Tadımlık Malatya
Kasım sonunda Malatya’da Türkiye’nin dördüncü büyük film festivali vardı. “Film bahane, hiç görmediğim şehri dolaşması şahane” diyerek uçağa atladım...
Yüz kişiye sorsak “Malatya’nın nesi meşhur” diye, “kayısısı” cevabını alacağımızı biliyorum. O tamam, ama elbette bu kadar değil. Öncelikle Malatya bende Doğu Anadolu şehirlerinden çok Ege’nin kasabalarına benzer bir his yarattı. Ağaçlandırılmış bulvarlar, yeni yapılmış Malatya AVM ile buluşuyor, ondan sonra dümdüz ilerleyen yol bizi Şire Pazarı’na getiriyor. Şire yani şıra “üzüm ve diğer meyvelerin suyu” demek. Dolayısıyla pazar yerinde günkurusu, ayva ve armut kurusu satan dükkanlar dizi dizi. Eşe, dosta hediye alacaksanız iki gün içinde paket servisle eve kadar yolluyorlar.
KONAKTA KİRAZ YAPRAKLI KÖFTE
Akşam yemeğinde bizim istikamet belliydi. Eskiden konak olarak kullanılan, şimdi restorana dönüştürülmüş Beşkonaklar Malatya Mutfağı şehrin hem en şık, hem de geleneksel lokantalarından. Açılışı erişte çorbasıyla yapıyorum. Ardından kiraz yapraklı eşkili küfte, analı-kızlı ve kömbe geliyor masaya. Mutluluk, bakır tabaklara kaşığım daldıkça artıyor. Sonunda kahve eşliğinde bitiriyoruz elbette yemeği. Verandada. Bir zamanlar gelini-damadıyla büyük bir ailenin yaşadığı duvarlar arasında. (www.beskonaklarmalatyamutfagi.com.tr)
NEMRUT SOĞUĞU
Otobüs zifiri karanlıkta almaya geliyor. Amacımız Malatya’ya iki saat uzaklıktaki Nemrut Dağı’nda güneşin doğuşunu izlemek. Karanlık yollar bizi dağın tepesine götürdüğünde saat 04.30. Çok soğuk. Bu yüzden battaniyelere sarınıp, çay-simit eşliğinde oturuyoruz. Az sonra bulutlar arasından yükselen güneş, fantastik. Donuyorum çığlıkları atmaya değdi mi? Elbette. Güneşin batışını izlemeye de, artık seneye.
Bulgurcuzade Mehmet Efendi tarafından 1840’ta yapılmış ev, şimdi kahvehane. Aile geleneklerine sadık kalan torunlar, mekanı restore ediyor. Hayranlıkla bakıyoruz her detayına, sedirlerine, yastıklarının işlemelerine. Büyük dedenin kokusunu hâlâ
saklıyor sanki. (www.nostaljimalatya.com.tr)
Malatya’da mutlaka
Bakırcılar Çarşısı’ndaki Özgüngör Kebap Salonu’nda zırhta çekilmiş kebap yemeli, yanında bol tuzlu ev ayranından sipariş etmelisiniz (ozgungorkebap.com).
-Tandır ve kâğıt kebabı için, Malatya’nın ustası Tavacı Şükrü’ye uğramalısınız.
-Kent merkezinin biraz dışında, Yeşilyurt’taki Su Sesi
tesislerinde kahvaltı sofrasına oturmalısınız (susesim.com).
-Canınız döner çekerse,
yerlisinin önerisi Yaprak Döner’de ziyafet var
(www.yaprakdoner.com).
-Bir zamanlar kilise olarak kullanılmış Çarşı Camii’nin mimarisi ve içi görülmeye değer.
-Malatya çevresindeki en eski yerleşim yeri Aslantepe. 7 bin yıllık tarih sizi bekliyor.
-Kanyonun içinde, suyun kenarına kurulmuş Darende’de yürüdükten sonra Has Bahçe restoranda dinlenin.
-Bir diğer doğal güzellik ise Levent Vadisi. Akçadağ ilçesindeki birbirine tünellerle bağlanan bu mağaralar, çağlar önce insanların yaşam alanıymış. Şimdi vadiyi yukarıdan görebilmeniz için 360 derece camla kaplanmış bir de oda bulunuyor.