Troya Müzesi'ndeki işçi hazineleri ilgi çekiyor
Çanakkale'de 5 bin 500 yıllık geçmişe ışık tutan Troya'dan çıkan eserlerin sergilendiği Troya müzesi, ziyaretçi akınına uğruyor. Müzede, kazılarda ortaya çıkarılan altın eserlerin sergilendiği bölüm ilgi görüyor.
Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırlarında, her yıl yüz binlerce turistin ağırlandığı, 5 bin 500 yıllık Troya Ören Yeri'ne geçen yıl müze yapıldı. Troya Müzesi'nde sergilenen eserlere, ziyaretçiler ilgi gösterdi. Müzenin en çok dikkat çeken ve gezilen bölümü ise zemin kattaki faklı antik kentlerde ortaya çıkarılan altın eserlerin sergilendiği yer oldu. Alman arkeolog Heinrich Schliemann'ın kazı yaptığı dönemde, antik kentte çalışan Kalafat ve İntepeki Rum köylülerinin gizlice yaptığı kazılarda bulup, yanlarında götürdükleri altın takıların, Troya'dan kaçırılan ilk hazineler olduğu ve 'işçi hazineleri' olarak da bilindiği belirtiliyor. Eserler arasında, hazineyi kaçıran işçinin karısının, paskalya töreni için taktığı küpeler de yer alıyor.
"TROYA HAZİNELERİNİN BİR KISMI, ÇIKTIĞI TOPRAKLARA DÖNDÜ"
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi ve Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Heinrich Schliemann'ın Troya'yı 1870'ten ölüm yılı olan 1890'a kadar kazdığını bildiklerini söyledi. Schliemann'ın, kazıların özellikle ilk döneminde çıkardığı hazineleri Osmanlı Devleti toprakları dışına kaçırdığını belirten Prof. Dr. Aslan, şunları söyledi: "Heinrich Schliemann, bilindiği üzere 1873 yılında bulduğu, yanlışlıkla 'Priamos hazinesi' olarak adlandırdığı hazineyi kaçırmış ve bunun üzerine Osmanlı Devleti'nce başlatılan, Atina'da 8-10 ay devam eden dava sürecinin gerçekleştiğini biliyoruz. Fakat Schliemann'ın bulup kaçırdığı hazinelerin dışında Troya'da yine işçilerin gizlice yaptığı kazılardan çıkardığı hazineler de söz konusu.
1873 yılında Schliemann kazıları başlamadan önce kış aylarında Rum köyü olan Kalafat ve İntepe'den gelen Rum işçiler gizli kası yaparak bir hazine buldu. Kalafat köyünde paskalya töreninde bir işçinin karısının bu takıları takması üzerine yapılan ihbar sonucu jandarmanın 1873 yılında hazinelere el koyduğunu biliyoruz.
Bir kısmın da İntepe'deki bir kuyumcuda eritilirken jandarmanın baskınıyla yakalandığını bilmekteyiz. Literatürde 'işçi hazinesi' olarak adlandırılan bu hazine, Troya Müzesi'nin açılışına kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde sergilenmekteydi. Söz konusu bu eserler baktığımızda işçiliğinin Troya'da yapıldığını biliyoruz. Burada özellikle Troya hazinelerinin bir kısmının çıktığı topraklara geri döndüğünü söyleyebiliriz. Bu hazinler M.Ö. yaklaşık 2 bin 500'ler yani günümüzden 4 bin 500 yıl öncesine tarihlenmektedir. İşçilerin, Schliemann kazılarından önce gizlice kazıp çıkarması nedeniyle Arkeoloji literatüründe 'işçi hazinesi' olarak geçmektedir"
"BÜYÜK KISMI MOSKOVA'DAKİ PUŞKİN MÜZESİ'NDE"
Büyük çaplı ilk hazineleri Schliemann'ın 1873 yılının Mayıs ayında çıkarıp, kaçırdığını kaydeden Prof. Dr. Aslan, "Öncesinde belki şunu da söyleyebiliriz. İşçilerin gizli olarak kazıp, kaçırdığı ilk Troya hazineleri olarak da bu buluntuları tanımlamak mümkündür. Schliemann'ın kaçırdığı hazineler, Osmanlı Devleti'nin topraklarından kaçırılan hazineleri almak için başlattığı ilk mahkeme süreci olan Atina mahkeme süreci sonrasında 1 sene günümüzdeki British Müzesi'nde sergilendi. Daha sonra Schliemann tüm buluntuları Berlin Müzesi'ne sergilenmek üzere veriyor. 2'nci Dünya Savaşı'nda ise hazinelerin Rus askerler tarafından Moskova'daki Puşkin Müzesi'ne taşındığını biliyoruz. Hazineler 8- 9 bin parça. Bunların büyük bir kısmının 1995 yılından itibaren Moskova'daki Puşkin Müzesi'nde sergilendiğini bilmekteyiz" dedi.