Son Güncelleme:
Roma’da Arslantepe rüzgarı esiyor
Malatya civarındaki Arslantepe kazılarından çıkarılan arkeolojik eserler sergisi, Roma’da büyük ilgi gördü. 9 Ocak 2005 tarihine kadar devam edecek olan sergideki eserlerin arasında "dünyanın en eski kılıcı" da yer almakta.Arslantepe höyüğü, Büyük Malatya Ovası’nın güneydoÄŸusunda Toros sıradaÄŸlarında, Fırat’ın doÄŸu kıyısı ve modern kent arasındaki verimli bir vaha görünümündeki Orduzu beldesinde görkemli bir tarih hazinesi gibi yükselir. Binlerce yıllık süreç içinde geliÅŸen yerleÅŸmeler, yaklaşık 40m yüksekliÄŸinde ve toplan 4 hektarlık bir alanda geçmiÅŸi aydınlatan bir arÅŸiv gibi üst üste tabakalanmıştır. Höyük adını 18.yy gezginleri tarafından keÅŸfedilen Geç Hitit dönemi aslan heykellerinden almıştır. Kazılar ilk olarak 1930’lu yıllarda Fransız araÅŸtırmacılarla baÅŸladıktan sonra 1961 yılından bu yana Ä°talyan arkeologlar tarafından sürdürülmekte. Ä°talyan arkeologlar Salvatore M.Pugliesi ve Alba Palmieri ile baÅŸlayan kazı heyecanı günümüzde Marcella Frangipani’nin çalışmalarıyla tüm canlılığını korumakta. Ä°lk kent ve devletRoma La Sapienza Ãœniversitesi profesörü Frangipa’nin kazıları, özellikle de "kent"in ve ilk "devlet" organizasyonunun ortaya çıktığı dönemde oynadığı kilit rolü ortaya koydu. Arslantepe yerleÅŸmesi, IV.bin yılda devlet öncesi ve YakındoÄŸu’daki kentleÅŸme sürecini yansıtan önemli merkezlerden biridir. Frangipani ÅŸu sıralar yeni bir heyecan yaşıyor. Arslantepe höyüğünden çıkarılan 4000 eserden 182’si ÅŸu sıralar Roma’daki Mercati Traianei’de sergilenmekte. Etkinlik, La Sapienza Ãœniversitesi’nin 700.yıldönümü vesilesiyle Anadolu/Arslantepe. Gücün Kökenleri adıyla düzenlendi. Serginin en büyük vitrininde yer alan dokuz kılıcı, Frangipani henüz genç bir okutman iken 1976 yılında yaÄŸmurlu bir günde çamurlara bata çıka, her yeni buluntuyla biraz daha güç kazanarak çıkarmış toprağın altından. Tarihi an7 Ekim gününün coÅŸkusu hala taptaze: "Yıkılmış duvarların altından yine baÅŸka yıkıntılar çıkıyordu. Ä°lk baÅŸta kazının diÄŸer günlerde olduÄŸu gibi "olaÄŸan" bir ÅŸekilde süreceÄŸini sanmıştık. Oysa bir müddet sonra peÅŸ peÅŸe üç kılıç ve son olarak da sapı gümüş iÅŸlemeli olanı ve mızrakları bulduk. OlaÄŸanüstü işçilik gösteren tam 12 mızrak! "Frangipani’nin bulduÄŸu kılıçlar Tunç Çağı’nın en eski kanıtlarından biri. "Ä°.Ö. 3350-3000 yıllarına ait bu kılıçlar, savaÅŸa yönelik geliÅŸtirilmiÅŸ metalürjinin dünya çapındaki en eski örnekleri. "Anadolu’nun kaderini deÄŸiÅŸtiren teknolojik bilgiler Kafkasya üzerinden gelmiÅŸ" diyor Frangipani. Ve bu önemli buluntulardan tam 20 yıl sonra bir de kral mezarı bulunuyor Arslantepe’de. Mezarın içinde gömülü olan beÅŸ iskelet adeta bir detektiflik araÅŸtırması gibi incelendikten sonra mezarın ortasındaki çukurdaki taçlı iskeletin kral olduÄŸu anlaşıldı. Kral, omuzlarının etrafında vazolar ve 65 metal objeyle birlikte gömülmüş. Diri diri gömülmeDiÄŸer iskeletler genç bir erkeÄŸe, bir genç kıza ve iki küçük kız çocuÄŸuna ait. Bu iskeletler belki de bir kurban geleneÄŸi veyahut da yabancı bir kralla birlikte soyunun yok