Demet Cengiz Bilgin
Son Güncelleme:
Türkler gözü kara girişimci
Unilever Türkiye CEO’su İzzet Karaca, şirketin Türkiye, Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi Başkan Yardımcısı olarak atandı. Böylece 36 ülke ve 700 milyon nüfustan oluşan bir bölgeyi kontrol ediyor. Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) de başkanı Karaca, dünyanın en kaygan bölgesinde yöneticiliğin inceliklerini anlattı
Sorumlu olduğunuz bölgeye bakıyorum ve bir tarafta Arap Baharı, bir tarafta siyasi çekişmeler... Bu kadar büyük bir coğrafyadan sorumlu olmak zor değil mi?
- Sorumlu olduğum 36 ülke aslında 36 birbirine benzemez. Rusya bir BRIC ülkesi. Türkiye Unilever içinde hep ilk 10 ülke arasında yer almış ama müthiş rekabetçi bir pazar. Ortadoğu’daysa gelişmemiş, savaş mağduru ve bir yanda da Arap Baharı nedeniyle ekonomisi adeta durmuş ülkeler var. Bugünlerde haritayı açıp “şurada rejim değişti, burası kaynıyor, orada rüzgâr esiyor” diye ülkelerin üzerini çiziyorum. Daha evvel Gürcistan’da piyasa ziyareti yaparken uğradığım bakkal bir hafta sonra Rusların işgaline uğradı. Özbekistan’dan ayrıldım birkaç gün sonra ayaklanma çıktı. Oluyor böyle şeyler.
Örneğin Rusya’da ürün garantisi vermenin ters teptiği anlatılır. Doğru mu bu?
- Her pazara farklı strateji uygulamak gerekiyor. Sovyetler Birliği dağılalı aslında çok da uzun bir süre geçmedi. Baltık ülkelerinde görev yaparken, birlik dağılalı henüz bir yıl olmuştu ve yeni bir ekip kuruyordum. ışe aldığım işletme mezunları kâr-zarar hesabını bilmiyordu! Çünkü Sovyetler’de öyle bir şey yoktu. Bu ülkeler hâlâ kapitalist sisteme alışıyor. Böyle bir ortamda bir ürüne garanti verdiğimizde bunun altında bir sorun arıyorlar. Fakat müthiş bir değişim var ve gelecek kuşakta bu konu çözülecek.
Ülkeler arasında dramatik farklılıklar var mı?
- Örneğin Rusya’da erkek ömrü 57 yıla kadar inmişti. Çok kısa! Kadınların ömrüyse 75. Pazarlama stratejisi ona göre yapılmalı. Yani erkeklere yönelik kırışıklık önleyici kremi Rusya’da pazara sürseniz pek ilgi görmez. Ama kadınlara yönelik böyle bir ürün çok ilgi görür. Nijerya gibi çok yoksul ülkelerde tek kullanımlık şampuan satışları var.
Unilever içinde Türk yöneticilere ilgi artıyor mu?
- Şu anda 60 Türk, Unilever bünyesinde yönetim kurulu üyeliğinden MT’ye (management trainee) kadar farklı pozisyonlarda görev alıyor. Türk yönetici çok tercih ediliyor. Kenya’da çay bahçelerimiz var. Uçakla Nairobi’ye giderken yanımdaki Türk’ün oraya kumaş satmaya gittiğini öğrendim. Ne üretimi var ne kimseyi tanıyor ne de İngilizce biliyor ama uçağa atlayıp Kenya’ya gidiyor. Türkler çabuk karar veriyor, gözü kara girişimci ve yaratıcı.
KARİYER
İtfayeci olacaktım
* Çocukken itfaiyeci, sonra da inşaat mühendisi olmak istedim.
* Ortaokulda babamın yanında çalışır; satış, stok kontrol ve kasa defteri tutardım.
* 1977-1985 arası Koç Holding AR-GE Bölümü’nde proje, 1985-1988 arası Otosan Sistem-Organizasyon Departman müdürüydüm.
* 1988’de Unilever Almanya International Audit Grup Müdürlüğü’ne geçtim. Algida Türkiye genel müdürlüğü dahil pek çok pozisyonda bulundum.
