Paraşütçüler Babadağ’a gidiyor yürüyüş sevenler Likya Yolu’na
Yaz başladı. Sıcaklar artıyor. Serin sulardan önce adrenalin yüklü bir tatil için Türkiye’nin dört yanı fırsatlarla dolu.
İster dağdan yamaç paraşütüyle atlayın, ister kanyonda kürek sallayın, isterseniz gökyüzünde balonla süzülün. Haziranda macera dolu bir tatil yapmak isteyenlere birbirinden farklı 10 tatil önerisi sunuyorum.
BALLIKAYALAR KANYONU GEÇİŞİ ve TIRMANIŞ (GEBZE - İZMİT)
Ballıkayalar Kocaeli’nin Gebze ilçesinin Tavşanlı Köyü sınırları içinde bulunan olağanüstü bir vadi. Bu vadide günübirlik kanyon geçişi, kampçılık yapabilir, kaya tırmanışı eğitimi alabilirsiniz. Tavşanlı Köyü’nün içinden giden yol kısa sürede sizi Ballıkayalar yol ayrımına götürür. Yol ayrımına girdikten birkaç dakika sonra küçük bir göletin bulunduğu bir meydana varacaksınız. Bir ahşap yapının bulunduğu yer kanyonun girişi. Vadiye giriş ücretli. Giren araç ve insanlardan ücret alınıyor. Yaklaşık 2 km olan kanyon geçişi genelde kolay ama oldukça heyecanlı. Ancak kanyonu rehbersiz geçmeniz sakıncalı. Aşırıya kaçılmadığı sürece geçiş yaşamsal bir risk taşımıyor. İlk birkaç yüz metre çok kolay. Daha sonra karşımıza çıkan küçük bir kayalıktan tırmanarak birkaç metre yukarı çıkacaksınız. Bu etap geçişin en heyecanlı etabı. Kayaların üzerinde yürüyerek bir yan geçiş noktasına geleceksiniz. Uzunluğu 1.5 metre olan bir yan geçiş vadi geçişinin de kilidi. Çok az basamağın ve tutamağın olduğu bu noktadan düşmeniz halinde sadece dizinize kadar suya gömüleceksiniz. Yani hiçbir riski yok.
Birkaç metre yukarıdan çalılıkların arasından da bir patika açılmış ama bence su kenarı daha güvenli. Bu patikadan kilidin üzerinden geçerek aynı noktaya varabilirsiniz. Bu noktayı geçenleri büyük ve hoş bir sürpriz bekliyor: Birkaç metre yükseklikten dökülen ve derin bir de dökülme çukuru olan bir şelale. Eskiden burada yüzerdik ama çevredeki bahçelerden gelen ilaçlar suda yüzmeyi olanaksız kılıyor artık. Şelalenin üzerindeki düzlükten yürümeye başlayın. Kısa bir süre sonra sol yamaçta tabakalı kayalar çıkacak karşınıza. Bu etabın sonunda da yine bir şelale ve önünden büyük bir gölet çıkacak karşınıza. Soldaki ağaçları kullanarak yukarı çıkın. Bundan sonra vadide kayaların yerini toprak almaya başlar. Burada mola vererek dinlenin ve geri dönün. Dönerken de yine çok keyif alacaksınız. Eğer fazla bir kaya tecrübeniz yoksa bu geçişi bir turizm şirketi ile yapmakta fayda var. Eğer kaya tırmanışı yapmak istiyorsanız Ballıkayalar en uygun yer. Burada en kolaydan en zora kadar bir sürü tırmanış rotası var. Bir dağcılık kulübüne girerek kısa sürede iyi bir kaya tırmanıcısı olabilirsiniz. Ne yazık ki doğa harikası vadinin üzerinden çok yakında 3. köprünün yolu geçecek. Ayrıca Milli Parklar hangi akla hizmet bilinmez ama vadinin içine tahtadan yollar
döşemeyi planlıyor.
