GeriSeyahat KuzeydoÄŸu Türkiye’nin en etkileyici rotası: YUKARI FIRAT HAVZASI
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
KuzeydoÄŸu Türkiye’nin en etkileyici rotası: YUKARI FIRAT HAVZASI

KuzeydoÄŸu Türkiye’nin en etkileyici rotası: YUKARI FIRAT HAVZASI

Fırat Nehri ve kolları boyunca yapılan, DoÄŸu Anadolu’nun çıplak daÄŸlarına raÄŸmen vahalarla dolu bir yolculuk. Toplam 2800 kilometre boyunca akan Fırat’ın binbir kıvrımında, Erzincan- Elazığ yolu üzerinde, farklı bir coÄŸrafya, bölgeye özgü yaÅŸamlar ve kıyıda köşede kalmış, etkileyici bir tarih...Fırat Nehri üzerindeki barajların yapımı sırasında 820 arkeolojik bölge sular altında kalmış. En ünlüsü Zeugma olan bu kentlerin, sadece 76’sında kurtarma çalışmaları yapılabilmiÅŸ. Erzincan ve Kemah arasında, suyun en yüksek olduÄŸu aylarda, temmuzdan mayısa, nehirde su kayağı ve rafting yapmak mümkün. Bu güzergahın en önemli özelliÄŸi de trenle yapılabilen en keyifli yolculuklardan biri olması. YUKARI FIRAT HAVZASI2800 kilometre akan Fırat’ın binbir kıvrımında KuzeydoÄŸu Türkiye’nin en manzaralı rotasıKuzeydoÄŸu Türkiye’nin en manzaralı rotası. Fırat Nehri ve kolları boyunca yapılan, DoÄŸu Anadolu’nun çıplak daÄŸlarına raÄŸmen vahalarla dolu bir yolculuk. Toplam 2800 kilometre boyunca akan Fırat’ın binbir kıvrımında, Erzincan- Elazığ yolu üzerinde, farklı bir coÄŸrafya, bölgeye özgü yaÅŸamlar ve kıyıda köşede kalmış, etkileyici bir tarih... Fırat Nehri üzerindeki barajların yapımı sırasında 820 arkeolojik bölge sular altında kalmış. En ünlüsü Zeugma olan bu kentlerin, sadece 76’sında kurtarma çalışmaları yapılabilmiÅŸ. Erzincan ve Kemah arasında, suyun en yüksek olduÄŸu aylarda, temmuzdan mayısa, nehirde su kayağı ve rafting yapmak mümkün. Bu güzergahın en önemli özelliÄŸi de trenle yapılabilen en keyifli yolculuklardan biri olması. EÄŸer vaktiniz varsa, Erzincan ve Erzurum’un tam ortasında, Fırat’ın baÅŸlangıcında, Tercan’a uÄŸrayabilirsiniz. Yol üzerinde Tercan Baraj Gölü’nü göreceksiniz. Burada, Erzurum’un Saltuk beyleri tarafından, 13. yüzyılda yaptırılan bir türbe, kervansaray ve köprü var. Özellikle, anayoldan 500 metre içeride olan Mama Hatun Türbesi, ancak Orta Asya’da görülebilen biçimiyle, Anadolu’nun sıradışı yapılarından. Erzincan, bir zamanlar, civarındaki Ermeni anıtları, onlarca cami ve medresesiyle, Türkiye’nin en güzel kentlerinden biriydi. 1939 ve 1983’teki depremlerle bütün çehresi deÄŸiÅŸti ve bugün 100 bin civarındaki nüfusuyla, büyük ölçüde üniversite sayesinde canlılığını kazanabilmiÅŸ bir kent. Buradan Erzurum’a ulaÅŸmak için garajdan sık sık vasıtalar var ancak Fırat kenarından devam eden ve DivriÄŸi’ye giden arabalar sık deÄŸil. Erzincan’dan DivriÄŸi’ye giden yol üzerinde Alpköy var. Bu sakin köyün daÄŸcılar için özelliÄŸi, Munzur DaÄŸları’na tırmanışın buradan yapılabilmesi. Köyün tren istasyonunun hemen karşısında, halkın Cidan Geçidi olarak bildiÄŸi, sekiz kilometre uzunluÄŸunda bir kanyon giriÅŸi var. Buradan daÄŸlara ulaşılıyormuÅŸ. 