* 2002’den bu yana Unilever Türkiye CEO’su, 2009’dan beri Unilever Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa Başkan Yardımcısıyım. Son olarak da 36 ülkenin sorumluluğunu aldım.
TOPLANTI
Beş dakika da sürebilir üç gün de
* Her gün beş-yedi toplantım olur.
* Toplantı süresi beş dakikada olabilir üç gün de. Mühim olan içerik katmak ve değer yaratmak.
* Fazla dinler, az konuşur ama fark yaratmaya çalışırım. Uzlaştırma, yeni fikir gibi.
* Toplantılar uzarsa sıkılırım.
* Giderek azalıyor ama toplantı için özel etkinlikler de olur.
GÜNE BAŞLARKEN
24 saat insanıyım
* İş için genellikle 07.15 gibi kalkarım ama seyahate gideceksem bu 04.00’te olabiliyor. Bazen hiç uyumuyorum.
* Kalktığında zinde ve mutlu hissederim.
* Sabah insanı değilim, 24 saat insanıyım. Global şirketlerde çalışmanın gerektirdiği saat farkını yönetmeniz lazım.
* Beş saat uyku yetiyor, dört saat zorluyor, altı saatten fazlası gereksiz.
* Sabahları işe gitmeden tıraş olurum, duş alırım ve kahvaltı yaparım.
* Haberleri internetten takip ediyorum.
SPOR
Yoga ve transformal nefes
* Unilever’in global sağlık projesi Lamplighter kapsamında şirkette eğitim veren uzmanlarla yoga ve transformal nefes çalışmalarına katılıyorum.
* Bu, enerji düzeyimi, motivasyonumu ve iş performansımı artırıyor.
* Okul yıllarında spor konusunda çok aktiftim. Atletizm, masa tenisi ve tenisini sıralayabilirim.
* Vakit bulursam ve gelecekte yapmak istediğim sporlar arasında kayak ve golfü sayabilirim.
BESLENME
Bal-kaymaklı kahvaltı
* Özel bir diyetim yok ama bir beslenme disiplinim var. 14 yıldır aynı kilodayım.
* Özellikle yemediğim bir şey yok. Balık yemeyi severim.
* Kahvaltıda bal-kaymak ve sucuklu yumurta yerim.
* Dışarıda yemeklerde yüzde 50 balık, yüzde 50 kebap.
* En çok Türk, ıtalyan, Tayland ve Japon mutfaklarını seviyorum.
* Mutfakla ilişkim şu: Yılda iki-üç kez balık pişiririm.
MEKAN
Atmosfer ve lezzet
* Çoğunlukla balık restoranlarına giderim.
* Gidilen mekanda en çok atmosfer ve lezzeti önemserim. Hijyen olmazsa olmaz zaten!
* Tasarım, ortam da önemli.
* Yeni yerler keşfetmek hoşuma gider.
* Fakat müdavimi olduğum yerler de var. Boğaz’da, Amasra’da ve şile’de balık, Borsa’da et yemek gibi.
TATİL
Kışın tropikal ülkelere
* Yılda 36 gün tatil yaparım.
* Tatillerde hem yurtdışında hem yurtiçinde pek çok yere giderim.
* Yaz tatilinde Karadeniz’i tercih ederim.
* Kış aylarında yurtdışında deniz tatili yapmayı severim. Genellikle tropik ülkelere giderim.
* Otelde kalmak hoşuma gider çünkü daha esnektir. Yazlık evim yok.
* Tatili her zaman eşimle birlikte geçiririm.
OTOMOBİL
Direksiyonu şoföre bırakmam
* Otomobillere düşkünüm.
* İlk otomobilim bir Anadol’du.
* Tasarım ve performansına göre seçerim. şu anda Range Rover Vogue kullanıyorum.
* Ne hızlı ne yavaş; kurallar içinde kullanırım.
* Şoförüm var ama çoğunlukla direksiyona ben geçerim.
* Türkiye’deki trafik göreceli olarak iyi. Örneğin Moskova, Almatı, Kahire, Paris ciddi problemli.
HOBİ
Görülecek 100 yer
* Müzik dinlemeyi severim. Özellikle arabada, ruh halime göre her türlü müziği dinlerim.
