Barış AKPOLAT
Son Güncelleme:
Rüzgarınız bol olsun
Yelkenciler için yılın en heyecanlı anı geldi çattı. 39 yıldır düzenlenen Deniz Kuvvetleri Kupası ve Doğu Ege Yelken Haftası ya da en bilindik ismiyle Aşağı Yarışı, 23-28 Temmuz haftasında İstanbul Çeşme arasında düzenleniyor. Her yıl uzun, yorucu ve çetrefilli geçen yarış bu yıl daha da zorlayıcı olacak. Birçok ünlü ismin de gerek kaptan gerek ekip olarak katıldığı yarışta yabancı ekip kiralayan takımlar da var
Mücadele kelimesinin sözlük anlamını bulduğu bir yarış Aşağı Yarışı. Türlü zorluk ve sıkıntının yelkencilerin başından eksik olmadığı, rüzgar için sürekli dua edilen, bir deniz macerası... TAYK (Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulubü) tarafından düzenlenen yarışlar, 1987’ye kadar Türk Donanma Vakfı adıyla gerçekleşirken o yıldan itibaren Deniz Kuvvetleri Kupası (D.K.K) adını aldı. Geçen yıla kadar çeşitli etaplardan oluşan bu zorlu yarış, bu yıl tek etaba düşürüldü. 23 Temmuz’da İstanbul Çengelköy’den Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in başlama düdüğüyle yola çıkacak olan yelkenlilerin hedefi Çeşme. Aslında arka arkaya iki yarış var. Bunlardan ilki Deniz Kuvvetleri Kupası, diğeri Doğu Ege Yelken Haftası. Fakat her ikisi de TAYK tarafından düzenleniyor. Ve yelken camiası her ikisine birden Aşağı, Güney ya da Büyük Yarış adını veriyor. Deniz Kuvvetleri Kupası, İstanbul Çeşme arasındaki birincinin olurken Çeşme’de de Doğu Ege Yelken Haftası organize edilecek.
GEÇEN YILKİ RÜZGARSIZLIK BU YIL DA OLACAK MI
Geçen yılki yarışta, İstanbul’dan yola çıkan 66 tekne, rüzgarsızlık yüzünden Ahırkapı açıklarında kalmış ve ilk etabın sonu olan Bozcaada’ya 44 saatte varabilmişti. Oysa teknelerinde sadece 16 saatlik su stoku bulunuyordu. 66 teknenin ekibi susuzluktan bitap düşüp motor çalıştırdıkları için diskalifiye olmuş, sadece dokuz tanesi yelkenleriyle Bozcaada’ya varabilmişti.
Bu yıl herkes farklı olmasını umuyor. “Rüzgar varsa sorun yok” diyen yelkenciler zorlu kapışmaya hazır. Üstelik etapta da değişiklik var. Geçen yıl İstanbul’dan yola çıkan tekneler ilk önce Bozcaada’ya gidip oradan da Çeşme’ye geçmişti. Çeşme’de yapılan koy içi yarışlardan sonra ise Bodrum, yarışın son durağı olmuştu. Bu yıl Bozcaada sadece bir kapı görevi görecek. İstanbul’un ardından Çanakkale Boğazı’na girecek olan yelkenliler, Bozcaada Marina’nın çıkışındaki kapıdan geçip duraksamadan Çeşme’ye inecekler. Bu rota değişikliği sadece keyif ve eğlence için yarışa katılanları üzecek olsa da profesyoneller yeni rotadan gayet memnun.
GÜNEYE İNMENİN MALİYETİ EN AZ 7 BİN EURO
Aşağı Yarışı’nın her yıl katılan müdavimleri var. Tekne sahipleri ya da ekiplerin vazgeçilmez elemanları her yıl yıllık izinlerini bu yarış için kullanıyorlar. En ünlülerinden biri Power FM DJ’lerinden Geveze. Yarışlara dört yıldır katılan sunucunun Bluemoon SLX isimli bir teknesi var. Genelde kendi yelkenlisiyle yarışa katılan Geveze bu yıl sponsor desteği bulamadığı için Hakan Börteçene’nin ekibinde yedek dümenci olarak görev yapacak. Bluemoon SLX’in Geveze ile birlikte ortağı olan Erdoğan Çekiçer ise aynı ekipte yedek rüzgaraltı olarak hazır bulunacak.
