Sessizce yol alacaksın bu koylarda...
Masmavi bir denizde, ıssız bir koydasınız… Tatlı tatlı salınan teknede yıldızları üzerinize yorgan yapmış, uykuya dalmak üzeresiniz… İyi ki bu defa tatil için tıklım tıklım plajları seçmediniz. İyi ki her şey dahil anlayışınıza denizi, güneşi, meltemi eklemişsiniz. Mavi dünyamıza siz de hoşgeldiniz.
Bütün sene dört duvar arasında çalışıp didindikten sonra yine dört duvar arasında, bir otel odasında uyanmak, şezlonga havlu bırakmak için erkenden plaja koşmak da bir tatil anlayışı… Bu ‘klişeleri’ yıkıp ufkunuzu genişletmek arzusundaysanız, ‘mavi yolculuk’ en iyi alternatiflerden. Üstelik mavi yolculuk isterseniz lüks otel konforunda, isterseniz bir kamp sadeliğinde seçenekler sunar size…
Mavi yolculuk çıkış noktası itibariyle her ne kadar çoğunlukla Gökova’yı çağrıştırsa da ülkemizin dantel gibi kıyılarında tekne ile gezmek için birbirinden farklı rotalar yaratabilir, istediğiniz kıyıları ‘denizden’ doyasıya gezebilirsiniz. Biz bu defa Bodrum çıkışlı Gökova koyları yerine, Turgutreis D-Marin’den çıkıp ‘aşağıya’ doğru dümen tutacak, Knidos’un tarihini içimize çekip Hisarönü Körfezi’ne rotamızı çevireceğiz… Sabahları uyanıp bizimle birlikte yüzünüzü denizde yıkamaya hazır mısınız?
Hisarönü Körfezi
Kuzeyini Datça, güneyini Bozburun Yarımadası’nın oluşturduğu her iki tarafı yüksek dağlarla çevrili olan bu körfez, Gökova ve Göcek kadar ‘moda’ olmasa da (Belki de buraya iyi ki yazmalıydım) ülkemizin en güzel kıyı şeritlerinin başında gelir. Oya gibi işlenmiş bu kıyıların bir kısmı çorak görünse de körfezin çoğunluğunda ormanla deniz iç içedir… Burada sabahları gözünüzü çam ormanlarının kokusuyla açıp yüzünüzü masmavi sularda yıkamaya doyamazsınız. Öğleden sonra çıkan, hafif çırpıntılı ama dalga kaldırmayan, akşam da yüzünüzü okşayıp kaybolan rüzgârı vardır. Dünyayı yelkenli tekne ile gezen ilk Türk denizcimiz Sadun Boro, Vira Demir isimli kitabında Hisarönü’nde gezilecek 17 koy ismi verir. Ağabeyleri Gökova ve Göcek kadar büyük olmayan Hisarönü’nü minik köyleri ve kısa mesafeleri ile gezmesi kolaydır.
Yıldız şöleni
Bodrum Turgutreis’ten sabah saatlerinin sakinliğinde denize çıktıktan 45 km sonra Knidos’a ulaşırsınız. İç ve dış liman olarak adlandırılan doğal oluşum, Knidos’a farklı bir görünüm verir. Milattan önce 4. yüzyılda kurulan ve dönemin en önemli bilim ve sanat merkezi olan Knidos, astronom ve matematikçi Eudoksos, İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos gibi isimlerin de memleketi. Şehrin duvarları dört kilometrelik bölgeye yayılmış; birisi limanın kenarında, öteki dik yamaçta olmak üzere 20 bin ve 5 bin kişilik iki adet antik tiyatro kalıntısı bulunuyor.
