GeriSeyahat İki ada hikâyesi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İki ada hikâyesi

İki ada hikâyesi

Son 10 yılda aşırı popülerleşen Bozcaada’yı ve anakaraya uzaklığıyla biraz daha ulaşılmaz, büyüklüğüyle vakur duran Gökçeada’yı bir de sonbaharda keşfetmek isteyenlere önerilerimiz var. Her ikisinde de sarı yaz büyük bir sükûnetle yaşanıyor, bir adadan beklenen huzuru fazlasıyla veriyor ve deniz suyu ekimde yaz ortasından daha sıcak oluyor.

Islomania’yı ada düşkünlüğü; islomaniac’ı ise ada tutkunu, adasever diye çevirebiliriz... Literatürde denizle çevrili küçücük bir kara parçasında, dünyanın hayhuyundan uzak olmanın tatlı huzurunu sevenlere böyle diyorlar. Yaşar Kemal’in ‘Bir Ada Hikâyesi’ dörtlemesinin ilk kitabı 1997’de basılan ‘Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana’ romanını elime aldığımda artık benim de bir islomaniac olacağımı bilmiyordum. Usta yazarın ütopyası Karınca Adası’nda başlar, okuyanlar bilir... Mübadele sonrası yeni yerleşimcileriyle yeni hayatlar kurulan bir Türk adası. Acaba hangisiydi?

“Ortalık günlük güneşlikti. Deniz öylesine durgundu ki karıncalar su içerdi. Suyun dibindeki çakıl taşlarına, arka arkaya sıralanmış uçarak giden balık sürülerine gün vurmuş, dünya ışıltıya kesmişti.” Gökçeada’yı da Bozcaada’yı da andıran bu tarif yeterli değildi tabii. Kitap elimde az ada gezmedim... Yazar mor kengerlerin bu kadar uzamasına şaşırtır; pürenlerin, kekiklerin kokusunu içine çeke çeke dolaştırır okuru; ışığı başka, rengi başka hayran olunası bir coğrafyadır... Eh, her iki adada da var bunlar; Kazdağları’ndan kaynayan pınarları, pınarın üzerindeki kayagan böcekleri arayışımı anlatıp yazıyı roman incelemesine çevirmeden bu vesileyle yakama yapışan adaseverliğe dönüp Bozcaada ve Gökçeada’da sonbaharda ne yapılabilir, onu anlatmalıyım...

İki ada hikâyesi

“Kokular içinde insanı sevinçten uçuran, başını döndüren, bin yıllık cenneti bir anlık da olsa insanın yüreğinin köküne oturtup onu tadılmamış mutluluklara, yaşanmamış, görülmemiş dünyalara, renklere alıp götüren, belki de tek kokudur, yağmur başlarken aldığımız koku...” Ada deniziyle, toprağıyla, bitkisiyle bu kokuyla özdeştir Yaşar Kemal için. Gökçeada’da konakladığımız Dual İmroz’da (@dual.imroz) gün doğarken balkona çıkıp, kokuları içime çekip tanyeri horozlarının seslerini dinledim. Aradığınız huzursa, böyle bir an ve kokuları ve sesleriyle, hafifçe ürperten meltemiyle, eminim size de çok iyi gelecektir.

 

İKİ TEKERE UYGUN YOLLAR

Gökçeada merkezi son 10 yılda oldukça gelişmiş, küçük bir köy havasından çıkmış, güzel ve alımlı bir köy artık. Taş evler restore edilmiş, harika pansiyonlara dönüşmüş. Kiralama sitelerinden fotoğraflara bakarak seçebilirsiniz. Biz restore edilmiş bir taş evin ikinci katında kaldık. Olağanüstü temiz ve içi son derece iyi döşenmişti, iki gün değil iki ay kalsak herhangi bir eksiklik hissetmezdim. Hatta kışın kalacaklar için çok güzel bir sobası var. Pansiyon yerine otel de tercih edebilirsiniz. 5 yıldız değil ama çok şık butik oteller var.

Merkezdeki birkaç sokak ve cadde yaz hareketliliğini sonbaharın ilk yarısında da yaşıyor, sonra yavaş yavaş tatilciler çekildikçe adalılara kalıyor sokaklar. Kocaman ıhlamur ağacının altındaki Ihlamur Kafe, 12 ay açık. Gönül rahatlığıyla kahvaltınızı edebilirsiniz, bir de karadut çayı için, sonra bana teşekkür edersiniz.

