Tuna'nın İncisi: Bratislava
Gördüğünüz gibi artık uzaklardan uzaklaşıp yakınlara başladım. Demek ki yaşlanıyorum. Kendi başıma gittiğim böyle yerlerde ilk iki gün köle gibi bir şeyler öğrenmeye çalışmaktan bitkin düşüyorum. Serde biraz mazoşistlik mi var ne? Yok yok iflâh olmayacağım... Bu sefer yolumu Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya düşürdüm. Ne Mohaç, ne Estergon, ne Osmanlı ne de Naziler beni durduramaz demiş Tuna... İşte size Bratislava gezi rehberi.
Yıllar önce Çekoslovakya iken gittiğim ama sonra bölünüp iki ayrı ülke olan Slovakya’yı öğrenmem gerek deyip başkent Bratislava'nın yoluna koyuldum. Tabii "sizin ne suçunuz" var demedim. Belki faydası olur diye de yazayım dedim. Aferin delisiyim biliyorsunuz. Eğer tur grubuyla gitmiyorsanız en iyisi Viyana üzerinden trenle gitmek. Zira yüksek sezonda(Temmuz-Ağustos) Bratislava'ya aktarmalı ve saatler süren beklemeli uçaklar var ve çok pahalı. Oysa Viyana'ya yerli ve yabancı birçok şirket uçuyor. İnternetten çok ucuza bulabilirsiniz. Viyana Flughafen Hava Limanı'ndan trenle merkez tren istasyonuna gidiyor, oradan da Bratislava'ya giden birçok tren seferinden birini seçiyorsunuz. Bir saatlik keyifli bir yolculukla hedefe varıyorsunuz.
5 milyonluk Slovakya'nın yaklaşık 500 bin nüfuslu başkenti... Dünyada iki ülkeye (Avusturya-Macaristan) sınırı olan ikinci şehir. Küçük Karpat Dağları'nın eteklerinde Tuna Nehri'nin iki yanında biri eski diğeri yeni şehir olarak kurulmuş. Pırıl pırıl, iç açıcı nerdeyse her yere yürüyebileceğiniz kutu gibi bir şehir. Tabii ki siz kalmak ve gezmek üzere Eski şehir tarafını seçmelisiniz. Otelinizi eski şehir yakınında ya da dibinde ayarlarsanız alın size en hesaplı tatil. Bir de Tuna Nehri üzerinde BOTEL’ler var (Boat+Hotel). Yani otel yapılmış gemiler. Çok şeker. Tavsiye ederim. Bir keresinde Hollanda'da kalmıştım böyle bir otelde. Öylesine keyifli ki anlatamam. Üstelik buradakiler merkezin dibinde. Hem nehir üstü keyfi yapıyorsunuz hem de üzerindeki havuzlu güvertede güneşlenme, yayılma, serinleme... Tren garajından taksi tutarsanız kazıklanırsınız (en az 15 euro),oysa 93 nolu otobüsle 70 cente gidersiniz.
Biletleri otobüs duraklarındaki bilet makinalarından alıyor, otobüsün içindeki makinada okutuyorsunuz. Biletler 15 dakika için geçerli. Tramvaylar da öyle... "Niye" dediğimde "zaten şehir 15 dakikada bitiyor" dediler. Öyle herkese soru sorulmuyor zaten. Orta yaşa gelmiş olanlar oldukça nemrutlar ve İngilizce bilmiyorlar. Gençlere soracaksınız. Başka zamanlarda taksi ihtiyacınız olursa bir tanıdık tarafından yollanırsa en fazla 3-4 euro, otel tarafından çağrılırsa aynı mesafeye 7 euro ödüyorsunuz. Nasıl oluyor anlamadım.
Eski şehrin 4 kapılı - kuleli, 10 metre yüksekliğindeki duvarlar içindeki tarihi zenginliğinin dışında, Tuna Nehri'nden 85 metre yükseklikteki, halen tarih ve arkeoloji müzesine ve parlamentonun bir bölümüne ev sahipliği yapan görkemli Bratislava Kalesi, Slavin Tepesinde İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı savaşan kızıl ordu askerleri anısına 1960'da yapılan Slavin Anıtı ve ölen 6 bin 845 askere ait mezarlık, Kraliyet sarayı, ilginç mimarisiyle Bratislava Radyosu, kiliseler, uzun meydanlar, parklar, cafeler, her türden restaurantlar göz alıyor ve iç açıyor. Yeni tarafta ise bir büyük AVM ile iki tarafı bağlayan köprülerden en yenisi olan çelikten yapılmış ünlü 'Yeni Köprü' (Slovak National Uprising)'nün Ufo şeklindeki kulesinin seyir terası ve restaurant'ı var. Eğer yürüme sorununuz yoksa köprüyü yürüyerek gezebilir sonra da asansörle kuleye çıkabilirsiniz. Tabii oraya çıkış 8 euro. Restaurantını bilemeyeceğim. Yemedim...
