Esra ERDOĞAN
Son Güncelleme:
Mezopotamya’nın Efes’inde geçmişi keşfettim
Duygu Başoğlu (24), İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünde çift anadal programında okuyor. İstanbul S.O.S. Girişimi’nin içinde aktif rol alıyor. Gezmeyi, doğaya çıkmayı, fotoğraf çekmeyi seven Başoğlu, iki yıl önce eylül ayında Mardin’e, Dara Harabelerini’nin bulunduğu Oğuz Köyü’ne gitti. Anastasiopolis kenti üzerine kurulan köyde, Mezopotamya’nın ilk barajı, sulama sistemi, dev sarnıçları, yeraltı zindanlarını gördü. Kayaya oyulan mağara büyüklüğündeki mezarları gezdi. “Mezopotamya’daki köyde geçmişi keşfetmek, ışık kirliliği olmadığı için, damdan yıldızlarla dolu gökyüzünü seyredebilmek, bol bol kebap yemek çok keyifliydi” diyor.
Daha önce nerelere seyahat ettiniz?
- Genellikle sırtçantamda az yükle, tek başıma veya yakın arkadaşlarımla ve ayrıntılı plan yapmadan gezmeyi tercih ediyorum. Turistik haritalardaki yapılardan önce gittiğim yerin halkını, doğasını, sorunlarını ve özelliklerini görmeye çalışıyorum. Türkiye’nin tüm bölgelerinde birçok ilde bulundum, özellikle Doğu Karadeniz’e tekrar tekrar gittim. Merkezlerin dışına da çıkmaya çalıştım, doğa gezileri yaptım. Suriye, Gürcistan, Fas, Balkanlar ve bir yıl da İtalya’da okumamın kolaylaştırmasıyla birçok Avrupa ülkesine gittim.
Oğuz Köyü’ne yolunuz nasıl düştü?
- Prof. Dr. Metin Ahunbay’ın yürüttüğü kazıya yardımcı olmak için gittim. “Dara” adıyla da bilinen köy bir vadiye kurulmuş. Sarı, kurak toprakların arasında, zeytinliklerle çevrili bir adacık. Muhtemelen geçmişte bu vadiden bir nehir akıyordu, köy su kenarındaydı. Artık su yazları tükeniyor. Köy etraftaki zeytinliklerle bir vaha gibi görünüyor. Altında Anastasiopolis adında bir Bizans kenti var. İstanbul’dan Mardin’e uçakla gittim. Köyde bir ailenin evinde kaldım. Bu arada çevredeki diğer yerleşimleri gezdim. Dara ve yakın çevresini içeren çok güzel bir tur yapılabilir. Üstelik bu bölge, yani Mardin-Batman çevresi Türkiye’nin özgün ve bambaşka bir hayatın içinde olunduğu hissini veren yerlerinden.
Konaklama seçenekleri neler?
- Oğuz Köyü’nde kalacak tesis yok. 30 kilometre mesafedeki Mardin merkezinde kalınması uygun olur. Merkezde konaklama için oldukça fazla seçenek var.
ET YEMEYİ SEVENLER İÇİN CENNET
Gezip görülecek yerleri nereler?
- Dara, Mezopotamya’nın en önemli kentlerinden biri. MÖ 530’da sayfiye yeri olarak kurulmuş. Perslerin, Romalıların eline geçmiş. İpekyolu üstündeki şehir, Bizans’ın doğuda Nusaybin’den sonra ikinci önemli sınır kentiydi. Bu dönemde çevresi dört kilometrelik surlarla çevrilmiş, içkale yapılmış. Köyün girişinde, kayalardan oluşan bir geniş bir kanalda, mağara büyüklüğünde kaya mezarları bulunuyor. Bunlar görülmeye değer. Mezopotamya’nın ilk barajı, ilk sulama sisteminin kalıntıları bugün de görülebiliyor. Suyun akışını kontrol etmek için kurulan sistem dikkat çekici. Köy evlerinden birinin yanındaki geçitten yer altına indiğinizde yaklaşık 10-15 metre yüksekliğinde, gizli bir taş yapıyla karşılaşıyorsunuz. Odacıkları bulunan yapının zindan olduğu iddia edilse de hangi amaçla yapıldığı hâlâ araştırılıyor. Dar geçitten böylesine büyük bir yapıya ulaşmak şaşırtıcı. Köylüler uzun yıllar ahır olarak kullanmış, neyse ki büyük zarar vermemiş. Taşa oyulmuş eski evlerde İsa, Meryem, haç figürleri görülüyor. İlk defa giden biri için Mezopotamya coğrafi olarak çok etkileyici. Her birinin avlusu bulunan köy evleri, kerpiç ve taştan. Bunlar çatılı teraslarıyla tipik bölge yapıları; coğrafyayla uyum içinde.
