GeriSeyahat Sokak manzaraları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Sokak manzaraları

Sokak manzaraları

Peçete geceleri

Ramazan, bayram ve tüm yılbaşı sendromları sona erdikten sonra herşey normale döndü; herkes bulduğu uygun sebebi bahane ederek kendini sokağa attı. Ramazan dolayısıyla tatile giren gece mekanları kapılarını yeniden aralarken, sükunet günleri yaşayan eğlence ortamları kalabalığı ve hareketini tekrar yakaladı. Ve dolayısıyla haftanın her günü yiyelim, içelim ve dağıtalım haline resmi olarak geri döndük...

Hal böyle olunca, ‘‘revaçta'' kelimesi de genele yayıldı. Sahil balıkçılarında rakı-balık olayına girmek isteyenler tüm masaları doldurdular. Bay Balıkçı, Set ve Ali Baba Kireçburnu sahilinde trafiği yeniden aksatıyorlar. Soğuktan buğlanmış camların arkasında ise mezeler eşliğinde milenyum olayını nasıl yaşamaya başladığımız konuşuluyor: Modası, sineması, kedisi, köpeği, ilişki şekli ve vesaire vesairesi...

Rakının diğer alternatifi şarap en fazla kendine özel mekanlarında tadılıyor. Arnavutköy Eylül Bar üzeri, Galatasaray'da sokak üstü ‘‘moderen'' Şarapçı'sı, Açıkhava'nın komşusu eski Safari'nin yerine açılan ‘‘Berdush'', bir de Andon'daki ‘‘Şarap Evi''. Buralarda adet yemek yerine peynirle olayı bütünleştirmek. Fransız usulü tadımla, Fransız usulü sohbeti böylece tamamlıyoruz...

Diğer alternatiflere gelince... İlk sırada İtalyan restoranları geliyor. Bebek'te New Yorker, Nişantaşı'nda Mezzaluna veya Da Vinci ve İstanbul'un artık her sokağına kurulmuş hale gelen Italyan restoranları. Buralarda ya Italyan şarabı, ya da en halis Yakut içmek gerekiyor. Usulün en uygunu böyle oluyor. Grappa ise geceyi burada bitirecekseniz espresso eşliğinde geliyor. Yoksa... Çarpar ve hatta asrın hataları ortaya çıkar!...

Mutlaka hem yemek yiyeceğim, hem de keyfim yok ama gene de çok eğleneceğim olayı söz konusuysa, seçim mutlaka Meksika restoranlarından olmalı. Özellikle Levent'teki Los Locos duruma tamamen uygun olacaktır. Mükemmel fajitaslar yiyecek ve bol bol tekila içeceksiniz. Sonra da doğal olarak durmadan dans edeceksiniz.

Tabii ki bu ruh halini uygun olarak tekilayı, geceye devam etme hali mekanlarında da içebilirsiniz. High End, Barfly (buraya bira daha çok yakışıyor ama neyse) veya Safran'da mesela...

Bir de kendi kurallarını içeren Çin ve Japon lokantaları var. İkisinin ruh hali benzer sanabilirsiniz. Ama sanmayın. Yanılgı olur. Çin yemekleri hafiftir denir, aslında daha çok lezzetli olup, soslarıyla yeterince ağırlık yapar. Sadece beraberinde Çin çayına tahammülü vardır. Japon olayına gelince. Saki içebilirsiniz. Üstelik sıcak olanından. Sonrası? Bir şey olmaz. Ama üzerine su içmek bile ayıp olur. Kendi lezzeti fazlasıyla yeterlidir...

Bir de meyhanelerimiz var. Hani artık her türlüsünde peçetelerin fırlatıp attıldığı mekanlar. Peçete olayı nedir demeyin tabii ki. Türkiye'de bu olay yaşanmasa bile moda maksadında nedense mutlaka bilinmesi gereken bir hareket haline geldi. Yani milenyum eğlence tavrı gibi bir şey... Mesela Dedikodulu'da bu peçetenin paketini dört milyondan satıyorlarmış. Üstelik pahalı bulup hadi çantama bir paket yedek atayım diyenlerde kapıdaki kontrol de yakalanıyormuş...

Ancak bu peçete olayının en keyifli yaşanacağı mekanların başında ise Ece geliyor. Özellikle pazar günleri. Üst katta gün boyu brunch'ına katılanlar kahvaltılıklardan kuru fasulyeye geçtikleri öğle saatlerinde yavaş yavaş votkanın tadına bakmaya başlıyorlar. Akşam ise en özeli geliyor: Alt katta Pakize Suda sahne alıyor. Mezesi, rakısı, bir de faslı derken eğlencenin en gerçek kıvamı yaşanıyor... Yani, tavsiye ederim.

sboratav@hurriyet.com.tr

False