GeriSeyahat Sanayi devriminin lideriydi şimdi kültürde iddialı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Sanayi devriminin lideriydi şimdi kültürde iddialı

Sanayi devriminin lideriydi şimdi kültürde iddialı

James Watt 18. yüzyılda bu şehirden aldığı destekle buhar makinesini yapmış, sanayi devriminde önemli bir rol oynamıştı. Heavy metalin öncüsü Black Sabbath 20. yüzyılda bu şehirden havalanmış, müzikte yeni bir çağı başlatmıştı. Birmingham, bugün hâlâ İngiltere’nin dört büyük bankasından ikisine ev sahipliği yapıyor. Önemli bir finans merkezi olmasının yanı sıra müzik, edebiyat, tasarım konusunda ülkenin önde gelen şehirlerinden. Bu özelliğiyle, İngiltere’nin en fazla turist çeken dördüncü kenti.

Birmingham hep öncü bir şehir olmuş, liderliğe soyunmuş, yolu açmış. Endüstri ve ticaret alanında çok yol katetmiş, ünlü kişilere, markalara ev sahipliği yapmış. Bugün ise Venedik ve Amsterdam’ı andıran kanallarıyla milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Sanayi devrimi sırasında ilk kanal 1769 yılında açılmış ve şehri Wednesbury’e bağlamış. Beş ana ve çok sayıdaki küçük kanalın 18. yüzyılda toplam uzunluğu 278 kilometreymiş, bugün üzerinde kafelerin ve yürüyüş yollarının bulunduğu kanalların 182 kilometresi hâlâ kullanılıyor.

FABRİKALAR KÜLTÜR MERKEZİ

İngiltere’nin ikinci büyük şehri Birmingham’da bir milyon kişi yaşıyor. Birleşik Krallık’ta en çok turist çeken dördüncü şehir unvanına sahip. 1998’de G8 Zirvesi’ne ev sahipliği yapmıştı. Kentte yaşayanların konuştuğu İngilizce kulağa çok farklı geliyor, anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Birmingham “Birm isimli liderin kabilesine ait ev” anlamına geliyor ve şehrin yerlisine Brummie deniyor.
6. yüzyılda küçük bir yerleşim olan şehirde 1538’e gelindiğinde, sadece 1500 kişi yaşıyormuş. 1642 yılında çıkan İngiliz İç Savaşı’nda parlamenterlerin cephesinde savaşanlara kılıç ve zırh temin edince şehir bir anda metal üretimiyle ön plana çıkmış. Birmingham Sanayi Devrimi sırasında hem İngiltere’nin hem de dünyanın önde gelen şehirlerinden birine dönüşmüş. 1840’lardan 1970’lere kadar sanayi şehri olarak altın çağını yaşamış. Rea Nehri üzerindeki konumu sayesinde kömür, demir ve keresteye kolay ulaşımı kenti 20. yüzyılda İngiltere’nin en önemli üretim merkezi haline getirmiş. 1970’lerden sonra fabrikaların bir kısmı kapanınca onları kültürel ve turistik amaçlarla kullanmaya başlamışlar.

500 BİN TUĞLALI MEYDAN

New, Paradise ve Colmore Row caddelerinin kesiştiği noktadaki Victoria Meydanı şehrin en merkezi noktası. 1901’de, Kraliçe Victoria’nın heykeli dikildikten sonra bu adı almış. 1993’te meydan tamamen yenilenmiş, açılışını da Lady Diana yapmış. Belediye ve konsey binalarının olduğu meydanda Avrupa’nın en büyük çeşmelerinden Floozie in the Jacuzzi var.
Birmingham güzel mimari örneklerle dolu. 1830’larda inşa edilen ve Korint tarzındaki 40 kolonla süslenmiş Belediye Binası bunlardan biri. Hemen yanındaki Konsey Binası ise 1870’lerde Rönesans tarzında yapılmış ve şehirde yaşayanlar tarafından “Big Brum” diye adlandırılmış. Şehrin diğer önemli meydanlarından Centenary, her biri tek tek yerleştirilmiş 500 bin tuğladan oluşuyor. Birmingham’daki St. Philip’s Katedrali 18. yüzyılın başlarından kalma ve muhteşem bir Barok çan kulesine sahip. St. Martin ise Birmingham’ın en eski kilisesi ve 13. yüzyılda yapılmış.
Birmingham Müzesi ve Sanat Galerisi Viktorya mimari tarzında yapılmış güzel bir yapıda bulunuyor ve dünyanın en büyük Raphael öncesi koleksiyonuna sahip. Fransız, Flaman ve İtalyan Barok sanatçıların görkemli eserlerinin yanı sıra çağdaş sanatçıların eserleri, gümüş, seramik ve arkeolojik objeler de müzede sergileniyor. Birmingham Üniversitesi şehrin en önemli eğitim kurumlarından ve çok hoş bir kampüse sahip. İçindeki Barber Institute of Fine Arts ise dünyanın en güzel, küçük galerilerinden biri. Galeride Degas, Monet, Renoir ve Turner gibi ustaların eserleri var.

