Salvador’da tüm Brezilya kültürünü tanımak mümkün
Sabancı Üniversitesi mezunu mekatronik (makine, elektronik, yazılım) mühendisi Melih Celal Özgüle (26), bir firmada satış ve uygulama sorumlusu olarak çalışıyor.
Deniz İNCEOĞLU
dinceoglu@hurriyet.com.tr
Seyahat tutkusu aileden miras. Türkiye ve Avrupa’da pek çok şehir görmesine rağmen en çok etkilendiği şehir Brezilya’nın Bahia bölgesindeki Salvador.
2005’teki ilk gezisinin dönüşünde annesi Ayşe Sibel Torunoğlu’na (52) şehri öyle güzel anlatmış ki, geçen kasımda bir kez de birlikte gitmişler. Özgüle “Salvador’da Brezilya kültürünün her rengi görülebilir” diyor.
Gezmeyi seven, farklı coğrafyaları merak eden bir ailede büyüdüm. Türkiye’de gitmediğimiz şehir kalmadı. İlk yalnız gezimde Hollanda’ya izci kampına gittim. 14-17 yaşları arasında halk oyunları ekibiyle Avrupa ve Amerika’da dokuz ülke gezdim. Avrupa’daki 28 günlük otobüs turumda tüm önemli şehirleri gördüm, o günden bu yana sadece iş için Avrupa’ya gidiyorum. Vizesiz ülkeleri tercih ediyorum.
Sabancı Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken, 2005’te stajyer değişim programıyla üç ay Brezilya’da çalıştım. Sonrasında bir ayda ülkenin tüm doğu sahilini gezdim. Seyahat arzum pekişti. Dönüşte, gördüklerimi anneme anlattım. İsteği üzerine geçen sonbaharda Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Şili’de uzun bir tura çıktık.
AMAZON’DA PİRANHA IZGARA
Önce Sao Paulo’ya uçup, 2005’te evlerinde kaldığım aileyi ziyaret ettik. Ardından uçakla Campo Grande’ye gittik. Burası dünyanın en büyük bataklık ova alanı. Ne yazık ki tanınamamış. Halbuki şeklinden dolayı Amazon’dan çok daha fazla hayvan görme şansınız var. Biz kurak sezona rastladık, hayvanlar su kaynakları çevresinde toplanmıştı, rahatlıkla izlenebiliyordu. Buradan yaklaşık 30 saatlik otobüs yolculuğuyla Amazon Ormanları’nın merkezi Manuas şehrine geçtik. Üç günlük orman turuna katıldık. Sadece üstü yaprakla örtülü, su yükseldiğinde yüzebilen kulübelerde kaldık. Bir gece de ormanda hamakta yattık. Cibinlikle sivrisineklerden korunup, tüm gece ormanı dinleyerek uyumak güzeldi. Tek sorun gün içinde sivrisinekten korunmak için, 35 derece sıcakta uzun kollu, kapalı kıyafet zorunluluğuydu. Piranha tutup, ızgarasını tattık. Çok kılçıklıydı.
Manaus’tan okyanus kıyısındaki Recife’ye geçtik. Burada bir arkadaşımı ziyaret edip Fernando de Noronha adlı adaya gittik. Adanın su altı dalgıçlar için, ormanları doğaseverler için bir cennetti. Doğal koruma alanı olduğu için günde 400 turistten fazlası kabul edilmiyor.
Buradan Brezilya’nın 28 eyaletinden biri olan Bahia’nın başkenti Salvador’a geçtik. Şehir çok renkli bir kültüre sahip. Brezilya’nın yerel kültürleri ilk bakışta ayrışacak kadar farklı. Rio nasıl Samba’ysa, Salvador da “axe” müziğinin başkenti. Fakat Salvador’da farklı kültürleri birlikte görmek mümkün. Şehirde sömürge mimarisi hakim. Sekiz gün kaldığımız şehirde, konaklamak için denize yakın, sakin, turistik bölgeden uzak, güvenli Barra semtini tercih ettim. Şehir merkezi Pelourinho’daki hostellerde de konaklanabilir. Ama akşamları tıpkı İstanbul İstiklal Caddesi gibi gürültülü ve kalabalık oluyor. Dinlenmek için pek ideal değil. Barra’dan bir otobüs ya da taksiyle 10 dakikada Pelourinho’ya ulaşmak mümkün.