edilmesi çabasını yansıtıyor olabilir. Çünkü analiz raporları iki gencin diri diri gömüldüklerini ve genç kızın ölümünden birkaç gün önce travma ve kanama geçirdiÄŸini göstermekte. Arslantepe kazılarıyla ortaya çıkarılan buluntular dendroloji, paleobotanik ve arkeozooloji gibi bilim dallarının ortak çabalarıyla aydınlatılmakta. Kuzu ve domuz eti yiyen Arslantepeliler, erkek domuzları fazla büyümeden keserken, diÅŸilerini yavrulamaya bırakıyorlardı. Kim bilir yemekte neÅŸelenmek için ÅŸarap bile içmiÅŸlerdi. Kazılarda bulunan kültüre alınmış asma kalıntıları Ä°.Ö.3000 yıllarına ait. Ä°lk küreselleÅŸme olgusuRoma’daki sergi kentin kuruluÅŸunu, ilk heykelleri, bin yıllık evreleri, Ä°.Ö.3000-2700 yılları arasındaki göçleri ve yıkımları teker teker canlandırıyor. Açıklamalar ve krokiler, yerleÅŸmenin daha sonra güç sahibi rahiplerin monopolü "Sancta Sanctorum’a" dönüştüğünü gösteriyor. DiÄŸer bir vitrinde Ä°.Ö.3350 ve 3000 yıllarındaki fresklerin yapımında kullanılan taÅŸ paletleri ve sarayı güzelleÅŸtiren resimlerin reprodüksiyonlarını gören konuklar, Arslantepe höyüğündeki sanatsal geliÅŸmeleri hayranlıklı izliyorlar. Arslantepe buluntularını deÄŸerlendiren Frangipani, dünyadaki ilk küreselleÅŸme olgusunun kapitalizmle deÄŸil, dominant ekonomilerin ve politik sınıfların yok edilmesiyle doÄŸduÄŸuna inanıyor. Elde edilen güçle birlikte daha fazla yayılma ihtiyacı doÄŸuyordu. KiÅŸiyi gösteriÅŸli gösteren lüks malların elde edilmesi için kurulan ekonomik iliÅŸkilerle önemli bir ticaret ağı geliÅŸmiÅŸ ve böylece IV.bin yılda savunma stratejileriyle elde edilen servet daha fazla zenginliÄŸin kaynağı haline dönüştürülmüştür. Ne kadar varlıklısın?Arslantepe buluntuları geçmiÅŸteki kopuklukları birleÅŸtirmeye yaran yapboz parçaları gibi. Mesela 3-15cm’lik bulleler. Bulleler, mühürlerin kil üzerindeki baskılarıdır. Arslantepeliler mühürleriyle kentlerini güvence altına alıyorlardı ki bu da dünyadaki ilk saray sistemlerinden biri olsa gerek. Ä°lk baÅŸlarda "derebeyleri", sonra rahipler ve en sonunda da rahipler ve "asiller" olmak üzere yedinci bin yıldan itibaren vatandaÅŸların mallarını tıpkı bankerler gibi üçüncü ÅŸahısların hesabına onaylayarak güvence altına alıyorlardı. Ä°nsanların ne kadar varlıklı oldukları boyunları asılı mühürlerle anlaşılıyordu. Frangipani’nin ekibi 1979 yılında tüm bunları kanıtlayan dev bir ambar ve altı bin tane bulle bulmuÅŸtu. Bullelerin üzerindeki iÅŸaretleri çözme çalışmaları yirmi yıldan bu yana devam ediyor."Bugüne kadar 2200 bulleyi okuyabildik" diyor arkeolog. Bunlar bölgedeki ticari iliÅŸkiler, takas edilen mallar ve elde edilen kazançlar hakkında bilgiler veriyor. Frangipani’nin en büyük hayali sarayın tümünü ortaya çıkarmak. Çünkü orada hala çok büyük sürprizlerin gizli olduÄŸuna inanıyor. Ä°ki tane de güzel dileÄŸi var araÅŸtırmacının: Birincisi bölgedeki yaÅŸantıdan, iÅŸlerden, zenginlikten ve gıda ürünlerinde sorumlu güç sahiplerinin arÅŸivini bulabilmek. Ä°kincisi ise Ä°talya’da gerçekleÅŸtirilen muhteÅŸem sergiyi Türkiye’de tekrarlamak. Ne diyelim, umarız Frangipani’nin her iki dilediÄŸi de gerçekleÅŸir. Â