Hüseyin YURTTAŞ
Son Güncelleme:
Sahilinde yazı uğurlayın kaplıcalarında dinçleşin
Kuzey Ege kıyılarının incilerinden biri Dikili’dir. İzmir’in bu ilçesi merkeze 118 kilometre uzaklıkta. Baharın ve güzün; hatta kışın; fakat ille de yazın yolu Ege’ye düşenlerin en önemli uğrakların biri. Çünkü bunun için, oraya uğramak, orada gündelemek ve gecelemek için çok önemli nedenler var. Öncelikle deniz ve kırk kilometreye ulaşan plajlar. İnanılmaz güzellikteki koylar. Harika doğa. Termal tedavi ya da tatil olanakları...
Ah şunun bir farkında olsak ve ona gereğince değer versek! Şöyle bir düşünün, boydan boya Karadeniz, iki yakasıyla Marmara, Boğazlar, Saros Körfezi, Ege ve Akdeniz kıyıları... Binlerce kilometre kıyı ve ona yakın plaj... Gezgin olsanız ve gidip görseniz, hangi birini öveceğinizi şaşırırsınız. Kimileri öylesine ilginç ve zengin yerlerdir ki, onları anlatabilmek için ne söyleseniz, ne yazsanız eksik kalır.
Mevsim sonbahar dönüyor, ülkemiz boydan boya eylül güzelliklerle bezenmiş durumda. Yaylalardan kıyılara nice güzellik Anadolu harmanının savrultusuyla esip duruyor. Yaz denince gözümüz kıyılarda olur. Bir esinti, bir serinlik ve suyun çağıran sesi...
Mavi düşlere açılmak için kimi zaman birkaç kulaç atmak bile yeter. Eylülün herkesi çeken, aydınlık içindeki büyüsüdür bu.
DOĞAL ŞİFA KAYNAKLARI
Güz dinginliğinde bir başka güzeldir Dikili. Bahar, zaten her yerde fışkıran güzellikler mevsimi değil midir? Kış yalnızlığında ise sıcak bir sığınma evidir. Çünkü Dikili, sıcak su kaynakları ve termal kaplıcalar bakımından son derece zengin bir yer. Kaplıcalar, geçmişten günümüze Dikili ve çevresinin ilgi odağı olmuş şifa kaynakları. Romatizma, kireçlenme, cilt hastalıkları ve börek taşı ile ilgili sağlık sorunlarına buralarda çözüm aranıyor ve bulunuyor.
Nebiler, Kocaoba, Bademli Deniz Ilıcası, Çamur Ilıcası gibi ılıca ve kaplıcalar dört mevsim emrinizde. Zeytin Dalı tesisi ise Dikili-Bergama arasında, anayolun hemen kenarında yeşilliklerle örtülü farklı ve kendinizi dinleyebileceğiniz bir cennet.
İlçede belli başlı geçim kaynakları turizm, balıkçılık, hayvancılık, zeytincilik, sebze ve meyve yetiştiriciliği. Seracılıkla örtü altında birçok sebze çeşidi ülkemizin en geniş termal ısıtmalı alanlarında yetiştirilmekte. Dikilililer, Avrupa’da üçüncü ve Türkiye’nin en büyük seralarına sahip olduklarını özellikle vurgulamakta.
Dikili’nin önemli bir gelir kaynağı granit. Kaliteli granit üretiminde sayılı yerlerden. Önemli bir perlit madeni yatağı da bulunuyor.
Dikili için zeytin ve zeytinyağı üretimi de yaşamsal bir önem taşımakta. Tüm dikili halkı yemeklik olarak bunları kullandıkları gibi, üretim fazlasını satarak aile giderleri için önemli bir kaynak elde etmekte.
MİDİLLİ BİR ADIM ÖTEDE
Dikili’de günler, uysal bir iyimserlikle akar gider. Denizi sevenler plajları doldurur. Bazıları günün her saatinde kıyıdaki kafeteryalarda denizi solumayı tercih eder. Kimi günler Midilli’den gelen feribot şenlendirir kıyıyı ve çarşıyı. Yunan komşularımızla gittikçe gelişen ilişkiler içinde, kıyı ilçelerimiz ve ada halkları buluşmalarının en güzellerinden, en içtenliklilerinden biri de Dikili’de gerçekleşmektedir. Midillililerin bir kısmı geldiklerinde bir iki gün konaklayıp öyle döner. Dilerseniz siz de Midilli’ye de günübirlik gidip dönebilirsiniz. Kalmaksa, sizin olanaklarınıza ve koşullarınıza bağlı. Gönül, bu dostluk köprüsünün her daim açık olacağı, gerçekten “komşuya gider gibi” gidilip gelinebileceği günlerin bir an önce gelmesini istiyor. Bu bile önemli bir aşama.