EĞLENCE VE MÜCEVHER
/images/100/0x0/55ea8797f018fbb8f885f54a


Dünyanın ilk sergi salonu 1850’de Birmingham’da açılmış ama şu anda yerinde ICC dedikleri ve her sene 400’den fazla konferansın düzenlendiği Uluslararası Konferans Merkezi bulunuyor. ICC’nin yanında ise Senfoni Orkestrası’nın Salonu var. Salon otoritelerce Avrupa’nın en iyilerinden biri olarak kabul ediliyor. Birmingham Hippodrome Kraliyet Balesi’ne ev sahipliği yapıyor. Yanındaki National Indoor Arena ise spor etkinlikleri ve konserler için kullanılıyor. Birmingham’da sanata çok önem veriliyor, tiyatrolar, sinemalar, müzeler, sanat galerileri sanatseverlere kapılarını ardına kadar açmış. Şehirde gece hayatının merkezi Broad Street. The Arcadian ve The Mailbox ise diğer eğlence bölgeleri. Kent genç nüfusu, onlara hitap eden eğlence çeşitliliğiyle övünüyor.
800 yıllık bir pazar olan Bull Ring beş ayrı bölümden oluşuyor. Senede 20 milyon kişi geziyor. Farmer’s Market olarak geçen pazarda çiftçilerin kendi yetiştirdikleri ya da ürettikleri en doğal haliyle tüketiciye ulaşıyor. İngiltere’deki mücevher üretiminin yüzdü 40’ının gerçekleştiği ve Jewellery Quarter isimli bölgede şehrin kuyumculuk tarihine tanıklık edebilirsiniz. 100 civarındaki kuyumcu bulunuyor bölgede.
Doğa düşkünleri için şehirde çok güzel yerler var. National Sea Life Centre’da üç binin üzerinde deniz canlısını, camdan yapılma tünellerin içinde dolaşırken görebilirsiniz. Kings Heath ve Cannon Hill parklarında dolaşabilir, Castle Bromwich Hall’de ise 18. yüzyıldan kalma bir yazlık mal ikanenin bahçelerinin görkeminden etkilenebilirsiniz.
Birmingham’ın “Bin ticaretin şehri” olarak adlandırıldığı günleri biraz geride kalmış ama hâlâ ziyaretçilerine sunduğu çok sayıda sürprizi var.

Asya mutfağı ön planda

Birmingham’da çok sayıda Asyalı göçmen yaşıyor. Özellikle yemek kültürlerini restoranlarda görmek mümkün. Doğu’ya has bol körili, kimyonlu, kişnişli, zencefilli lezzetleri mutlaka tadın. Balti Üçgeni denilen bölge Pakistan mutfağını denemek isteyenlere değişik alternatifler sunuyor. Balti aslında kova demek ama yanlarında kulpları olan bu tencere Pakistan’ın Baltistan denilen bölgesinden göçmenler sayesinde buraya kadar gelmiş. Sparkbrook, Balsal Heath ve Moseley bölgelerinde bulunan bu üçgene gittiğinizde kendinizi ülkelerarasında bir yolculuk yaparken buluyorsunuz, hem yüzler hem yaşam biçimi değişiyor. Burada sadece restoranlar yok, kıyafet, mücevher ve yemek malzemeleri satan dükkanlar da var. Eğer Çin mutfağını tercih ediyorsanız China Town diye geçen Çin Mahallesi’ne uğrayabilirsiniz.

Mucitlere ve rock gruplarına ilham verdi

Birmingham şöhretler şehri. James Watt, Matthew Boulton’un desteğiyle buharlı makineyi icat etti. Lambaların ışık gücünü göstermek için kullandığımız watt onun soyadından geliyor. İlk röntgen ise 1896’da John Hall Edwards tarafından Birmingham’da çekildi. William Murdock gazla aydınlatma geliştirdi. Mucitlerin izlerini Boulton’un müzeleştirilen evinde görebilirsiniz. 20. yüzyılın ünlüleri arasında ise Ozzy Osbourne, Duran Duran ve Black Sabbath var. Yüzüklerin Efendisi’nin yazarı John Ronald Reuel Tolkien çocukluğunu geçirdiği şehir, ünlü çikolata markası Cadburys’in dünyaya yayıldığı merkez. Bournville’deki Cadbury World’de çikolata tarihi hakkında bilgi alabilirsiniz. Şehirde iki de ünlü futbol kulübü var: Aston Villa ve Birmingham City. İki takım sürekli birbiriyle çekişiyor.

False