Son Güncelleme:
San Francisco Sokakları 2005
San Francisco’ya gitmeye karar verdiÄŸim andan itibaren, nedendir bilinmez, yıllar önce bu ÅŸehirde yaÅŸamış ve hatta sokaklarını karış karış dolaÅŸmış gibi hissediyorum. Saçmalık belki ama bunun, bir zamanların meÅŸhur TV dizisi ‘San Francisco Sokakları’yla bir ilgisi olduÄŸunu düşündüm. Kafamda müthiÅŸ ikili Michael Douglas-Karl Malden, iniÅŸli çıkışlı San Francisco sokakları, kaçmaca-kovalamacalar, heyecan dorukta; macerayı sevenlerdenseniz, haydi siz de düşün peÅŸime...San Francisco dendiÄŸinde ilk akla gelen, kırmızı rengi ve devasa boyutuyla bir mühendislik harikası olan ve Pasifik Okyanusu üzerinde muhteÅŸem bir görüntü oluÅŸturan Golden Gate Köprüsü’dür herhalde. Åžiddetli okyanus rüzgarları ve yılın hangi mevsiminde olursanız olun ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan yoÄŸun sis nedeniyle yapımına imkansız gözüyle bakılan köprü 35 milyon dolara malolmuÅŸ ve 1937’de hizmete girmiÅŸ.Köprüyü görene kadar açıkçası çok da önemli bulmuyordum. Ne olacaktı ki, zaten Ä°stanbul’da da iki benzeri yok muydu! Tabii yine de görülmezse olmazların başında geldiÄŸinden düştüm yollara. Benim gibi ÅŸehri tanımak için saatlerce yürümeyi göze alıp 1.5 saatte köprüye varmak istemiyorsanız, bir dolar karşılığında binebileceÄŸiniz otobüslerle 15 dakikada Golden Gate Köprüsü’nün giriÅŸine kadar gelebilirsiniz. Köprüyü görür görmez, benim gibi, neden bu kadar eÅŸsiz ve ünlü olduÄŸunu anlayacaksınız. Sanki insanı büyüleyen, garip bir havası var. Ben tabii hayran hayran bakmakla yetinmiyorum. Sabah 5, akÅŸam 9 arasında ücretsiz olarak yaya trafiÄŸine açık olduÄŸunu öğreniyorum ve deÄŸil yürümek, neredeyse uçarcasına köprünün üstünde alıyorum soluÄŸu. Devasa köprünün çelik kaldırımlarında ÅŸehrin siluetine bakarak yürürken korkulukların çok kısa oluÅŸu ve güvenlik önleminin alınmamış olması çekiyor dikkatimi. Ama yine de boÅŸ verip yürümeye devam ediyorum. Köprüyle aynı adı taşıyan park da müzeleri, spor tesisleri, irili ufaklı birçok göl ve görülmeye deÄŸer doÄŸa manzarasıyla, ÅŸehrin ortasında büyük bir yer kaplıyor. 1871’de 24 yaşındaki William Hammond tarafından tasarlanıp hayata geçirilen bu cennet yeÅŸili park, her daim spor ve piknik yapanların, kafa dinlemek isteyenlerin vazgeçilmez mekanları arasında.NE OLURSAN OL, GELHer ÅŸeyden önemlisi, belki de hoÅŸgörü ve özgürlük denince ilk akla gelen ÅŸehirlerin başındadır San Francisco. Dili, dini, ırkı ve cinsel tercihi ne olursa olsun, herkesi içtenlikle çağıran ve her kesimden insanın kendinden bir ÅŸeyler bulacağı bir yerdir. Siyahından Çinlisine, Japonundan Meksikalısına birçok milletten insanın kendi kültürlerini koruyarak huzur içinde yaÅŸadığı örnek bir ÅŸehirdir. Pasifik Okyanusu’na bakan Victorya tarzı evleriyle mutlaka gidilmesi, gezilmesi, görülmesi hatta yaÅŸanması gerekir. Yılda 18 milyon turistin teÅŸrif etmesi, bir tesadüf olmasa gerek.Yıllık hava sıcaklığı, San Francisco’da 7 ile 23 