GeriSeyahat Pamuk’u kim öldürdü?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Pamuk’u kim öldürdü?

Pamuk’u kim öldürdü?

Ama yaşam bazen çok acımasız oluyor. Evlat ve ana, evlatlar ve anneler belki birbirlerine doyamadan o ölüm denen gerçeği yaşamak zorunda bırakılıyorlar, ya da kalıyorlar.

 

İşte o meş’um (uğursuz) sabah, Pamuk’un ölüm haberini aldık. Kapımızı çalan yan bloktaki komşumuzun minik kız acı haberi verdi:

 

“Pamuk park yerinde hareketsiz duruyor, gördünüz mü? Ölmüş müdür acaba?”

 

Küçük kızın yüzündeki ifade unutulacak gibi değildi. Dokunsak ağalayacaktı.

 

Hemen süratle dışarı fırladım. Tabii arkamdan eşim de…

 

Pamuk yolun tam ortasında kıvrılmış vaziyette cansız bir şekilde yatıyordu ama yine de yaşıyor mu acaba umudu ile yanına yaklaşıp başını çevirdim. Patilerini hareket ettirmeye çalıştım.

 

Ama boşuna.

 

Pamuk sitedeki araçlardan birinin altında kalarak can vermişti.

 

Diğer kendiler ortalıkta görünmüyorlardı.

 

Bir bakıma bu, onların Pamuk’un bu dramatik tabloyu görmeyecekleri anlamına geliyordu.

 

Koşarak kapıcılardan birini yanıma aldım. Elinde kürekle gelen kapıcı, bahçenin çiçeklik kısmında, bir köşede toprağı kazdı.

 

Sessiz sedasız Pamuk’a veda ettik.

 

Sessiz sedasız çekildi dünyamızdan.

 

Hafızamıza kazınan, bir gün önce annesinin kendisini temizlemek için yaladığı sırada, gözlerindeki unutulmaz mutluluk bakışıydı.

 

Masume bir yavrusunu kaybetmişti.

 

Kedi dostları bazı komşular ve çocuklar da.

 

Haber kısa zamanda sitede duyuldu. “Oh” çekenler, “ İyi ki öldü” diyenler, “sayıları azalıyor” diyenler olduğunu biliyorduk.

 

Pamuk’la birlikte üç kedi artık sitenin kediler nüfus kütüğünden düşmüşlerdi.

 

Kına yakanlar, yaktıkları kınalarla kalsınlar. Bizler “kalan sağlar bizimdir” diyerek çıktığımız uzun yolculuğa devam edecektik.

 

Kalan sağlar ve Masume; o cıvıl cıvıl oynayan, arabaların üstüne çıkıp bazen aşağıdakilere “nanik” çeken, bazen de arabadan arabaya atlayıp şov yapan Pamuk’un ortalıkta olmamasının farkına varamadılar önceleri. Ama aradan günler geçince hissetmiş olmalıydılar. Çünkü Pamuk yoktu. Belki dışarı çıktıklarında onu arayan arkadaşları vardı. Tabii önemli olan Masume’ninyavrusunun başına gelenleri bilip bilmemesiydi.

 

Masume’de bir ağırlaşma, yemeğini yerken nazlanma, ya da hiç yemeğe ağzını sürmeme gibi haller görünüyordu.

 

Kendinden geçmiş gibi dalan gözleri bazen bir noktaya odaklanıyor, eski neşesinden zerre görülmüyordu.

 

Site yönetimi ve bayan başkan Pamuk’un ölüm haberinden sonra süratle duvar dibine gömüldüğünü duymuşlardı. Kapıcının yardımına karşı “Bahçemizi mezarlığa mı çevirmek istiyorlar” gibi bir cümle sarfedildiğini duymadık değil. Oysa minicik bir kedinin minnacık bir toprak parçasının altında yatması ile bahçenin mezarlığa dönmesi arasında büyük bir bağlantı ve benzerlik yoktu.

 

Niyetimiz site bahçesini hayvan mezarlığına çevirmek değil, kedilerin yaşam hakkını savunmak, onların da bu dünyada yerlerinin bulunduğunu anlatmaktı.

 

Sevenlere de sevmeyenlere de.

 

Dost olanlara da olmayanlara da.

 

Kedi dostlarının sayısı Pamuk’un ölümünden sonra daha da artıyordu. Bu bizim için teselli kaynağı oluyordu.

 

Hele çocuklar. Onların sayısı giderek katlanıyordu...

 

Sevgiler,

 

Sezai

 

False