Karia kentinde Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar var; tepede de meşhur deniz feneri. Bu koyda geceyi geçirecekseniz hele de mehtap gökyüzünü fazla aydınlatmıyorsa antik kent atmosferinin eşlik ettiği bir yıldız şölenine hazırlıklı olun. Knidos’un ardından Palamutbükü’ne uğramak adettendir. Eskiden basit köy hayatı ve yazlıkçılara ev sahipliği yapan bu köy, günümüzde artan ünün neticesinde lokantalarıyla dikkat çekiyor. İhtiyaçlarınızı alabileceğiniz köy marketi de mevcut. Palamutbükü’nün ardından Hayıtbükü ve Datça karşınıza çıkar. Datça Limanı’nın içinde ya da açıkta alargada kalmak mümkün. Her sahil beldesi gibi sahilde lokantalar, kafeler ve market bulabilirsiniz. Burda çok oyalanmanızı tavsiye etmem çünkü Datça’dan çıkışta birbirinden güzel koylar sizi bekler. Biz kuzeyden başladık, ilk durağımız Bencik!
Bencik Koyu
Benim için Türkiye kıyılarının ‘fiyord’vari koylarının başında gelir Bencik. Yaklaşık 3 km kadar içeri giren Bencik’te ormanla denizle kucak kucağadır. Datça Yarımadası’nın da en dar yeri olan Bencik’in Gökova Körfezi’nde yer alan Balıkaşıran Koyu ile arası 800 metre. Mutlaka karaya çıkmalı, tepeye yürümeli ve iki körfezi yani Gökova ve Hisarönü’nü seyretmelisiniz. Unutmayın bir deniz tatili, karaya çıkıp ormanda yürüyüş yapmadan tamamlanmış sayılmaz… Adeta yılan gibi içeriye doğru kıvrılan ve mutlaka görülmesi gereken Bencik Koyu’nun ağzında Dişlice isimli bir ada yer alır. Etkileyici bir görüntüsü olan bu adada koya girmeden önce ya da çıkışta mutlaka bir yüzme molası verin benim için.
Çamurlu Koy
İşte yeşile doyacağınız bir doğa harikası yer daha… O yeşilliğin içinde yer alan kamp alanı denizden bakıldığında görünmez bile… Koyun ortasına uzanan burunda demirleme şansınız olursa, burası adeta size özel bir koymuş hissiyatı verecektir… Adının Çamurlu olduğuna bakmayın; deniz burada maviden çok laciverttir ve en çok ormanın yeşiline yakışır. Bu birliktelik körfezin dibine doğru ilerledikçe format değiştirecektir çünkü dökülen akarsu sazlık alanlar yaratır, su bulanıklaşır ancak oraların da başka güzellikleri var.
Orhaniye
Keçibükü de denen Orhaniye’ye denizden yaklaştığınızda üzerinde kalesi olan bir ada sizi kucaklar. Haftasonları karadan gelen tatilcilerin akınına uğrayan bu köyün bir de meşhur Kızkumu var. Hakkında çeşitli efsaneler olan Kızkumu, 400 metre uzunan deniz seviyesine yakın kıpkırmızı kumdur… Öğleden sonraları esmeye başlayan meltem, günün kavurucu sıcağını keser. Körfezin en büyük ve donanımlı marinası olan Martı Marina da bu koyda.
Selimiye
Ben Orhaniye’dense Selimiye’yi her daim tercih ederim. Ancak son zamanlarda kaçak yapılaşmadan nasibini almaya başlayan bu güzeller güzeli minik köyün denizi de altyapı eksikleri nedeniyle iyice bulanmaya başladı. Kapalı, sirkülasyonu az olan bir noktada yer alan Selimiye’nin eski adı Losta’dır. Temiz ve güzel restoranları var, küçük hediyelik eşya dükkânları ile özellikle akşamları canlanır. Hisarönü’nün kalbinin attığı köydür Selimiye, insanları da sıcacıktır.
Dirsek Bükü
Selimiye’den sonra Dirsekbükü’ne gelene kadar arada Ada Boğazı, Germe Koyu, Kocabahçe, Girneyit gibi demirlemeye uygun yerlerde kalabilir ya da yüzme molası verebilirsiniz. Dirsek Bükü (Ağıl-Gerence) tüm teknecilerin uğradığı, tertemiz ve serin deniziyle gerçek bir mavi yolculuk durağı. İsterseniz koyun ucunda bulunan restoranın önüne bağlayabilir ya da yıldızların tadını koyun ıssız bir noktasına demir atarak da çıkarabilirsiniz. Burası aynı zamanda Hisarönü Körfezi’nin son bulduğu durak.