KAPADOKYA’DA BALON (NEVŞEHİR)
Kapadokya Türkiye’nin doğa ve insan ilişkisinin en güzel gözlendiği yerlerden biri. İnsanlar bu muhteşem doğal oluşumları oyarak barınak ve tapınaklar yapmış, yüzlerce yıl bu doğal anıtlarla birlikte, iç içe yaşamışlar. Kapadokya bu özellikleri nedeniyle her yıl yüz binlerce turisti ağırlıyor. Ziyaretçiler Kapadokya’nın gizemli vadilerinde hem doğal oluşumları hem de bu doğal oluşumlarda yapılmış olan barınakları, tapınakları geziyorlar. Son yıllarda farklı heyecan arayan insanlarla yatırımcılar bir araya gelince Kapadokya bu kez yukarıdan gezilemeye başlandı. Bu maceraya Türkiye’nin en görkemli manzaraya sahip macerası diyebilirim. Erciyes ve Hasandağı’nın yüz binlerce yıl ovada biriktirdiği tüflerden oluşan muhteşem yer şekilleri olan peri bacalarını yukarıdan izlemek bir başka heyecan, bir başka keyif veriyor insana. Hele sabahın erken saatlerinde Erciyes zirvesinden doğan güneş volkanın sanki yeniden faaliyete geçtiği izlenimini uyandırıyor bir an. Peribacalarının yanı sıra Erciyes Dağına da sanki aynı yükseklikten bakıyormuş gibi olacaksınız. Balonlar bazen öyle çok yükseliyor ki adrenalin tavan yapıyor...
Peri bacalarının yanı sıra onlarla iç içe girmiş yerleşim yerlerini de kuş bakışı izlemek bölgeye farklı göze bakmanızı sağlayacak. Balonun ne tarafa gideceği ve nereye ineceği o günkü rüzgârın durumuna göre değişiyor ama tüm balonların farklı iniş noktaları var. Kaza riskinin çok az olduğu bu etkinlikte elleriniz de serbest kaldığı için bol bol fotoğraf çekerek yaşadığınız anları ölümsüzleştirme şansınız da var. İlk zamanlar çok fazla rağbet görmeyen balonlarda son yıllarda bazen yer bulmak bile olanaksız hale geliyor. Toplam yedi firmanın 30 balonla hizmet verdiği Kapadokya’da balonların büyük bir çoğunluğu 250 metreye çıkıyor. Birkaç balon daha da yükseğe çıkabiliyor. Tabi bu etkinliğin bir de bedeli var. Her şeyden önce sabahın erken saatlerinde, örmeğin 05.00 gibi kalkmayı göze alacaksınız. İkincisi de balondan Kapadokya’yı seyretmenin biraz pahalı olması. Göreme, Uçhisar, Ortahisar ve Zelve bölgelerini 1-2 saat süreyle yukarıdan izlemenin bedel ise 150-250 Euro civarında değişiyor Türkiye koşullarında biraz pahalı gibi gözükmesine karşılık vereceğiniz paranın birçok katı heyecan yaşayacak ve izleyeceğiniz görsel şölen asla hafızanızdan silinmeyecek.
NARMAN KANYONUNDA YÜRÜYÜŞ (ERZURUM)
Narman kanyonu veya kırmızı periler diyarında yapılacak bir yürüyüşün heyecanlı yanı attığınız her adımda yeni bir şey keşfetmek olacak. Vadide geçireceğiniz bir gün boyunca doğanın ne büyük bir sanatçı olduğunu izleyebileceksiniz. İlk kez 2002 yılında Atlas dergisinde yayımladığım konuyla gündeme gelen Narman kanyonu her geçen gün biraz daha tanınmaya başlıyor. Narman – Pasinler yolunun 11. kilometresinden itibaren başlayan kırmızı peribacaları tam 12 km2’lik bir alanı kaplıyor. Peri bacalarının ve vadinin en iyi gözlendiği yer ise Yoldere Köyü civarı. Buradan başlayan yürüyüşünüz 5 km sonra vadiye hakim bir tepede sona eriyor. Buradan vadinin görüntüsü muhteşem. Yükseklere çıktıkça bastığınız yerlere dikkat ekmenizi öneriyorum. Çünkü aşınma sonucunda peri bacalarından dökülen küçük çakıl taneleri sert zeminde ciddi bir kayma riskini ortaya çıkarıyor. En küçük ters bir hareket bile kayarak zarar görmenize neden olabilir. İstanbul Üniversitesi tarafından desteklenen ve sonuçlanan bir projeyle Bu dünyada eşi benzeri çok az olan vadinin jeopark olması için gereken adımlar atıldı. Çok yakın bir süre içinde bu alan dünyanın da gündemine girmeyi başaracak. Kanyonda su bulunmaması önemli bir sorun. Haziran ayı daha sulak olmasına rağmen içecek su bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu nedenle yanınıza fazladan su almayı da unutmayın.
