Kemal KAYAHAN
Son Güncelleme:
Ortadoğu’nun Paris’i değil BEYRUT
Nedendir bilinmez, her güzel şehri Paris’ten daha güzel olsa da Paris’e benzetme eğilimi vardır genelde. Eskiden Ortadoğu’nun Paris’i olarak nitelendirilen Beyrut da bu uygunsuz benzetmeden nasibi alan şehirlerden. Kendine has ihtişamıyla, Akdenizliliğiyle, mimarisiyle, gece hayatının muazzamlığıyla Paris’le alakası olmayan bir şehir burası; burası Beyrut.
Öyle bir şehir ki gitmeyen anlayamaz. Beyrut’ta Hıristiyan ve Müslüman iki farklı dinden birçok etkileşimi bir arada görmeniz çok olağan bir durum. Bir köşede kilise ve Meryem Ana figürleri, karşı köşede bir cami... Diğer Arap ülkelerinde görmeye alıştığınız beyaz uzun elbiseli erkeklere burada rastlamanız ise imkansız. Herkes ve her şey çok gösterişli ve çok modern. Kısacası, Beyrut güneş, gece hayatı, kültür, leziz yemekler ve yaşam sanatı olan güzel insanların şehri.
Savaş sırasında yerle bir olan Solidere, diğer adıyla Downtown çok kısa zamanda Beyrut’un yeniden yapılanmasında büyük rolü olan eski Başbakan Rafik Hariri’nin girişimleriyle eskisini aratmayacak şekilde biçimlendirilmiş. Downtown’da her şey hareket halinde, neredeyse 24 saat sürekli aynı canlılık söz konusu. Otantik Grand Cafe’de veya saat kulesinin birleştirdiği herhangi bir caddedeki kafede nargilenizi içip, Beyrut’a özgü, sakinleştici özelliği olan Cafe Blanc’ınızı yudumlarken insanları seyredebilirsiniz. Burada dünyaca ünlü birçok markanın mağazalarını bulabilir ve özellikle tüm ünlü markaları bünyesinde bulunduran Deparment Store Aishti’de alışveriş yapabilirsiniz. Saat kulesine açılan caddelerde Lübnan’a özgü el sanatlarını satın alabileceğiniz mağazalar var. Dünyanın en kaliteli kuruyemişlerini Lübnan usulü baharatlarla tatlandıran Al Rifai Kuruyemişleri’nin mağazası da burada. Ünlü Lübnan mutfağının humus, tabule, kebap ve kıbbe gibi en iyi örneklerini Karam Restaurant’da yiyebilirsiniz. Eğer canınız daha trendy bir ortamda öğle yemeği isterse o zaman İtalyan Restaurant So veya Roma kalıntılarına nazır salata yiyebileceğiniz Casper & Gambini’yi deneyebilirsiniz.
Downtown’a yürüme mesafesinde, Romalılardan kalma kalıntıların yer aldığı bölge şehrin tam göbeğinde. Buradan sahile doğru yürüdüğünüzde Lübnan’a özgü can alıcı cam objeler ve el işlerinin satıldığı Artisana du Liban’a ulaşıyorsunuz. Sahilde yürürken uçsuz bucaksız Akdeniz’ı seyretme zevkine vardığınız parkur, sizi şehrin orta sınıfının yaşadığı başka bir merkeze, Hamra’ya ve hemen arkasındaki Verdun’a götürüyor.
Verdun’un hemen sonrasında muazzam kumlu plajlar başlıyor. Tüm sahilyolu boyunca Ortadoğu ve Akdeniz mimarisinin karışımı büyük bahçeli eski evlerin güzelliği, jogging yapan insanlar, Akdeniz’den gelen hafif bir rüzgar ve arkanıza dönüp baktığınızdaki Beyrut’un muazzam görüntüsü sizi büyülüyor. Akdeniz öyle bir deniz ki, kendisine sahili olan her kültür nerdeyse birbirine tıpatıp benziyor ya da en azından birbirini andırıyor. Beyrut’taki otomobillerin klakson sesleri, yüksek ses tonuyla konuşma, küfürler, çok geç yenen akşam yemekleri, sıcakkanlılık, vücut dilini kullanma, misafirperverlik ve batıl inançlar sizi biraz Türkiye’deymiş gibi hissettiriyor.
