Sokakları waffle kokan şehir: Brugge
Tarihi yapısı iyi korunmuş çok Avrupa şehri gördüm ama 15’inci yüzyılda dondurulmuş da bugüne kadar hiç bozulmadan gelmiş bir şehir daha önce görmemiştim. Burası Brugge... Şehri gördüğünüzde “Boşuna girmemiş UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne” diyorsunuz. Peki, bir günde bu şehri nasıl gezmeli, nereye gitmeli, ne yapmalı? Buyurun...
Şehrin kanalları, tarihi binaları, kiliseleri, meydanları muhteşem bir uyum içinde. Dünyadaki hiçbir savaştan ve kıyımdan zarar görmemiş. Bugünlere kadar gelip, güzelliğiyle büyülemesi de bundan işte.
Brugge’a ulaşım Brüksel şehir merkezindeki tren istasyonlarından kolayca sağlanabiliyor. Yaklaşık bir saat süren yolculuk sonunda Brugge’dasınız. İki şehir arasında her yarım saatte bir tren bulabilmeniz de harika. İndiğiniz istasyondan 10-15 dakika yürüyerek şehir merkezine varabiliyorsunuz. Otobüsler de var ama ara sokaklarda kaybola kaybola meydana varmak en güzeli.
Şehrin iki büyük meydanı olan Markt ve Burg, klasik Avrupa meydanlarında olduğu gibi şehrin kalbinin attığı noktalar. Noel pazarları, festivaller, konserler, yerel gösteriler hep bu meydanlarda kuruluyormuş.
Şehirde bir gün kalacaksanız, kanal turu yapmanız şart. Burg Meydanı’ndan kalkan teknelerle sadece kanallardan görebileceğiniz harika manzaralara denk geliyorsunuz. 30 dakika süren bu turda, bir yandan bu güzelliklerin fotoğrafını çekeyim, bir yandan manzarayı seyredeyim derken epey zorlanıyorsunuz.
Buraya kadar her şey çok güzel, hatta muazzam bir tablo gibi. “Brugge tam bir masal şehir, daha ne olsun” derken ara sokaklardan sizi buram buram çikolata ve waffle kokusunun çağırdığını fark edeceksiniz. İşte o anda şehir hafızanıza kokusuyla imzasını atıyor ve büyüleniyorsunuz.
Belçika’nın her şehrinde olduğu gibi Brugge’da da çikolatanın büyüleyici çeşitleri sizi baştan çıkarıyor. Fakat şehrin estetiği çikolataların tadına olduğu gibi dükkânların dekorasyonuna da yansımış. Tarihi dokusu korunmuş birbirinden şeker dükkânların hepsine girip, bir şeyler almadan çıkamıyorsunuz. Vicdan azabını unutup, tadını çıkarmaya bakın. Brugge’da kaloriler sayılmıyormuş!
Brugge’un bir diğer turistik simgesi de danteller. Sadece dantel ürünler satan onlarca mağaza görebilirsiniz. Magnet, anahtarlık, takı, termometreye bile monte edilmiş turistik dantel aksesuvarlarla dolu bu mağazalar.
Şehri bir de tepeden görelim derseniz Belfort çan kulesi en doğru adres. Kötü haber; asansör yok ve çıkılacak 360 merdiven sizi bekliyor! İyi haber; çıktığınızda harika bir manzarayla karşı karşıyasınız. Hele hava da güneşliyse gelsin kare kare fotoğraflar...
Kahvaltısından ve kahvelerinden çok memnun kalacağınız Black Bird (blackbird-bruges.com) ve Belçika birası eşliğinde atıştırmalıklarla keyifli bir akşam için ‘t Brugs Beettje’ (brugsbeertje.be) naçizane mekân önerilerim.
Sokakları pasta fırını gibi kokan şehirden ayrılma vakti. Sanırım yediğimiz çikolataların salgıladığı endorfinin etkisiyle gayet mutlu ve gülümseyerek veda ediyoruz Brugge’a!