Dikili’nin en ilginç köşelerinden biri de Bademli köyü. Bademli koyları, turkuvazdan tirşeye, sonra da çivit mavisine değişen sularıyla inanılmaz görüntüler sergiler önünüzde. Eylülde oralarda yüzmek, doğanın bağrında yeniden doğarcasına yıkanıp arınmak demektir.
Gezme meraklıları için, Dikili’nin güneyindeki Karadağ’a tırmanıp yücelerden Arşipel’e bakmak da mümkün. Belli bir noktadan sonra 1,5 kilometre kadar yürüyerek, dağcılık ve serüven tatlarıyla oradaki krater gölü Karagöl’ün yanı başına çökmek ve Karagöl’ün, çevresinin yeşil bir göz gibi ışımasını gözlemek de...
Bademli’ye gitmişken, “koruk suyu” içmeden geçmek olmaz. Yerel bir tat bu. Ancak, bildiğimiz koruğun sıkılıp şekerlenmesiyle elde edileninden değil. 300-400 yıllık geleneğe göre, tanelenmiş siyah yediveren üzümün koruğu yıkanıp bir kaba konur ve onları örtecek kadar su eklendikten sonra kaynatılır. Tülbentle süzüldükten sonra bir kaba konulup uygun oranda şeker ilave edilerek tekrar kaynatılır ve reçel kıvamına getirilir. Elde edilen koruk şurubunun içine ıtır çiçeği atılır ki, kokulansın. Şişelenerek saklanır. Saklama süresi 2-3 yılı bulur. Beşte bir oranında şekerlendirilerek içilir.
BARIŞI, DEMOKRASİYİ FESTİVALLE KUTLUYOR
Ege’de yazın festivaller birbirini izler. Çokluk nedeniyle tarihleri çakışanlar olur. Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Festivali, kesinlikle kültür ağırlıklı. Sözde sanatçılara büyük paralar verilerek düzenlenen konserlere yer yok bu festivalde. Daha alçakgönüllü bütçelerle, topluma bir şeyler söylemek hedefleniyor. Aydınlar, yazarlar, düşün insanları, toplum önderleri, siyasiler Dikili’nin değişik yerlerine Çamlaraltı başta olmak üzere kahvelere yayılmış söyleşi, panel gibi programlarda seçilmiş konular üzerinde görüşlerini belirtiyor. Oyunlar, sergiler festivale ayrı bir zenginlik katıyor. Dikili festivali, özgün kültürel yanıyla Dikili dışından da ilgi görüyor.
İLÇEYİ ATATÜRK BOTANİK BAHÇESİ’NDEN SEYREDİN
Vaktiyle Almanya’da bulunmuş, Monte Macit lakaplı kişi buraya bir botanik bahçesi kurmayı düşünmüş, önermiş ve kişisel emeğiyle biraz da belediyeden destek alarak gerçekleştirmiş. Dikili’ye hakim bir tepe ve çevresi böylece Atatürk Botanik Bahçesi haline gelmiş. Botanik bahçesinde 3 bin çeşit bitki bulunuyor. Bana kadri bilinmemiş bir yer gibi gözüktü. Oranın bakımını gönüllü olarak üstlenmiş Yüksel Mergen olmasa, terk edilmiş bile denilebilecek. Atatürk Botanik Bahçesi’nden Dikili’yi seyretmek başka bir güzellik. Şehrin damı gibi burası. Ötede Deniz ve karşıda Midilli... Burası, dört mevsim kullanılabilecek bir tesisle ve seyir teraslarıyla çok çekici hale getirilebilir...
