Sakız ve Çeşme’yi yelken festivaliyle turlamak

Çeşme ve Alaçatı sadece İzmirlilerin değil tüm Ege aşıklarının vazgeçilmezi. Yelkencilerin de gözde beldelerinden biri. Belde yarışla da birleşince kıymeti artıyor. Çeşme Marina’nın bölgedeki tüm yat yarışlarına destek olması da çok önemli. Çeşme Kalesi’nin 500 metre ilerisinde yer alan marina Ege bölgesinin en otantik ve sempatik, halkla iç içe geçmeyi iyi başarmış, şıklığı ve mimarisiyle dikkat çeken, tekneler için hizmeti kusursuz veren bir marina. Yelkencilerin yarıştan sonra tüm gün vakit geçirebilecekleri bir yer.

Burada her sene el değiştiren mekanlar yerine, artık bir klasik olmuş, kendini lezzetleriyle kanıtlamış mekanlar ağırlıkta. Ferdi Baba, Tuzu Biberi, Bonjour Marina Brasserie bunlardan birkaçı, lezzet konusunda herkesin hemfikir olduğu yelkencilerin de en çok tercih ettiği başarılı restoranlar. Alış veriş ihtiyacınız için de her türden mağaza ve geceler için canlı müzik marinada yine elinizin altında.

Çeşme’den başlayan yarışla birlikte 8 deniz mili mesafedeki Sakız Adası’na varan 52 tekne ile birlikte denizden limana ve şehir merkezine giriş yapmak ve 500’e yakın yelkenciyle birlikte festival havasında adayı turlamak çok güzel. Adanın kalbi ana liman olduğu için hayat burada. Sahil yolunda liman boyunca bağlanmış yelkenliler ve cadde üzerine boylu boyunca sıralanmış taverna ve barlar oldukça keyifli. Genci, yaşlısı, turisti burada. Bizim meyhane dediğimiz tavernalarda yediğimiz malzemeleri ülkemizdekilerle aynı olsa da pişirme şekli ve lezzeti oldukça değişik. Biz limanda To Tsikoudo’da yedik ve lezzetini sevdik.

Limandan şehir merkezine doğru yürüyünce adanın eski sokaklarını ve 1970-1980’lerden ve belki de daha eski bina ve dükkânlarını görünce eski mahalle kültürünü burada da hissediyorsunuz. Şehir merkezinde İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi trafiğe kapalı ve alış veriş için mağazaların ve kafelerin olduğu popüler ve hareketli bir caddesi de var. Burada turlayıp bir kahve içmeden geçmeyin tabii.

Eğer liman değil de dağ köylerini görmek isterseniz adanın en eski köylerinden olan ilginç mimarisi ile Pirgi ve ortaçağı andıran labirent taş binalardan oluşan sokaklarıyla Mesta’yı mutlaka gezin. Zorba filmindeki atmosferi siz de hissedeceksiniz. Ve tabii ki modern mimarisi, dağlara bakan manzarası ve sakız ağaçlarından nasıl sakız üretildiğini görebileceğiniz Sakız müzesini de unutmayın. Geçen yıl bu köyleri ve müzeyi gezdiğimiz için bu yıl boş günümüzde adanın en sakin ve rüzgâr almayan koylarından olan Komi’de denize girdik. Suyun temizliği, sıcaklığı, iç içe geçmeyen şezlongları, ferahlığı ve ülkemiz plajlarında olmayan sakinliğiyle oldukça keyifliydi.

Sakız’da geçen iki keyifli günün ardından yarış filosu ile tekrar Çeşme’ye geçip oradan Alaçatı’da vakit geçirmek de iyi geldi. Alaçatı birbirinden güzel dükkanlarıyla yine tüm heybetiyle karşımızdaydı. Ancak Ege’de sezon henüz bitmemiş ve kalabalık devam ettiği için müzik sesleri de yüksekti. Ayrıca değişimin en büyük sembollerinden biri olan nargile kafelerden biri buraya da açılmış.

Ancak sokaklarının güzelliğinden gözlerimizi alamadığımız Alaçatı’da beldenin en popüler ve keyifli restoranlarından Kapari’de yediğimiz müthiş lezzetlerden sonra Before Sunset Beach’te yapılan ödül töreni ile festival ve gezi de sona erdi. Son olarak regattanın büyük kupasını da bu sene İzmirli Arnes ekibi kazandı.