Geri Seyahat Lindos’un Osmanlı kaptan evleri Apolakkia’nın karpuz sever geyikleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Lindos’un Osmanlı kaptan evleri Apolakkia’nın karpuz sever geyikleri

Lindos’un Osmanlı kaptan evleri Apolakkia’nın karpuz sever geyikleri

Rodos, farklı coğrafi, kültürel özellikler taşıyan 43 şehirden oluşuyor. Adanın çevresini kuşatan 220 kilometrelik otoyolda çıkacağınız günübirlik bir yolculukta, çok sayıda sürprizle karşılaşacaksınız.

Adanın batı kıyıları tenha ve ormanlarla kaplı. Doğu kıyıları ise, özellikle merkeze yakın bölgelerde çorak ve kalabalık. Turumuza doğu kıyısından başladık. Kalitheas sahilindeki termal kaynakların bulunduğu küçük koya İtalyanlar 60 yıl önce terapi merkezi kurmuş. Sütunlar, kemerlerle kaplı, daire şeklindeki tek katlı yapı birkaç yıl önce onarılıp sergi salonuna dönüştürülmüş. Yanıbaşındaki şifalı çeşmelerin bulunduğu kubbe ise hâlâ onarımda. Bahçeleri adaçayı, kekik, biberiye gibi aromatik bitkilerle süslenen koyda bir dalgıç okulu bulunuyor. Altı kilometre uzağındaki Faliraki, İngiliz turistlerin ucuz bira ve eğlence cenneti. Adanın en çirkin yerleşimi.

MELENOS MUCİZESİ

Doğu sahilinin ortalarındaki yarımadaya kurulan Lindos, tepedeki otoyoldan bakıldığında çorak ve sıradan bir yerleşim. Aşağıya inip, meydanındaki dev benjamin kauçuğu ağacının altından çevreye baktığınızda ne kadar yanıldığınızı anlıyorsunuz. Denizin maviden laciverte uzanan tonları, çevredeki görkemli kayalıklarla, bembeyaz evlerle birleşince büyüleyici bir manzara çıkıyor ortaya. Homeros’un İlyada destanında anlattığı 3 bin yıllık köyün daracık sokaklarında eşek konvoyları turistleri 110 metre yükseklikteki akropole taşıyor. Bir zamanlar soluk kesici heykeller varmış bu akropolde. Sezar zamanında çoğu İtalya’ya taşınmış. Bugün Lindos’un soluk kesen güzelliği küçük bir butik otel: Melenos. Sahibi Michalis Melenos tam 15 yılda, Anadolu’dan antika toplayarak kurmuş bu oteli. Masa örtüleri Tokat basmasından, tavan çinileri İznik’ten, sinileri, fenerleri Kapalıçarşı’dan. Melenos hâlâ kışları Türkiye’de geçiriyor, geçmişi yaşatan ustaları bulup özel seramik, dokumalar ürettiriyor. Bunları otelinin hediye dükkanında satıyor. Melenos’un kafe, restoran olarak kullandığı çatısından manzaranın dolunayda doyumsuz olduğunu anlatıyor Lindoslular.

YILDA DÖRT KEZ BAL ALAN KÖY

Güneye ilerledikçe yerleşimler seyrekleşiyor, Praso Burnu’nda uçsuz bucaksız, kurak bir ova çıkıyor karşımıza. Burundaki fenere uzun yıllar bir Türk bekçilik yapmış. Vali Maheridis’ten öğrendiğimize göre, şimdi bu bölgeye adanın petrolle çalışan ikinci santralinin kurulması planlanıyor. Rodoslular henüz rüzgar enerjisini yeterince etkin kullanamıyor.
Yolumuz çam ormanlarından geçip tarım merkezi Apolakkia köyüne düşüyor. Meydanda, mor çiçeklerle süslü pavlonya ağacının altında, Hacıyannis’in kahvesine oturup köylülerle sohbet ediyoruz. 70’ine merdiven dayamış Sava Kusurna, asma kabağıyla çaprazladıkları meşhur karpuzlarının öyküsünü anlatıyor. Temmuzda düzenlenen karpuz yortusu, adalıların merakla beklediği bir şölene dönüşüyormuş. Karpuzdan büst yapma yarışı dahil pek çok etkinlik düzenleniyormuş. Köylülerden bölgedeki geyiklerin aşırı derecede çoğaldığını, insanlara alışıp karpuz tarlalarına, bahçelere zarar verdiklerini öğreniyoruz. Yaz aylarında pek çok kişi köydeki pansiyonlarda konaklayıp, geyik ve vahşi kuş gözlemine çıkıyormuş.
Batı sahilinin ortalarında, 450 metre irtifada kurulan kurulan Siana köyü balıyla ünlü. İkindi saatlerinde sokakları bomboş köye girip, görkemli kilisenin bitişiğindeki Manos Manstrosavivas’ın kahvesinde mola veriyoruz. Siana’nın spesyalitesi ballı, cevizli süzme yoğurt. Lezzeti müthiş... 7 bin kovanla, yılda 15 ton bal üretip, tüm Yunanistan’a satıyorlar. Dört kuşak balcı bir köylü, tüm dünyayı sarsan kovan sönmesi sendromundan etkilenmediklerini, arılarının sadece yüzde 5’inin telef olduğunu söylüyor. İlkbahardan sonbahara dört kez bal aldıklarını anlatıyor: Kekik, çam, gerçek funda balı...

