Sırt çantasıyla Afrika gezintisi
İlyas Yıldız (34) seyahat âşığı bir gazeteci. İzlediği belgeselden etkilenip geçen ağustosta Afrika’yı boydan boya geçmeye karar verdi. Otostop, otobüs ve dolmuşla Kahire’den Cape Town’a 50 günde 8 ülke, 12 bin kilometre yol kat etti. Yıldız “Kıtanın en güney noktası Agulhas Burnu’na vardığımda yolculuk bittiği için üzüldüm. İnsanıyla, doğasıyla Afrika bana önyargılara meydan okumayı öğretti” diyor.
Neden Afrika’ya gitmeye karar verdiniz?
Aslında nedenini açıklamak çok zor. Belki sadece keşfetme isteği ya da günlük yaşamdan kaçmak için. Avrupa haricinde, hâlâ özünü korumuş bir yer olmalıydı. Korkularımla yüzleşebileceğim, önyargılarıma meydan okuyabileceğim, kendimi tanıyabileceğim bir yerden bahsediyorum. Aynı zamanda National Geographic’te yayımlanan ‘Ewan Mcgregor ile Maceraya Yolculuk’ belgeselinden etkilendim. Bu ekip motosikletleriyle benim güzergâhıma çok yakın bir rota izliyordu. Sırt çantamı hazırlayıp yola düştüm.
MISIR’DA BİR YANDA CAZ DİĞER YANDA KAOS
Yolculuğa nereden başladınız?
Yunanistan ve Güney Kıbrıs üzerinden Mısır’a gittim... Kahire’ye vardığımda darbenin etkileri hâlâ sürüyordu. Rabiatü’l Adeviye Meydanı’ndaki katliamın üzerinden birkaç gün geçmişti. Mısır’ın çok gergin olacağını bekliyordum. Fakat Kahire’de sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. Hatta caz konserine gittim. Sonra otobüsle, insanlık tarihini kavramak için görülmesi gereken Luksor’a, trenle Nil kıyısındaki Asvan’a geçtim. Nil Nehri’nden Sudan’a girerken sorun yaşadım, çünkü sadece havayoluyla gelenler vizeden muafmış. Asvan’daki konsolosluğa epeyce dil dökmem gerekti. Fakat Nil’de günbatımı manzarası unutulmazdı.
Sudan’da güvenlik riski yok mu?
Vadi Halfa‘ya indiğimde çölün ortasında taş birikintisini andıran birkaç ev gördüm sadece. İnanılmaz ve bir o kadar da korkutucuydu. Ne kalacak yerim ne de içecek suyum vardı. Otostopla Kerma’ya geçtim. Konaklayacak temiz pansiyon, içecek temiz su yok. Bir ailenin avlusunda kaldım. Yıkıntı haldeki piramitleri görüp otobüsle Hartum’a gittim. Fiyatlar yüksek, gelirler düşük olmasına karşın aileler misafirperverdi.
Sonraki durağınız?
Dolmuşla Etiyopya’ya giderken yavaş yavaş iklimin ve coğrafyanın değiştiğini fark ettim. Her kilometrede düz ovalar daha da yeşilleniyor, coğrafya zorlaşıyordu. Etiyopya’ya girdiğimizde gözlerime inanamadım. Her yer yemyeşil muz bahçeleri, mükemmel bir doğa. Sadece birkaç saat içindeki bu iklim değişimi gerçekten şaşırtıcıydı. Gondar ilk durağımdı. Simien Dağı’nda kamp yaptım, milli parkta yaban hayatını gözlemledim. Sonra başkent Addis Ababa’ya geçtim. Birkaç saatte kenti gezip dolmuşla sınır kasabası Moyale’ye ulaştım.
Kenya macerası nasıldı?
