Şaşırtan coğrafya: Bozkır
Orta Anadolu dendiğinde kafamızda beliren uçuşan çalı öbekleri ve tozlu dumanlı görüntüyü bir kenara bırakın! Bunun tam zıddı bir ‘bozkır’ anlatacağız size... Konya’nın bu özel ilçesinin zenginliğini yürüyüş ve fotoğraf grupları keşfetmeye başladı. Ülkenin en iyi tahininden binlerce yıldır süren demir işleme geleneğinin yansıması bıçaklara, gastroturistlere sunacak cevherleri de var.
Doğaya yönelik gezi ve seyahatlerimizde çoğunlukla ormanlarla bezeli dağları tercih ediyoruz. İlginçtir, doğa denince de genellikle yeşil alanları anımsıyoruz. Dünyada ekvator kuşağı, ülkemizde özellikle Doğu Karadeniz bu anlamda öne çıkan bölgeler. Bunun dışında kalan yerler de elbette doğa ve bu ‘yeşil’ önyargısı nedeniyle biraz ihmal ediliyor. Orman bir ekosistemse çöl de ekosistem ya da bozkır da! Üstelik bütün bu alanlar ormanlarla kıyasladığımızda bazen daha fazla kültürel ve biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapıyor. Tüm bu az tanınan ekosistemler son yıllarda gelişen kültür, deneyim ve doğa gibi turizm dalları için biçilmiş kaftan. Size bu yazıda önereceğimiz rota da tam bu özellikleriyle ilgi çekiyor: Konya’nın Bozkır ilçesi. Orta Anadolu’dan Moğolistan’a kadar uzanan koskoca bir doğal yapının adı olan bozkır ekosisteminin adaşı. Kim kime adını vermiş tartışmasını tarihçilere bırakıp Orta Anadolu’nun Bozkır’ını ve güzelliklerini keşfe çıkalım.
BİR YANI MAKİ VE AKDENİZ
Bozkır, Konya’nın Toroslar’a sırtını yaslamış güzel bir ilçesi. Adı Bozkır ama kendisi bir yönüyle maki ve Akdeniz. Durun, daha çok şaşıracaksınız... Bozkır, özellikle de eski ilçe yerleşiminin olduğu bölge, görülmeye değer. Zira Çarşamba Çayı’nın oluşturduğu güzel bir kanyonun hemen girişindeki eski yerleşim yeri, geleneksel evleri ve sokaklarıyla özellikle fotoğrafçılar için son derece ilgi çekici. Kanyonun içine doğru uzanan yolu da takip etmenizde fayda var. Zira güzel manzaralar sizi bekliyor. Çok sayıda tescilli tarihi eser ve yapı var; İsaura (Zengibar) Kalesi, Bozkır Konağı ve Akkise (Büyük Cami) bunlardan yalnızca birkaçı. Görülecekler listenize Çarşamba Çayı’nın doğduğu yer olan Aygır Pınarı’nı da koyun. Çayın binlerce yılda oluşturduğu Mavi Boğaz ise bostanları, vadi boyunca manzaraları ve küçükakbaba gibi nesli tehlike altında olan canlılarıyla görülmeye değer.
Bozkır ilçesinin doğası ayrıca kara leylek, küçük kerkenez ve yılan kartalı gibi diğer yırtıcı kuş türlerine de ev sahipliği yapıyor. Bölgenin en özel yanıysa hem bozkır hem de Akdeniz ekosistemine özgü bitki ve hayvan türlerini görme şansını vermesi.
YAYLA HAVASINDA KAMP
Rakımı 1.000 metrenin üzerinde, bu nedenle özellikle ilkbahar ya da sonbaharda yaylaları görülmeli. Onlarca farklı türde orkide ve çiğdem gibi soğanlı bitki sizi karşılayacak. Bölgede ilgi çekici iki de göl var: Dipsiz ve Sarıot. Biraz yayla havası almak ve çok sayıda kuş türünü görmek isteyenlere Dipsiz Göl ve çevresinde kamp yapmalarını öneririm.
Bozkır’ın köyleriyse ayrıca bir makale konusu ama burada özellikle ikisini sizlerle paylaşmak istiyorum. İlki Mavi Boğaz’daki Pınarcık Köyü, geleneksel mimarisi ve kültürel dokusuyla öne çıkıyor. Diğeriyse Çağlayan Köyü. Halihazırda yürüyüş grupları ve fotoğraf toplulukları tarafından bilinen bu köy hem mimarisi hem de tarihi binyıllara uzanan demir işçiliğiyle önem taşıyor. Demircilik günümüzde büyük oranda bıçak üretimiyle devam ediyor. Demircilik sadece bu köy ya da Bozkır ilçesi için değil, Konya’nın bir diğer ilçesi Taşkent için de önemli bir değer.
GELENEKSEL TAHİN ÜRETİMİ SÜRÜYOR
Gastronomi tutkunları ve gezginleri için son derece özel hikâyeler barındırıyor Bozkır. Susam sıklıkla Ege Bölgesi’nde yetişmesine rağmen tahin denince akla Bozkır geliyor. Merkezde gezerken geleneksel kavurma teknikleriyle üretim yapan tesisleri ziyaret edebilirsiniz. Su değirmeniyle öğütme yöntemi günümüzde artık pek kullanılmasa da geçen yüzyıl başından kalma değirmenleri fotoğraflama şansınız var. İlçe merkezinde çok sayıda tahin dükkânı var. Buralarda tahine dair her şeyi bulabilirsiniz. Helvasını denedim; çok farklı bir lezzet. Denemeden geçmeyin.