Bitmeyen Ege tatili antidepresan etkili

Dinginliği seviyorsanız, güneş teninizi öyle kavurmasın ama hafifçe de yaksın istiyorsanız, deniz de böyle çarşaf gibi olsun diyorsanız şimdi tatile çıkmanın tam zamanı. Eylül ve ekim ayları Türkiye’de sarı yaz olarak biliniyor ve Ege bu dönemde bir başka oluyor. Mis gibi sahiller, harika bir doğa ve bir parça huzur için yine düşelim yollara…

DİNGİNLİK İÇİN ÇEVRESİNİ GEZİN

MARMARİS

- Keşfetmeye doyamayacağınız, ‘Şu koyu göreyim, buranın da denizi güzelmiş’ diyeceğiniz birçok yeri var Marmaris’in. Eğer dingin bir tatil arıyorsanız Muğla’nın bu güzel ilçesinin merkezinden çok çevresini keşfetmelisiniz. Yazın çok kalabalık olan ama sarı yazda daha sakin göreceğiniz Kleopatra Adası’nı (Sedir Adası) listenin en başına koyabilirsiniz. Marmaris’e 23 kilometre uzaklıktaki bu cennet köşe, altın sarısı kumu ve turkuvaz deniziyle sizi hemen büyüleyecek.

- Kleopatra Adası’na Ege’nin en güzel köylerinden biri olan Çamlı’daki iskeleden kalkan küçük teknelerle ulaşılıyor. Oraya kadar gitmişken çevreye de bir göz atabilirsiniz. Yeni açılan NUUP restoran, otel ve sanat atölyesiyle hizmet veriyor. Sento by NUUP Restoran’da Gault & Millau ödüllü şef Tacan Oruç’un hazırladığı menü sizi lezzetli bir gastronomi yolculuğuna çıkarıyor. Yine Çamlı Köyü’ndeki Bonjuk Bay iyi bir konaklama seçeneği.

- Çamlı Köyü’nden sadece 20 dakikada ulaşacağınız Akyaka, Gökova Körfezi’nin hemen kıyısında. Kadın Azmağı’nda mutlaka yüzün çünkü buz gibi sodalı suyun cildi güzelleştirdiği söyleniyor. Bu çayı gezmek için tekne turlarına katılabilirsiniz. Bölgede ayaklarınız suda yemek yiyebileceğiniz restoranlar var. Akçapınar, Akyaka’nın hareketli noktalarından biri. Akçapınar Tostçusu’nda salçalı tost yiyip yayık ayranını denemenizi öneririm.

- Akyaka’da benim de yeni keşfettiğim ve kesinlikle bir akşamınızı ayırmanız gereken müthiş bir ‘oluşum’ var. Adı da Disko Kebap. Bir yandan kebap yiyor, bir yandan da göbek atıyorsunuz. Disko Kebap’ın sunduğu bu ‘Türk işi eğlence’ Berlin ve Londra’da da yapılıyor ve hızla yayılıyor.

- Gökova eşsiz rüzgârı ve upuzun plajıyla Türkiye’nin en iyi kitesurf (uçurtma sörfü) noktalarından biri. Tüm sahili kaplayan uçurtmalar rengârenk bir manzara sunuyor.

- Marmaris’ten Selimiye’ye giden yol mavi ve yeşiliyle size eşsiz güzellikte duraklar sunuyor. Bunlardan biri de Orhaniye. Göreceğiniz ilk manzara insanların denizin ortasında yürüyebildiği Kızkumu. Orhaniye’den yarım saat sonra Selimiye çıkıyor karşınıza. Büyük işletmelerin olmadığı, hâlâ sakinliğini koruyan bir köy burası. Sahil şeridi boyunca pansiyonlar, butik oteller, restoran ve kafeler göreceksiniz. Selimiye Köyü’nün eski adı Losta. Adını buradan alan Losta Tatlıcısı’nda meşhur Losta tatlısını deneyebilirsiniz. Çam ağaçlarıyla çevrili harika manzarasıyla Loca Hotel ve köy evi sıcaklığıyla modern yaşamın konforunu birleştiren Vira Demir Otel, Selimiye’de en güzel konaklama seçenekleri arasında.

- Seyahatinize Selimiye’ye 20 dakika uzaklıktaki Söğüt Köyü’nü de dahil edebilirsiniz. Sakinliğiyle huzur bulacağınız, muhteşem günbatımları yakalayacağınız bir köy. Yerli halk turizmin yanı sıra keçiboynuzu ve badem yetiştiriciliği yapıyor. Bereketli toprakların sunduğu yerel lezzetlerden siz de tadabilirsiniz. Hayatınızdaki en iyi ahtapotu yemek istiyorsanız Ahtapotçu Mehmet’in Yeri’ne uğrayabilirsiniz. Hem restoranı hem de plajı olan Yasemin Pansiyon ile Ege otlarının mis gibi kokusuyla bezeli Bademli Bahçe Otel konaklayabileceğiniz mekânlar arasında.