BABADAĞ’DA YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Yüksekliği 1969 metre olan Babadağ Denizli ili sınırları içinde ama uçuşlar Fethiye’ye bağlı Ölüdeniz sahillerine yapılıyor. Buradan yapılacak bir uçuş bölgeye 2000 metrelik bir yükseklikten bakmanızı sağlıyor. Başlangıçta yaşanan heyecan havalandıktan kısa bir süre sonra yerini hayranlığa bırakacak ve uçuşun bitmesini istemeyeceksiniz. Eğer hava açıksa Patara, dalaman hatta Rodos’u bile görebilirsiniz. Peki yamaç paraşütü bilmeden böyle bir maceraya atılmak olanaklı mı ? Kesinlikle evet. Her yıl Babadağ’dan 20 bin civarında kişi turistik amaçlı yamaç paraşütü yapıyor. Hocalar eşliğinde ve çift kişiyle yapılan bu atlayış için Ölüdeniz’de bir acenteye bir gün önceden veya sabah erkenden başvurmak yetiyor. Deneyimli pilotlar eşliğinde yapılan uçuşun süresi yaklaşık yarım saat. Eğer yaz aylarında Fethiye civarında tatil yapıyorsanız Yamaç paraşütünü denemenizi öneririm. Dünyanın en güzel sahillerine yukarından bakma ayrıcalığına yarım saatliğine de olsa sahip olacaksınız. Yapmanız gereken tek böyle bir macerayı yaşamaya karar vermek, .Gerisi kendiliğinden geliyor ve Babadağ’dan süzülerek, unutulması mümkün olmayan bir yarım saat yaşayarak iniyorsunuz Ölü Deniz sahillerine.
KARAPINAR KUMULLARINDA BİR GÜN
Herkes Karapınar kumullarını erozyon önleme bölgesinde sanır ama asıl kumullar Karacadağ’ın eteklerinden Karapınar’a doğru sinsice yaklaşıyor.. Karapınar sadece bu alanda değil bir çok alanda ciddi bir çölleşme riski taşıyor. Araçla arazide dolaşırken bunu çok açık bir şekilde anlayabilirsiniz. Beni en çok etkileyen ve ürküten çölleşme Karacadağ’ın eteklerinde. Etkinlik için akşam saatlerine yakın bir zamanı seçerseniz daha az zorlanırsınız. Çöl ortamında öğle sıcağında yürümenizi tavsiye etmem Yolculuğunuz Karapınar’dan başlasın.. Ereğli yolu üzerindeki şehitliği geçer geçmez sola dönen toprak yola girerek Karacadağ yönüne ilerleyin ve sakın yoldan çıkmayın. Çıkarsanız bitki örtüsünün altında derin bir kumun yattığına şahit olabilirsiniz. Yani arabanız batar. İşte o zaman gerçek bir çöl macerası yaşarsınız Yolun sola döndüğü noktada araçtan inerek Karacadağ’ın sağındaki sırtlara doğru ilerleyin. Yanınıza bol miktarda su almazsanız ciddi bir sorun yaşayabilirsiniz. Çünkü tam bir çöl ortamına giriyorsunuz.
