özellikle dalış meraklılarının gözdesi. Sina kıyılarındaki koylarına Sheraton, Hilton, Clup Med gibi büyük otel zincirlerinin tatil köyleri sıralanmış. St. Catherine Manastırı, Şarm El Şeyh’in oteller bölgesine karayoluyla 2,5 saat uzaklıkta. Yolu düzgün, ancak bıçkın şoförler nedeniyle tedbirli olmak gerekiyor. Manastır hergün binlerce turist ağırlıyor.

HZ. MUSA’YA İLK VAHİY BURADA İNMİŞTİ

Dağların arasında, çorak bir vadiye gizlenen 1700 yıllık St. Catherine, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Kuruluşundan beri kesintisiz işleyen en eski manastır. Kutsal kitaplarda tarif edilen, Hz. Musa’nın Sina Dağı’ndaki Yanan Çalı önünde ilk vahiyleri aldığı noktaya kurulmuş. Bu nedenle üç din için de kutsal mekan. Önce Bizans İmparatoru I. Konstantin’in annesi Helena küçük bir şapel yaptırmış. Sonra I. Jüstinyen bugünkü yapıyı inşa ettirmiş. Hz. Muhammed’in manastırı koruma altına almak için el basarak imzaladığı ahitname bugün yapıdaki müzede sergileniyor. İslamiyet’in yayılışından sonra, kalın surlarla çevrili bu manastır kompleksinin içine, yine koruma amaçlı bir de küçük Fatimi Camii inşa edilmiş, fakat kıblesi yanlış yapıldığı için hiç kullanılmamış.

EN ESKİ İNCİL

Kuru çöl ortamı sayesinde manastır kütüphanesindeki çok önemli el yazmaları günümüze kadar ulaşmış. Yunanca, Arapça, Ermenice, İbranice, Gürcüce, Asurca ve eski Udi dilindeki kutsal el yazmalarının sayısının, Vatikan Kütüphanesi’ni geride bırakabilecek düzeyde olduğu söyleniyor. Kütüphane ziyarete kapalı. Belgeler Washington, D.C. Kongre Kütüphanesi’nce mikro filme aktarıp, araştırmacılara açılmış.
Dünyanın en eski iki İncil’inden biri Vatikan’da (Codex Vaticanus), diğeri St. Catherine’de. Manastırdaki 4’üncü yüzyıl ortalarında Antik Yunanca yazılmış. Metin, Hıristiyanlığın gelişim çizgisini takip açısından çok önemli. Çünkü, çok sayıda kutsal metin ilk kez bu kitapta bir araya getirilip bugünkü İncil oluşmuş.
Codex’in bir özelliği de tarihte bu boyutlarda üretilen ilk ciltli kitap oluşu. Bu, bir teknolojik sıçramaya işaret ediyor. O zamana kadar, ciltli kitaplar hep kısa metinler içeriyordu; uzun kitaplar ise ancak papirus rulolarına yazılabiliyordu.

STALİN İNGİLİZLER’E SATTI

İncil’den geriye kalan parçalar, Alman araştırmacı Constantine Von Tischendorf tarafından 1844-1859 arasında incelenmek ve geri verilmek üzere parti parti alınarak Rusya’ya götürüldü. Fakat geri verilmedi. Bugün, parçaları Londra’daki British Library, Leipzig Üniversitesi Kütüphanesi, St. Petersburg’daki Rus Ulusal Kütüphanesi ve St. Catherine Manastırı arasında dağılmış durumda. Kitabın Rusya’da kalan 694 sayfalık en büyük bölümü, 1933’te nakit sıkıntısı çeken Stalin yönetimince British Library’ye satılmış. Metin 2009’da dijital ortama aktarılmış.(www.bl.uk / onlinegallery / sacredtexts / codexsinai.html)

EN MAHREM İKONA

Yapıda 5 ve 6’ıncı yüzyıllara tarihlenen, dünyanın en eski ikonalarını görmek mümkün. Bunlardan biri özenle korunuyor, flaşsız bile olsa fotoğrafının çekilmemesi isteniyor. Manastır yetkililerinin söylediğine göre bu ikona, Hz. Meryem’in Hz. İsa’yı emzirirken görüldüğü yegane kutsal resim.
False