Bölgenin yemekler nasıl?
Bu bölge et sevenler için cennet. Sadece kebap yemeye bile gidilir. Vejetaryenlar zorlanabilir. Mardin’de “Etsiz yemeğiniz var mı” sorusuna “Tavuk var” cevabını alıyorsunuz.
Köyün en beğendiğiniz yönlerini anlatır mısınız?
- Köyün bence en ilgi çekici özelliği, tarihi kentle üzerindeki sade köyün iç içe geçmiş olması. Evlerin duvarlarında tarihi yapılardan alınmış taşlar seçiliyor, bahçelerin içlerinden tarihi su yolları ve mühendislik yapılarının izleri takip edilebiliyor, tarlaların ortasında mozaikler var. Köydeki çocuklar yeraltındaki görkemli yapının zamanında “zindan” olduğundan başlayarak orayla ilgili türlü hikaye anlatabilir. Köyde dolaşıp tarihin katmanlarını kendiniz keşfedebilirsiniz.
Oraya gideceklere neler önerirsiniz?
- Mezopotamya’da bir köyde sakin ve meraklı bir ziyaretçi olarak geçirmeye bir iki saatten fazla zaman ayırın, çevrede yürüyün, bir ağaç gölgesinde oturun, köy halkıyla konuşun, tandırda ekmek yapılışını izleyin, derim.
Orada başınızdan ilginç bir anı geçti mi?
- Kerpiç bir evin damında uyumak benim için maceralı değil ama unutulmaz bir anı oldu. Işık kirliliği yok, gökyüzü yıldız dolu, uzaktan Suriye’nin ışıkları seçiliyor. Burada ailelerden rica edilerek çadır kamp yapılması da -çevreye saygılı olmak koşuluyla- mümkün olabilir. Ekim ayı köyü ziyaret edecekler için uygun bir zaman.
- Genellikle sırtçantamda az yükle, tek başıma veya yakın arkadaşlarımla ve ayrıntılı plan yapmadan gezmeyi tercih ediyorum. Turistik haritalardaki yapılardan önce gittiğim yerin halkını, doğasını, sorunlarını ve özelliklerini görmeye çalışıyorum. Türkiye’nin tüm bölgelerinde birçok ilde bulundum, özellikle Doğu Karadeniz’e tekrar tekrar gittim. Merkezlerin dışına da çıkmaya çalıştım, doğa gezileri yaptım. Suriye, Gürcistan, Fas, Balkanlar ve bir yıl da İtalya’da okumamın kolaylaştırmasıyla birçok Avrupa ülkesine gittim.
Oğuz Köyü’ne yolunuz nasıl düştü?
- Prof. Dr. Metin Ahunbay’ın yürüttüğü kazıya yardımcı olmak için gittim. “Dara” adıyla da bilinen köy bir vadiye kurulmuş. Sarı, kurak toprakların arasında, zeytinliklerle çevrili bir adacık. Muhtemelen geçmişte bu vadiden bir nehir akıyordu, köy su kenarındaydı. Artık su yazları tükeniyor. Köy etraftaki zeytinliklerle bir vaha gibi görünüyor. Altında Anastasiopolis adında bir Bizans kenti var. İstanbul’dan Mardin’e uçakla gittim. Köyde bir ailenin evinde kaldım. Bu arada çevredeki diğer yerleşimleri gezdim. Dara ve yakın çevresini içeren çok güzel bir tur yapılabilir. Üstelik bu bölge, yani Mardin-Batman çevresi Türkiye’nin özgün ve bambaşka bir hayatın içinde olunduğu hissini veren yerlerinden.