derece arasında deÄŸiÅŸiyor ve okyanusun ılımanlaÅŸtırıcı havası nedeniyle kente hiç kar yaÄŸmıyor. Dolayısıyla burada her mevsim bahar tadında geçiyor. Tabii sabah ve akÅŸam aniden bastıran ünlü yoÄŸun sislerine dikkat etmek gerek. Çok güzel güneÅŸli bir günün ardından aniden bastıran sis nedeniyle hava sıcaklığı birden düşünce, her tarafı kaplayan griliÄŸin ortasında kendinizi Kafkaesk Prag’da bulmanız iÅŸten bile deÄŸil.San Francisco’yu sokak sokak tanıyacak kadar fazla vaktiniz yoksa ‘Cable Car’la yani tramvayla yapılan ÅŸehir turlarına katılmak en akıllıcası. Åžehrin en iÅŸlek ve hareketli caddesi Mark Street’ten deniz mahsullerinin en alasını yiyebileceÄŸiniz ve bunun yanında pek çok turistik atraksiyonu görebileceÄŸiniz Fisherman’s Warf’a dek uzanan eÅŸsiz bir keyif turunu da iki dolar karşılığında yapabilirsiniz. En taze deniz ürünlerinin yanında, tüm dünya mutfaklarını da burada tadabilirsiniz. Chinatown ve Japontown denilen, adlarından da anlaşılacağı üzere yemeÄŸinden giysisine, her anlamda Çin ve Japon kültürünü yaÅŸayabileceÄŸiniz bölgeler, ÅŸehrin en önemli turistik merkezlerini oluÅŸturuyorlar.CAZ, TEKNO, MÃœZÄ°KALSan Francisco Meksika sınırına yarım günlük mesafede ama onun yerine ÅŸehir merkezine on dakika mesafedeki Mission Bölgesi’ne gitmenizi öneririm. Hele de benim gibi acılı yemeklere düşkünseniz, birbirinden leziz ve ucuz Meksika yemeklerinden tatmak, yemekleriyle oldukları kadar yaÅŸam tarzlarıyla da bizleri andıran Meksikalıları tanımak istiyorsanız, mutlaka bir gününüzü burada geçirmelisiniz. Meksika ve Latin Amerika’nın birebir kopyası olan bu bölgede, mutlaka fasulye, et, tavuk, pilav gibi her türlü malzemeyi, bizim yufka ekmeÄŸine sarılıp dürüm ÅŸeklinde sunulan ‘Buritto’yu denemelisiniz. Gündüz karışık bir mahalle konumundaki bu bölge, geceleri kaliteli caz kulüpleri, tiyatrolar, gece kulübü ve en şık restoranlarıyla insanların akın ettiÄŸi bir bölge oluyor.Canlı olarak dinleyebileceÄŸiniz caz müzisyenlerinin çalıp söylediÄŸi kulüplerden, tekno müziÄŸin sabahlara kadar susmadığı mekanlara, en ünlü müzikallerden striptiz kulüplerine kadar gece hayatının tüm renklerini San Francisco’da bulabilirsiniz. Ama sakın unutmayın ehliyet yaşının 16 olduÄŸu Kaliforniya eyaletinde, alkollü içki ve tütün satışıyla, barlara girme yaşı 21. Kapılarda kimlik kontrolü sıkı bir ÅŸekilde yapıldığından pasaportunuzu yanınızdan ayırmamanızı öneririm.Bir ilginç uygulama da sigara konusunda. EÄŸer tiryakiyseniz, San Francisco sigara bırakmanız için en ideal yer. Çünkü eyalet yasalarına göre bar ve gece kulüpleri dahil kapalı alanlarda sigara ve tütün mamüllerin içilmesi yasak. Ve bu yasağın uygulanmasında da çok kararlılar.Kısa bir turla mı gidersiniz, yoksa gidip uzun süre yaÅŸamayı mı tercih edersiniz onu bilmem ama bir yolunu bulup San Francisco’yu dünya gözüyle mutlaka görmelisiniz. Yiyin, için, gezin, sizi sıkan her ÅŸeyi boÅŸ vererek keyfinize bakın ve gerçek özgürlüğün tadını çıkarın.Â