GeriSeyahat Merak edenlere kapalı kutu Çarşamba
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Merak edenlere kapalı kutu Çarşamba

Merak edenlere kapalı kutu Çarşamba

Fatih Çarşamba, pek çok kişi için kapalı kutu. Bir dönem kurtarılmış bölge ilan edilen, bugün hálá kendine has bir sosyal dokunun hakim olduğu semt, köklü geçmişe sahip. Sınırları içinde kiliseler, tarihi kütüphane ve medreseler, önemli külliyeler bulunuyor.

Kültür gezilerine meraklı olanlar için ilgi çekici pek çok durak var. Gezinizi bir çarşamba gününe denk getirirseniz, ünlü pazarını da görebilirsiniz. Tek başına gezmek istemeyenler kültür turlarına katılabilir. Önümüzdeki günlerde, kültür turlarının öncüsü Fest Travel, sadece Çarşamba’yı değil tüm Fatih bölgesinin anlatılacağı bir tur düzenleyecek.

Çarşamba, adını her hafta çarşamba günleri kurulan ünlü pazarından alıyor. Hatta Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nde aktardığına göre eskiden semt, Çarşamba Pazarı olarak anılırmış. Sınırlarını ise şöyle çiziyor: "Çarşamba, Darüşşafaka Lisesi’nin, İsmail Efendi Medresesi ve Camii’nin, Murad Molla Kütüphanesi’nin ve Mehmedağa Camii ile Hamamı’nın bulunduğu sahayı ihtiva eden semttir."

Bu kısa tanım, bölgenin önemli yapıları hakkında da fikir veriyor. Darüşşafaka Lisesi binası, bugün tüm ihtişamıyla ayakta dursa dahi, terk edilmiş vaziyette. Diğerleri ise tahminen Koçu’nun zamanındaki kadar iyi durumda.

Çarşamba’yı gezeceklere, girişi Saraçhane tarafından yapmalarını öneriyoruz. Böylece İMÇ’nin tam karşısında, Bozdoğan Kemeri’nin bitişiğinde bulunan Gazanfer Ağa Medresesi’ni gezebilirler. Bugün Karikatür ve Mizah Müzesi olarak hizmet veren yapı, 16. yüzyılın sonlarında Davud Ağa’nın mimarbaşılığı zamanında inşa edilmiş. Külliye; medrese, türbe ve sebilden meydana geliyor. 1782 yılındaki bir yangında tahrip olan külliye, değişik tarihlerde tamir görmüş. 1943-1944 yıllarında gerçekleştirilen büyük onarımdan sonra Belediye Müzesi olarak, 1989’dan itibaren de Karikatür ve Mizah Müzesi olarak kullanıldı.

DİVANI LUGAT’İT TÜRK’ÜN TEK YAZMA KOPYASI BURADA

Macar Kardeşler Caddesi’ndeki Millet Kütüphanesi, eskinin Şeyhülislam Feyzullah Efendi Medresesi. Kitaplık, mektep ve çeşmeleriyle küçük bir külliye oluşturan Feyzullah Efendi Medresesi’nin mektep bölümü, muhtemelen 1912 yıllarındaki imar çalışmaları sırasında yok edilmiş. Medresenin yıkılmadan günümüze ulaşabilmesini, 1910’lu yıllarda İstanbul Eski Eserleri Koruma Encümeni onur üyesi olan Madame Bombar’a borçluyuz. Belediye tarafından yerine meydan yapılması kararlaştırılan bu önemli eserin yaşatılabilmesi için çok uğraşmış ve başarılı olmuş. Medrese binası İstanbullu kitapsever Ali Emiri Efendi’nin kitaplarının korunduğu bir yazma eserler kütüphanesine çevrilmiş. Bu kütüphaneyi dünya tarihi açısından çok önemli kılan en önemli özelliği, Türk dilinin ilk sözlüklerinden biri olan Divan-ı Lugat’it Türk’ün tek yazma nüshasını barındırması.

ZİYARETE KAPALI İNŞAAT MÜZESİ

Yine Saraçhane’deki Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi, 17. yüzyıl sonlarında İbrahim Ağa’nın mimarbaşılığı sırasında inşa edilmiş. Külliye önceleri medrese, dershane-mescit, kütüphane, sübyan mektebi, dükkanlar ve sebilden oluşmaktayken daha sonra çeşme de ilave edilmiş. 1718 ve 1782 yangınlarında, 1755 ve 1894 depremlerinde hasar görmüş, değişik tarihlerde onarım geçirmiş. 1966’da müze binası haline getirilmiş ve külliye "Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi" olarak kullanılmaya başlanmış. İçerisinde yok olan İstanbul yapıları ile ilgili pek çok parçayı barındıran bu müze, bugün maalesef ziyarete kapalı.

