GeriSeyahat Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor! Komagene Kralı Antiokhos'un gizemli mezarı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor! Komagene Kralı Antiokhos'un gizemli mezarı

Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor! Komagene Kralı Antiokhos'un gizemli mezarı

Atalarının yolundan gitmek yerine kendinden asırlar önce yaşamış Anadolu hükümdarlarını örnek aldı. Binlerce yıldır kimsenin giremediği bir mezar inşa etti. Komagene Kralı 1'inci Antiokhos'un Nemrut Dağı'nda inşa ettirdiği o höyük ve çevresindeki dev heykellerin anlamı neydi?

Dünyanın yedi harikasını mutlaka duymuşsunuzdur. Hatta bunlardan ikisinin, Artemis Tapınağı ile Halikarnas Mozolesi'nin ülkemiz sınırları içinde olduğunu da biliyorsunuzdur. Peki ya sekizinci harika? Pek çok kişiye göre, o da Türkiye'de; Nemrut Dağı'nda... Dağın tepesinde bulunan 10 dev heykelin çevrelediği höyüğün, Komagene Kralı 1'inci Antiokhos'un lahdine ev sahipliği yaptığına inanılıyor. Öte yandan her biri başlı başına bir sanat eseri olan heykeller de bu Greko-Pers medeniyetin din ve cenaze törenlerine ışık tutuyor.

Günümüzde Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş şehirlerinin sınırları içinde kalan Komagene, Helenistik Suriye Krallığı'nın bir eyaletiydi. MÖ 323 yılında Büyük İskender'in ölümünün ardından, Makedonyalı general I. Seleukos Nikator, bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Yaklaşık 160 yıl sonra, Ptolemaeus isimli bir 'satrap' (vali) Komagene'de krallığını ilan edip, zor günler yaşayan Seleukos İmparatorluğu'ndan ayrıldı. Bunun sonucunda Helenistik hükümdarların peş peşe geleceği yeni bir hanedan ortaya çıkmış oldu.

MÖ 1'inci yüzyılda, Komagene, Roma Cumhuriyeti ile Anadolu'yu kontrol etmek isteyen Part İmparatorluğu arasında bir tampon bölge görevi gördü. Bu dönem Komagene'nin altın çağı oldu. Toplum, Helenistik dönemlerde sıkça karşılaşıldığı üzere Yunan ve Pers kültürlerinin sentezini yaşıyordu.

Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor Komagene Kralı Antiokhosun gizemli mezarı

KOMAGENE ANTİOKHOS'UN HEYKELLERİYLE ANILIYOR

Komagene'nin en ünlü kralı 1'inci Antiokhos, tahminen MÖ 70-36 yılları arasında hüküm sürdü. Antiokhos, Romalılarla Partlar arasında tarafsızlığını koruma politikası benimsemişti. Ancak halefleri devlet yönetiminde onun kadar mahir olmadığından kısa süre sonra Roma İmparatorluğu, Komagene'yi topraklarına dahil etti. Bugün Komagene denince tüm dünyada akıllara ilk önce 1'inci Antiokhos'un Nemrut Dağı'nın zirvesine inşa ettirdiği dev heykeller geliyor.

Antiokhos, 2.134 metre yükseklikteki Nemrut Dağı'nın zirvesine yapay bir höyük inşa ettirdi. Höyüğün çevresine de her biri 3 ila 9 metre boyundaki dev taş heykeller dikildi. Höyüğün ve heykellerin inşası, hem sanatsal hem de lojistik açıdan çok zorlu bir projeydi. Antiokhos'un lahdini koruduğuna inanılan höyüğü inşa edebilmek için ilk olarak dağın zirvesini düzleştirmesi gerekiyordu.

Bugünkü yüksekliği 50 metre çapı ise 150 metreden fazla olan höyüğün ilk inşa edildiği dönemde 70 metre yüksekliğinde olduğu tahmin ediliyor. Üç ayrı yönden gelen tören yolları, höyüğe erişim sağlıyor. Kuzey, doğu ve batı yönlere inşa edilmiş üç büyük teras ise heykellere ev sahipliği yapıyor.

HEYKELLER İKİ KÜLTÜRÜ BİR ARADA YANSITIYOR

Günümüzde sadece doğu ve batı teraslardaki heykeller ayakta. Doğu terasta beş heykel bulunuyor. Heykellerin arkalarına yazılmış uzun metinler, yansıtılan tanrılara dair ayrıntılı bilgiler içeriyor.

