Paylaş
Tabii bu, dünya ölçeğinde bile muazzam bir rakam.
Türkiye, ekonomisiyle de büyük bir ülke.
Kaldı ki bu vergi tutarları OECD ülkeleri arasında oransal olarak milli gelirine göre hala düşük.
Maliye vergiyi kaynağından toplama konusunda yeterince başarılı değil.
O yüzden işin kolayına kaçıyor.
Toplanan vergilerin 2/3’ü harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergiler.
2024 yılı için bütçelenen toplam vergi tutarı 1.881.392.157.000 TL.
Katma değer ve özel tüketim vergileri bütçenin çok büyük bir kısmı.
Neticede, devlet denilen organizasyon gelirleri sayesinde yürüyebilir.
Bu yüzden bir yandan vergi gelirlerinin artırılması sağlanırken diğer yandan dolaysız vergilerin oransal yapısının dolaylı vergilere göre düzeltilmesi gerekiyor.
Bu husus vergi adaleti yönünden önemli.
Şu anda bilindiği üzere 3 yıllık ‘OVP’ diye adlandırılan bir istikrar programı uygulanıyor.
Bu programın en önemli bacaklarından biri de vergi gelirlerini artırmak.
Ekonomi yönetimi bu amaçla vergi paketleri hazırlıyor.
Ancak maalesef vergi kayıp ve kazançlarının en yoğun olduğu alanlarda arzu ettiği mevzuat düzenlemelerini parlamentodan geçiremiyor.
Halen ülkede en büyük rantların elde edildiği alanlar gayrimenkul ve inşaat.
Buralarda vergi istisnaları daraltılabilir.
Yine gayrimenkul ticareti ve inşaat faaliyetlerinde vergisiz bırakılan alanlar bir takım yasal düzenlemelerle kavranabilir.
Ancak nedense bu tedbirler alınmıyor.
Hal böyle olunca tüm yükler kurumsallaşmış şirketler ve harcamaları üzerinden vergilenen geniş halk kitlelerine kalıyor.
Bu ülke bazı sektörler itibariyle tam bir ‘vergi arsızı’ konumunda.
Esasında servet artışı ve harcama düzeyinin beyan edilen gelirle mukayesesini öngören otomatik vergi güvenlik müesseselerin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bu gerekliliğin ısrarla ertelenmesi, siyasi otoritenin yaygın ve adil vergileme konusunda samimiyetinin sorgulanması sonucu doğuruyor.
Başa dönersek:
Ülke her şeye rağmen trilyon dolarlar vergi topluyor.
Ama bunlar ne ölçüde rasyonel esaslarda harcanıyor?
Bütçe 5 milyon kişiyi aşmış kamu çalışanlarına ve aktüerya dengesi bozuk sosyal güvenlik kurumlarına ilave aktarımlara giderken geriye pek bir şey kalmıyor.
Bütçe giderleri neredeyse tahsis yerleri itibariyle fikslenmiş gibi.
Geriye kalan çözüm, vergi gelirlerini artırmak.
Ama bu kaynak ‘kafesteki kuşlardan’ değil, kayıt dışı alanlardan oluşturulmalı.
Türkiye bir zamanlar Güney Kore’den daha öndeyken, şimdilerde giderek yaşlanan nüfusuyla dünya liginde alt sıralara savruluyor.
Vurguladığımız gibi, piyasa aşarı kemer sıkıyor, sonunda feraha çıkılacak diye dişler sıkılıyor ancak kamuda tasarruf yok denecek kadar az.
Toplanan vergilerin katma değerli altyapı yatırımlarına yönelmesi gerekirken, verimsiz alanlarda tükenip gidiyor.
Kamu her yönüyle bir ‘zihniyet devrimi’ yapmadığı müddetçe görünen o ki bizleri daha pek çok OVP bekler.
Paylaş