Kazdağları'nda yeşil dolu bir gün: İda Ultra etkinliği

02 Aralık 2017 tarihinde İda Etkinliği, 94K İda Ultra (94 km.), 36K Run Zeus (36 km.) ve 15K Köy Koşusu (15 km.) olarak 3 farklı kategoride gerçekleştirildi.2017 yılı içerisinde çeşitli organizasyonlarda daha kısa mesafeleri koştuğumdan benim için ilk uzun mesafe sayılacak bir patika koşusuna katılıyor olmanın heyecanı içerisindeydim.

Ne kadar sakin olursanız olun, hırslı ve birincilik kaygısı taşımıyor olsanız bile yarış kayıt masası ile başlayan heyecan, yarışın başladığı noktaya ulaştığınızda zirveye ulaşıyor. Severek, amatör olarak yapılan bir uğraş için bu çok normal ve keyifli.36K ve 94 K koşucuları olarak sabahın ışıklarını henüz ufukta göremediğimiz bir saatte Güre’den kalkan araçlar ile 500 yıllık evleri ve daracık sokakları ile bilinen, Ayvacık’a bağlı Yeşilyurt köyünün meydanına geldik. Katılımcılar son hazırlıklarını yapıyor, heyecanlarını yenmek için birbirleri ile sohbet ederek yarışa konsantre oluyorlardı.

Geri sayım tamamlanıp, koşmaya başladıktan sonra kendinizi öylesine bir ortamda buluyorsunuz ki vücudunuzun gösterdiği o ilk direnci kırmaya konsantre oluyorsunuz.Karanlıkta Yeşilyurt’tan yola çıkarak sert bir çıkış ile yaklaşık 3 km. tırmandık. Yerleşim dışına çıktıkça kafa fenerleri ile virajlı orman yollarında ilerleyen ateşböcekleri gibiydik.

Çıkışın olduğu ilk kısımda deneyimliler, kahvaltısını koşmaya göre abartmadan yapmış olanlar hızlı bir tempo ile arayı açtılar. Bu ilk bölümde olan koşucuların arasında olmayı isterdim zira kahvaltımı sanki yürüyüşe gidiyormuş gibi yaptığımdan bu tercihimin yanlış olduğunun farkına varmam uzun sürmedi. Bir süre sonra açılmış olsam da aradaki farkı kapatabilmem mümkün olmayacaktı.

Gün boyunca koşmaya ve her türlü doğa aktivitesine çok uygun bir hava vardı. Daha yüksek noktalar sisli olmasına rağmen bulunduğumuz irtifada sis yoktu. Koşuya birkaç gün kala yağış olmaması da İda’nın eşsiz coğrafyası, belki de Zeus’un koşuculara ödülü oldu.Gecenin perdesi kalkıp, hava aydınlanmaya başladığında enfes bir manzarada koştuğumuzun farkına vardık. Edremit Körfezi ve doğa yeni güne uyanırken biz patikaları aşındırıp, terlerimizi fazlasıyla akıtmaya başlamıştık bile.Koşunun 15. km.sinde Adatepe köy meydanında kurulmuş ilk mola noktasında (Checkpoint) sularımızı tazeleyip, soğumadan koşmaya kaldığımız yerden devam ettik.

Adatepe restore edilmiş evleri ile özellikle yazın yöreye gelenlerin uğrayıp meydandaki çınarın altında zaman geçirdikleri bir köy. Çok tanrılı dinlerin bilinen en güçlü tanrısı Zeus’a adakların adandığı Zeus Altarı da burada bulunuyor. Bu sebeple Homeros’un İlyada’sında geçen Gargaros Tepesi’nin Adatepe olduğu tahmin edilir.

Hava tamamen aydınlandığında zeytin ağaçları ve aşmamız gereken tepeleri karşımızda görmeye başlamıştık bile. Bu bölümde ikinci mola noktamız olan Doyran’a kadar ağırlıklı olarak patikalar ve zeytinliklerden koştuğumuzu söyleyebilirim. Sayfalar dolusu yazdığım günce ve blog sebebiyle kuvvetli olduğunu düşündüğüm görsel hafızamın kayıt bölümü muhtemelen vücüdumu onarma ve ayakta tutmaya çalıştığından geriye dönüp baktığımda bazı kısımları net hatırlamak mümkün olmuyor. Koşmanın yürümeye göre farklarından birisi de bu olsa gerek.