ZEYTİNYAĞLI VE BALIĞA DOYUN
Dikili mutfağında zeytinyağlı Ege yemekleri çok doğal olarak başı çekiyor. Çünkü Dikili, zeytinle ve zeytinyağıyla binyıllardır haşır neşir olan bir yer. Simgesi bile, barışın simgesi olan zeytin dalı.
Dikili’de, Ege’nin en temiz sularından tutulmuş balıklar ve öteki deniz ürünleri farklı lezzetleriyle sizi bekliyor. Çipura, levrek, barbun, kefal, mercan, mırmır, melanur başta olmak üzere balık çeşitleri ile ahtapot, karides, kalamar gibi öbür deniz ürünleri, günbatımında bir başka güzel olan Dikili’de sofranızı süslemeye her daim hazırdır.
Mevsim sonbahar dönüyor, ülkemiz boydan boya eylül güzelliklerle bezenmiş durumda. Yaylalardan kıyılara nice güzellik Anadolu harmanının savrultusuyla esip duruyor. Yaz denince gözümüz kıyılarda olur. Bir esinti, bir serinlik ve suyun çağıran sesi...
Mavi düşlere açılmak için kimi zaman birkaç kulaç atmak bile yeter. Eylülün herkesi çeken, aydınlık içindeki büyüsüdür bu.
DOĞAL ŞİFA KAYNAKLARI
Güz dinginliğinde bir başka güzeldir Dikili. Bahar, zaten her yerde fışkıran güzellikler mevsimi değil midir? Kış yalnızlığında ise sıcak bir sığınma evidir. Çünkü Dikili, sıcak su kaynakları ve termal kaplıcalar bakımından son derece zengin bir yer. Kaplıcalar, geçmişten günümüze Dikili ve çevresinin ilgi odağı olmuş şifa kaynakları. Romatizma, kireçlenme, cilt hastalıkları ve börek taşı ile ilgili sağlık sorunlarına buralarda çözüm aranıyor ve bulunuyor.
Nebiler, Kocaoba, Bademli Deniz Ilıcası, Çamur Ilıcası gibi ılıca ve kaplıcalar dört mevsim emrinizde. Zeytin Dalı tesisi ise Dikili-Bergama arasında, anayolun hemen kenarında yeşilliklerle örtülü farklı ve kendinizi dinleyebileceğiniz bir cennet.
İlçede belli başlı geçim kaynakları turizm, balıkçılık, hayvancılık, zeytincilik, sebze ve meyve yetiştiriciliği. Seracılıkla örtü altında birçok sebze çeşidi ülkemizin en geniş termal ısıtmalı alanlarında yetiştirilmekte. Dikilililer, Avrupa’da üçüncü ve Türkiye’nin en büyük seralarına sahip olduklarını özellikle vurgulamakta.
Dikili’nin önemli bir gelir kaynağı granit. Kaliteli granit üretiminde sayılı yerlerden. Önemli bir perlit madeni yatağı da bulunuyor.
Dikili için zeytin ve zeytinyağı üretimi de yaşamsal bir önem taşımakta. Tüm dikili halkı yemeklik olarak bunları kullandıkları gibi, üretim fazlasını satarak aile giderleri için önemli bir kaynak elde etmekte.
MİDİLLİ BİR ADIM ÖTEDE
Dikili’de günler, uysal bir iyimserlikle akar gider. Denizi sevenler plajları doldurur. Bazıları günün her saatinde kıyıdaki kafeteryalarda denizi solumayı tercih eder. Kimi günler Midilli’den gelen feribot şenlendirir kıyıyı ve çarşıyı. Yunan komşularımızla gittikçe gelişen ilişkiler içinde, kıyı ilçelerimiz ve ada halkları buluşmalarının en güzellerinden, en içtenliklilerinden biri de Dikili’de gerçekleşmektedir. Midillililerin bir kısmı geldiklerinde bir iki gün konaklayıp öyle döner. Dilerseniz siz de Midilli’ye de günübirlik gidip dönebilirsiniz. Kalmaksa, sizin olanaklarınıza ve koşullarınıza bağlı. Gönül, bu dostluk köprüsünün her daim açık olacağı, gerçekten “komşuya gider gibi” gidilip gelinebileceği günlerin bir an önce gelmesini istiyor. Bu bile önemli bir aşama.
