Riga’nın en çılgın sokağı
Çatılarda kükreyen aslanlar, bina cephelerinde haykıran yüzler, balkonları sırtlamış mitoloji kahramanları, çatı alınlıklarında yılan saçlı Medusa’lar, bina girişlerinde Mısır sfenksleri… “Riga’nın Gaudi”si mimar Mikhail Eisenstein’ın asırlık binalarla taçlandırdığı Alberta Sokağı, sanat galerisi gibi.
Avrupa’da Art Nouveau çağı mimarisinin pek çok örneği savaşta yok olmuş, Alberta ise hasarsız kurtulmuş.
lberta Sokağı hepi topu 230 metre uzunluğunda. Riga’nın tarihi merkezinin girişindeki Özgürlük Anıtı’na kuşuçumu 900, kentin her yerinden görünecek kadar yüksek Radisson Blu gökdelenine 780 metre uzaklıkta. Merkezden bu sokağa doğru yürürken Elizabetes Caddesi’nden geçiyor, 10 ve karşı sırasındaki 33 numaradaki iki müthiş Mikhail Eisenstein yapısını görüyorsunuz. İlkinin cephesi dekoratif süslemelerle kaplı, çatı alınlığında biri batıya, diğeri doğuya bakan iki cin yüzü, ortalarında onları kanatlarıyla birleştiren zümrütüanka kuşu, üstlerinde haykıran bir mitolojik kahraman rölyefi görülüyor. Caddenin karşı yakasında, 33 numarada ise dört dev mitoloji tanrısı heykeli balkonu omuzlamış. Her kolonun başında bir güzel kız, ortada balkon taşıyan iki çıplak kız heykeli dikkat çekiyor.
Fakat Alberta’ya girdiğinizde, birkaç apartman değil, boydan boya görkemli yapılarla karşılaşıyorsunuz.
Tümü asırlık. 20’nci yüzyılın ilk 10 yılında inşa edilmişler. Her biri başlı başına sanat eseri. Sokak dev bir sanat galerisi, Art Nouveau akımının toplu sergisi gibi. 12 apartmandan altısı Eisenstein’ın. Diğerlerinden ikisini Eizens Laube tasarlamış. H. Scheel, F. Scheffell, K. Peksens’in de birer eseri bulunuyor.
MESLEĞİN DORUĞUNDA
Alberta’daki Eisenstein eserlerinden beşi, güneye bakan cephede yan yana.
İlkini 1903’te, 36 yaşında, mesleğinin doruğundayken yapmış. 8 numaradaki apartmanı, sonraki üç yılda diğerleri takip etmiş. Başyapıtlarının ardından sessizliğe bürünüp, bir süre sonra da hayata veda etmiş.
30 yaşında Riga’ya yerleşen Eisenstein’ın ilk eserleri, eklektik üslupla yaptığı, sıradan görünümlü binalar. “Riga Art Nouveau’sunun Büyük Ustası” adlı Eisenstein biyografisini yazan Martins Silis’e bakılırsa, 1900’de düzenlenen Paris Fuarı genç mimarın ufkunu açmış. Art Nouveau akımının Avrupa’da birkaç yıl içinde doruğa çıkacağını fark edip, Paris’ten Riga’ya kucak dolusu kitap ve broşürle dönmüş. Doğayı, doğallığı kutsayan bu akımı kitaplardan öğrenmiş. Sonra şehrin 700’üncü yıl kutlamalarını vesile bilip, birbirinden çarpıcı eserler yaratmaya başlamış.1901’de ilk görkemli eserini Elizabetes Caddesi 33 numaraya, ikincisini 1903’te 10 numaraya inşa etmiş. Yuvarlak pencereler, hayvan figürleri kullanılan bu yapılar için Art Nouveau uzmanı Cudi Madsen’in yorumu dikkat çekici: “Sanatçı doğa ve insan arasında daha derin, yakın, içten bir ilişki kurmanın yollarını arıyor.
”Alberta Sokağı’ndaki eserler işte bu arayışın nihai sonuçları. İlk eseri 8 numarada büyümeyi, gelişmeyi, doğayla insan ilişkisini ele alan süslemeler kullanmış. En gösterişli bölüm cephenin tam ortasında, giriş kapısının üstünde. Cumba şeklinde dışarıya taşan pencereli sütun, bakışları yukarıya taşıyor. Üstüne binanın tek büyük oval penceresi, önüne balkon, aynı hizadaki çatı alınlığına büyük bir ağacın dalları arasından kükreyen aslan, alnına da güneş simgesi yerleştirilmiş. Ardından gelen 6 numara, tuğlanın kırmızı tonlarının kullanıldığı, bitki desenleriyle süslü bir bina. Şarkı söyleyen genç kız, muzip bakışlı şeytan rölyefleri görsel şovun iki önemli parçası.
BAŞYAPITI NO: 4
Sokaktaki üçüncü yapısı, 1904’te inşa ettiği 4 numaralı apartman en iddialı eser. Çatısındaki iki aslan güney ve kuzeye bakıyor. Çatı alınlığının ortasındaki yılan başlı üç Medusa rölyefinden ikisi bağırırken, ortadaki sakin bir ifadeyle yoldan geçenleri süzüyor. En üst katın orta pencereleri yuvarlak, altındaki katın oval, bir altındaki ise dikdörtgen. Binaya girenleri iki yandaki kanatlı aslan, yukarıdaki kanatlı melek kabartmaları karşılıyor. Aynı fantezi ve süslemeler binanın dairelerinde de kullanılmış.
Bugün İrlanda Büyükelçiliği olarak kullanılan, sokağın sonunda, köşedeki 13 numaralı bina 1905’te özel okul amacıyla inşa edilmiş. İçeriden, Strelnieku Caddesi 4 numaradaki diğer Eisenstein eserine bağlanmış. Binanın cephesi Apollo, Pan, Artemis figürleriyle tiyatro sahnesini andırıyor. Bağlı bulunduğu binanın cephesinde ise bitki soyutlamaları ve genç kız yüzleri huzur verecek şekilde kullanılmış.
Eisenstein, sokaktaki son iki eserini 1906’da inşa etmiş. Alberta’ya doğu yönünden girer girmez ilk dikkat çeken yapı, kapısındaki iki heykelle “No: 2a”. Aslan bedenli, kanatlı genç kızlar yapıyı koruyor. Korkmayanlar için, ortadaki kapıların üstüne haykıran dört savaşçı yüzü yerleştirilmiş. Binanın sıradışı özelliği çatı seviyesinin üstüne çıkan beş kemerli süsleme. Antik şehirlerin giriş kapılarını andıran süslemedeki altı kadın büstü gözlerini yola dikmiş. 2 numaradaki yapı ise sokaktaki en sade Eisenstein eseri. Cephesindeki süslemelerde sadece iki şeytan maskı, sütun başlarında sekiz genç kız yüzü kullanılmış.
Diğer beş mimarın sokaktaki eserlerinde insan figürleri kullanılmamış. Hayvanlar ise sadece 12 numarada yer alıyor. Oval çizgileri, diğer süslemeleriyle Art Nouveau özelliğini taşıyorlar. Binaların önemli bölümü restore edilmiş, bir kısmında çalışmalar devam ediyor.