Gökçeada’ya kendi aracınızla gitmek konforlu bir seçenek olur. Malum yüzölçümü büyük. Bisiklet-motosiklet için de çok uygun, yolları güvenli ve geniş, trafik de olmadığı için özgürce kullanabilirsiniz. Kahvaltıdan sonra koyları gezmek üzere aracınıza atlayın ve tabelaları takip ederek ister koyları isterseniz köyleri gezin. Bademli, Dereköy, Tepeköy, Zeytinli eski Rum köyleri. Kimi yıkılsa da restore edilmiş taş evler, sokak kedisi gibi habire önünüze atlayan ama kendilerini sevdirmeyen koyunlarla keçiler, birkaç yüz yıl yaşındaki karadut, zeytin ve incir ağaçlarıyla tüm köyler film stüdyosu gibi...

Eski Bademli’de Gökhan’ın Bal Çiftliği’ne uğrayıp organik sertifikalı ada balı alabilirsiniz. Arılar normalde rüzgâr estiğinde çiçek ziyareti yapamaz; ancak ada arıları yılın büyük bölümü rüzgârlı olan coğrafyaya uyum sağlamış ve uçabiliyor. Eski Bademli ziyaretinizi akşamüzerine denk getirirseniz günbatımının en epik halini izleyebilirsiniz.

İki ada hikâyesi

Sadece eski Bademli değil, Kaleköy de manzara konusunda iddialı. Adadaki köylerin hepsi ziyaret edilmeli. Tüm ihtişamıyla Semadirek Adası karşınızdayken günbatımını izleyebileceğiniz Kaleköy, geçmişi asırlar öncesine uzanan kale kalıntılarıyla; 2 bin haneli en büyük köy unvanlı Dereköy çamaşırhanesiyle; Patrik 1. Bartholomeos’un doğduğu Zeytinliköy, meşhur dibek kahvesi ve adanın en eski kilisesi olan Agios Georgios Kilisesi’yle gelene anlatacak pek çok hikâye barındırıyor.

Su sıcaklığı sarı yaz boyu yüzmeye izin veriyor. Türkiye’nin ilk sualtı milli parkı olan Yıldız Koy’dan Uğurlu’ya birçok meşhur plajın yanı sıra adanın sualtı ve su sporları zenginliğini yaşamak isteyenler mutlaka Aydıncık’a (Kefaloz) uğramalı. 1.200 metrelik altın renkli, ince kumuyla en popüler plaj burası. Rüzgârlı havalarda çarşaf gibi suyuyla sörf ve uçurtma sörfü (kite) yapmaya çok uygun olan bu plajı Bulgar ve Romen sporcular çoktan keşfetmiş. Surf Inn Beach’in sahibi, eski gazeteci arkadaşım Gültekin Kara. Kendisi de kite’çı; hem sörfçülere malzeme desteği veriyorlar hem de konaklama için glamping çadırları var (0506 197 82 72). Hafta sonları ‘surf and sound’ konserleri de yapılan mekân sizi de hemen içine alan büyük bir aile evi gibi. Plaj boyunca sıralı sörf akademilerinden Crazy Island ve Mami Surf Academy’deyse sörfe yeni başlayacaklara haftalık paket dersler veriliyor (0539 483 20 17). Eğitim alıp kendinizi suya ve rüzgâra bırakmak için geç değil. Eğer suyun üstü değil altı ilginizi çekiyorsa, yine hemen yan tarafa geçip Dive Park’ta dalış dersi alabiliyorsunuz (0533 494 25 44). 14 yaşından büyük herkese ders verip pratik yaptırıyor ve sertifika da veriyorlar. Gökçeada’nın sualtı çeşitliliği dünyadaki birçok dalış merkeziyle yarışacak düzeyde ancak ne yazık ki yeterli ilgiyi henüz görmüyor.

 

GÖRME, GÖRÜLME ADASI

Her iki adanın en büyük ortak noktası eski gazeteci arkadaşlarımızın yerleşmek üzere en çok tercih ettikleri yerler olması. Bozcaada yazları aşırı kalabalık oluyor ve bazen gemi seferleri durduruluyor, öyle bir popülerlik... Buradan atılacak bir kare sosyal medya paylaşımı pek önemli mesajlar verir oldu. Fakat sonbaharda böyle bir beklentiyle gitmemelisiniz. Bozcaada sonbaharda ne vaat ediyor diye gazeteci arkadaşım Lale Dağkıran’a sordum. Kendisi tası tarağı toplayıp adaya yerleşeli epey oldu çünkü: “Öncelikli sebebiniz; dinlenmek, sokak aralarındaki restoranlarda veya limanda poyraza kendinizi teslim ederken güzel bir yemek yemek ve özellikle eylül ayında tertemiz ada denizine kendinizi bırakmak olmalı. ‘Ben zaten eller havaya bir müzik, patırtı gürültü istemiyorum’ derseniz o zaman bavulunuzu hazırlamaya başlayabilirsiniz. Üstelik programınızı eylülün ilk haftalarında planlarsanız bağbozumu festivaline yetişmiş olursunuz ve ada rüzgârıyla olgunlaşan son üzümleri bağlar arasından toplayabilirsiniz.”