‘OLAĞANÜSTÜ NİTELİKLER TAŞIYOR’

DATÇA

- Önce deniz, kum, güneş ve taş evler, sonra da Can Yücel geliyor aklıma Datça’da. ‘Keşke sen de burada olsaydın’ başlıklı yazısını ve birkaç şiirini görebileceğiniz evi Eski Datça’da. Ünlü şairin oturmayı sevdiği Orhan’ın Yeri’nde bir bademli kahve içerek kendisini anabilirsiniz. Eski Datça, taş evleri ve begonvilli sokaklarıyla gezdikçe güzelleşen bir yer. Sevdiğim kafelerden biri Prunus Eski Datça ve bademli kurabiyeleri nefis. Eski Datça’da konaklamak için Zhi Homes’u tercih edebilirsiniz.

- Yunan mitolojisinde ‘olağanüstü nitelikler taşıyan ülke’ diye geçen bölgede el değmemiş koylar var. Knidos Antik Kenti’nin en ucundaki sahil şeridine kadar denize girebilirsiniz. Hele bu mevsimde dinginleşen su muazzam. Benim favorilerimden biri Kargı Koyu. Yüzerken balıkları görebileceğiniz kadar berrak. Sahilde işletmeler var. Ayrıca isterseniz havlunuzu atıp dilediğinizce denize girebilirsiniz.

- Mesudiye Köyü’nde birbirinden güzel üç koy var: Ovabükü, Kızılbük ve Hayıtbükü. Deniz kenarında, yemyeşil ağaçların altında uzanıp pansiyonların restoranlarında harika yemekler yiyebilirsiniz. Ovabükü’nden birkaç kilometre ileride karşınıza masmavi manzarasıyla Kurubük çıkıyor. Burada hiçbir işletme yok. Küçük, taşlık bir sahili var. Datça’nın en meşhur koylarından biri zeytin, badem ve çam ağaçlarıyla kaplı Akçabük Plajı. Balıkaşıran Koyu denize girebileceğiniz diğer seçeneklerden.

- Ada Pansiyon ve Hoppala Pansiyon Ovabükü’nde konaklayabileceğiniz yerler. Emecik Koyu’ndaki Bi’Badem Datça geniş bir bahçenin içindeki tiny house’larıyla bu mevsimde konaklamak için güzel bir alternatif.

- Antik kentleri gezme kısmını hep bahar aylarına bırakırım çünkü yazın güneşin altında işkenceye dönüşebiliyor. Şimdi Datça’nın en ucuna gidelim… Knidos Antik Kenti zamanında sanat, bilim ve mimarlığın başkenti olarak kabul edilmiş. Antik kentin ulaşımı biraz zorlu ancak gitmeye değer. Tarihin ilk çıplak tasvir edilmiş Afrodit heykeli buradan çıkmış.

VAKİT VARSA SEÇENEK ÇOK

FETHİYE

- Muhteşem doğası, tarihi zenginlikleri ve masmavi koylarıyla Fethiye’ye bir kez giden oradan bir daha vazgeçemiyor. Yamaç paraşütüyle Ölüdeniz manzarasını kucaklamak, eski bir Rum köyü olan Kayaköy’ün tarihi sokaklarında gezmek, Kabak Koyu’nda kamp yapmak, Kelebekler Vadisi’nin turkuvaz sularında yüzmek, dünyanın en güzel manzaralı rotalarından Likya Yolu’nda geçmişin izlerini sürmek veya Faralya’nın lüks otellerinde romantik bir tatil geçirmek… Eğer vaktiniz varsa Fethiye’de seçeneğiniz çok.

- Kayaköy mistik atmosferiyle benim için Fethiye’nin en büyüleyici yerlerinden biri. Bir tepenin yamaçlarını kaplayan engebeli topraklar üzerine kurulu, yarı yıkılmış tarihi evlerden etkilenmemek mümkün değil.