* Seyahat etmek, yeni kültürleri tanımak, hafta sonu yürüyüş yapmak, tabiatta araç kullanmak hobilerim arasında.
* Vakit bulursam kafamda ‘görülmesi gereken 100 yer’ diye bir kavram var. Onu gerçekleştirmek istiyorum.
* Çocukken lego, ortaokuldan sonra satranç oynamayı sevdim.
- Sorumlu olduğum 36 ülke aslında 36 birbirine benzemez. Rusya bir BRIC ülkesi. Türkiye Unilever içinde hep ilk 10 ülke arasında yer almış ama müthiş rekabetçi bir pazar. Ortadoğu’daysa gelişmemiş, savaş mağduru ve bir yanda da Arap Baharı nedeniyle ekonomisi adeta durmuş ülkeler var. Bugünlerde haritayı açıp “şurada rejim değişti, burası kaynıyor, orada rüzgâr esiyor” diye ülkelerin üzerini çiziyorum. Daha evvel Gürcistan’da piyasa ziyareti yaparken uğradığım bakkal bir hafta sonra Rusların işgaline uğradı. Özbekistan’dan ayrıldım birkaç gün sonra ayaklanma çıktı. Oluyor böyle şeyler.
Örneğin Rusya’da ürün garantisi vermenin ters teptiği anlatılır. Doğru mu bu?
- Her pazara farklı strateji uygulamak gerekiyor. Sovyetler Birliği dağılalı aslında çok da uzun bir süre geçmedi. Baltık ülkelerinde görev yaparken, birlik dağılalı henüz bir yıl olmuştu ve yeni bir ekip kuruyordum. ışe aldığım işletme mezunları kâr-zarar hesabını bilmiyordu! Çünkü Sovyetler’de öyle bir şey yoktu. Bu ülkeler hâlâ kapitalist sisteme alışıyor. Böyle bir ortamda bir ürüne garanti verdiğimizde bunun altında bir sorun arıyorlar. Fakat müthiş bir değişim var ve gelecek kuşakta bu konu çözülecek.
Ülkeler arasında dramatik farklılıklar var mı?
- Örneğin Rusya’da erkek ömrü 57 yıla kadar inmişti. Çok kısa! Kadınların ömrüyse 75. Pazarlama stratejisi ona göre yapılmalı. Yani erkeklere yönelik kırışıklık önleyici kremi Rusya’da pazara sürseniz pek ilgi görmez. Ama kadınlara yönelik böyle bir ürün çok ilgi görür. Nijerya gibi çok yoksul ülkelerde tek kullanımlık şampuan satışları var.
Unilever içinde Türk yöneticilere ilgi artıyor mu?
- Şu anda 60 Türk, Unilever bünyesinde yönetim kurulu üyeliğinden MT’ye (management trainee) kadar farklı pozisyonlarda görev alıyor. Türk yönetici çok tercih ediliyor. Kenya’da çay bahçelerimiz var. Uçakla Nairobi’ye giderken yanımdaki Türk’ün oraya kumaş satmaya gittiğini öğrendim. Ne üretimi var ne kimseyi tanıyor ne de İngilizce biliyor ama uçağa atlayıp Kenya’ya gidiyor. Türkler çabuk karar veriyor, gözü kara girişimci ve yaratıcı.
KARİYER
İtfayeci olacaktım
* Çocukken itfaiyeci, sonra da inşaat mühendisi olmak istedim.
* Ortaokulda babamın yanında çalışır; satış, stok kontrol ve kasa defteri tutardım.
* 1977-1985 arası Koç Holding AR-GE Bölümü’nde proje, 1985-1988 arası Otosan Sistem-Organizasyon Departman müdürüydüm.
* 1988’de Unilever Almanya International Audit Grup Müdürlüğü’ne geçtim. Algida Türkiye genel müdürlüğü dahil pek çok pozisyonda bulundum.
* 2002’den bu yana Unilever Türkiye CEO’su, 2009’dan beri Unilever Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa Başkan Yardımcısıyım. Son olarak da 36 ülkenin sorumluluğunu aldım.
TOPLANTI
Beş dakika da sürebilir üç gün de
* Her gün beş-yedi toplantım olur.
* Toplantı süresi beş dakikada olabilir üç gün de. Mühim olan içerik katmak ve değer yaratmak.
