GeriSeyahat Turkish Psycho:Bir Tüketim Toplumu EleÅŸtirisini Nasıl Tüketebilirim? Saat: 07:05. Uyanıyorum. Daha doÄŸrusu annemin yoÄŸun çabaları sonucu yarı uyanık
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Turkish Psycho:Bir Tüketim Toplumu EleÅŸtirisini Nasıl Tüketebilirim? Saat: 07:05. Uyanıyorum. Daha doÄŸrusu annemin yoÄŸun çabaları sonucu yarı uyanık

Turkish Psycho:Bir Tüketim Toplumu EleÅŸtirisini Nasıl Tüketebilirim? Saat: 07:05. Uyanıyorum. Daha doÄŸrusu annemin yoÄŸun çabaları sonucu yarı uyanık

Turkish Psycho:Bir Tüketim Toplumu EleÅŸtirisini Nasıl Tüketebilirim? Saat: 07:05. Uyanıyorum. Daha doÄŸrusu annemin yoÄŸun çabaları sonucu yarı uyanık hale geliyorum.Bunu baÅŸarmamla birlikte 07:15 oluyor. (saat özellikle 07:05'e ayarlı, 07:00'a deÄŸil. 5 dakika daha fazla "uyumam" kendi hayatım üzerinde 5 dakika daha fazla söz sahibi olmam demek.) Banyo. DiÅŸ fırçalama. (Batemanvari* söyleyiÅŸte 'Colgate Total'i de eklemek gerekirdi -pratik ve hijyenik dik tüp.) İçimden küfür ediyorum. Herkese; ve kendime de bu arada.Yüzümü bakterilere karşı etkili sabunla yıkıyorum. Geldik en keyifli kısıma: "extra strong multivitaminli, alkolsüz jöleyle saça ÅŸekil verme" iÅŸi. (Kesinlikle günün o saatinde yapmak istediÄŸim ilk 100 ÅŸey listesinde yer almadığını belirtmeme gerek var mı bilmiyorum.) Elimi kavanoza daldırıp epey bir jöle aldıktan sonra saçıma götürüyorum. Dik dik mi olsun geriye mi yatırsam. Olmadı yatmıyor lanet saç. Su ile ıslatıyorum. Biraz daha jöle. 10 dakika kaybedilmiÅŸtir. Servise geç kalma olasılığı belirgin biçimde artmaktadır. Saç bu haliyle bi' boka benzemedi ama idare eder.Panik içinde giriÅŸ kartı ve cüzdan ve çekmece anahtarı aranır. Bunlar olmadan kendini de götürme daha iyi. O sıralar okumakta olduÄŸum kitabı alıp poÅŸete koyduktan sonra kapıyı çarpıp çıkıyorum. PoÅŸet, kitabı yaÄŸmurdan filan korumak için (üzerinde D&R yazıyor.)Bakkalın önünden geçerken selam veriyorum. Servise yetiÅŸmek için acele ediÅŸimden keyiflenmiÅŸ gibi. Haklı. Dışarıdan bakılınca çok komik bir görünüm sergilediÄŸim kesin. Servis geliyor. YaÄŸmur saçlarımı ıslatmış. Olsun, çok fazla jöle sürmüştük zaten. (En azından Bateman kadar hassas deÄŸilim bu konularda.)Servis halkına kısık sesli bir günayd.... Genelde aynı ses tonunda yanıt alınır. EÄŸer arkadaÅŸlardan biri o gün manik modda deÄŸilse tabii. PoÅŸetlenmiÅŸ kitap serviste okumak içindir ama ya konsantre olunamaz ya da uyku bastırır. (Uyku haftanın son günleri iyice bastırır; PerÅŸembe, Cuma poÅŸet alınmaz.) Yine de 20 sayfa gibi rekorlara eriÅŸitiÄŸim zamanlar olmuÅŸtur. Serviste sabah muhabbeti pek olmaz; sinirler gergin, uyku nöbettedir. Saat:08:30. Ä°ÅŸyerine gelinir.Yine dışarıdan bakılınca oldukça komik gelen atmosfer içerisindeyimdir. Güvenlik taramasından geçmeden önce sıraya girilir. Ben, o makinanın (adı aklıma gelmiyor ama röntgen cihazı gibi bir ÅŸey) önünde vakit kaybetmemek için poÅŸeti açar, kitabın sayfalarını güvenlik görevlisine gösterir, hızla geçerim. (Bu anlarda askerdeyken inzibatların yaptığı kitap kontrolleri gelir aklıma. Bateman askere gitmemiÅŸti. Gitseydi yakayı ele verirdi kesin.)Kahvaltı: kusma isteÄŸini bastırarak birÅŸeyler yemeye çalışma. Bazen kusma isteÄŸi baskın gelir, tabağımdakinin tamamını yemeden ayrılırım. Kafede kulağıma takılanlar yüksek ihtimalle dün akÅŸamki maçla, yöneticilerle ya da saça fön yaptırma ile ilgilidir. "Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman uykusunda bir kuÅŸ ölür ecelsiz."Work, sweet work. Ä°ÅŸim telefonla. Önce telefona ÅŸifremi ve -ne diyor- 'author code'umu giriyorum. Telefonun markası Ericsson. Konferans olayı güzel. 