Araçtan indikten bir saat sonra bitki örtüsünün iyice azaldığını ve uzaktan gözüken sırtların tamamen kumullar tarafından işgal edildiğini göreceksiniz. Kum zeminde yürümekte zorlandığınızı hissedeceksiniz. Yavaş bir tempoda yürüyün. Kendinizi çok zorlamayın. Bir süre sonra kumulların eğimi dik olan noktasına varacaksınız. Buradan yarım saatlik yürüyüşle kumulların tepe noktasına varabilirsiniz. Buradan Karapınar ovasının çölleştiğini acı bir şekilde göreceksiniz. Bu yürüyüş sırasında kendinizi herhangi bir çölde hissetmemeniz için hiçbir neden yok. Kumullarda hayvan izleri arayın ya da geriye dönerek bıraktığınız izlerin rüzgârın getirdiği kumlar tarafından nasıl da hızla yok edildiğini görün. Doğanın kendine sunduğu her türlü kaynağı vahşi bir şekilde tüketen ve dünyayı umarsız bir şekilde yaşanmaz hale getiren bir canlı türünün macerasının asıl şimdi başladığını burada hissedin yeter.
GÖKÇEADA’DA KİTEBOARD
Gökçe ada son birkaç yıldır yeni bir sporla tanıştı. Kefalos’ta sörf okulunun açılmasından sonra Gökçeada kısa sürede hem yurt içinden hem de yurtdışından sörf severlerin buluşma noktası haline geldi. Özellikle Bulgaristan ve Romanya’dan ciddi bir turist akını var. Yıllardır tek tük yabancı turist ağırlayan Gökçeada, sörf sayesinde uluslararası bir ada olma yolunda. Kefalos’daki sörf okulu hem sörf öğrenmek isteyenlere eğitim veriyor hem de deneyimli sörfçüleri ağırlıyor. Böyle olunca da Türkiye sörf şampiyonasının ayaklarından biri de Gökçeada’da yapılmaya başlandı. Gökçeada’daki bu rüzgar potansiyeli görenler hedeflerini genişleterek Türkçesi uçurtma sörfü anlamına gelen Kiteboard sporunu denediler ve adanın bu spor için dünyanın en güzel noktalarından biri olduğunu gördüler. Geçmişi 15 - 20 yıl kadar olan bu spor dalı için Gökçeada’nın batı sahilleri çok ideal. Bu özelliği nedeniyle kısa sürede dünyanın önemli kiteboardçularının da dikkatini çekmeye başladı. Özellikle Kefalos ve Güzelce koy sahilinde her gün onlarca kişiyi uçurtma sörfü yaparak görebilirsiniz. Zaten iki bölge küçük bir kara parçasıyla ayrılıyor. Ana malzemeler iki parçadan oluşuyor. Yamaç paraşütüne benzeyen ama ondan daha küçük bir paraşüt ve küçük bir sörf tahtası. Tabii bu tür tüm sporlarda olduğu gibi bunda da emniyet kemeri şart. Sporcu rüzgârı kullanarak önce uçurtmayı (ya da paraşütü) kaldırıyor. Uçurtma havadayken boardu ayaklarına takıyor ve kısa süre içinde suyun üzerinde kaymaya başlıyor. Eğer deneyimli bir sporcuysa kısa sürfe içinde denizin yüzeyinde kaymaya başlıyor. Daha tecrübeliler havada akrobatik hareketler de yapıyorlar. Buradaki en büyük beceri uçurtmayı düşürmemek. Bu da bir haftalık eğitimle öğrenilebiliyor.
Bu spora başlama yaşı yok. Ancak ne kadar küçük yaşta başlarsanız o kadar iyi öğrenirsiniz. Gökçeada’da 60 yaşındaki insanların da bu sporu yaptıklarını gördüm. Bir haftalık eğitim paketi 700- 900 TL arasında değişiyor. Bu fiyata ekipman da dahil. Eğer daha sonra bu sporu yapmaya karar verirseniz ekipman almak için yaklaşık 2000 Euroyu daha gözden çıkarmanız gerekecek. Peki riski yok mu ? Var tabi. Çok derin sularda eğer iyi yüzme bilmiyorsanız riskli olabiliyor. Zaten Gökçeada’nın bu sporda dünyanın sayılı parkurlarından biri haline gelmesinin en önemli nedeni de Eşelek ve Kefalos sahillerinin bu spor için ideal sığlıkta olması. Özellikle Tuz gölünün derinliği yarım metreyi bile geçmiyor. Ancak bu sporun, daha güvenli olduğu için Tuz gölünde yapılmasının Gökçeada turizmine yararı olduğu kadar bölgenin biyolojik çeşitliliğine de zararı olmaya başladı. Tuz gölünde yapılan uçurtma sörfü ne yazık ki başta flamingolar olmak üzere göldeki tüm kuşları rahatsız etmeye başladı.