LÜBNAN’A GİDİP DE PEPE’YLE TANIŞMAMAK NEYE BENZER
Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenlerin gittiği ve Beyrut’u çevreleyen tepelerden biri olan Harissa Tepesi ile Virgin Mary Kilisesi kaçırılmaması gereken yerlerden. Tepeye çıkmak için bindiğiniz teleferikte manzaraya karşı sevgilinizle romantik anlar yaşamak isterseniz size şampanya bile ikram ediliyor.
Beyrut’a sadece yarım saat uzaklıkta, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmış yedi bin yıllık antik kent Byblos var. Bugün kullandığımız alfabenin tohumlarının atıldığı yer olan Byblos’taki tarihi kalıntıların büyüsüyle bir öğle yemeği için uğradığınız balık lokantalarında yediğiniz balığın tadı birbirine karışıyor adeta. Bu balık lokantalarının en ünlüsü Pepe’s. Aralarında Brigitte Bardot, Catherine Deneuve, Adriano Celantano gibi birçok ismin olduğu ünlüler, yüz yaşına merdiven dayamış olan Pepe’yle fotoğraf çektirmiş. Bu salaş balık lokantasının sloganı ise hayli ilginç; "Lübnan’a gelip de, Pepe’yle tanışmamak, balayını bir harem ağasıyla geçirmek gibidir."
YERALTINDA SUŞİ VE MÜZİK TERAPİSİ
Güneş ışıklarını çekmeye, gece ışıkları sokakları aydınlatmaya başlayınca bambaşka bir Beyrut çıkıyor karşınıza. Beyrut’un gece hayatı genelde Achrafieh’de bulunan Monot Caddesi ve onun paralellerindeki caddeler ve Downtown üzerine kurulmuş durumda. Paris’teki ünlü Buddha Bar, Beyrut Downtown’da da hizmet veriyor. Üç katlı, muazzam bir eğlence kompleksi. Akşam yemeği için de doğru bir adres ama rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Bir başka mekana, Monot Caddesi’ne paralel giderken karşınıza çıkan bir asansörle ulaşıyorsunuz. Asansörün içinde çok şık bir koltuk var, ona oturun ve yeraltındaki eski sığınaklardan birine inşa edilmiş Japon restoranı Yabani’ye gidin. Burada şehrin en iyi suşisini yiyebilirsiniz. Yabani’nin tam karşısında yer alan Element ise en trendy kulüplerden biri.
Ünlü mimar Bernard Khoury tarafından bir binanın üzerine inşa edilen tüp şeklindeki Centrale, hem akşam yemeği, hem de yemek sonrası müzik için kaçırılmaması gereken barlardan. Beyrut’taki gece müdavimlerinin after-hour club’ı B018’in yeni mekanı B018 Classic, yemek sonrası geceye başlamak için. Lila Braun ve Meksika yemeklerinin de servis edildiği Pacifico, Monot Caddesi’nde ve daha çok pub tarzı mekanlardan hoşlananlar için iki farklı mekan.
5000 Amerikan Doları verilip bir seremoni eşliğinde Crystal şampanyalarının açıldığı Crystal Club, Beyrut’un gece hayatının ne kadar şaşaalı olduğunu gösteren gece mekanlarının başında geliyor. Show-off’u sevmeyenlerin nefret edebileceği ama gene de olağanüstü güzellikteki insanları, muazzam müziği ve ihtişamıyla görülmesi gereken bir kulüp Crystal. Music Hall ise ünlü Lübnanlı şarkıcı Tony Hanna ve grubunun çıktığı, insanların masaların üzerinde dans ettiği bir mekan. Zinc, alternatif müzik çalınan çok kitsch bir mekan.
