GeriSeyahat Tarihin içinden geçen maraton
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tarihin içinden geçen maraton

Tarihin içinden geçen maraton

Tarsus’un tarihi dokusunu, doğal güzelliklerini dünyaya sergilemenin yolunu arayan ilçe belediyesi ve Berdan Tekstil, çözümü uluslararası bir koşu düzenlemekte buldu. Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu’nun 21 kilometrelik parkuru ilçenin turistik bölgelerinden geçiyor. Bu yıl, üçüncü kez düzenlenen koşuya Türk sporcuların yanı sıra 12 ülkeden 50 atlet katıldı. İşte bir maratonun izinde, Perslerden Romalılara, Mısırlılardan Osmanlılara uzanan 7 bin yıllık Tarsus.

Tarsus’un ismiyle ilgili birçok rivayet olmasına rağmen en benimseneni, mitolojideki Pegasus (kanatlı uçan at) öyküsüne bağlananı. Pegasus, Kilikya ovasında yolunu şaşırmış, Tarsus’un bulunduğu yere düşünce ayağı sakatlanmış. Bunun üzerine kente Latince ayak tabanı anlamına gelen ’Tar-sos" adı verilmiş.

Anadolu’nun en eski yerleşim alanlarından biri olan Tarsus, birçok krallığın ve Antik Çağ’da da Kilikya’nın başkenti olmuş; tarihi, kültürel ve ekonomik yönleriyle Ön Asya ile Anadolu’nun en önemli merkezlerinden biri.

Hıristiyanlar’ın en önemli havarilerinden Aziz Paulus’un doğum yeri olması, haç yeri özelliği taşımasıyla, bu dinin yayılmasında önemli bir yere sahip.

Birçok filozof, dil bilgini ve şair Tarsus’da yaşamış. Kültür hayatını etkilemiş. Tarih kitapları, her konuda büyük gelişme gösteren Tarsus’un bilim ve üniversite merkezi olduğunu, halkın felsefe ve diğer bilim dallarını büyük ilgiyle öğrenmeye çaba gösterdiğini, bu özelliğiyle İskenderiye ve Atina’yı geçtiğini yazıyor.

19. yüzyıl sonlarında yöneticilerin ihmali sonucu yerleşimin denizle bağlantısı kesilmiş, deltadaki Aynaz gölü bataklığa dönüşmüş. Bu değişim, Tarsus’un gelişmesini engellemiş. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte bataklıklar kurutulmuş, Berdan üzerinde baraj inşa edilmiş, her türlü tarımsal üretime elverişli yapılmış, karayolu ve demiryolu ağlarının üzerinde olmasıyla yeniden hızlı bir gelişme içine girmiş, ilçede başta tekstil olmak üzere çok sayıda sanayi kuruluşu faaliyette.
/images/100/0x0/55ea5b8ff018fbb8f87ab24d


TARSUS’UN ŞANSI İKİ BERDAN

Bugünkü Tarsus’a hayat veren iki Berdan var. Biri Toroslar’dan doğup verimli Tarsus vadisinden geçerek Akdeniz’e ulaşan Berdan Çayı. Diğeri de Tarsus’u bir dünya şehri yapmayı amaçlayan, bunun için her türlü girişimde bulunan Berdan Tekstil.

1951 yılında babası Kasım Ekenler’in kurduğu Berdan Tekstil’i, dünyanın tanınmış markaları arasına sokan Muhteşem Ekenler, bir taraftan da memleketine olan vefasını göstermek için Tarsus için faydalı olacağına inandığı her girişime destek olmuş. Bu amaçla kurulan Berdan Vakfı, Tarsus’un altında yatan tarihi eserleri günyüzüne çıkartmak için yıllardır yapıyor.İlk olarak 1993 yılında ortaya çıkan Antik Cadde (Roma Yolu) ile ilgili çalışmalar yapılmış ve Selçuk Üniversitesi’nden gelen arkeologların çalışmaları günümüze kadar sürmüş.

Vakfın bir sonraki projesi ise St. Paul Kuyusu ve çevresinde yapılan iyileştirme ve restorasyon çalışmalarına destek vermek olmuş. 1998 yılında sadece bir kuyudan ibaret bu önemli turizm merkezinin tarihi dokusunu zenginleştirmek üzere Tarsus Müzesi tarafından yapılan kazı çalışmasına destek verilmiş. Üçüncü arkeolojik proje ise yine Tarsus Müzesi yürüttüğü Roma Hamamı kazıları ana sponsorluğu. Vakıf ayrıca, Tarsus’u tanıtan çeşitli yayınlar hazırlanması ve basılması konularında da 1997 yılından bu yana aralıksız çaba gösteriyor. Bunun sonuncusu Çatalburun Köpekleri, bu ay içerisinde basılacak. Kitap, bu endemik ırk hakkında yayımlanan ilk araştırma kitabı olacak. Vakıf bir yandan da sanat değerlerimizi tanıtmak, canlı ve etkin hale getirmek, turizmin gelişmesi ve canlanmasına katkıda bulunmak için çalışmalar yapıyor. Tarihi Tarsus evlerini koruma altına alarak restorasyonlarını gerçekleştiriyor.