ALADAĞLAR GEÇİŞİ (NİĞDE- KAYSERİ)
Macera Niğde’nin Çamardı ilçesinin Demirkazık Köyü’nden başlayacak. Burada iki seçenek çıkacak karşınıza. Ya Sokullu Pınar – Çelik Buyduran Pınarı Yedigöller platosu rotasını ya da Karagöl- Durugöl- Teke kalesi geçidi – Yedigöller platosu rotasını izleyeceksiniz. Benim önerim Karagöl rotasından giderek Çelik buyduran rotasından dönmek olacak. Demirkazık Köyü’nden traktörle Karagöl’e giderek yürüyüşe buradan başlayacaksınız. Maden boğazının geçtikten kısa bir süre sonra varacağınız Karagöl’de kısa bir hazırlanma molası verip dinlenin. Yola çıktıktan 3- 4 saat sonra önce Yıldız Gölü ardından da yeşillikler arasında küçücük bir gölet Durusu’ya varacaksınız. Adı gibi çok berrak olan bu suyun başında çadırlarınızı kurarak kendiminizi Aladağların yüksek zirveleri arasındaki bu muhteşem coğrafyanın kollarına bırakın. Eğer çok yorgun değilseniz hayatınızızn en güzel gecelerinden birini geçireceksiniz. Hava iyice karardığında çadırdan çıkarak yıldız toplayabilirsiniz. Burada yıldızlar o kadar yakın görünüyor ki insan “ elime alabilirim” hissi yaşıyor bir an.
Ertesi sabah sıkı bir kahvaltı yapın. Yürüyüşünüzün en zorlu ve en uzun etabı bugün. Teke Kalesi geçidi aşılarak Yedigöller platosuna geçilecek. Yürüdüğünüz mesafe arttıkça ve yürüyüş yer yer tırmanışa dönüşünce biraz zorlandığınızı hissedeceksiniz ama 3500 m. Rakımlı aşıta varınca her şeyi unutacaksınız. Aaşıta çıkınca Yedigöller’in muhteşem manzarası karşılayacak sizi. Bir zamanlar buzullarla kaplı bu bölgede bu gün sadece bu buzulların kalıntılasrı olan Buzul gölleri kalmış. Bu etabı en az çıkış kadar dikkatli inin. Kısa bir süre sonra Direktaş’ın dibindeki büyük gölün kanarına vararak kampınızı kuracaksınız. Burada bir ikli gün geçirerek Aladağların bu çok ziyeret edilmeyen bölgesinin daha iyi tanıyabilirsiniz. Ya da Hacer boğazından devam ederek Barazama Şelalelerine gidebilirsiniz. Eğer Demirkazık köyüne geri dönmeyi istiyorsanız sabah erkenden yola çıkarak 3000 metre rakımlı aşıta yönelin. Burada eşyalarınızı bırakarak 3723 metre rakımlı Emler zirvesine basit bir tırmanış yaparak maceranızı daha da renklendirebilirsiniz. Aşıta geri döndükten sonar aşıtın biraz aşağısındaki Çelik Buyduran pınarından su içmeyi ihmal etmeyin. Bu noktadan sonra fazla oyalanmazsanız 1-1.5 saatlik bir yürüyüşle Sokullu Pınar’a varabilirsiniz. Eğer zamanınız varsa bir gece de burada kamp kurun derim. Bu etkinliği rehbersiz yaparsanız dağda ciddi sorunlarla karşılaşabilirsiniz.