KELEBEK CENNETİ

Batı kıyısındaki son durağımız Kelebekler Vadisi, yani Petaloudes. Havaalanının bulunduğu Paradisi sahiline altı kilometre uzaktaki vadi, çınar, günlük ve akağaçlarla kaplı. Günlük ağaçlarının kokusunu seven kaplan kelebekleri bu vadide ürüyor, daha sonra Rodos’un diğer bölgelerine, hatta diğer adalara uçuyor. Sonbaharda yumurtlamak için tekrar Petaloudes’e dönüyor. Temmuz ayında ağaçların kelebekten görülmediği söyleniyor. Küçük şelalelerle akan suyun yanından tahta merdivenlerle zirveye çıktığınızda tüm sahili kuşbakışı görebileceğiniz küçük bir kiliseye ulaşıyorsunuz. Adaların bağımsızlığı için mücadele eden üç liderin ilk toplantılarını bu tepede yaptıkları yazıyor kilisenin duvarındaki plakada. Turumuz adadaki diğer İngiliz turist cenneti Kremasti ve Ialissos’tan geçerek merkezde sona eriyor. Kritika bölgesinde, tek katlı, sevimli evler ve arkasında bir cami dikkat çekiyor. Bu evler Osmanlı döneminde, Girit’ten kurtarılan Müslüman aileler için yapılmış. Giritli Türkler Mahallesi’nde bugün göçmenlerin torunları yaşıyor, evler korunuyor.

Vasili’nin tedavisi için evler turizme açıldı

Lindos’un daracık sokaklarında, eski taş duvarların ardında 500 yıllık evler saklı. Osmanlı döneminde, Girit ve Anadolu kıyılarıyla ticaretten zengin olan tekne sahiplerinin yaptırdığı evlerden 15’ini 1940’larda İngiliz gezginler satın almış. Onların sayesinde evler aynen korunmuş. Birkaçı yıkılmak üzereyken eski malzemelerle tekrar yapılmış. İki yıl önce 14 yaşındaki Lindoslu Vasili ağır bir trafik kazası geçirince, bu evlerin sahipleri tedavi masraflarını karşılamak üzere bir kampanya başlatmış. Yılın belirli aylarında, boş olan evler ziyarete açılıyor. Turun geliri Vasili’nin ailesine veriliyor. Bu yolla geçen yıl 30 bin Euro toplanmış. Rehberliği 30 yıl önce Boston’dan gelip Lindos’ta sahaf ve çamaşırhane açan Sheila Markiou (0030 694 424 27 82) yürütüyor. Biz bu mütevazı evlerden dördünü gezdik. Kaptan Evleri, birbirine bağlı üç bölümden oluşuyordu: Salon, mutfak, yatakodasının iç içe geçtiği ana yapı, üst katındaki misafir odası ve bu yapıdan bağımsız, arazinin en yüksek noktasına yapılmış kaptan odası. Zeminleri deniz taşlarından desenlerle süslü evlerin tavanlarında ahşap süslemelerle kaplanmıştı. Gömme dolapları, içindeki banyoları özenle korunmuştu. Tüm evlerde eski usül yer yatakları, cibinlikler bulunuyordu. Başuçlarına elişinden besmeleler, Osmanlıca fermanlar, belgeler asılmıştı. Yazar Lawrence Durrell’in ve ünlü Galata bankeri Zarifi’nin kızlarına ait evlerde pekçok edebiyatçının konakladığını anlatıyordu Sheila. Geçmişte içkili, müzikli akşamların düzenlendiği, deniz manzaralı kaptan odalarında pekçok eser yazılmıştı. Evlerden birinin çakıldan yapılma desenli kaplaması 15’inci yüzyıldan kalmaydı.

GÜNLÜĞÜ 30 EUROYA KİRALIK OTO 35 EURO’YA OTOBÜS TURU

Adayı merkezden günlüğü 30 Euro’ya kiralayacağınız otomobille ya da 15 Euro’ya kiralayacağınız motosikletle gezebilirsiniz. Bir başka seçenek, ada merkezindeki eski hal binasının çevresinden kalkan halk otobüsleri. Üç ayrı şirket kentlere tarifeli sefer yapıyor. Görevlilerin çoğu İngilizce biliyor. Ayrıca yerel firmalar, otobüsle, tekneyle günlük ada turları düzenliyor. Otobüsle 8 saatlik ada turu 35 Euro, yarım günlük Lindos turu 16 Euro. Taksiyle rehberli ada turu 350 Euro. Tekneyle günlük Lindos turu 25 Euro. Yarım günlük Kelebekler Vadisi turu 15 Euro. (www.mbc-travel.com) Limandan çevredeki adalara günübirlik turlar düzenleniyor.

False