TARİHTE KOŞTULAR

Berdan Tekstil, Tarsus’un tüm dünyaya tanınması için üç yıl önce yeni bir girişim başlatmış: Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu. Tarsus Belediyesi’nin işbirliğiyle bu yıl üçüncüsü düzenlenen maratona Türk atletlerin yanı sıra 12 ülkeden 50’nin üzerinde koşucu katıldı. Maraton, ilçenin tarihi ve turistik yerlerini kapsayan parkurda koşuluyor. Berdan Tekstil çalışanları da maratona gönüllerini koymuş. Bir taraftan hazırlıkların en iyi şekilde yapılması, maraton süresince bir aksilik yaşanmaması için çalışırken diğer yandan ekip olarak kendileri de maratona katılıyorlar.

Etkinliğin isim babası, Berdan Tekstil’in maratoncu yönetim kurulu üyesi Yavuz Sökün. Göteborg’da koştuğu maratondan etkilenerek bu organizasyonu düzenlemeyi düşündüğünü anlatıyor Sökün: "35 bin kişi koştu, 100 bin kişi parkur boyunca yarışı izledi, atletlere destek verdi. Bu olayın hem ekonomiye, hem turizme hem de sosyal kaynaşmaya büyük katkısı var. Bu fikri ilettiğim Berdan Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Muhteşem Ekenler hemen onay verdi. Bu yıl 3.’sünü koştuğumuz yarı maratonun 5. yılında 5 bin kişi koştuğunda kendimizi başarılı sayacağız."

Sökün’ün bu amacı yavaş yavaş gerçekleşiyor ve Tarsuslular da yarı maratonu benimsiyorlar. Parkur boyunca dizilip, evlerinin önünde oturup yarışmacıları motive etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sayıları her yıl biraz daha artan atletler 21 kilometrelik yarı maratonu tamamlamak için mücadele ederken 7 bin yıllık "Tarsus" ismi de dünyaya yayılıyor.

GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Antik Cadde (Roma yolu): 1993 yılında bir temel kazısıyla açığa çıkan Antik Cadde, Tarsus’un yaklaşık iki bin yıl önceki ihtişamından büyük ve sağlam bir kesit ortaya koyuyor. Antik Çağ’da uzun dönem hizmet verdiği anlaşılan bu yoldan tarihin birçok önemli ismi geçmiş: St. Paul, Cicero, Julius Casear, Athenedoros, Nestor, Kleopatra, M.
/images/100/0x0/55ea5b8ff018fbb8f87ab24f
Antonius, Augustus ve Hadrian.

Ulu Cami: Cami-i Kebir ya da Cami-i Nur diye de bilinen cami yakın döneme kadar kentin merkezini oluşturmaktaydı. Bugün etrafındaki türbe ve imaret, kuzeydoğusunda ise 1895’de eklenen saat kulesi büyük bir külliye görünümü vermekte. Caminin yapımı 1579 yılında Ramazanoğlu Piri Mehmet Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından gerçekleştirilmiştir.

Kleopatra Kapısı: Tarsus’un Antik Çağ ve sonrasında kullanılan surlarından geriye kalan tek yapı. Şehrin doğu yönüne açılan kapısı. Limana yakın olması dolayısıyla "Deniz Kapısı" adı verilmiş. Yakın döneme kadar "Kancık Kapı" olan ismi bugün Kleopatra Kapısı olarak değiştirilmiş.

St. Paul Kilisesi: Tarsus’ta bugün St. Paul adını taşıyan tek kilise, kentin güneyinde, daha 19. yüzyıl sonlarına değin Hıristiyan cemaatin yaşadığı Cami-i Nur semtinde bulunuyor. Yapım tarihi kesin olmamakla birlikte 18. yüzyılın son çeyreği. Doğu batı yönünde, üç sahınlı olarak yapılmış. Girişi batıdaki revaklı bölümden. Oldukça sade bir mimari tarzına sahip. İç süslemelerinde resimler yer alıyor.

Gözlü Kule Höyüğü:

Tarsus kadar Çukurova tarihinde de önemli bir yer işgal eden höyük, bugün Tarsus’un merkezinde ve Cami-i Nur semtinde. 1935 yılında Amerikan kazı ekibinin çalışmalarıyla dünya litaratürüne kazandırıldı. İki ayrı tepeden oluşan höyük, Erken Tunç evrelerinden Osmanlı Dönemi’ne kadar kesintisiz bir yerleşimi ortaya koymakta. Ancak Helenizm sonrasında kentin bugünkü ovaya yayılması nedeniyle tabakalar daha zayıf görülmektedir.

St. Paul Kuyusu: Tarsus’ta Antik Cadde’nin yaklaşık 200 m. kuzeydoğusundaki kuyu ve çevresi, halk arasında Aziz Paul’un yaşadığı ev olarak biliniyor. Bölgede Hıristiyanların yaşadığı dönemlerden itibaren kuyunun suyu kutsal bilinmiş ve şifa getirdiğine inanılmış. Paul’a ait evden geriye sadece yaklaşık 30 m. derinliğindeki kuyu kalmış. Bugün suyu ve ziyaretçisi eksik olmayan bu kuyu Hıristiyanlarca hac yeri olarak kullanılıyor.
False