LİKYA YOLUNDA TREKKİNG (ANTALYA)
Türkiye’nin en uzun ve en ilgi çekici rotası. Fethiye ile Antalya arasında kalan bu rota dünyanın en iyi uzun mesafe yürüyüşlerinden biri olarak gösteriliyor. Bu rotanın bir kısmında birkaç gün yürüyenler Likya yolunu yürüdüm deseler bile yolun toplam uzunluğu 505 km. Likya yolu hem doğa hem de arkeolojinin harmanlandığı bir rota. Her yıl binlerce kişinin en azından bir kısmını yürüdüğü yol dağlık birçok antik kentten geçiyor. Yol antik dönemde Likya kentleri arasında yük taşıyan hayvanlar ve asker sevkıyatı için kullanmış. Bir çok noktası bugün bile antik dönemde olduğu kadar iyi. Yolun tümünü yürümek bir ayı buluyor. Her yıl birkaç kişi bu yolun tümünü yürüyerek bu dünyanın en ilgi çekici rotasında macera arıyor.
Hisarönü’nden başlayan yol Babadağ’ın eteklerinden geçerek Uzunyurt ve kabak üzerinden Boğaziçi’ne kadar uzanıyor. Yol burada ikiye ayrılarak ileride tekrar birleşiyor. Biri sahile yakın diğer ise daha yukarılardan Dodurga yakınlarındaki Sidyma kentinden geçiyor. Bir sonraki antik kent durağı ise Pydnae. Buradan itibaren kuzeye yönelen yol Eşen Çayı’nı geçerek Kumluova ve Letoon’dan geçer bir süre sonra tekrar doğuya döner. Xsanthos ve muhteşem bir sahile sahip Patara da bu yolun önemli kentleri arasında. Üzümlü’den sonra güneye yönelen yol Kalkana varıyor. Buradan itibaren Bezirgan ve Sarıbelen’den geçer ve Asar Dağı’nı aşarak Kaş’taki Antiphellos kentine ulaşır. Apolonia, Aperlai, Temiusa, Simena, Myradan sonra tekrar kuzeye dönen yol. Asarönü’nden Finike’ye ulaşır. Buradan sahili takip eden yol Olimpos ve Yanartaş’a uzanır. Kutsal ateş olarak mitolojiye geçen Yanartaşların öyküsü aslında çok basit. Yanan taş değil bölgede egemen kaya türü olan metamorfik kayalardan açığa çıkan gazlar. Buradan itibaren ikiye ayrılan yolun biri Tahtalı Dağı’ndan öteki de Phaselis kentinden geçerek Ovacık’ta birleşir. Yol Beldibi ve Belbaşı’ndan sonra Hisarçandır’da sona erer.
Likya Yolu muhteşem bir coğrafyayı neredeyse baştan başa kat ediyor. Bu 505 kilometrelik parkurda olağanüstü anlar ve sıkı bir macera yaşamak isteyenler 30 günü gözden çıkarmalılar. Bir yaz tatili demek olan bu süre sonunda yolu baştan sona geçenler de hem doğaya, hem de bizden en az 2000 sene önce yaşamış olan insanların doğaya bakış açılarına, doğayı zarar vermeden kullanma alışkanlıklarına hayran olacaklar.
KANOYLA GÖCEK KOYLARI
Göcek’ten başlayan ve 12 Adalar ile birçok koyu da kapsayan bu etkinlik denizde kısa mesafelerde bile oldukça ciddi maceralar yaşanacağının bir göstergesi. Kanoyla olmanın avantajı büyük tur teknelerin giremeyeceği köşelere kadar girilerek koyların daha detaylı gezilmesini sağlıyor. Atlas’tan Gökhan Türe ve Zafer Kızılkaya’nın 2004 yılında geçtikleri bu parkuru denizde macera arayanlara şiddetle öneriyorum. Bu turu düşünenlerin mutlaka kano sahibi olması veya bir kano turuna sahip olması gerekiyor. Ortam ne olursa olsun denizle şaka olmayacağı için tedbirli davranmakta ve tek başına böyle bir turu gerçekleştirmeyi düşünmemekte fayda var. Tabii daha önceden bir kano eğitimi almış olmanın ve kanoda bulunması gereken malzemeleri hakkında bilgi sahibi olmanın faydası var. Kanoyu hareket ettirecek aparatın yani küreğin nasıl kullanılacağını da bilmek gerektiğini söylememe gerek yok sanırım Göcek’ten Boynuz Bükü’ne kadar olan ilk etap 4-5 mil civarında. İlk kamp yeri burası. İkinci günkü etap olan Boynuz Bükü – Taşyaka etabı biraz daha kısa 4-5 mil civarında olan bu etabın en ilgi çekici yanı Taşyakadaki Bedri Rahmi Koyu. Bedri Rahmi’nin 1975 yılında kayaya yaptığı balık resmi etkinliğin bir başka sürprizi. Sonraki etap olan Taşyaka-manastır etabı 4, Manastır - Çamlık etabı ise yaklaşık 2 mil civarında.