Sınırı geçince Sudan gibi kurak bir coğrafyayla karşılaştım. Uzun yıllar İngiltere’nin sömürgesi olduğu için İngilizce yaygın kullanılıyor. Hedefim Marsabit Milli Parkı’ydı. Otobüsü kaçırınca otostop denedim. Bir otomobil durdu, yolun çok tehlikeli olduğunu söylediler. Ertesi gün kamyondan bozma otobüsle 200 kilometrelik zorlu bir yolculuk yaptım. İyi ki otostoptan vazgeçmişim pek çok turist soyulmuş, hatta öldürülmüş burada. Amacım başkent Nairobi’ye doğru yola koyulmaktı. Ancak güvenlik gerekçesiyle vazgeçtim. Rotayı belgesellerde izlediğim Masai Mara Ulusal Rezervi ile hemen güneyinde yer alan Serengeti Milli Parkı’na çevirdim. Burada vahşi yaşamı fotoğrafladım.
KEŞKE HİÇ BİTMESE
Tanzanya’da nerelere gittiniz?
Diğer ülkeler kadar vakit ayırmadım. İlk hedefim Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’ydu. Otoyolları Kenya’ya göre çok daha iyiydi. Otobüsle ulaşımda sıkıntı çekmedim. Konaklama şartları ve özellikle Kilimanjaro’nun çevresindeki yerleşim yerleri temiz ve düzenliydi. Turizm diğer bölgelere göre ön plandaydı. Kilimanjaro büyüleyici, ancak bakir değil. Morogoro şehrinde biraz dinlendikten sonra otobüsle Zambiya sınırına doğru hareket ettim. Zambiyalılar, Tanzanyalılar’a oranla dağa misafirperver ve nazikti. Herkes ikramda bulunuyor, birlikte fotoğraf çektirmek istiyordu.
Güney Afrika öncesindeki son durak Bostvana mıydı?
Evet. Dört ülkenin sınırının kesiştiği, dünyada nadir bulunan noktalardan biri burası. Zimbabwe, Zambiya, Namibya yan yana geliyor. Hedefim Okavango Deltası’ydı. Dünyada en çok timsahın yaşadığı deltaya direkt ulaşım yoktu. Ücretini ödeyip otostop yaptım. Şoför bir yandan bira içiyordu. Kaç şişe bitirdiğini sayamadım. Fakat gittiğime değdi.
Güney Afrika’da hangi rotayı izlediniz?
Johannesburg’a vardıktan bir gün sonra trenle Cape Town’a geçtim. Ümit Burnu’nun ucundaki feneri fotoğrafladım. Çocukluğumda atlasta gördüğüm ve gitme hayalleri kurduğum yerdeydim nihayet. Seyahatimi Ümit Burnu’nun 200 kilometre doğusunda, Afrika’nın güney ucunda noktaladım. Kilometrelerce yol yapmış ve başarmıştım. Şimdiyse dünyanın en güneyinde oturmuş okyanusu izliyordum. Fakat seyahatin bittiğine de üzülüyordum. Kısacası karmakarışık duygular içindeydim. Şimdi dönüp o seyahate baktığımda bana sandığımdan çok daha fazla şey öğretmiş olduğunu görüp, gururlanıyorum.
Bu yolculuk hayata bakışınızı nasıl etkiledi?
Nil Nehri’ni geçerken Alman yol arkadaşım “Almanya’daki tüm faşistler seyahat etmeyen insanlardır” demişti. Milliyetçilik, ulusal kibir ve önyargılarımla yüzleştim. Diğer uluslar hakkında öğretilenleri sorguladım. Bireyleri ve ulusları şablonlarla değerlendirmenin yanlışlığını anladım.
Yolculuk ne kadara mal oldu, bundan sonraki hedefiniz ne?
3 bin TL harcadım. Şimdi Latin Amerika’da Che Guavera’nın izinde yolculuğa çıkmaya hazırlanıyorum.
İLYAS YILDIZ'IN EN'LERİ...
En sevdiği beş şehir
Gonder (Etiyopya), Floransa, Rişikeş (Hindistan), Oş (Kırgızistan), Leshan (Çin)
Seyahatte ne okur?
Lonely Planet
Seyahatte ne yer ne içer?
Ayrım yapmıyor
Nerede kalır?
Kamplarda
Kiminle seyahat eder?
Yolda tanıştıklarıyla
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri
Yedek telefon
Seyahatten ne alır?
Yerel giysi ve takılar