- Akdeniz’in tablo gibi manzarası eşliğinde Likya Yolu’nun Ovacık-Faralya-Kabak Koyu parkurunu yürümek için bir gününüzü ayırabilirsiniz. Ovacık, Likya Yolu’nun resmi başlangıç noktası. Sembolik bir kapısı bile var. Kabak Koyu’na kadar harika manzaralar eşliğinde yürüyeceğiniz parkurda Ölüdeniz’i farklı açılardan görebileceksiniz. Babadağ eteklerinden Faralya’ya doğru yükseldiğinizde, adını orada yaşayan 80 çeşit kelebekten alan Kelebekler Vadisi’nin tablo gibi manzarasını seyredebilirsiniz. Likya Yolu’nun seyir ve konaklama olanakları en geniş, sık sık denize girme imkânı sunan 1 haftalık güzergâhını yürüyen ve adım adım anlatan sevgili gezgin arkadaşımız Melih Uslu’nun deneyimini sayfa 74-75-76’da okuyabilirsiniz.

- Faralya ruhunu yaşamak için yolunuzu Fethiye’nin yenilerinden Rups’a düşürün. Burası her bir ağacın dalına saygı duyarak yapılmış, doğaya misafir olan yerlerden biri. Gündüz plaj, akşamları da eğlence var.

- Fethiye’yi çekici kılan özelliklerden biri, yeşili maviyle buluşturan koyları. Büyük ve Küçük Boncuklu koyları favorilerimden. Büyük Boncuklu Koyu’ndaki ‘Sea Me Beach’e uğramanızı tavsiye derim. Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in tüm koyu kapatıp doğum gününü kutladığı yer. Hemen bir yandaki Küçük Boncuklu’da bu sezon açılan So Beach de görülmeye değer. İçindeki S’Olive Marina Restaurant epeyce iddialı.

- Ölüdeniz Lagün 3 kilometrelik Ölüdeniz Plajı’nın hemen ucunda ve tabiat parkı içinde. Denizi sığ ve dalgasız. İçinde restoran ve yürüyüş yolları görebilirsiniz. Sonbahar ya da ilkbahar dışında öyle kalabalık oluyor ki...

- Kabak-Faralya bölgesinde doğayla bütünleşmiş şık oteller var. Seaview Faralya, Perdue ve Nautical Hotel favorilerim arasında. Yanıklar Köyü’ndeki Yonca Lodge hayvan dostu ve ekolojik bir otel. Yacht Boheme Hotel, Türkiye’nin bohem tarzdaki ilk oteli. Hisarönü’nde bölgenin köklü işletmelerinden The Pine Hill iyi bir seçenek. Şehrin tam merkezinde yeni açılan Roome, mimarisi, sanat galerisi, şık odaları ve restoranıyla konaklamak için en sevdiklerimden. Liberty Hotels ise çocuklu ailelere uygun.

- Acıkınca aklıma ilk düşen yerlerden biri Balık Pazarı. Tezgâhlardaki taze balık ve deniz ürünlerinden seçip buradaki tüm restoranlarda hazırlatıp yiyebiliyorsunuz. Pazarın en iyilerinden biri Hilmi Restoran. Deniz kenarında şık ve romantik bir akşam yemeği için tercihiniz Fethiye Marina’da, Yacht Classic Hotel’in içindeki Mori Restoran olmalı. Ayrıca içinde bir şef restoranı olan Roome Hotel’i deneyebilirsiniz. Cin Bal Kayaköy’de de mangalınız önünüze geliyor ve etinizi kendiniz pişiriyorsunuz.

MAVİ TURLAR KASIM SONUNA KADAR SÜRÜYOR

GÖCEK

- Denizin en güzel haline büründüğü sarı yaz günlerinin en çok yakıştığı yerlerden biri Göcek. Sadece denizyoluyla ulaşabileceğiniz ya da katlanır sandalyenizi alıp karadan gidebileceğiniz harika koyları var. Fakat Göcek’in sefasını sürmek için tekne şart. Teknede uyanıp gözünüzü maviye açmak inanılmaz bir his. Denizin sonsuzluğunda geçireceğiniz birkaç gün bile tüm stresinizi unutmanıza yardımcı olabilir. En güzeli de mavi tur sezonunun kasım ayının sonlarına kadar sürmesi. Yassıca Adalar, Zeytinli Ada, Göbün Koyu, Ayten Koyu, Tersane Adası, Bedri Rahmi Koyu ve Sarsala Koyu, Göcek mavi tur rotasının muhteşem durakları.

- Bedri Rahmi Koyu adını ressam ve yazar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir kaya üzerine yaptığı resimden alıyor. Balık şeklinde bir eser bu ve koya gittiğinizde zaten hemen gözünüze çarpıyor. Yemyeşil çam ağaçlarıyla kaplı dik yamaçlarda Antik Likya Kral Mezarları’nın harika manzarası var. Bedri Rahmi Koyu’ndaki Onno Grill&Bar, Ege ve Akdeniz mutfağından lezzetleri tadabileceğiniz iyi bir durak.