“Güney Yarışı çok maliyetlidir. Sponsorsuz yapılması çok zor. Geçen yıl sadece iki balonumuz patlamıştı. Balonların tanesi 2-3 bin Euro arası. Güney’e hiç durmadan inmenin maliyeti en iyi ihtimalle 5 bin Euro. Çünkü ufak da olsa teknenin hasar alınması kaçınılmaz. Bir de yolculuk masraflarını eklersek bir teknenin maliyeti ortalama 7 bin Euro” diyen Geveze bu yılki rota değişikliğinin sorun olmadığını, tek ihtiyaçları olan şeyin rüzgar olduğunu söylüyor. Hakan Börteçene’nin teknesi Aquavit de yarış için, Bodrum’dan İstanbul’a getirildi. Tecrübeli yelkenciler henüz birlikte antrenman yapamadılar ama uzun süredir birbirlerini tanıdıkları için bunu sorun olarak görmüyorlar.
İLK TÜRK SERİ ÜRETİM YELKENLİSİNDE İTHAL EKİP
Geçen yıl Sirena Marine tarafından Azurre 40 isimli ilk Türk seri üretim teknesinin prototipi de bu yılki yarışın yenilikleri arasında. Geçen yılki ilk yarışlarında türlü aksaklıkların peşini bırakmadığı ekip, şampiyonadan yorgun ve mutsuz dönmüştü. Fakat bu yıl yenilenip geliştirilen Azurre 40, yarışa ithal bir ekiple giriyor. Danimarka’dan kiralanan ekibin başında ise Stig Westergaard olacak. Birçok kişiye göre Westergaard dünyanın en iyi 15 yelkencisindern biri. Ekibin içindeki tek Türk usta bir yelkenci olan Selim Kakış. Yarışın favorisi olarak gösteriliyorlar ama aynı durum geçen yıl da geçerliydi. Sirena Marine’in iki hedefi var: Hem Deniz Kuvvetleri Kupası’nı kaldırmak ondan sonra da European Yacht Of The Year 2010’da Azurre 40’ın Avrupa’nın en iyi yelkenlisi seçilmesi.
Yarışın bir diğer müdavimi ise Aydın Yurdum. IRC 2’de Goblin isimli teknesiyle hazırlanan Yurdum, yaklaşık 30 yıldır Aşağı Yarışı’na katılıyor. Geçen yıl Vedat Tezman ile Çin’de yapılan China Cup yarışına katılıp beklentilerin çok üstünde bir başarıyla geri dönen Yurdum: “Bu yıl da Vedat ile China Cup’a katılacağız. Fakat bu sefer Çin’e iki ayrı ekip olarak gidiyoruz. Geçen yılki China Cup’tan sonra hiç uluslararası yarışa girmedim. Ama Güney Yarışı’nın yeni rotası çok hoşumuza gitti. Geçen yıl rüzgarsızlıktan çok çektik ve kısa rotalardan çok sıkılmıştık. Bu yıl, İstanbul-Çeşme arası durmadan gidecek olmamız en az iki gece deniz üzerinde olacağımız anlamına geliyor. Bu da gerçek bir off-shore yarışı demek. Ayrıca her yıl biz Bozcaada’dayken hem otel hem de restoran fiyatları üç katına çıkıyor. Sırf bu yüzden Bozcaada’nın rotadan çıkmasına sevindik” diyor. Aydın Yurdum 2011’de China Cup’ta aynı ekipte yarıştığı Kaan İş ile birlikte iki kişilik bir yarışa katılmayı planladıklarını da ekliyor.
AMATÖR YARIŞÇILARI DA KUPA HEYECANI SARDI
Yarışa katılan ekiplerden bir diğeri de Vedat Doğan ve yelkenlisi WOW Hotels Galatea. Doğan, 10 yıllık yelken eğitmeni ve yine 10 yıldır Güney Yarışı’nı yakından takip ediyor. İlk defa kendi yelkenlisiyle yarışa katılacak olan Doğan’ın ekibi ise yine ilk defa Aşağı Yarışı’na katılan kendi öğrencilerinden oluşuyor. Bankacılar ve sigortacılardan oluşan ekip IRC 4 sınıfında yarışacak. Yelken hocası “Sadece yedek dümencimiz profesyonel. Birimiz uyurken diğerimiz komutaya geçecek. Ekibin geri kalanı ise amatörlerden oluşuyor. Bu yarış için daha antrenman yapamadık ama daha önce birçok yarışa birlikte girdik. Üç haftadır tekneyi hazırlıyoruz. Haftaçi düzenli yarış antrenmanları yapacağız” diyor. Rotanın kendileri için sorun olmadığını, fakat IRC 5 gibi görece daha iddiasız yarışçıların bulunduğu bir kategoride kimsenin 270 mil (435 kilometre) boyunca durmadan gitmek istemeyeceklerini belirtiyor: “Asıl amacım kendi sınıfımızın ödülünü almak değil. Teknedeki uyumun ve düzenin sağlanması her şeyden önceki hedefim.”