BİRAZ DA TARİHÇE
Keltler tarafından MÖ 2'nci yüzyılda kurulan şehir, daha sonra Roma garnizonu olmuş ve 10'uncu yüzyılda ise Büyük Moravya Krallığı'nın merkezi haline gelmiş. 1291'de Macaristan kralı tarafından imtiyazlarla güçlendirilmiş. 1526'da Osmanlı İmparatorluğu Mohaç Savaşı ile Macaristanın büyük bölümünü ele geçirince, Macar Kralı ve Estergon başpiskoposunun kararıyla başkent ilân edilmiş.
Şehir, Kraliçe Maria Theresa döneminde daha da güçlenmiş.19'uncu yüzyılda Slovak bağımsızlık hareketinin merkezi olmuş. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra da Çekoslovakya'nın kurulmasıyla Bratislava adını alarak ülkenin Slovak bölgesinin merkezi haline gelmiş.1939-1945 yılları arasındaki Alman işgali sırasında büyük ölçüde tahrip edilmiş.
TARİHİ ŞEHİR İÇİNDE NELER VAR?
Farklı yapı tarzları, hediyelik eşya dükkânları, tezgâhları, cafelerle dolu sokaklar ve bu sokakların açıldığı meydan 'Hlavné Namestie' ile başlamak lâzım. Bu meydandan küçük ve büyük 'city tour'lar alabilirsiniz. Önce küçük bir römork ile 'tarihi şehir içi' sonra müthiş güzellikteki 'Slovak National Theater' yanından kalkan büyük romörklerle de Bratislava Kalesi'ne kadar uzanan büyük şehir turu... Bence hepsini alın.
Hah! Nerede kalmıştık. Meydanda... Tam ortada 'Maximilian Çeşmesi', etrafında Art-Nouveau şaheserlerinden 'Kutscherfeld Sarayı' ile Eski Belediye binası (Stara Radnika/Old Town Hall) bulunuyor. 14'üncü yüzyılda bir ev ve kuleden ibaret bina sürekli eklemeler ve yangın sonrası yenilemelerle bugünkü uzun bina kompleksi haline gelmiş. Tuna Nehri'nin 1850'de taştığı seviyeyi bile gösteren levhasına kadar itinayla korunan bina artık Bratislava Şehir Müzesi'ne ev sahipliği yapıyor.
Meydanda bir sokak bankına yaslanmış bronz Napoleon askeri heykeli 1805 Napoleon istilâsını hatırlatmak için yapılmış. Eski şehir bölgesinde birçok yerde insan boyutunda bronz heykellerle karşılaşıyorsunuz. Sizi fotoğraflamaya çalışan Bir fotoğrafçı, sizi selâmlayan bir şair, logar kapağından başını dışarı çıkarmış sevimli işçi, eski şehrin 1997'de onarılmasında emeği geçen işçilere ithaf edilmiş bir tasvir... Böyle heykeller 'Panska' ve 'Sediarska' sokaklarında yoğun.
Eski belediye binasının diğer tarafında 1778-1781 yılları arasında Estergon ve Macaristan Başpiskoposu için yapılan şehrin en güzel sarayı 'Primaciâlny Palâc/Primate's Palace', onun yan tarafında da 'Primaciâlne Nâmestie' pembe saray var.
Yakınlarda 'Klobucnicka' sokağında halen müzik evi olarak kullanılan sarı renkli rönesans evi, besteci-piyanist Johann Nepomuk Hummel'in doğduğu evmiş. Hay Allah, ben böyle bir besteci duymamıştım. Ne ayıp. Ama bu şehre gelen ve kalan Beethoven-Mozart ve Haydn'ı biliyorum evvelallah...
NE YENİR?
Slovak mutfağı, Macar-Çek ve Avusturya mutfaklarından esinlenmiş. Et olarak yoğun olarak domuz, içecek olarak da bira tüketiliyor. Slovakya, bira ve şaraplarıyla ünlü ve ucuz. Zaten ülkede galiba en ucuz şey içki.
Ulusal yemeklerinden 'Bryndzové Halusky', patates, özel koyun peyniri ve domuz etinden oluşuyor. Faklı lezzette çorbalar da var. En çok tercih edilenleri 'Drzkova polievka','Gulâs' ve balık çorbası 'Halazsle'. Krep 'palacinky' tatlı ve aperatif olarak yeniliyor. 'Pirohy' ise peynir ve makarnadan yapılan ve tatlı da yenebilen birşey...