Mimar Khoury imzalı bir başka ilginç mekan ise after hour club B018. 1990’lı yıllardaki İstanbul gece hayatı müdavimlerinin çok aşina olduğu efsane underground club 2019 konseptinde olan B018 de yerin altına inşa edilmiş. Daha önceleri karantina bölgesi olarak kullanılan bu mekan, dışarıdan bakınca park yeri gibi görünüyor. Ancak olağanüstü bir eğlence anlayışına sahip. Sahibi bu eğlenceyi "müzik terapisi" olarak tanımlıyor. Önceleri evinde verdiği partiler çok eğlenceli olduğu için açmış burayı, adı da evinin kapı numarasından geliyor. Mekan sabaha karşı 02.00’den sonra dolmaya başlıyor. Tüm bunların dışında gece hayatı deyince unutulmaması gereken bir yer var ki, o da kumar meraklılarına hizmet veren, muhteşem ışıklandırma sistemiyle Beyrut’un her yerinden görülebilen Byblos yolu üzerindeki görkemli Casino du Liban.
Beyrut’a temmuz ya da ağustosta giderseniz, Ortadoğu’nun en prestijli festivali olan ve Romalılardan kalan Acropolis’te düzenlenen Uluslararası Baalbeck Müzik Festivali’ni izleyebilirsiniz. Sonuç olarak Beyrut, Avrupa’nın tek düzeliğinden sıkılmışlar, haftasonu kaçamağını yurtdışında yapmak isteyenler, deniz ve kültürü bir arada yaşamak isteyenler ve özellikle de gece hayatı müdavimleri için bulunmaz bir yer.
NASIL GİDİLİR
Beyrut’a her gün mutlaka bir uçuş var. THY salı, çarşamba, perşembe ve pazar günleri uçuyor. Middle East Airlines’ın İstanbul seferleri haftanın dört günü. Zaten uçağın kalkması, servisin verilmesi ve inmesi bir oluyor. Neredeyse yurtiçi uçuyor gibisiniz, yaklaşık 1 saat 35 dakikada oradasınız. Beyrut Havaalanı şehir merkezine sadece 15 dakika uzaklıkta.
NEREDE KALINIR
Beyrut’ta dünyaca ünlü Le Meridien, Intercontinental, Sheraton, Movenpick gibi birçok 5 yıldızlı zincir otel bulunmakta. Four Seasons ve Hilton’un inşaatlari ise sürüyor. Bunların dışında Hotel Albergo, hizmetleri ve her biri birbirinden farklı olağanüstü güzellikteki 33 suitiyle bir butik otel klasiği. Ama aradığınız kumsalda bir otelse Byblos’taki Edde Sands’i öneririm. Kumların üzerinde, çok iyi bir SPA’sı olan, konforlu bir tatil köyü.
Savaş sırasında yerle bir olan Solidere, diğer adıyla Downtown çok kısa zamanda Beyrut’un yeniden yapılanmasında büyük rolü olan eski Başbakan Rafik Hariri’nin girişimleriyle eskisini aratmayacak şekilde biçimlendirilmiş. Downtown’da her şey hareket halinde, neredeyse 24 saat sürekli aynı canlılık söz konusu. Otantik Grand Cafe’de veya saat kulesinin birleştirdiği herhangi bir caddedeki kafede nargilenizi içip, Beyrut’a özgü, sakinleştici özelliği olan Cafe Blanc’ınızı yudumlarken insanları seyredebilirsiniz. Burada dünyaca ünlü birçok markanın mağazalarını bulabilir ve özellikle tüm ünlü markaları bünyesinde bulunduran Deparment Store Aishti’de alışveriş yapabilirsiniz. Saat kulesine açılan caddelerde Lübnan’a özgü el sanatlarını satın alabileceğiniz mağazalar var. Dünyanın en kaliteli kuruyemişlerini Lübnan usulü baharatlarla tatlandıran Al Rifai Kuruyemişleri’nin mağazası da burada. Ünlü Lübnan mutfağının humus, tabule, kebap ve kıbbe gibi en iyi örneklerini Karam Restaurant’da yiyebilirsiniz. Eğer canınız daha trendy bir ortamda öğle yemeği isterse o zaman İtalyan Restaurant So veya Roma kalıntılarına nazır salata yiyebileceğiniz Casper & Gambini’yi deneyebilirsiniz.