PROFESYONELLERDEN ROTANIN EN TEHLİKELİ NOKTALARI
* İstanbul’dan yola çıktıktan sonra Büyükçekmece açıklarından itibaren karadan çok sert rüzgar esmeye başlar. Özellikle Poyraz tatminkardır. Fakat aynı zamanda aşırı bindirmeden dolayı tehlike yaratabilir.
* Marmara Denizi’ne çıktıktan sonra Çanakkale Boğazı’nı geçene kadar her yer, yoğun gemi trafiği nedeniyle tehlikelidir. Rüzgarsızlık burada tehlike yaratabilir. Çünkü rüzgarsız kalan yelkencilerin konsantrasyonu bozulur bu da yoğun trafikte sıkıntı yaratır.
* Çanakkale Boğazı, tüm yelkenciler için rotanın en tehlikeli noktası. Çanakkale Boğazı’ndaki yoğun gemi trafiği yelkencileri kötü etkiliyor. Yelkenin, rüzgarı verimli kullanması için yaptığı kavança ve tramolalar gemi trafiği için de ciddi risk.
* Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu’nun şekli, Boğaz’daki bir dirsek gibidir. Tüm gemi ve tekneler burayı geçerken yaklaşık 90 derecelik bir dönüş yapar. Geçilmesi o kadar zor ki Çanakkale Savaşı sırasında düşman donanmasının geçemediği nokta işte burasıdır. Yelkenlilerin burada bazen 350 metrelik gemilerin arasından geçmeleri gerekir. Bu da bolca çatışma yaşanmasına sebep olur. Usta yelkenciler, bu bölgelerde yarışma heyecanını bir kenara bırakıp can güvenliğine konsantre olmanın önemini vurguluyor.
* Çanakkale Boğazı’nın çıkışı ve Kuzey Ege’ye girişte hava birden çok sertleşebilir bu da büyük tehlike doğurabilir. Burada da devreye azami dikkat giriyor.
* Çanakkale Boğazı’ndan çıkarken kestirmeden gitmeye kalkılırsa Kumkale açıklarında kum bankları vardır. Sığlıklara girildiği taktirde tekne zarar görebilir.
* Gelibolu öncesi sığlıklarda, Doğan Aslan kum bankı vardır burada da karadan gelen rüzgarı daha verimli kullanmak için sığlıklara girilirken dikkat etmek gerekir.
* Sakız Kanalı’ndan geçip Çeşme’ye gidilirken dışarda 25 kt esen rüzgar içerde 40 kt’a kadar çıkabiliyor. Bu da rüzgarın ortalama 75 kilometreyle esmesi demek.
* Çeşme Kanalı’nın girişine doğru Papaz Adası’na varılırken solda kalan kayalıklara dikkat etmek gerekir. Normal teknelerle geçilebilen bölgede yelkenlinin salması ve dümeni palası zarar görebilir. Buradan geçenler var fakat bölgeyi iyi bilmeyenler için ciddi sonuçlar doğurabilir.
GEÇEN YILKİ RÜZGARSIZLIK BU YIL DA OLACAK MI
Geçen yılki yarışta, İstanbul’dan yola çıkan 66 tekne, rüzgarsızlık yüzünden Ahırkapı açıklarında kalmış ve ilk etabın sonu olan Bozcaada’ya 44 saatte varabilmişti. Oysa teknelerinde sadece 16 saatlik su stoku bulunuyordu. 66 teknenin ekibi susuzluktan bitap düşüp motor çalıştırdıkları için diskalifiye olmuş, sadece dokuz tanesi yelkenleriyle Bozcaada’ya varabilmişti.
Bu yıl herkes farklı olmasını umuyor. “Rüzgar varsa sorun yok” diyen yelkenciler zorlu kapışmaya hazır. Üstelik etapta da değişiklik var. Geçen yıl İstanbul’dan yola çıkan tekneler ilk önce Bozcaada’ya gidip oradan da Çeşme’ye geçmişti. Çeşme’de yapılan koy içi yarışlardan sonra ise Bodrum, yarışın son durağı olmuştu. Bu yıl Bozcaada sadece bir kapı görevi görecek. İstanbul’un ardından Çanakkale Boğazı’na girecek olan yelkenliler, Bozcaada Marina’nın çıkışındaki kapıdan geçip duraksamadan Çeşme’ye inecekler. Bu rota değişikliği sadece keyif ve eğlence için yarışa katılanları üzecek olsa da profesyoneller yeni rotadan gayet memnun.
