GeriSeyahat Tüpraş ihalesi...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tüpraş ihalesi...

Tüpraş ihalesi...

Sevgili Serdar, AKP yönetiminin son üç yıl içinde özelleştirme konusundaki çabalarını ve aldığı sonuçları biliyoruz. Devletin elinden çıkması gereken kurum ve kuruluşlar yanında, kesinlikle çıkmaması gereken ve ulusal bütünlük ve değerlerimiz açısından vazgeçemeyeceğimiz stratejik değeri yüksek madenler ve kaynaklarımızın olduğunu da biliyoruz. (Sezai BAYAR / Ankara)

Misal: Savaş sırasında, hatta içinde bulunmadığımız ikinci dünya savaşı sırasında devlet don üretmek zorundaydı.

 

Devlet don üretmek zorunda değil ama o günün şartları altında devlet don da üretti, ayakkabı da, Sümerbank pazeni de.

 

Bir başka misal:

 

Devlet tütün yetiştirmek zorunda değildir.Yani halkını zehirleyecek bir maddeyi devlet üretir mi?

 

Üretir. Ürettik de. Hala da az-maz olsa da üretiyoruz. Sonunda özel sektöre bırakılacak bu iş.

 

Peki neden üretmiştik. Ben iyi hatırlıyorum. Osmanlı borçlarını geri ödeyebilmek için kurulan Fransız Reji Kurumu, tütün üretiminden elde edilen gelirin tamamını alıyordu. Yani kasanın başında oturmuştu. Tütün iyi para ettiğinden biz de sanırım iki yıl 1945-1946 yıllarında tütün üretmiştik.

 

Demek ki koşullar devletin yapacağı ve yapamayacağı işleri birbirine karıştırabiliyormuş.

 

Şimdilerde ise devletin yapmaması gereken alanları özel sektöre devretme zamanı geldi, geçiyor bile.

 

En komünist devletler bile “ulusal-mulusal” demeden dağı taşı devletleştirdiler.

 

Bu devletciliğin 70 yıllık komünist sistemde dahi bir moka yaramadığı sonunda anlaşıldı, geç oldu ama iyi oldu.

 

Biz ise komünistlerin gerisinden gidiyoruz şimdilerde. Yani nal topluyoruzağırdan ama olsun.

 

Bize “ağır adam” rolü oturur.

 

Tabii bir yandan özelleştirme, bir yandan da iptaller olacak bu “ağır” özelleştirmelerde.

 

En son örneği Tüpraş.

Koç’un koçlar gibi kazandığı Tüpraş ihalesinde kimse bir yol kazası olacağını beklemiyordu ama oldu. Danıştay “ tık” diye kararı iptal etti.

 

Oysa herkes işlerin tıkırınde gitttiğini sanıyordu.

 

4 Milyar 140 milyon dolar bulunmuş, kasaya yatırılmıştı. İhale tüm kademelerden geçmiş, onaylanmıştı.

 

Ama olmadı.

 

İdari yargı “dur” diyerek kırmızı kart gösterdi Koç’lara.

 

Koç’lar da bu karar karşısında koç gibi durmak zorundalar.

 

Nasıl koç gibi kazandılar ve bayram etmedilerse.

 

Koç gibi kaybedince de karalar bağlayacak halleri olmasa gerek.

 

Tabii yargı kararları tartışılamaz diye bir kural yok.

 

Zaten son zamanlarda en çok tartışılanların başında yargı geliyordu.

 

Şimdi de bu karar enine boyuna tartışılacak.

 

Sonunda siyasi görüşler devereye girecek.

 

Haliyle hükümet de olaya taraf olacak.

 

Aslında yargı kararını bu olayda fazla tartışmanın ne pratik, ne de siyaseten bir yararı yok.

 

Hatta nerede hata yapılmışsa orada yargının ikazı dikkate alınmalı. Yargının örselenmemesi istenmiyorsa, kararlarının olur olmaz tartışılmaması gerekiyorsa, bu olayda son derece tutarlı olunmalı.

 

Koç’ların geleceği adece Tüpraş’la kaim değil.

 

Hatta yapılan hata tekrarlanmaz, Koç’lar bu kurumu yine alabilirler.

 

Ama yenilenecek bir ihaleyi tekrar kazanarak.

 

Açıkçcası bu Tüpraş ihalesi, pis kokuları sala sala, duyura durura gelen Galataport gibideğildi. Ve olamazdı.

 

Ne var ki yol kazası her kurum için geçerli olabilir.

 

Bunu da böyle görmek isabetli olur sanırım.

 

Sevgiler,

 

Sezai

 

 

 

False