SOKAKTA, PLAJDA DANS
Öncelikle Pelourinho, yani tarihi bölgeyi gezdik. Salvador’da yılın her günü farklı kilisede ibadet etmek mümkün. 365 kilisesi var. Müze sayısı da çok. Ağırlık Afro Brezilya kültürünü yansıtanlarda. Dükkanlarda çok sayıda farklı enstrüman satılıyor. Eski şehri, Municipal adlı ana meydandan başlayarak gezmek en iyisi. Rio Branco Sarayı’nda (Beyaz Nehir) geçmişte eyalet yöneticileri yaşıyormuş. Biraz ilerideki Se Meydanı katedral ve bazilikalarla çevrili. Arkeoloji, etnografya ve Afro Brezilya müzeleri de burada. Müzeden yerel enstrümanlar ve fakirlerin dini Kandomle’nin ritüelleri hakkında bilgi alabilirsiniz. Şehirdeki Sao Francisco Katedrali, ülkenin en zengin dini yapısı. İç kaplamalarında 430 kilo altın kullanılmış. Kentin eski yapıları yavaş yavaş restore ediliyor.
Eski şehrin altında liman bölgesi var. Burada alışveriş seçeneği çok. Mercado Modelo’da Renda adlı meşhur kumaş işlerinden, sukabağı ya da hindistan cevizi kabuğundan yapılmış müzik enstrümanlarından alınabilir. Semtin bir diğer keyifli yanı her yerde “capoeira” dansı yapanların görülmesi. Plajda, sokağın ortasında birileri çalarken diğerleri dans ediyor.
Aslında Salvador’u sakin bir günde otomobille 20 dakikada keşfedebilirsiniz. Parke taşlı sokaklarında yürüyüp, müzeleri, kiliseleri, iki katlı, balkonlu eski binaları keşfetmek, kafelerin, restoranların tadını çıkarmak istiyorsanız en az bir haftaya ihtiyaç var.
HAKİKİ KANDOMLE RİTÜELİ
Salvador’un en ilginç gösterileri Kandomle ritüelleri. Afrika kökenli bu dine inananlar her hafta şehrin birkaç yerinde geceler düzenliyor. Çoğunlukla fakir semtlerde düzenlenen bu ritüelleri izlemeye giderken önlem almanızda yarar var. Tur firmaları ise turistler için güvenli bölgelerde sahte törenler düzenliyor.
Annemle gerçek bir Kandomle törenine gittik. Açık renk giysi koşulunu biliyordum, fakat pantolon koşulunu duymamıştım. Şortla gittiğimi gören bir yerli pantolon getirdi. Kadın ve erkek izleyiciler ayrı oturuyor, fotoğraf çekmek yasak. Ritüel, davul eşliğinde yürüyüşle başlıyor. Çemberin etrafında dönerek dans ediyorlar. Transa geçenleri, diğer kişiler kenara alıyor; bu kişiler tanrıyla iletişim kurmuş sayılıyor. Başaranlara tanrıların kıyafeti gibi otlu etekler ve başlıklar giydirilip ikinci seansa geçiliyor. Sonra tüm seyircilere, tören evinde pişirilen yemek muz yaprağının üzerinde servis ediliyor, elle yeniyor.
DENİZİ ÇAMUR RENGİNDE
Salvador’un dışına çıkmak isterseniz deniz otobüsüyle yaklaşık iki saatlik yolculukla Morro de Sau Polo Adası’na ulaşabilirsiniz. Otomobil, yol bulunmayan adada sokaklar kumdan. Pansiyonlar sahilde, iç bölgedeki tropik ormanlar yürüyerek ya da atla gezilebiliyor. Eşyalarımızı Barra’da bırakıp, adada iki gün kaldık. Brezilya’da nehirlerin taşıdığı alüvyon nedeniyle deniz çamur renginde, yüzmek zevksiz. Ancak plajda kumlara yatıp, hindistan cevizi yudumlamak büyük keyif. Gezi boyunca halkla İngilizce anlaştık, herhangi bir sorun yaşamadık.
GÜNEYDE ET, KUZEYDE DENİZ ÜRÜNLERİ MAKBUL
Brezilya’nın güneyinde kırmızı et popülerken bu bölgede deniz ürünleri gözde. Özellikle karides, ahtapot ve böcekler çok ilgi görüyor. En çok ızgara karidesle karşılaştık. “Moqueca” isimli, yahniye benzettiğim yemekleri ise çok özel; karides, kalamar, böcek gibi deniz ürünleri hindistan cevizli sosla fırında pişiriliyor. İsmi “denizin meyveleri” anlamına geliyor. Caipirinha isimli kokteyl çok meşhur. Şeker kamışından yapılan, yüksek alkollü Cachaça, ezilmiş limon ve bol şekerle çalkalanarak, limon parçaları eklenerek servis ediliyor. Yemekle çok iyi gidiyor.