Manastır Koyu bu etkinliğin en ilgi çekici noktalarından biri. Bu koyda birçok yürüyüş patikası var ve her biri farklı bir antik kalıntıya çıkıyor. Bunların en bilineni ise Kleopatra hamamı. Daha sonra sırasıyla Çamlık Kurşunlu (1.5 mil), Kurşunlu – Yavansu (1.5 mil), Yavansu- Göbün (1.5 mil ) ve Göbün - Tersane (4-5 mil) etaplarını da geçerken her bir noktada durup birkaç gün kalmak istiyor insan. Bu etapta bir kilometre karelik yüzölçümüyle körfezin en büyük adası olan Domuz Adası’nın doğu kıyılarını takip ederek Tersana Koyu’na varılıyor. Tersane Koyu’ndan çok erken çıkıp Yassıca adalarına kadar kürek çekmek gerek. Öğleye doğru yükselen dalgalar problem yaratabilir. Çünkü bu etabın büyük bir kısmı açık denizde geçiyor ve dalgalar sizi istemediğiniz yerlere sürükleyebilir. Yaklaşık 1 mil süren Tersane Yassıca adaları etabından sonra, buradan Göcek’e kadar olan 3 millik etap ile macera sona eriyor.
KÖPRÜLÜ KANYONDA RAFTİNG
Köprülü kanyon Antalya’nın Manavgat ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Köprü Çay’ın Bolagam Köyü ile Beşkonak arasında kalan 36614 hektarlık alan 1973 yılında milli park ilan edildi. Milli park, doğa yürüyüşleri açısından olağanüstü parkurlara sahip. Tabii ki Köprülü kanyonu asıl ününe kavuşturan burada başlayan rafting etkinlikleri oldu. Türkiye’nin ilk raftning parkurlarından biri olan Köprülü kanyon hem doğa yürüyüşleri, hem de macera turları için ideal bir bölge. Rafting parkuru, Oluk Köprü’nün yaklaşık 100 metre aşağısında suyun nispeten durgun olduğu noktada başlıyor. Amatörler daha çok Oluk Köprü’den başlayarak 10 kilometrelik bir heyecan yaşadıktan sonra Beşkonak’ın ilerisindeki beton köprüde maceraya son veriyorlar. Daha deneyimli olanlar ise beton köprüden sonra devam eden ve daha tehlikeli olan 3 kilometrelik parkuru da geçiyorlar. Köprülü kanyonda rafting hizmeti veren bir çok turizm şirketi var. Çoğuna Antalya’dan rezervasyon yaptırmak mümkün.
Köprülü kanyonda iken canı birden rafting yapmak isteyenler de civardaki rafting bürolarından anında hizmet alabilirler. Köprülü kanyon güvenlik kurallarının en sıkı uygulandığı bölgelerin başında geliyor. Yola çıkmadan yaklaşık yarım saatlik bir eğitimle katılımcıların olaya aşina olmaları sağlanıyor. Daha sonra da can yelekleri ve kasklar dağıtılarak etkinlik başlıyor. Acemi parkuru çok korkutan bir parkur değil. Her botta da iki rehber var ama yine de suyla şaka olmayacağını unutmamak gerek. Milli park içinde doğal güzelliklerin yanı sıra birçok eski kalıntı da göze çarpıyor. Macera hevesini rafting ile kesemeyenler için başka bir macera da yaşamak mümkün. Köprülü kanyonu üstten göreceğiniz 8 saatlik bir yürüyüş muhteşem görüntülerle dolu.