Downtown’a yürüme mesafesinde, Romalılardan kalma kalıntıların yer aldığı bölge şehrin tam göbeğinde. Buradan sahile doğru yürüdüğünüzde Lübnan’a özgü can alıcı cam objeler ve el işlerinin satıldığı Artisana du Liban’a ulaşıyorsunuz. Sahilde yürürken uçsuz bucaksız Akdeniz’ı seyretme zevkine vardığınız parkur, sizi şehrin orta sınıfının yaşadığı başka bir merkeze, Hamra’ya ve hemen arkasındaki Verdun’a götürüyor.
Verdun’un hemen sonrasında muazzam kumlu plajlar başlıyor. Tüm sahilyolu boyunca Ortadoğu ve Akdeniz mimarisinin karışımı büyük bahçeli eski evlerin güzelliği, jogging yapan insanlar, Akdeniz’den gelen hafif bir rüzgar ve arkanıza dönüp baktığınızdaki Beyrut’un muazzam görüntüsü sizi büyülüyor. Akdeniz öyle bir deniz ki, kendisine sahili olan her kültür nerdeyse birbirine tıpatıp benziyor ya da en azından birbirini andırıyor. Beyrut’taki otomobillerin klakson sesleri, yüksek ses tonuyla konuşma, küfürler, çok geç yenen akşam yemekleri, sıcakkanlılık, vücut dilini kullanma, misafirperverlik ve batıl inançlar sizi biraz Türkiye’deymiş gibi hissettiriyor.
LÜBNAN’A GİDİP DE PEPE’YLE TANIŞMAMAK NEYE BENZER
Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenlerin gittiği ve Beyrut’u çevreleyen tepelerden biri olan Harissa Tepesi ile Virgin Mary Kilisesi kaçırılmaması gereken yerlerden. Tepeye çıkmak için bindiğiniz teleferikte manzaraya karşı sevgilinizle romantik anlar yaşamak isterseniz size şampanya bile ikram ediliyor.
Beyrut’a sadece yarım saat uzaklıkta, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmış yedi bin yıllık antik kent Byblos var. Bugün kullandığımız alfabenin tohumlarının atıldığı yer olan Byblos’taki tarihi kalıntıların büyüsüyle bir öğle yemeği için uğradığınız balık lokantalarında yediğiniz balığın tadı birbirine karışıyor adeta. Bu balık lokantalarının en ünlüsü Pepe’s. Aralarında Brigitte Bardot, Catherine Deneuve, Adriano Celantano gibi birçok ismin olduğu ünlüler, yüz yaşına merdiven dayamış olan Pepe’yle fotoğraf çektirmiş. Bu salaş balık lokantasının sloganı ise hayli ilginç; "Lübnan’a gelip de, Pepe’yle tanışmamak, balayını bir harem ağasıyla geçirmek gibidir."
YERALTINDA SUŞİ VE MÜZİK TERAPİSİ
Güneş ışıklarını çekmeye, gece ışıkları sokakları aydınlatmaya başlayınca bambaşka bir Beyrut çıkıyor karşınıza. Beyrut’un gece hayatı genelde Achrafieh’de bulunan Monot Caddesi ve onun paralellerindeki caddeler ve Downtown üzerine kurulmuş durumda. Paris’teki ünlü Buddha Bar, Beyrut Downtown’da da hizmet veriyor. Üç katlı, muazzam bir eğlence kompleksi. Akşam yemeği için de doğru bir adres ama rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Bir başka mekana, Monot Caddesi’ne paralel giderken karşınıza çıkan bir asansörle ulaşıyorsunuz. Asansörün içinde çok şık bir koltuk var, ona oturun ve yeraltındaki eski sığınaklardan birine inşa edilmiş Japon restoranı Yabani’ye gidin. Burada şehrin en iyi suşisini yiyebilirsiniz. Yabani’nin tam karşısında yer alan Element ise en trendy kulüplerden biri.