Soldaki heykel 1'inci Antiokhos'u temsil ediyor. Onun yanında Komagene topraklarının cisimleşmiş hali olan şefkatli bir tanrıça heykeli yer alıyor. Diğer üç heykel ise çeşitli Greko-Romen ve Pers tanrılarının birleşmiş hallerini yansıtıyor. Örneğin heykellerden biri Yunan ve Pers mitolojilerinin en büyük tanrıları olan Zeus ile Ahura Mazda'nın bir kombinasyonu. Diğer heykel Apollo, Mithras, Helios ve Hermes'in çeşitli özelliklerini bir araya getiriyor. Son heykel ise Yunan kahramanı Herakles, Pers tanrısı ve kralların koruyucusu Artagnes ile Yunan savaş tanrısı Ares'e ait unsurlardan oluşuyor.

Komagene sarayında Persler ve Grekler bir aradaydı. Persler kökenlerini MÖ 6'ncı yüzyılda yaşamış Ahameniş İmparatorluğu'na Grekler ise Büyük İskender ve varislerine dayandırıyordu. Nemrut Dağı'ndaki heykeller iki kültürel mirasın etkilerini bir arada taşıyor. Temsil edilen tanrıların çoğu Grek kültürüne ait ancak Pers tarzı giysiler giyiyor. Taşların üzerindeki yazıtlar Antik Yunanca ancak anlatılan adetler, Pers din gelenekleri ile yakından alakalı. Örneğin bir yazıtta ölenlerin ruhlarının Zeus-Ahura Mazda'nın karşısına çıkacağı ifade ediliyor. Bu kavram Ahura Mazda'ya inanan Perslerin dini Zerdüştlüğün kutsal metni Avesta'da da yer alıyor.

Bu beş ana heykelin yanında iki adet de muhafız heykel bulunuyor. Bunlardan kartal şeklinde olan gökteki, aslan şeklinde olan ise yerdeki güçleri temsil ediyor. Zira tanrılar ve insanlar gökte ve yerde hakimiyet sahibi. Heykellerin önünde büyük bir altar yer alıyor.

Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor Komagene Kralı Antiokhosun gizemli mezarı

Batıdaki terasta da aynı figürler yer alıyor ancak ne yazık ki heykeller doğu tarafındaki kadar iyi korunmuş halde değil. Dikilitaşlar üzerinde ise Antiokhos'un Zeus-Ahura Mazda ve Apollo-Mithras-Helios-Hermes gibi Greko-Pers tanrıları ile el sıkıştığı "dexiosis" tasvirleri yer alıyor. Her bir nesnenin tasarımı ve atıfta bulunduğu unsurlar, kültürlerin yanı sıra dini ve siyasi geleneklerin kaynaşmasını gözler önüne seriyor.

TAŞLAR MEZAR ODASINI İNSANLARDAN KORUYOR

Grup halindeki heykeller, höyüğün üç tarafındaki sınırları çiziyor. Kral Antiokhos'un, öbür dünyaya götürdüğü varlıklarıyla birlikte bu höyükte gömülü olduğuna inanılıyor. Mezar odasının üzerine yerleştirilen binlerce taş, yapay bir zirve oluşturuyor. Bu taşlar nedeniyle arkeologlar höyüğü kazıp mezar odasına ulaşamıyor. Bir başka deyişle, Antiokhos'un mezarı, 2000 yıldan fazla zaman önce gömüldüğü şekliyle korunuyor.

Antiokhos için inşa edilmiş bu anıt mezarın, Komagene tarihinde eşi benzeri yok. Kral'ın babası 1'inci Mithridates'in Nemrut Dağı'nın eteklerinde yer alan Komagene başkenti Arsameia'da kayalara oyulmuş bir tüneller ağı içine gömüldüğü biliniyor. Karakuş, Üçgöz ve Sesönk'te de Komagene kraliyet ailesine ait tümülüsler bulunuyor ancak bunlar Antiokhos'unkiyle kıyaslandığında oldukça ufak kalıyor.

Dışarıdan bakıldığında, Antiokhos'un anıt mezarının inşaat süreci, Anadolu'da hüküm sürmüş diğer medeniyetlerin hükümdarları için yaptıklarına çok benziyor. Frig kralı Midas'ın Gordias'ta bulunan mezarı ya da Lidya kralı Alyattes'in Sardes'te bulunan mezarı, Nemrut Dağı'nın birer önceli. MÖ 8'inci ve 6'ncı yüzyıllar arasına tarihlenen iki mozolede de uzun bir koridorla ulaşılan mezar odasını kaplayan büyük toprak höyükler öne çıkıyor.

