Rioja’nın şarabı kırmızı mimarisi fantezi zengini

Güneşli bir günde yine başka güneşli bir yere varacağınızı bilerek seyahate çıkmaktan daha güneşli ne olabilir ki! Üstüne üstlük yolculuk da yolculuktan sayılmayacak kadar meşakkatsiz; İstanbul’dan sabah kalktınız mı, öğlene Bilbao’dasınız. Sonrası tekerleklerin 3-5 bin devir dönmesine bakıyor.
Eşimle kiraladığımız otomobille yola koyulduğumuzda yolculuk öncesi bölgeye dair okuduklarımızı, seyrettiklerimizi birbirimize anlatmaya başladık. Birlikte seyahat ritüelimiz bu. Bakalım kim daha şaşırtıcı bilgilere ulaşmıştı bu kez.
- Biliyorsun, aslında Rioja 3 bölgeden oluşuyor; Alta, Baja ve Alavesa. En küçüğü Alavesa, diğerleri daha büyükçe. Bölgedeki özerk yönetim, şarapçılıkla ilgili takip edilmesi gereken bir dizi kanun, kural uygulatıyormuş. Öyle aklına esen aklına estiği gibi yapamıyor bu işi.
- Rioja’daki üretimin yüzde 90’ı kırmızı şarap. Beyazların ana üzümü ise “viura”, otelimize ismini veren üzüm!
- Bildiğim kadarıyla İspanya şarap üretiminde dünya sıralamasında üçüncü
O sırada telefon çalıyor. Arayan Maria. Bölgeyi, bağcılık ve şarapçılık kültürünü bize anlatacak rehber ararken internetten ulaştık Madridli Maria’ya. Sen çok yaşa İnternet! Önümüzdeki üç gün boyunca onunla önemli yerleri gezeceğiz: Rioja’nın başkenti ve gurmelerin gözdesi Logroño, ortaçağ atmosferini yaşatan Santo Domingo de la Calzada, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Monasterio de Yuso ve Suso’nun evi San Millán de la Cogolla, 13’üncü yüzyıldan kalma Laguardia...
Bu köyleri birbirlerine bağlayan yolların çevresindeki şarap üreticilerinin tesislerinde durup şarap yapımının tüm evrelerini seyrettik, turun sonunda da şaraplarının tadına baktık.
Yolculuğun sonuna yaklaştığımızda kulağımda Maria’nın anlattıkları, hafızamda Bodega Luis Canas’ın Jose Miguel’i ve Bodega R. López de Heredia Viñatondonia’nın sahibi Maria Lopez’in cıvıl cıvıl gözleri, gözlerimin önünde uçsuz bucaksız bağlar, bavulumuzda gezdiğimiz yerlerden aldığımız şaraplar... Kalbim sevgiyle doldu, şaka değil, o bölgeyi görmüş, o insanları tanımış, evleri, işleri, asmalarına olan tutkuyu hissetmiş olmaktan dolayı kocaman
bir mutluluk, coşan kabaran bir sevgi. Buraya gelin, aynı hislerle ayrılacağınızı garanti ederim!

Sevmemek neden imkansız

1) Geleneklerine bağlılıklarından: Her konuda gelenekleri var Rioja’lıların. Şaraphaneler hâlâ asırlık metodlarla üretim yapıyor. Bodega R. López de Heredia Viñatondonia’nın mahzenine sahibiyle indiğimizde tavanda mantarsı dokuları, örümcek ağlarını gördük. İnanılmaz koleksiyonunu şarap şişelerinin başdüşmanı mantar güvelerine karşı yüzyıllardır en etkili yöntem olan örümceklerle koruyormuş.�
2) Ağız tadına düşkünlüklerinden: Logroño’da Calle de San Agustín No: 10’daki La Taberna de Baco’nun sunduğu onlarca çeşit mezeden birkaçıyla başlayıp oradan da Bar Soriano, Pata Negra veya Bar Simpatía’ya devam edebilirsiniz. Haro’ya geldiğinizde uğramanız gereken adres Beethoven üçlemesinden biri: Calle de Santo Tomás 5 numaradaki üç Beethoven da yerel mutfaktan örnekler sunuyor. Mağara-restoran Bodega la Petra kimilerine çok romantik, kimilerine klostrofobik gelecektir. 17’nci yüzyıldan kalma Los Calaos de Briones’de de menü en az atmosfer kadar etkileyici. Hazır Briones’e gelmişken yemek öncesi Dinastía Vivanco şarap müzesini gezmek şart!
3) Şarabın lezzetinden: Rioja’nın her bölgesi, mikro iklim farkı nedeniyle farklı üzümlere yoğunlaşıyor. Beyazlarda viura ve malvasia, kırmızılarda ise tempranillo, mazule, graciano ve garnacha tinta türü kullanılıyor. Her birinin bakımı farklı. Çeşitlerin 3 bölge içindeki baskınlığı farklı; tempranillo türü Rioja Alta ve Rioja Alavesa’da yaygın. Kırmızı garnacha ise doğuda. Bu dağılımın arkasındaki baş faktör ise iklim. Alta’da üretilenler meyvemsi olurken Alavesa’dakilerin asiditesi daha yüksek ve güçlü. Ama hepsi çok lezzetli!
4) Mimariyle doğayı buluşturmadaki ustalıklarından: Bence bu Rioja’nın en çarpıcı özelliği. Yapılar bölgenin harika doğasını daha da güzelleştiriyor. Mesela, Santiago Calatrava tasarımı Ysios Şarapevi’ne karşıdan baktığınızda, dalga biçimindeki çatı tasarımıyla arkasındaki dağlarla birleşiyor. Alavesa’daki Bodega CVNE, 125 yıllık bir şaraphane. Dış görünümü şaşırtacak kadar modern. Peki, mimari açıdan bu kadar çılgın projelere imza atılır da Zaha Hadid olmaz mı? O da burada, Bodega R. López de Heredia Viñatondonia’da. Tarasımıyla geçmişle geleceğin sihirli karışımını sunuyor ziyaretçilere...

Nerede kalınır

¬ Hotel Viura: Her kategorisindeki odalar çok şık. Çok da yok zaten. Dedim ya ilk aşkım! (www.hotelviura.com)
¬ Marqués de Riscal: Elciego köyündeki bu mimari harikası, çok uzaklardan “Beni Frank O. Gehry yarattı” diye bağırıyor. Kalınmasa da görülmeli.
(www.marquesderiscal.com)
¬ Casa Josephine: Şirin, hem de çok şirin bir yer arayanlara bu, 12 kişi kapasiteli, gecesi 920 TL’lik villaya
bir göz atmalarını tavsiye ederim.
(www.casajosephineblog.com)
¬ Hotel Marques de Vallejo: Yukarıdaki alternatiflerden sonra daha az esprili olmakla birlikte çift kişilik odası 150 TL olması dolayısıyla listemize girmeyi başardı! 3 yıldızlı ve Logroño’da.
(www.hotelmarquesdevallejo.com)
¬ Finca de los Arandinos: Logroño’nun güneybatısına doğru
15 dakika gittiniz mi, Entrena’dasınız. Burada kalmak isterseniz Fince de los Arandinos’a bir göz atın.
(www.fincadelosarandinos.com)