Ayasofya’dan önce kentin en büyük kubbeli bazilikalarından biri olan Polyeuktos Kilisesi kalıntıları da Fatih’te bulunuyor. Son Batı Roma İmparatoru Anikius Olybrius’un kızı Iuliana Anikia tarafından 524-527 yılları arasında yaptırılan kilise, Cumhuriyet Dönemi’nin Bizans arkeolojisine ilişkin en büyük bulgularından biri. 1960’da bir temel kazısı sırasında tesadüfen ortaya çıktı. Kilisenin 12. yüzyılda terk edildiği ve büyük bir zenginlik gösteren mimari taş bezemelerinin Haçlılardan önce ve Haçlılar Dönemi’nde yağmalandığı sanılıyor. Sütun başlıklarından bir tanesi Barcelona Arkeoloji Müzesi’nde, bazı korkuluk levhaları ve payeleri Venedik’te San Marco Kilisesi’nde kaçırılmış.

Darüşşafaka binası, Çarşamba’nın içinde bulunuyor. Yetim ve yoksul Müslüman çocukların yetiştirilmeleri amacıyla 1873’te açılan parasız yatılı, özel statülü ilk okul olan ve adı "şefkat yurdu" anlamına gelen Darüşşafaka, döneminin ilginç yapılarından birisi. İlk adı "Darüşşafakatü’l İslamiye" olan okul, Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye adlı hayır derneğince "Kapalıçarşı ve çevresindeki işyerlerinde çalışan çırakları okutmak amacıyla" İstanbul’a kazandırılan başlıca eğitim kurumlarından. Cumhuriyet’in ilanından sonra özel lise konumunda, devlet liselerinin ve ortaokullarının programını uygulamaya başlamış. 1994’ten itibaren Ayazağa’daki yeni kampusunda eğitime devam eden Darüşşafaka’nın Çarşamba’da bulunan binası, Haliç’e bakan bir tepe üzerinde ve etkileyici bir manzaraya sahip.

PATRİKHANE’NİN ESKİ YERİ FETHİYE MÜZESİ

Yine Çarşamba’da bulunan ve Fethiye Camii olarak da bilinen Fethiye Müzesi, Bizans dönemine ait bir kilise aslında. O dönemdeki adı Pammakaristos manastır kilisesi. Asıl yapıya, Latin istilasının son bulmasıyla XIII. yüzyılda bir mezar şapeli eklenmiş. Fetihten sonra, Hıristiyanlar’ın elinde kalmış, kadın manastırı olarak kullanılmış. 1455’te patrikhane buraya taşınmış ve 1586 yılına kadar patrikhane olarak kalmış. Pammakaristos kilisesini Fethiye Camii’ne dönüştüren ikişi III. Murat. Ek kilise duvarları XIV. yüzyılın güzel mozaikleri ile süslü. 1938-1940 yıllarında onarıldıktan sonra müze olarak Ayasofya Müzesi’ne bağlı bir birim haline getirildi. Arkeoloji ve Etnografya olmak üzere iki salondan oluşuyor. Kuzey kilise ise hala cami olarak hizmet veriyor.

Fener sınırında, Tevkii Cafe Mahallesi’nde bulunan Murad Molla Kütüphanesi Millet Kütüpanesi’ne bağlı olarak çalışıyor. Damadzáde olarak da biliniyor. 1775 yılında kurulan kütüphanede, 2 bin cilt kadar yazma eser bulunuyor. Bulunduğu semte ismini veren Yavuz Sultan Selim Külliyesi 20 Kasım 1522’de tamamlanmış. Yavuz Sultan Selim, Mısır’dan taş ustaları, mimarlar ve Memlük yapılarından sökülmüş renkli mermer levhaları gemilerle İstanbul’a göndermiş, ancak zamansız ölümü nedeniyle projesini gerçekleştirememiş. Yavuz’un adını taşıyan külliyeyi kendisi değil, oğlu Kanuni Sultan Süleyman inşa ettirmiş. Sultan Selim Camii, 16. yüzyılda yapılan ve Edirne yapılarını örnek alan İstanbul’daki iki camiden biri.

HEPSİNİ GEZMEK 7 SAAT SÜRÜYOR

Fest Travel tarafından düzenlenen Fatih-Çarşamba gezisi 10 Mart cumartesi günü, 10.00-17.00 saatleri arasında yapılacak. Gezi programında sadece Çarşamba değil tüm Fatih’ten eserler bulunuyor. Katılanlar, burada genişçe bahsetmediğimiz Fatih Camii, Kıztaşı, Hırka-ı Şerif Camii, Feneri İsa Camii, Mehmed Ağa Külliyesi, Mesih Mehmed Paşa Camii, Atik Ali Paşa Camii, Bali Paşa Camii ve Suphi Paşa Konağı gibi yapıları da görebilir. Kadınların yanına eşarp alması tavsiye ediliyor. Gezinin ücreti 52 YTL.
False