Söz Gümüşlük’se güzellik orasıdır...
Güzel kıyılarımız var malum, her bünyeye türlü türlü keyif imkânı sağlıyor. İyi şımartıyor yani... Mübarek coğrafya değil, hisseli harikalar kumpanyası adeta. Tabii biz de boş durmuyor, bu güzelliğe beton çimdikler atmakla meşgul oluyoruz. Allah hakikaten iyiliğimizi versin diyeceğiz de, giden güzelim kıyılardan gidiyor...
Mutedil ‘atar’ımızı yaptıktan sonra, yıllar sonra iade-i ziyarette bulunduğumuz Bodrum yarım adasının ‘yavaş’ beldesi Gümüşlük’ten bildirmeyi görev sayıyoruz. Son gidişimizin üzerinden 24 yıl geçmiş. Hiç az değil, bu arada biz yokken yarımadada ufak çaplı bir ‘site ihtilali’ gerçekleşmiş. Dağ bayır yeni yetme hanelerle dolu. Ama Gümüşlük mesela, o küçük ama yeşil ova, hâlâ aynı. Allah başımızdan 1. dereceden Sit alanlarını eksik etmesin. Bu vesileyle vakti zamanında, bu güzelim diyarı, Myndos’u, mesken tutmuş Karyalılar’ı ve Dorlar’ı sitayişle analım. Toprakları bol olsun, ha keza 2004’te başlayan kazıların da yolları açık olsun. Buldukları ve bulacakları her tarihi kalıntı, sadece Myndos’la Gümüşlük arasındaki bağı güçlendirmeyecek, diyarın yeşil omurgasını da dik tutacak. Bizimki de umut işte... Gümüşlük’e dair kelam çok. Lakin bizimkisi daha çok ‘kerahet vakti’ne ve ‘gecenin sesi’ne dair. Yani damağa ve kulağa konsantre oluyoruz.
GÜNEŞİN 'BEYAZ'I
Bazı konularda net olmak lazım. Yaz vakti, güneş artık saçaklara kayısı kıvamı vermeye başlamış, yani vakt-i kerahet hasıl olmuş; hah işte tam o anda, denize en fazla 4-5 metre uzaklıkta (ki Gümüşlük’te böyle bir imkan mevcut) pozisyon almış, masayı rakı beyazına boyamış olmak lazım gelir. Balığı oturmadan seçmiş olduğunuzu düşünüyoruz tabii. O pişerken, siz bir çiroz salatası ile yavaş yavaş ‘orta alanda çoğalmaya’ başlıyorsunuz, zira güneşin Tavşan Adası’yla güzel bir valsi oluyor. Ez cümle bu varyeteye imkan sağlayan Gümüşlük balık restoranlarına dikkat çekiyoruz...
Sahil boyunca pek güzel restoranlar ve manzaraları mevcut; isim vererek ayrımcılık yapmayalım. Hem biz takım değil adam tutuyoruz, buradaki ‘adam’ımız da rakı-balık oluyor. Yalnız, oturmadan önce sahil boyunca iyice bir yürüyün; hepsini görün, balıklara bakın, yerli balık mı, ‘misafir’ mi, olta mı, çiftlik mi, ağ mı sorun. Ve illa ki fiyat sorun. Hadise İstanbul’dan farklı, deniz de ha keza eskisi gibi değil, gittiğimizde balıkçı kooperatiflerini de gezdik, canları pek sıkkın haksız da sayılmazlar... Haliyle olan balık da biraz pahalı. Ama siz seçiminizi, bütçeyi zorlasa da yine de deniz balıklarından yapın.
Gümüşlük balık mutfağı ve restoran ortamı ayrı bir yazı konusudur. Bu vesileyle, okuru keşfe davet edip, balık seçimini o intizamla yapmasınıı öneriyoruz. İçki ise elbet rakı, biz söylemiyoruz coğrafya söylüyor.
GECENİN RİTMİ
Yarımadanın müzik zevki en yüksek noktalarından biri Gümüşlük. Adeta Bodrum ‘Açık Radyo’su. Açık ama her türlü açık... Zira Jazz’la da kalmıyor, yanına türlü türlü dünya sesini de ilave ediyor. Misal 2004’ten beri düzenlenen Gümüşlük Uluslararası Klasik Müzik Festivali az zamanda pek bir şöhret yapıyor. Festival bugün başlıyor. 18 Ağustos’a kadar devam edecek festival sırasında yerli ve yabancı misafirler kadar doğa da notaya doyacak. Zira, seyirci fazlalığı nedeniyle, konserler artık Koyunbaba mevkiindeki Antik Taş Ocağı’nda yapılıyor (Kral Mozolos’un ruhu şad olsun). Bir de akademisi var festivalin, o da mevzuya daha çok vakıf olanlar için... (www.gumuslukfestival.org)
GÜMÜŞLÜK GÜNLÜĞÜ
Özak Pansiyon, ‘akustik sahnesi’ ile Gümüşlük’ün, canlı müzik pozunu en iyi tutan mekânlarından: Temmuz programı şöyle: 17’i de Mehmet Erden, 19’da Birsen Tezer, 24’te Luxus, 25’te Sattas, 29’da Malabadi, 30’da Jehan Barbur. Ağustos’ta devam...
Club Gümüşlük; canlı müzik, dj performansı ve geniş dansı pisti ile, mevzuyu daha hareketli noktalara taşımak için uygun bir mekân. Rock’ı da es geçmemek mühim.
Jazz Cafe; adından da anlaşılacağı üzere... Daimi müzisyenlerden canlı performanslar, ha keza DJ ortamı da mevcut. Ekleyelim; Batu Mutlugil’den ‘blues’ katkısı...
Club Hotel Zemda; geçen seneden farklı olarak bu seneyi daha sakin geçiriyor. Temmuz 14-15’te Fransa’dan konukları var: Joseph D’Anvers.
Tel Dolap; Cuma ve Cumartesi akşamları Latin havalarından Türkçe sözlü müziğe oradan da ‘komşu’ya çeşit çeşit canlı müzik.
Victoria’s; 15 Temmuz’dan itibaren her telden canlı müzik ortamı...
Daha yavaşını önerene kadar, şimdilik yarımadanın ‘yavaş tatili’ bu diyelim. Rakı-balık-güneş batımı, ruhsal sindirim içinse akabinde yıldızlar altında caz. Afiyet olsun!
5N 1 KAFE: HAYAT KAFE
Mahallenin gençlerinden ve afili ‘renk’lerinden Hayat Kafe, birinci yaşını daha yeni ifa etti... Gümüşlük-Turgut Reis yolu üzerinde, hemen sağdan poz verdiği kadar, sahilden de girişi var. Dümende tanıdık yüzler: Gazeteci Nevin Sungur ve ablası Nermin Sungur. Kahve, kahvaltı, brunch, bar ve nevi şahsına münhasır pizza mevcut. Ama kahve (çok iyi olsa da) bahane tabi, asıl önemlisi iyi muhabbet mevcut. Tabii kuru kuru da değil; Dünya müziği ve caz geceleri (Eray Aytimur DJ’liğiyle başlangıç), konsept partiler, vs. Zira zemin harekete de uygun. En cancanlı hareket ise ‘yıldızların altında yazlık sinema’, vizyon kurgusu ise çok net: ‘Hayat’ kafasına göre filmler... (www.hayatcafebar.com)