Konaklama seçenekleri neler?
- Oğuz Köyü’nde kalacak tesis yok. 30 kilometre mesafedeki Mardin merkezinde kalınması uygun olur. Merkezde konaklama için oldukça fazla seçenek var.
ET YEMEYİ SEVENLER İÇİN CENNET
Gezip görülecek yerleri nereler?
- Dara, Mezopotamya’nın en önemli kentlerinden biri. MÖ 530’da sayfiye yeri olarak kurulmuş. Perslerin, Romalıların eline geçmiş. İpekyolu üstündeki şehir, Bizans’ın doğuda Nusaybin’den sonra ikinci önemli sınır kentiydi. Bu dönemde çevresi dört kilometrelik surlarla çevrilmiş, içkale yapılmış. Köyün girişinde, kayalardan oluşan bir geniş bir kanalda, mağara büyüklüğünde kaya mezarları bulunuyor. Bunlar görülmeye değer. Mezopotamya’nın ilk barajı, ilk sulama sisteminin kalıntıları bugün de görülebiliyor. Suyun akışını kontrol etmek için kurulan sistem dikkat çekici. Köy evlerinden birinin yanındaki geçitten yer altına indiğinizde yaklaşık 10-15 metre yüksekliğinde, gizli bir taş yapıyla karşılaşıyorsunuz. Odacıkları bulunan yapının zindan olduğu iddia edilse de hangi amaçla yapıldığı hâlâ araştırılıyor. Dar geçitten böylesine büyük bir yapıya ulaşmak şaşırtıcı. Köylüler uzun yıllar ahır olarak kullanmış, neyse ki büyük zarar vermemiş. Taşa oyulmuş eski evlerde İsa, Meryem, haç figürleri görülüyor. İlk defa giden biri için Mezopotamya coğrafi olarak çok etkileyici. Her birinin avlusu bulunan köy evleri, kerpiç ve taştan. Bunlar çatılı teraslarıyla tipik bölge yapıları; coğrafyayla uyum içinde.
Bu bölge et sevenler için cennet. Sadece kebap yemeye bile gidilir. Vejetaryenlar zorlanabilir. Mardin’de “Etsiz yemeğiniz var mı” sorusuna “Tavuk var” cevabını alıyorsunuz.
Köyün en beğendiğiniz yönlerini anlatır mısınız?
- Köyün bence en ilgi çekici özelliği, tarihi kentle üzerindeki sade köyün iç içe geçmiş olması. Evlerin duvarlarında tarihi yapılardan alınmış taşlar seçiliyor, bahçelerin içlerinden tarihi su yolları ve mühendislik yapılarının izleri takip edilebiliyor, tarlaların ortasında mozaikler var. Köydeki çocuklar yeraltındaki görkemli yapının zamanında “zindan” olduğundan başlayarak orayla ilgili türlü hikaye anlatabilir. Köyde dolaşıp tarihin katmanlarını kendiniz keşfedebilirsiniz.
Oraya gideceklere neler önerirsiniz?
- Mezopotamya’da bir köyde sakin ve meraklı bir ziyaretçi olarak geçirmeye bir iki saatten fazla zaman ayırın, çevrede yürüyün, bir ağaç gölgesinde oturun, köy halkıyla konuşun, tandırda ekmek yapılışını izleyin, derim.
Orada başınızdan ilginç bir anı geçti mi?
- Kerpiç bir evin damında uyumak benim için maceralı değil ama unutulmaz bir anı oldu. Işık kirliliği yok, gökyüzü yıldız dolu, uzaktan Suriye’nin ışıkları seçiliyor. Burada ailelerden rica edilerek çadır kamp yapılması da -çevreye saygılı olmak koşuluyla- mümkün olabilir. Ekim ayı köyü ziyaret edecekler için uygun bir zaman.