GeriSeyahat Şiirlerinden seçmeler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Şiirlerinden seçmeler

Şiirlerinden seçmeler

Fahriye Abla   

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar

Şiirlerinden seçmeler
Yavuz Turgul'un Dranas'ın ünlü şiiri Fahriye Abla'dan yola çıkarak uyarladığı filmde Müjde Ar başrolü üstleniyordu.

Kapanırdı daha gün batmadan kapılar
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin , dişlerin ve akpak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede
Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede
Bahçede akasyalar açardı baharla
Ne şirin komşumuzdun fahriye abla

Önce upuzun sonra kesik saçın vardı
Tenin buğdaysı , boyun bir başak kadardı
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin
Açılırdı rüzgarda kısa eteklerin
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla
Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abla

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya
En sonunda varmışsın bir erzincanlıya
Bilmem şimdi hala bu ilk kocandamısın
Hala dağları karlı erzincandamısın
Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın
Hatırada kalan şeyler değişmez zamanda
Ne vefalı komşumuzdun sen fahriye abla

1939   

Bin dokuz yüz otuz dokuz:
Karanlıkların içinde
Ölülerle yaşıyoruz.

Puslu havayı sever kurt;
Kaplamakta gökyüzünü
Kurşundan ağır bir bulut.

Her şey uyuduğu zaman
Kıracak zincirlerini
Gecede uyanık duran.

Atlıkarınca   

Ne çektik böyle gülünceyedek
Eh, şeniz işte hep bu düğünde!
Karım sen bir deliler evinde,
Yirmisindeki hemşirem Van'da,
Babam tenha tezgahının üstünde,
Ben bir hayal atının sırtında
Ve anam mahzun... ölünceyedek.

Ayrılış   

Gün batıyor, gün batıyor,
Veda etsem hepinize.
Ufuk kanlı bir denize
Dönüyor, sizi bıraksam.

Gün batıyor, gün batıyor,
Evimi, eşyamı, paramı
Nem varsa yaksam ve bir an
Kaybetsem kara bir duman
Arkasında hafızamı,

Koşsam, koşsam, koşsam, koşsam... 
 
Esenlik Size   

O gün bu gün size özendim
Her yerde, hava, toprak, deniz
Bir serüvendi, gökteyseniz
Çıktım, yok, yerdeyseniz indim

İlkin, size içkiyi tattırdım
Ömür boyunca sarhoşsunuz
Ne açsınız artık ne susuz
Sizsiz ben de susuz kalırdım

Size geceyi de öğrettim
Onda düşlerle çoğaldınız
Yaşantıda yorgun ve yalnız
Değilsiniz; sizi ürettim

Biterdi belki bir uykuyla
Her şey ve tadından ötürü
Gördünüz ki bundan ileri
Bir şey var çağıran tutkuyla

Çağırdım, çağırdım, çağırdım
Bir böcek gibi titreyerek
Koştunuz tükeninceye dek
Ha bir adım, daha bir adım

Sizi ölümle perçinledim
Bana... ve sımsıkı ve sıcak
Üşürdünüz ah, çırılçıplak
Ölüm döşeğinde; önledim

Size yani günahı sundum
Öptünüz ve güzelleştiniz
Çirkindiniz ilkin, tek ve pis
Irmak oldunuz, sizde yundum

Şimdi olay, hep ya hiç gibi
Vardan ve yoktan özge bir şey
Sevgiden de öte bir düzey
Olmak ya da olmamak belki 
 

Gece   

Ah, sen ey, ölüm kadar sonsuz olan
Ve dar bir tabut gibi rahat uyku!
Islak geceyi örtün kalbim, uyu!
Artık uykuyla tek başına kalan

Ruhum gemiler uğramaz bir liman

Bir tanrı gibi her tarafta korku;
İşliyor bütün saatler kurmadan,
Dışarda yağmur yağıyor durmadan,
Görmüyor pencereler sonsuzluğu.

Beni dibine çeker misin kuyu!

Bitti gücüne güvendiğim zaman,
Gökler yakın bir ayrılıkla dolu;
Aynasında yüzüm dalgalanan su,
Nağmesine vurgun olduğum umman.

Al beni rüzgar! Kül et beni volkan!

Toprakta o baş döndürücü koku
Ve ölüm, gece ucundaki çoban.
Gel yetiş, ey pişmanlık! İşte yaman
Bir gecedir, yaman bir gecedir bu.

O derin gözlerin ne güzel, puhu!
  

False