Kuzuyayla’da karla büyük buluşma
Benim için kışın en güzel yanlarından biri de karlarda yuvarlanma ihtimali. İşte geldi o bembeyaz günler. Kar haberini duyar duymaz hemen soluğu en yakın karlı bölge olan Kuzuyayla’da aldım. Pek çok yürüyüş ve dağcı grubunun uğrak noktası olan bölge, kar düştüğü an onlarca sporcuyu ağırlıyor. İşte bunlardan biri biziz: Kâşifler40 Trekking grubu...
Günübirlik doğa yürüyüşlerin en zor kısmı, belki de tek tatil gününüzde sabahın 5’inde uyanmak ve hava buz kesmişken karanlıkta yollara düşmek. İlk başladığımda çoğu zaman ‘Ne işim var burada’ diye düşünmüşümdür. Hemen şunu söyleyeyim ki bu aşamayı atlatan, geri kalan zamanda çok güzel vakit geçirir ve bu bir bağımlılığa dönüşür. Az gayret sarf etmek lazım. İşte tam da böyle buz gibi bir havada sabahın 5’inde kalkıp düştüm yollara. Kuzuyayla-İstanbul arası çok uzun bir mesafe değil. Hereke’den sonra yaklaşık 1.5 saatlik yol kalıyor. Gruplar genelde yürüyüşe Kuzuyayla Milli Parkı tabelasından başlıyor. Tabelanın olduğu yerdeyseniz 1.500 rakımdasınız.
Genelde asfalt yol yürümek için çok tercih ettiğim yollardan değil ancak karla kaplandığı için asfaltın rengi zaten görünmüyor. Yol üzerinde bolca mangalcı ve manzara izleyicileriyle karşılaşıyoruz; doğayla çok baş başa kalınamıyor. Ama bizi rahatsız etmedi bu durum. Hatta bir ara mangalcı grubun çaldığı Karadeniz horonuna eşlik ettik. Asfalt yol bittiğinde, beklediğim doğada huzur içinde kar yürüyüşü de gerçek manada başladı. Aynı gün pek çok grup yürüyüşte olduğu için bir iz yolu açılmıştı. Olmasaydı o yolu biz açacaktık. Dizimize kadar gelen karların içinde yürüyüş... Sırtımızdaki çantalarda yanımızda getirdiğimiz sucukları kızartmak için odun dahi vardı.
5 saat süren bir ring
Kar yağdığında hava çok soğuk olmadığı gibi, şansımıza güneşli bir gündü. Yürüdükçe sarf ettiğiniz efordan sebep, terledik bile. Tam da bu nedenle inceden kalına doğru kat kat giyinmenizi öneririm böyle bir yürüyüşte. Terledikçe çıkar, üşüdükçe giy... Pamuklu kıyafetler yerine sporda kullanılan sentetik kıyafetleri tercih edin ki teri dışarı atabilsin. Pamuklu kıyafetler ıslanır, bir daha kurumaz ve sizi dondurur. Ve en önemlisi tozluk tabii. Kayak pantolonumun içinde kendinden tozluğu vardı. Ona güvenmiştim ama ilk kara atladığım an paçam sıyrıldı ve tüm kar botumun içine doldu. Botum da su aldı tabii. Yanınızda yedek bir ayakkabı olsa iyi olur. Ancak araca döndüğümde yedeklerime kavuşabildim...
Gruplar genelde yürüyüşe Kuzuyayla Milli Parkı tabelasından başlıyor (üstte). Tabelanın olduğu yerdeyseniz 1.500 rakımdasınız.
Eğer Kuzuyayla-Kartepe arasını yürüyüp zirve yapmak istiyorsanız daha erken saatte yürüyüşe başlamanız gerekiyor. Kuzuyayla-Geyik Alan-Kartepe Zirve-Kuzuyayla şeklinde yaklaşık 5 saatlik bir ring oluyor bu rota. Yani başladığınız noktaya geri dönüyorsunuz. Biz biraz geç kaldık. Belli bir zaman açılan izden yürüdükten sonra her daim yoldan çıkmaya hazır rehberimiz Ergün Gök bizi ormana soktu. Tam da beklediğim şey buydu. Artık kendi izimizi kendimiz açıyorduk ve ağaçların üstündeki karlar tepemize dökülüyordu. Pamuk gibi karların üstünde yürüyüp bazen de karlara atlayıp ‘kar meleği’ yaptık. Belimize kadar karlara daldık. Yalnız tabii bunları yanınızda bir rehber olmadan yapmaya kalkışmayın. Kışın hava erken kararıyor ve kar yağdığında her yer birbirine benziyor. Kolaylıkla yönünüzü karıştırıp kaybolabilirsiniz. Karlarda yuvarlanıp, şarkılar söyleyip bolca güldükten ve yeterince ıslandıktan sonra artık geri dönme zamanı yaklaşmıştı. Oysa daha odun ateşinde pişecek sucuklarımız vardı.
Nasıl bir sucuk aşkıysa sırtımızda odunlarla yürüdük. Onları yemeden dönmeyecektik şehre. Araçların son çıkabildiği tepe İzmit Körfezi ve Sapanca Gölü’nü görüyor. Manzara ne kadar muhteşemse rüzgâr da o kadar dayanılmaz oluyor. Hal böyle olunca fotoğraflarımızı çekip dönüşe geçtik. Amacımız rüzgârsız bir yerde ateşi yakıp sucukları kızartmak. Yarı yola vardığımızda tam da böyle bir yere denk gelip hemen ateşi yaktık. Hem ısındık hem de sucuklarımız nar gibi kızardı. Yerken “Kara en yakışan yiyecek kesinlikle sucuk” dedim içimden. Başladığımız noktaya geri döndüğümüzde araçtaki kuru kıyafetlerime kavuşmam eski Türk filmlerini aratmayacak duygusallıkta oldu. Kıyafetlerimizi değiştirir değiştirmez Kuzuyayla Tabiat Parkı’nın girişindeki kahvede kedi misali sobanın etrafına dizildik. Sonrasında gelsin çaylar ve sohbet. Bu rota yazın kolay, kışın zor olabilir. Ekipmanınız ve ekibiniz sağlamsa kışın yapmanızı tavsiye ederim. Manzaraya doyamayacaksınız.
Kar yürüyüşünde bunlar yanınızda olsun
* Su ve rüzgâr geçirmeyen teknik ceket
* Bileği saran, su geçirmeyen bir bot
* Sırt çantası
* Yedek kıyafetleriniz
* Yedek ayakkabı
* Varsa kullandığınız ilaçlar ve su
* Baton kar yürüyüşlerinde hayatınızı oldukça kolaylaştırır
* Atıştırmalık çerez, sandviç, su
* Kafa feneri
* Çakı, çakmak
* Düdük