Ruh Detoksu İçin İstikamet Edirne
Kanat Atkaya
Edirne’ye gitmek için sayısız neden okudunuz, okuyacaksınız bu gazetede…
Kestirmeden söyleyeyim:
Tamamına katılıyorum…
Şehir harikulade. Yüksek binaların boğmasına izin verilmemiş, bulunduğunuz her noktadan gökyüzünü görebildiğiniz, yeşili bol, tertemiz, düzenli, trafik illetine tutulmamış bir huzur durağı…
Tarih?.. Nereye, hangi yöne baksanız ihtişamıyla veya sadeliğiyle, mimari özellikleriyle veya tarih atlasındaki önemli yeriyle gurur, hayret, hayranlık yaratan izlerin peşine düşebiliyorsunuz. Hangi birini sayayım?
Yemek-içmek?.. “Vay, vay, vay” demekten öte ne desem boş.
“Ciğer sevmem” diyen biri olarak tepeleme dolu tabağı rekor sürede “indirişimi” mi anlatayım? O enfes köfteleri mi? Bezeleri mi, peynirleri mi, helvaları mı?..
Müzik?.. Dans?.. Her noktadan yetenek fışkırıyor. Şehrin çarşısında tek başıma gezerken dinlediğim üniversiteli gençlerden, Meriç kenarındaki lokantada Roman havasından caz doğaçlamasına sıçrayışını
soluksuz izlediğim klarnetçiye her köşede, her mekânda harikulade performanslara şahitlik ettim. Bu konular ve daha fazlası hakkında uzman arkadaşlarımızın yazılarını okuyarak dört dörtlük bilgi sahibi olacağınıza eminim; zaten benim bahsetmek istediğim başka bir “hal”… Edirne hali… Edirne’de geçirdiğim kısa fakat dolu dolu zaman diliminde içime yerleşen, nakşolan “Edirne hali”, en kestirme ifadeyle bir “ruh detoksu” oldu.
Gruptan biraz daha erken vardığım II. Bayezid Külliyesi’nin yemyeşil bahçesinde otururken… Otele dönmek için bindiğim taksiyi kullanan “40 yıllık şoför” Aydın Ağabey’le, vardığımız noktada, otomobilin
içinde 10 dakika daha devam ettiğimiz harikulade sohbetin ortasındayken…
Çarşıda yanımdan akıp giden kalabalıktaki pırıl pırıl yüzleri, Eski Camii’nin önünde soluklananları izlerken…
Babacan, samimi tavırlarıyla, tertemiz gülümseyen hemşehrileri gibi bizlerin de kalbini çalan Başkan Recep Gürkan’ın sade, abartıdan uzak, duru konuşmalarını dinlerken… Ve mesela Meriç’in usul usul akan sularına dalıp derin hayallerle yüklü hazineler çıkartırken… Hep bu ruh detoksunu yaşadığımı, dinginleştiğimi, dengemi sağladığımı, huzur bulduğumu hissettim. Büyük şehirlerin sırtımıza vurduğu yükün, manasız koşturmacaların, yerli/yersiz endişelerin hafiflediğini, ağırlıktan çökmüş omuzların dikleştiğine şahitlik ettim…
İstanbul’dan 2, bilemediniz 3 saat uzakta bekliyor bütün bu güzellikler ve daha fazlası…
Acil durumda ruh detoksuna, Edirne’ye koşunuz; ben öyle yapacağım.
Kesin bilgi, dost tavsiyesidir…