Dikili’nin en ilginç köşelerinden biri de Bademli köyü. Bademli koyları, turkuvazdan tirşeye, sonra da çivit mavisine değişen sularıyla inanılmaz görüntüler sergiler önünüzde. Eylülde oralarda yüzmek, doğanın bağrında yeniden doğarcasına yıkanıp arınmak demektir.
Gezme meraklıları için, Dikili’nin güneyindeki Karadağ’a tırmanıp yücelerden Arşipel’e bakmak da mümkün. Belli bir noktadan sonra 1,5 kilometre kadar yürüyerek, dağcılık ve serüven tatlarıyla oradaki krater gölü Karagöl’ün yanı başına çökmek ve Karagöl’ün, çevresinin yeşil bir göz gibi ışımasını gözlemek de...
Bademli’ye gitmişken, “koruk suyu” içmeden geçmek olmaz. Yerel bir tat bu. Ancak, bildiğimiz koruğun sıkılıp şekerlenmesiyle elde edileninden değil. 300-400 yıllık geleneğe göre, tanelenmiş siyah yediveren üzümün koruğu yıkanıp bir kaba konur ve onları örtecek kadar su eklendikten sonra kaynatılır. Tülbentle süzüldükten sonra bir kaba konulup uygun oranda şeker ilave edilerek tekrar kaynatılır ve reçel kıvamına getirilir. Elde edilen koruk şurubunun içine ıtır çiçeği atılır ki, kokulansın. Şişelenerek saklanır. Saklama süresi 2-3 yılı bulur. Beşte bir oranında şekerlendirilerek içilir.
BARIŞI, DEMOKRASİYİ FESTİVALLE KUTLUYOR
Ege’de yazın festivaller birbirini izler. Çokluk nedeniyle tarihleri çakışanlar olur. Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Festivali, kesinlikle kültür ağırlıklı. Sözde sanatçılara büyük paralar verilerek düzenlenen konserlere yer yok bu festivalde. Daha alçakgönüllü bütçelerle, topluma bir şeyler söylemek hedefleniyor. Aydınlar, yazarlar, düşün insanları, toplum önderleri, siyasiler Dikili’nin değişik yerlerine Çamlaraltı başta olmak üzere kahvelere yayılmış söyleşi, panel gibi programlarda seçilmiş konular üzerinde görüşlerini belirtiyor. Oyunlar, sergiler festivale ayrı bir zenginlik katıyor. Dikili festivali, özgün kültürel yanıyla Dikili dışından da ilgi görüyor.
İLÇEYİ ATATÜRK BOTANİK BAHÇESİ’NDEN SEYREDİN
Vaktiyle Almanya’da bulunmuş, Monte Macit lakaplı kişi buraya bir botanik bahçesi kurmayı düşünmüş, önermiş ve kişisel emeğiyle biraz da belediyeden destek alarak gerçekleştirmiş. Dikili’ye hakim bir tepe ve çevresi böylece Atatürk Botanik Bahçesi haline gelmiş. Botanik bahçesinde 3 bin çeşit bitki bulunuyor. Bana kadri bilinmemiş bir yer gibi gözüktü. Oranın bakımını gönüllü olarak üstlenmiş Yüksel Mergen olmasa, terk edilmiş bile denilebilecek. Atatürk Botanik Bahçesi’nden Dikili’yi seyretmek başka bir güzellik. Şehrin damı gibi burası. Ötede Deniz ve karşıda Midilli... Burası, dört mevsim kullanılabilecek bir tesisle ve seyir teraslarıyla çok çekici hale getirilebilir...
ZEYTİNYAĞLI VE BALIĞA DOYUN
Dikili mutfağında zeytinyağlı Ege yemekleri çok doğal olarak başı çekiyor. Çünkü Dikili, zeytinle ve zeytinyağıyla binyıllardır haşır neşir olan bir yer. Simgesi bile, barışın simgesi olan zeytin dalı.
Dikili’de, Ege’nin en temiz sularından tutulmuş balıklar ve öteki deniz ürünleri farklı lezzetleriyle sizi bekliyor. Çipura, levrek, barbun, kefal, mercan, mırmır, melanur başta olmak üzere balık çeşitleri ile ahtapot, karides, kalamar gibi öbür deniz ürünleri, günbatımında bir başka güzel olan Dikili’de sofranızı süslemeye her daim hazırdır.