* Fazla dinler, az konuşur ama fark yaratmaya çalışırım. Uzlaştırma, yeni fikir gibi.
* Toplantılar uzarsa sıkılırım.
* Giderek azalıyor ama toplantı için özel etkinlikler de olur.
GÜNE BAŞLARKEN
24 saat insanıyım
* İş için genellikle 07.15 gibi kalkarım ama seyahate gideceksem bu 04.00’te olabiliyor. Bazen hiç uyumuyorum.
* Kalktığında zinde ve mutlu hissederim.
* Sabah insanı değilim, 24 saat insanıyım. Global şirketlerde çalışmanın gerektirdiği saat farkını yönetmeniz lazım.
* Beş saat uyku yetiyor, dört saat zorluyor, altı saatten fazlası gereksiz.
* Sabahları işe gitmeden tıraş olurum, duş alırım ve kahvaltı yaparım.
* Haberleri internetten takip ediyorum.
SPOR
Yoga ve transformal nefes
* Unilever’in global sağlık projesi Lamplighter kapsamında şirkette eğitim veren uzmanlarla yoga ve transformal nefes çalışmalarına katılıyorum.
* Bu, enerji düzeyimi, motivasyonumu ve iş performansımı artırıyor.
* Okul yıllarında spor konusunda çok aktiftim. Atletizm, masa tenisi ve tenisini sıralayabilirim.
* Vakit bulursam ve gelecekte yapmak istediğim sporlar arasında kayak ve golfü sayabilirim.
BESLENME
Bal-kaymaklı kahvaltı
* Özel bir diyetim yok ama bir beslenme disiplinim var. 14 yıldır aynı kilodayım.
* Özellikle yemediğim bir şey yok. Balık yemeyi severim.
* Kahvaltıda bal-kaymak ve sucuklu yumurta yerim.
* Dışarıda yemeklerde yüzde 50 balık, yüzde 50 kebap.
* En çok Türk, ıtalyan, Tayland ve Japon mutfaklarını seviyorum.
* Mutfakla ilişkim şu: Yılda iki-üç kez balık pişiririm.
MEKAN
Atmosfer ve lezzet
* Çoğunlukla balık restoranlarına giderim.
* Gidilen mekanda en çok atmosfer ve lezzeti önemserim. Hijyen olmazsa olmaz zaten!
* Tasarım, ortam da önemli.
* Yeni yerler keşfetmek hoşuma gider.
* Fakat müdavimi olduğum yerler de var. Boğaz’da, Amasra’da ve şile’de balık, Borsa’da et yemek gibi.
TATİL
Kışın tropikal ülkelere
* Yılda 36 gün tatil yaparım.
* Tatillerde hem yurtdışında hem yurtiçinde pek çok yere giderim.
* Yaz tatilinde Karadeniz’i tercih ederim.
* Kış aylarında yurtdışında deniz tatili yapmayı severim. Genellikle tropik ülkelere giderim.
* Otelde kalmak hoşuma gider çünkü daha esnektir. Yazlık evim yok.
* Tatili her zaman eşimle birlikte geçiririm.
OTOMOBİL
Direksiyonu şoföre bırakmam
* Otomobillere düşkünüm.
* İlk otomobilim bir Anadol’du.
* Tasarım ve performansına göre seçerim. şu anda Range Rover Vogue kullanıyorum.
* Ne hızlı ne yavaş; kurallar içinde kullanırım.
* Şoförüm var ama çoğunlukla direksiyona ben geçerim.
* Türkiye’deki trafik göreceli olarak iyi. Örneğin Moskova, Almatı, Kahire, Paris ciddi problemli.
HOBİ
Görülecek 100 yer
* Müzik dinlemeyi severim. Özellikle arabada, ruh halime göre her türlü müziği dinlerim.
* Seyahat etmek, yeni kültürleri tanımak, hafta sonu yürüyüş yapmak, tabiatta araç kullanmak hobilerim arasında.
* Vakit bulursam kafamda ‘görülmesi gereken 100 yer’ diye bir kavram var. Onu gerçekleştirmek istiyorum.
* Çocukken lego, ortaokuldan sonra satranç oynamayı sevdim.