10 deÄŸiÅŸik melodisi var. Hewlett Packard bilgisayara ÅŸifremi girerim. Log-in olduktan sonra kullandığımız esas program için bi ÅŸifre daha. Sonra yazışma ortamı için bi ÅŸifre daha: z,o,m,b,i, ve e harflerini giriyorum. Kahretsin. Capslock'a basmayı unutmuÅŸum.Tamam bi Cranberries manyağı olduÄŸum da doÄŸru ama bu ifade ruh halimi gerçekten yansıtıyor.Masaüstünde her zamanki gibi bir Kubrick filmi afiÅŸi. Bi' özelliÄŸi mi var? Hayır. Sırf iÅŸ olsun diye yapmış olmam kuvvetle muhtemel. Aslında Planet of the Apes'in afiÅŸi daha iyi olur. Bi ara imdb.com'dan biÅŸiler indiririz. Saat 09.00.00 olana kadar bekliyorum. Bir saniye önce deÄŸil. Saat 18:00:00 a kadar 'stand by' moduna geçeceÄŸim için; kusura bakmayın. Gün boyu onlarca tanımadığım insana hitaben günaydın, iyi günler, iyi akÅŸamlar diye baÅŸlayan cümleler kuruyorum. Ben kurmuyorum aslında aÄŸzımdan otomatik olarak çıkıyor cümleler. Öylesine otomatik ki bazen makine hatası oluyor: gün ortasında günaydın; sabah sabah iyi akÅŸamlar diyorum. Molaları düşersek her gün tam 465 dakika boyunca bu tanımadığım insanlarla yaptıkları alışveriÅŸler, bu alışveriÅŸler için ödedikleri faiz, vs.vs. hakkında konuÅŸuyoruz. Bu konuÅŸmalar süresince raporlarım tutuluyor. Raporlarda telefonda olmadığım süre için unavailable kavramı kullanılıyor. Oysa ben 9 saat boyunca bir an bile 'available deÄŸilim' ki...Bilgisayar ekranından da olsa Bateman'dan fazla marka görüyorum. Platin American Express'im yok. Hatta Amex'im bile yok. (BaÅŸvururdum belki ama fazla yerde geçmiyor. Belki de Advantage almalıyım. Taksit olayı iyi. Åžimdi al çok sonra öde.) Fonda Oasis çalıyor: "And all the roads we have to walk along are winding"...Saat 18:00:00: Yes! I am sure, "I definitely want to disconnect" bilmemne! Bilgisayar beni aptal yerine koymakta ısrarlı. Her eylemimin ardından emin olup olmadığımı soruyor. Bilgisayarın paranoyaklaÅŸtığını düşünüyorum.Eve giderim. Eve gitmeden önce bi maÄŸazaya uÄŸrarım. Belki Visa classic'imle birÅŸeyler alırım. Belki si..iÄŸimin bi kazağı. (Ne yaparsın Bateman, sansür olmasa bile otosansür var.) Bi gömlek ya da bir mutfak robotu. Ne farkı/önemi var. Slipi imzalıyoum. Kendime güvenim yerine geliyor. Ä°mzam her yerde para demek. Ben önemliyim. Ben de sistemin bir parçasıyım. Ben 16 haneli bir sayıyım. Ve Sting: "I'll sell the stock, we'll spend all the money".Eee ne diyorduk. Eve giderim traÅŸ olurum. Bi yerlerimi keserim muhtemelen. Eskiden kan tutardı beni, artık önemsemiyorum. Yoksa Bateman, yoo yoo. Sonra banyo, yemek. Ardından Efes "sek"! Biraz da sanal âlemde geziniriz ha?.. Cd now'dan bir Cat Stevens cd'si ısmarlarız belki. Ya da amazon.com'dan bir kitap. Bir sürü kitap alıyorum. Hepsini okumaya ömrümün yetmeyeceÄŸini biliyorum. Olsun, tatmin oluyorum. En azından bir süre için. Winamp'ta ardarda 18 kere "Losing my religion" çalıyor.Ne yazık ki Bateman; "AyÅŸe Özgün Åžov" iÅŸte olduÄŸum bir saatte yayınlanıyor. Gerçi videoya kaydetmem mümkün. Ama ne yaparsın izleyecek pek vakit yok. Onun yerine ara sıra "A Takımı"nı izliyorum. En sevdiÄŸim konular: "Sanatçı diye kime denir; ve Konservatuar'lı olmadan ÅŸarkı söylemek mümkün müdür?" Bu konuda derin bir araÅŸtırma yapmayı düşünüyorum. Biraz Aşık Mahzunî dinliyorum.Uyumadan önce, yedi cetlerine rahmet okuduÄŸum yetkililer elektrikleri kesmezse aldığım kitaplardan birini okurum belki, ya da erkenden uyurum. Ne de olsa dengeli uyku iÅŸte verimliliÄŸimi artırıyor. Gece boyunca 'screen saver'lar geçiyor gözlerimin önünden. (Pek uyuduÄŸum söylenemez ya uyur ve rüya görürsem bunun Naziler'le ilgili bir rüya olma olasılığı yüksektir.)Günler günleri kovalar. Dünyaya çetele tutmak ve volta atmak için gelmiÅŸ biri olduÄŸunuzdan hep rahatsızsınızdır, sürekli uyanık, bir o kadar da her an shut down durumuna geçmeye hazır. Fonda: "Show must go on" çalmaktadır...NOT: Bu yazımı ErtuÄŸrul Özkök kadar olmasa da gayet yakışıklı ve karizmatik olan sevgili takım liderime ithaf ediyorum. (*) Okumamış olanlar için: Patrick Bateman, Amerikan Sapığı adlı romanın baÅŸ karakteri. (Bret Easton Ellis -OM) "ŞİDDET"le tavsiye edilir. Gürkan SEZGUN - 9 Åžubat 2000, ÇarÅŸamba Â
False