Ünlü mimar Bernard Khoury tarafından bir binanın üzerine inşa edilen tüp şeklindeki Centrale, hem akşam yemeği, hem de yemek sonrası müzik için kaçırılmaması gereken barlardan. Beyrut’taki gece müdavimlerinin after-hour club’ı B018’in yeni mekanı B018 Classic, yemek sonrası geceye başlamak için. Lila Braun ve Meksika yemeklerinin de servis edildiği Pacifico, Monot Caddesi’nde ve daha çok pub tarzı mekanlardan hoşlananlar için iki farklı mekan.
5000 Amerikan Doları verilip bir seremoni eşliğinde Crystal şampanyalarının açıldığı Crystal Club, Beyrut’un gece hayatının ne kadar şaşaalı olduğunu gösteren gece mekanlarının başında geliyor. Show-off’u sevmeyenlerin nefret edebileceği ama gene de olağanüstü güzellikteki insanları, muazzam müziği ve ihtişamıyla görülmesi gereken bir kulüp Crystal. Music Hall ise ünlü Lübnanlı şarkıcı Tony Hanna ve grubunun çıktığı, insanların masaların üzerinde dans ettiği bir mekan. Zinc, alternatif müzik çalınan çok kitsch bir mekan.
Mimar Khoury imzalı bir başka ilginç mekan ise after hour club B018. 1990’lı yıllardaki İstanbul gece hayatı müdavimlerinin çok aşina olduğu efsane underground club 2019 konseptinde olan B018 de yerin altına inşa edilmiş. Daha önceleri karantina bölgesi olarak kullanılan bu mekan, dışarıdan bakınca park yeri gibi görünüyor. Ancak olağanüstü bir eğlence anlayışına sahip. Sahibi bu eğlenceyi "müzik terapisi" olarak tanımlıyor. Önceleri evinde verdiği partiler çok eğlenceli olduğu için açmış burayı, adı da evinin kapı numarasından geliyor. Mekan sabaha karşı 02.00’den sonra dolmaya başlıyor. Tüm bunların dışında gece hayatı deyince unutulmaması gereken bir yer var ki, o da kumar meraklılarına hizmet veren, muhteşem ışıklandırma sistemiyle Beyrut’un her yerinden görülebilen Byblos yolu üzerindeki görkemli Casino du Liban.
Beyrut’a temmuz ya da ağustosta giderseniz, Ortadoğu’nun en prestijli festivali olan ve Romalılardan kalan Acropolis’te düzenlenen Uluslararası Baalbeck Müzik Festivali’ni izleyebilirsiniz. Sonuç olarak Beyrut, Avrupa’nın tek düzeliğinden sıkılmışlar, haftasonu kaçamağını yurtdışında yapmak isteyenler, deniz ve kültürü bir arada yaşamak isteyenler ve özellikle de gece hayatı müdavimleri için bulunmaz bir yer.
NASIL GİDİLİR
Beyrut’a her gün mutlaka bir uçuş var. THY salı, çarşamba, perşembe ve pazar günleri uçuyor. Middle East Airlines’ın İstanbul seferleri haftanın dört günü. Zaten uçağın kalkması, servisin verilmesi ve inmesi bir oluyor. Neredeyse yurtiçi uçuyor gibisiniz, yaklaşık 1 saat 35 dakikada oradasınız. Beyrut Havaalanı şehir merkezine sadece 15 dakika uzaklıkta.
NEREDE KALINIR
Beyrut’ta dünyaca ünlü Le Meridien, Intercontinental, Sheraton, Movenpick gibi birçok 5 yıldızlı zincir otel bulunmakta. Four Seasons ve Hilton’un inşaatlari ise sürüyor. Bunların dışında Hotel Albergo, hizmetleri ve her biri birbirinden farklı olağanüstü güzellikteki 33 suitiyle bir butik otel klasiği. Ama aradığınız kumsalda bir otelse Byblos’taki Edde Sands’i öneririm. Kumların üzerinde, çok iyi bir SPA’sı olan, konforlu bir tatil köyü.