Mıhlı Çayı üzerindeki tarihi taş köprü onarımda olduğundan organizasyon ekibinin dere üzerine koyduğu demir profil üzerinden dere geçişini tamamladık. Burada herkesin kafasındaki soru işareti de cevaplanmış oldu zira Edremit’e gelirken rota üzerinde dere geçişinin olduğu ve ayakkabıların ıslanacağını tüm yarışmacılar biliyordu. Islak ayakkabı ile nasıl koşarız diye düşünürken dereyi ıslanmadan geçmiş olmamız moral vermedi değil.

Narlı Köyü’nü geçip, koşunun 29. Km.sindeki ikinci mola noktası Doyran’a ağırlıklı olarak yürüyerek yaptığım sert çıkış sırasında tüm coğrafya bana adım adım yürüdüğüm Karia Yolu’nun Kapıkırı (Bafa Gölü) ve Milas arasındaki coğrafyayı anımsattı. Burada da yerleşimler testere dişlerine benzer tepeler üzerine kurulmuş. Tepe çıkışları, ardından gelen sert vadi inişleri ve tekrar eden benzer doğa yapısını İda’da da gördüm.

Doyran’dan sonra toprak köy yolu üzerinden 3 km. hafif bir eğim ile çıkıp ardından Altınoluk’taki bitiş çizgisine ulaştım. Son 100 metre kala karşımıza çıkan merdiven üzerimize çöken yorgunluğu adeta bedenlerimize perçinlemişti. 94K koşan Ida Ultra koşucuları Altınoluk’a inmeyip koşuya Dedepınar, Çamlıbel, Beyoba üzerinden organizasyonun gerçekleştiği Ramada Kaz Dağları otelinde (Güre) koşuyu gece geç saatlerde tamamladılar.

Koşuyu kazasız ve sorunsuz tamamladım ve kendime göre uzun sayılabilecek bir koşunun yorgunluğunu üzerimde hissediyordum. Yorgunluk ve vücudun gösterebileceği sağlık sorunlarını birbirinden ayırabilmek doğa aktivitelerinde büyük önem taşıyor. Düzenli spor yapıp, sınırlarınızın dışına çıksanız bile bünyesini ve kendisini tanıyorsanız bu ayrımı yapabilirsiniz.Geriye bakıp düşündüğümde bedenim kendini toparlamaya çalıştığından olsa gerek, koşu boyunca yürüyüşlerde yaptığım gibi düşünmeye, kendi kendime konuşmaya fırsat bulamadım. Koşmaktan başka birşeye konsantre olmamış, hatta düşünmeye çalışırken düşme tehlikesi bile geçirmiştim.

Kendime ait yepyeni sınırlarım var artık. Hatta yeni sınırlarımı genişletmek için bugünden bir program yaptım bile. Organizasyonu düzenleyen başında Polat Dede’nin olduğu Rossist Events ekibi, koşuya evsahipliği yapan Edremit Belediyesi ve Ramada Otel’e çok teşekkür ederim. Ayrıca yol boyunca tüm etkinliği detaylı bir şekilde fotoğraflayan Onur Çam ve GoShots ekibini unutmamak gerekiyor.Düşüncelerimi, maceralarımı anlattım ama koşuya koşuda derece alanları ve tüm katılanları gönülden kutluyorum. 94 Km. İda Ultra’da Erkeklerde Kemal Kukul, Kadınlarda İrem Sönmez, 36 Km. Run Zeus’ta Erkeklerde Oğuzhan Emre Singer, Kadınlarda Berksu Berksun, 15 Km. Köy Koşusu’nda Erkeklerde Erdoğan Gündüz, kadınlarda Roghayef Sharifi birinci oldular. Kürsüye çıkmalarının ardında yoğun ve kararlı antreman programı olduğu aşikar.

Son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan, dört duvar arasına veya çizgiler arasına sıkıştırılamayan bu tür organizasyonda mutlaka sorunlar olacaktır. Sorunları dikkatle dinleyip, sonraki dönem olmaması için elinden geleni yapmaya çalışacağına inandığım Polat Dede-Savaş Gündüz ikilisinin (Rossist Events) ve tüm gönüllü ekibin daha iyisini yapacaklarından şüphem yok.

 

Buraları görmeden "Türkiye'de yaşıyorum" demeyin!