İki ada hikâyesi

Bozcaada’da otomobilsiz de gidebilirsiniz ama sonbaharda toplu ulaşım sekteye uğrar, o yüzden aracınızla geçin. Burası da bisiklet ve motor için ideal. Merkezde konaklayıp civardaki koylarda denize girebiliyorsunuz. Festivali kaçırsanız da bağlarda çalışmalar sürüyor, şaraphaneleri gezebilir, tadımlara katılabilirsiniz. Bozcaada denizi ilginç şekilde yazın soğuk, sonbaharda sıcak olur. Adanın en popüler plajı Ayazma ve burada 12 ay açık bir restoran da var; Vahit’in Yeri.

Merkezde çok sayıda restoran var; adada yaşanan gastronomik atılımda bence önemli bir yer tutacak olan Sandal’ı önereceğim. Adanın klasiklerinden olan Sandal’ın mutfağı genç şef Ceyhun Cengiz’e emanet bu sene. Le Cordon Blue mezunu ve ünlü şeflerin yanında sous chef olarak çalışan Ceyhun, Sandal’ın klasik meyhane mutfağında özellikle mezelerde ciddi bir farklılık yaratmış. Badem
sütlü enginar ve muhammaralı, asma yaprağında çiğköfte denemenizi önereceğim lezzetler. Enginar, ayva ve zencefille yaptıkları favayı soğan turşusuyla servis ediyorlar. Karamelize yoğurt üzerinde çıtır siron hamurlarıyla Balıkesir’de özel sardırdıkları atom kokoreçi ara sıcak olarak listenize alın. Yeriniz kalırsa da asma yaprağında levrek... Kasım’a kadar açık.

Konaklamak için Bozcaada’nın seçenekleri daha bol. Biz yine taş ev bir apart (@bozcaada_leyla) tercih ediyoruz ve çok memnun kalıyoruz. Instagram’dan fotoğraflarına bakabilirsiniz. Eski Rum okulu binasında açılan Bi Ada Otel ve Şeyda Butik Otel de adanın yenilerinden, denenebilir...

İki ada hikâyesi

 

BOZCAADA’DA GÜZ...

Sonbaharda ada aynı ada, tek fark kalabalık çekilmiş olacak. Lale’den etkinlik tavsiyeleri de istedim, işte anlattıkları: “Rum Mahallesi ve Türk Mahallesi olarak adlandırılan adanın iki kısmında yürüyüş yaparken eşsiz fotoğraflar çekebilir; adanın en yüksek noktası Göztepe’ye çıkabilir; Cenevizlilerden kalma, 15’inci yüzyılda bugünkü halini alan kaleyi gezebilir; 1869’da yapılan Kimis Teodoku (Aziz Meryem) (tadilatta olduğu için şu an kapalı) Kilisesi’ni ve Aya Paraskevi Manastırı’nı ziyaret edebilirsiniz. Ada pastane ve fırınlarından nefis kurabiyeler alabilir; kapı önünde tatlı bahar akşamlarının tadını çıkaran adalılarla sohbet edebilir; Madam Antula, Yorgo Amca ve Vasiliki Teyze’ye rastlarsanız eski ada günlerini dinleyebilirsiniz.”

İki ada hikâyesi

 

GÖKÇEADA GURME BİR ADA OLMA YOLUNDA

Sosyal hayat adanın merkeziyle Kaleköy’ün küçük limanında yaşanıyor. Sıra sıra tavernalardan yükselen müzikler arasında tanıdık bir ses bizi kendine doğru çekiyor... Türkiye’nin en iyi buzuki sanatçısı Orhan Osman, Gökçeada Patika Balık’ta (@patikabalik) gece boyu çok yüksek enerjili bir konser veriyor. Adanın mezeleri malum deniz ürünleri ağırlıklı, Patika’da levrek marine yaptıkları fesleğenli sos, Girit mezesine ekledikleri badem gibi detaylarla gönlümüzü fethettiler. Yeme-içme seçenekleri gurme turizmin gerekliliklerine doğru hızla değişiyor. Yerel kurabiye efi badem, Elta Çiftliği’nin organik etleri ve zeytin ürünleri, merkezdeki ‘esnaf lokantası’ İmroz Arnaki’nin oğlak tandırı da denenecekler listenizde olsun.

 

False