GÜNEYE İNMENİN MALİYETİ EN AZ 7 BİN EURO
Aşağı Yarışı’nın her yıl katılan müdavimleri var. Tekne sahipleri ya da ekiplerin vazgeçilmez elemanları her yıl yıllık izinlerini bu yarış için kullanıyorlar. En ünlülerinden biri Power FM DJ’lerinden Geveze. Yarışlara dört yıldır katılan sunucunun Bluemoon SLX isimli bir teknesi var. Genelde kendi yelkenlisiyle yarışa katılan Geveze bu yıl sponsor desteği bulamadığı için Hakan Börteçene’nin ekibinde yedek dümenci olarak görev yapacak. Bluemoon SLX’in Geveze ile birlikte ortağı olan Erdoğan Çekiçer ise aynı ekipte yedek rüzgaraltı olarak hazır bulunacak.
“Güney Yarışı çok maliyetlidir. Sponsorsuz yapılması çok zor. Geçen yıl sadece iki balonumuz patlamıştı. Balonların tanesi 2-3 bin Euro arası. Güney’e hiç durmadan inmenin maliyeti en iyi ihtimalle 5 bin Euro. Çünkü ufak da olsa teknenin hasar alınması kaçınılmaz. Bir de yolculuk masraflarını eklersek bir teknenin maliyeti ortalama 7 bin Euro” diyen Geveze bu yılki rota değişikliğinin sorun olmadığını, tek ihtiyaçları olan şeyin rüzgar olduğunu söylüyor. Hakan Börteçene’nin teknesi Aquavit de yarış için, Bodrum’dan İstanbul’a getirildi. Tecrübeli yelkenciler henüz birlikte antrenman yapamadılar ama uzun süredir birbirlerini tanıdıkları için bunu sorun olarak görmüyorlar.
İLK TÜRK SERİ ÜRETİM YELKENLİSİNDE İTHAL EKİP
Geçen yıl Sirena Marine tarafından Azurre 40 isimli ilk Türk seri üretim teknesinin prototipi de bu yılki yarışın yenilikleri arasında. Geçen yılki ilk yarışlarında türlü aksaklıkların peşini bırakmadığı ekip, şampiyonadan yorgun ve mutsuz dönmüştü. Fakat bu yıl yenilenip geliştirilen Azurre 40, yarışa ithal bir ekiple giriyor. Danimarka’dan kiralanan ekibin başında ise Stig Westergaard olacak. Birçok kişiye göre Westergaard dünyanın en iyi 15 yelkencisindern biri. Ekibin içindeki tek Türk usta bir yelkenci olan Selim Kakış. Yarışın favorisi olarak gösteriliyorlar ama aynı durum geçen yıl da geçerliydi. Sirena Marine’in iki hedefi var: Hem Deniz Kuvvetleri Kupası’nı kaldırmak ondan sonra da European Yacht Of The Year 2010’da Azurre 40’ın Avrupa’nın en iyi yelkenlisi seçilmesi.
Yarışın bir diğer müdavimi ise Aydın Yurdum. IRC 2’de Goblin isimli teknesiyle hazırlanan Yurdum, yaklaşık 30 yıldır Aşağı Yarışı’na katılıyor. Geçen yıl Vedat Tezman ile Çin’de yapılan China Cup yarışına katılıp beklentilerin çok üstünde bir başarıyla geri dönen Yurdum: “Bu yıl da Vedat ile China Cup’a katılacağız. Fakat bu sefer Çin’e iki ayrı ekip olarak gidiyoruz. Geçen yılki China Cup’tan sonra hiç uluslararası yarışa girmedim. Ama Güney Yarışı’nın yeni rotası çok hoşumuza gitti. Geçen yıl rüzgarsızlıktan çok çektik ve kısa rotalardan çok sıkılmıştık. Bu yıl, İstanbul-Çeşme arası durmadan gidecek olmamız en az iki gece deniz üzerinde olacağımız anlamına geliyor. Bu da gerçek bir off-shore yarışı demek. Ayrıca her yıl biz Bozcaada’dayken hem otel hem de restoran fiyatları üç katına çıkıyor. Sırf bu yüzden Bozcaada’nın rotadan çıkmasına sevindik” diyor. Aydın Yurdum 2011’de China Cup’ta aynı ekipte yarıştığı Kaan İş ile birlikte iki kişilik bir yarışa katılmayı planladıklarını da ekliyor.
