Türkiye’nin Cancun’u: Saroz

Çanakkale’nin ölümsüz ruhunu yansıtan mekânlardan biri kuşkusuz Saroz İbrice’deki Sualtı Tarih Müzesi. Savaş kahramanlarının usta eller tarafından yapılmış heybetli heykelleri Saroz’un derin, sessiz ve huzurlu sularında yeniden can bulmuş gibi.

Meksika Cancun’da bulunan sualtı heykel müzesi dünyada eşi olmayan muhteşem bir yer. Karayip Denizi’nde inşa edilen 400 mistik figürün bulunduğu bu müzenin yapay resif oluşturup mercan ve deniz canlılarının üzerindeki baskıyı azaltacağına inanılıyor. Keşan Belediyesi’nin desteği, Savaş Yapman’ın danışmanlığıyla İbrice’de hayata geçirilen Sualtı Tarih Müzesi ise Cancun’dan esinlenerek ortaya çıkan başarılı bir proje. Burası dünyanın ilk savaş müzesi olma özelliğini taşıyor. 1.000 metrekarelik alanı kaplayan ve 23 eserden oluşan müzenin yapımına 2010’da başlandı, 2013’te ise dalış turizmine açıldı. Bu yazımda Karadeniz kökenli yüzey sularının etkisinde olan sualtı flora ve faunasıyla ülkemizin en iyi korunabilen bölgelerinden biri olan Saroz Körfezi’nde Sualtı Tarih Müzesi’ndeyiz.

İbrice’deki Sualtı Tarih Müzesi, 1.000 metrekarelik bir alandaki 23 eserden oluşuyor.

SEYİT ONBAŞI İLE KARŞILAŞMAMIZ

Sualtı video kameram (Poyraz) ve fotoğraf makinemi hazırladıktan sonra İbrice Limanı’ndan Serdar Savaşal’ın Mavi Ege botuyla hareket ediyoruz. Yaklaşık 10 dakika sonra kıyıya 500 metre mesafedeki Sualtı Tarih Müzesi’ne varıyoruz. Genelde mavi ancak zaman zaman yeşile çalan Kuzey Ege’nin serin sularındayız. 17-20 m. derinliklerde bizi yalnız başına 215 kg ağırlığındaki top mermisini sırtlayarak top kundağına yerleştirdiği bilinen Seyit Onbaşı (Seyit Ali Çubuk) karşılıyor. Elindeki dürbünle düşman siperlerini gözleyen askerden evini özleyip düşünen Mehmetçiklere, top arabalarından güllelere her şey büyük bir titizlikle tasvir edilmiş, 1915 ruhu ustalıkla yansıtılmış. Heykel sanatı apayrı bir ustalık gerektiriyor. Hitler boşuna dememiş, “Cesedimi Rusların eline asla vermemelisiniz, beni Moskova’da heykel yaparlar” diye. Bu heykellere özveriyle can veren heykeltıraş ve mimarları kutlarım. O huzur veren sessizlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur” sözünü de anmadan edemiyorum.

Dip zemininin yumuşak olması nedeniyle dalış arkadaşım ve modelim Murat Hoca’dan (Kulakaç) hep sephiyede kalmasını istiyorum. Sualtında neredeyse hiç konuşmadan anlaşabiliyoruz. Sualtında dalış eşinizle birbirinizi anlıyor olmanız güvenlik için son derece önemli. Bu nedenle sıklıkla dalış eşi değiştirmek yerine hep aynı kişiyle dalmanızı tavsiye ederim. Aynı noktaya gün içerisinde toplam üç dalış gerçekleştirdik. Fotoğraf ve video arşivimizi zenginleştirmenin mutluluğuyla sualtı görüntülemelerimizi tamamladık. İstanbul karmaşasından uzak, keyifli bir hafta sonu geçirmek isteyenlerin sıklıkla geldiği Saroz Körfezi’nde yedi dalış merkezi mevcut. Henüz sezon tam açılmamış olsa da hepsinde bir hareketlilik olması son derece sevindirici. Gelen dalışseverlerin memnun olması için her ayrıntı düşünülmüş, kalite yüksek. Ancak altyapı aynı durumda değil. Tankerlerle su taşınması bu yıl artezyen ile çözülmüş olsa da, tuvalet, duş imkânları maalesef henüz yeterli değil.

Mayıs ve ekimde bölgeye ayda 3 bin dalgıcın geldiğini öğrendim. Fauna-flora zenginliğinin yanı sıra müzenin ve batırılan SG Batığı’nın bunda payı yüksek. Kıyısal alanda eğitim imkânları da yeterli. Diyeceğim o ki sualtında heykel tarih müzesini görmek isteyenlerin Cancun’a gitmelerine gerek yok. İbrice Erikli’deki tam donanımlı dalış merkezleri sizleri ağırlamaktan mutlu olacak. Bölgeye en yakın konaklama 110 yataklı İşçimen Otel. Yıl boyunca açık ve dalışseverlere özel indirimler yapıyor.