Sözün kısası Antiokhos, kendi lahdi için kökleri Anadolu'da olan bir model kullanmayı tercih ederken, lahitteki süsleme amaçlı heykellerle, Nemrut Dağı'nın zirvesindeki benzersiz manzarayla ve lahdin görünürlüğü ile kendinden önceki kralları geride bırakıyor.

Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor Komagene Kralı Antiokhosun gizemli mezarı

YAZITLARDA DA BUNDAN BAHSEDİLİYOR

Nemrut Dağı'nın Komagene Kralı'nın adını sonsuza dek yaşatmak için yapılmış olduğuna şüphe yok. Nitekim dev heykellerin sırtlarına yazılmış 200 satırlık metinde de Antiokhos bunu net bir biçimde ifade ederek, "Zeus-Ahura Mazda'nın ve Apollo-Mithras-Helios-Hermes'in ve Artagnes-Herakles-Ares'in ve bereketli vatanım Komagene'nin bu tanrısal görsellerini buraya diktim ve aynı ocaktan çıkan taşlarla, dualarımızı işiten tanrıların arasında kendi özelliklerimi de kutsallaştırdım" diyor hatta kendine taktığı "Theos Dikaios Epiphanes" lakabıyla tanrısallığının altını çiziyor.

Bütün bunlar Helenistik dönemde ortaya çıkan teokratik monarşilerin karakteristik özellikleri. Bu da Nemrut Dağı'nı basit bir mozoleden öte, kutsal bir tapınak haline getiriyor. Yukarıda alıntıladığımız metnin başka bir kısmında da anıt, Antik Yunan tasarımcıların hem cenaze hem tapınma özelliği olan yerler için kullandığı "hierothesion" ifadesiyle nitelendiriliyor. Alanın tasarımı, burada çeşitli dini törenlerin yapıldığına işaret ediyor.

Araştırmacılara göre, höyüğün tabanına uzanan üç yol, törenler sırasında geçit amaçlı kullanılıyordu. (Nitekim yazıtlarda buna dair ayrıntılar da mevcut.) Törenleri Pers geleneklerine göre giyinmiş bir din adamı idare ediyordu. Öncelikle heykellere altından bir taçla dokunan din adamı, halktan aldığı hediyeleri parfüm ve tütsü kokuları eşliğinde altarlara bırakıyordu. Nihayetinde çeşitli hayvanlar kurban ediliyor ve etleri halkın topluca oturduğu bir sofrada tüketiliyordu. İçki de içilen yemeklere müzisyenler eşlik ediyordu.

Binlerce taşın altında korunuyor, 2.000 yılı aşkın zamandır insan eli değmiyor Komagene Kralı Antiokhosun gizemli mezarı

37 YILDIR UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ'NDE

Nemrut Dağı, antik dönemde Perslerle Yunanları kavşak noktasında yer alıyor. Uzak bir konumda yer alması Yunan ve Latin yazarların takibinden kaçabildiği anlamına geliyor.

Ancak Nemrut Dağı bir noktada dünyanın da dikkatini çekmeye başladı. 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester, Nemrut'a tırmanıp zirvedeki heykellerin güzelliğine hayran kaldı. Antiokhos'un iktidarından sonraki bin yıllarda alan depremler ve insanların etkisiyle zarar görmüş olsa da heykeller ve altarlar bugün halen büyüleyici. Nitekim 19'uncu yüzyıldan itibaren, Nemrut Dağı, antik Yakın Doğu'nun en ünlü alanlarından biri haline geldi ve 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edildi.

Yerel halk Nemrut'taki kalıntıların varlığından haberdar olmakla birlikte, dünyanın geri kalanı 1881 yılına kadar bu hazineden habersizdi. Nemrut'u ziyaret eden ilk Avrupalı Alman mühendis Karl Sester oldu. Ertesi yıl ressam, sanat tarihçisi ve devlet adamı Osman Hamdi Bey ile heykeltıraş Oskan Efendi alanı birlikte ziyaret etti. Bu iki Osmanlı entelektüelini Alman arkeolog Otto Puchstein ve Bergama Zeus Sunağı'nın kazılarından sorumlu Carl Humann izledi. 1953 yılında ABD'li arkeolog Theresa Goell ve Alman kitabe yazarı Friedrich Karl Dörner, Nemrut'ta sistematik bir kazı çalışması başlattı. Antiokhos'un mezar odasını bulmayı amaçlayan bu kazılar başarısızlıkla sonuçlandı.

National Geographic'in "The eighth wonder of the ancient world may have an untouched tomb" başlıklı haberinden derlenmiştir.

False