AMATÖR YARIŞÇILARI DA KUPA HEYECANI SARDI
Yarışa katılan ekiplerden bir diğeri de Vedat Doğan ve yelkenlisi WOW Hotels Galatea. Doğan, 10 yıllık yelken eğitmeni ve yine 10 yıldır Güney Yarışı’nı yakından takip ediyor. İlk defa kendi yelkenlisiyle yarışa katılacak olan Doğan’ın ekibi ise yine ilk defa Aşağı Yarışı’na katılan kendi öğrencilerinden oluşuyor. Bankacılar ve sigortacılardan oluşan ekip IRC 4 sınıfında yarışacak. Yelken hocası “Sadece yedek dümencimiz profesyonel. Birimiz uyurken diğerimiz komutaya geçecek. Ekibin geri kalanı ise amatörlerden oluşuyor. Bu yarış için daha antrenman yapamadık ama daha önce birçok yarışa birlikte girdik. Üç haftadır tekneyi hazırlıyoruz. Haftaçi düzenli yarış antrenmanları yapacağız” diyor. Rotanın kendileri için sorun olmadığını, fakat IRC 5 gibi görece daha iddiasız yarışçıların bulunduğu bir kategoride kimsenin 270 mil (435 kilometre) boyunca durmadan gitmek istemeyeceklerini belirtiyor: “Asıl amacım kendi sınıfımızın ödülünü almak değil. Teknedeki uyumun ve düzenin sağlanması her şeyden önceki hedefim.”
PROFESYONELLERDEN ROTANIN EN TEHLİKELİ NOKTALARI
* İstanbul’dan yola çıktıktan sonra Büyükçekmece açıklarından itibaren karadan çok sert rüzgar esmeye başlar. Özellikle Poyraz tatminkardır. Fakat aynı zamanda aşırı bindirmeden dolayı tehlike yaratabilir.
* Marmara Denizi’ne çıktıktan sonra Çanakkale Boğazı’nı geçene kadar her yer, yoğun gemi trafiği nedeniyle tehlikelidir. Rüzgarsızlık burada tehlike yaratabilir. Çünkü rüzgarsız kalan yelkencilerin konsantrasyonu bozulur bu da yoğun trafikte sıkıntı yaratır.
* Çanakkale Boğazı, tüm yelkenciler için rotanın en tehlikeli noktası. Çanakkale Boğazı’ndaki yoğun gemi trafiği yelkencileri kötü etkiliyor. Yelkenin, rüzgarı verimli kullanması için yaptığı kavança ve tramolalar gemi trafiği için de ciddi risk.
* Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu’nun şekli, Boğaz’daki bir dirsek gibidir. Tüm gemi ve tekneler burayı geçerken yaklaşık 90 derecelik bir dönüş yapar. Geçilmesi o kadar zor ki Çanakkale Savaşı sırasında düşman donanmasının geçemediği nokta işte burasıdır. Yelkenlilerin burada bazen 350 metrelik gemilerin arasından geçmeleri gerekir. Bu da bolca çatışma yaşanmasına sebep olur. Usta yelkenciler, bu bölgelerde yarışma heyecanını bir kenara bırakıp can güvenliğine konsantre olmanın önemini vurguluyor.
* Çanakkale Boğazı’nın çıkışı ve Kuzey Ege’ye girişte hava birden çok sertleşebilir bu da büyük tehlike doğurabilir. Burada da devreye azami dikkat giriyor.
* Çanakkale Boğazı’ndan çıkarken kestirmeden gitmeye kalkılırsa Kumkale açıklarında kum bankları vardır. Sığlıklara girildiği taktirde tekne zarar görebilir.
* Gelibolu öncesi sığlıklarda, Doğan Aslan kum bankı vardır burada da karadan gelen rüzgarı daha verimli kullanmak için sığlıklara girilirken dikkat etmek gerekir.
* Sakız Kanalı’ndan geçip Çeşme’ye gidilirken dışarda 25 kt esen rüzgar içerde 40 kt’a kadar çıkabiliyor. Bu da rüzgarın ortalama 75 kilometreyle esmesi demek.
* Çeşme Kanalı’nın girişine doğru Papaz Adası’na varılırken solda kalan kayalıklara dikkat etmek gerekir. Normal teknelerle geçilebilen bölgede yelkenlinin salması ve dümeni palası zarar görebilir. Buradan geçenler var fakat bölgeyi iyi bilmeyenler için ciddi sonuçlar doğurabilir.