20 dakika daha ileride, Erzincan’a 50 kilometre mesafede, Fırat’ın güney kıyısının üstlerinde bulunan karlı Munzur DaÄŸları’na yapılacak trekkinglerin üssü olarak kabul edilen, nehre hakim, tarihi kasaba Kemah var. Nehre dik inen kayalıkların üzerinde farklı dönemlerden kaya mezarları dikkatinizi çekecektir. Ayrıca maÄŸaralarını keÅŸfedebileceÄŸiniz bir Bizans- Selçuk kalesi var.ULU CAMÄ° BÄ°R BAÅžYAPITBir sonraki yerleÅŸim, Erzincan’dan 124 kilometre mesafedeki Ä°liç. Fırat Nehri’nin bir kolu olan Çaltı Çayı vadisi yakınında kurulan DivriÄŸi, buraya 76 kilometre mesafede. Yol, Ä°liç’ten sonra stabilize. DivriÄŸi’de görülebilecek en önemli tarihi yapı, ortaçaÄŸdan kalma DivriÄŸi Kalesi’nin hemen altında, bir Ä°slam sanatı ÅŸaheseri olarak kabul edilen DivriÄŸi Ulu Cami. Kapılarındaki taÅŸ işçiliÄŸe bakarak, Anadolu’da bu sanatın doruÄŸuna böylesine yaklaÅŸmış bir baÅŸka baÅŸyapıta rastlamanın hiç de kolay olmadığını söylemek mümkün. En büyük özelliÄŸi asimetri, motif zenginliÄŸi ve taÅŸ işçiliÄŸindeki üç boyutluluk. UNESCO’nun dünya kültür mirası listesine aldığı Türkiye’deki dokuz doÄŸal ve kültürel varlıktan biri. Caminin genç ve sempatik imamı Bünyamin Yeniyurt (0536 697 34 17), seve seve rehberlik etmeye ve camiyle ÅŸifahaneyi açmaya hazır. Camiye bitiÅŸik olan Darüşşifa, Kayseri ve Sivas’taki ÅŸifahanelerle birlikte en eski üç Selçuklu tıp merkezinden biri. Åžifahane Taç Kapısı’nda, saÄŸ bordürde saçı örgülü bir kadın, karşısında sol bordürde ise küpeli bir erkek var. Kapının üzerindeki pencerenin önünde bulunan denge sütununun en son Erzincan depreminde döndüğü söyleniyor. Etüd planı yapılmış camiye ön cephesinden bakılınca, özellikle Batı TaÅŸ Kapısı’nın yıkılmak üzereymiÅŸ gibi durduÄŸu fark ediliyor. Acil müdahale görmezse ilk yıkılacak kapının bu olduÄŸu söyleniyor. Abanoz aÄŸacından yapılmış Åžah Mahfili, kapısı ve halılarıyla birlikte çalınmış. Dışarıdan altıgen piramit olarak görünen, 12 küçük sutunlu dairesel kubbe, 800 yıldır restorasyon görmemiÅŸ. Yer yer çatlakların oluÅŸtuÄŸu kubbenin yanısıra ortasından sarkan çini topun düşmesinden de endiÅŸe ediliyor. Caminin kapıları kadar meÅŸhur bir diÄŸer özelliÄŸi, ahÅŸap minberi. DivriÄŸi’den Kemaliye’ye gitmek için birkaç yol var. Güzel manzaralı bir yol, Bağıştaşı üzerinden. Kemaliye’den Keban ve Elazığ’a, Arapgir üzerinden gitmek ya da yolu çok kısaltmasa da Keban Baraj Gölü’nde kısa bir feribot yolculuÄŸu yapmak için Ağın’dan geçmek de mümkün. Baraj yapımının ardından, Ağın- ÇemiÅŸgezek karayolu su altında kalınca Ağınlılar’ın Elazığ ya da Malatya’ya ulaşımlarının kısa yoldan saÄŸlanabilmesi için feribot seferleri konmuÅŸ.BATIK ANTÄ°K KENTElazığ merkeze beÅŸ kilometre mesafede bulunan bin nüfuslu Harput, bir zamanlar, Türk, Kürt, Ermeni ve Süryaniler’in beraber yaÅŸadığı 25 bin nüfuslu bir yerleÅŸimdi. Anadolu’yu OrtadoÄŸu’ya baÄŸlayan yol üzerinde olan Harput’un tarihi MÖ 2 bin yıllarına kadar uzanıyor. O devrin önemli kültür ve ticaret merkezlerinden biriydi. Ancak kervan yollarının deÄŸiÅŸmesi ve Celali isyanları sonucunda, kent terk edildi ve 19. yüzyılda kurulan Elazığ öne çıktı. Bugün daha çok bir yatır kent görünümünde olan Harput’un camileri, medreseleri, manastırları ve kiliseleri, kentin eski ihtiÅŸamının ipuçları. Elazığ’a hakim, MÖ 9. yüzyılda, Urartular’ın kurduÄŸu Harput Kalesi, 12. yüzyılda Artuklu Sultanı Fahrettin Karaaslan tarafından tekrar yapılmış. Restorasyon için kullanılan yeni malzeme yüzünden, ne yazık ki kalenin eski havası kalmamış. Kentin en eski yapılarından biri olan Ulu Camii, 1156’da Artuklular tarafından yapılmış. En ilginç yanı, bitki motifleriyle süslü eÄŸri minaresi. Harput’un ünlü bir ticaret merkezi olduÄŸu zamandan kalma Harput Çarşısı, artık yerinde deÄŸil. Bugün artık eski evlerin birçoÄŸu da bir anı. Elazığ’a 22 kilometre mesafede, Elazığ - Diyarbakır karayolu güzergahında, Hazarbaba ve Mastar daÄŸlarıyla çevrili tektonik bir göl olan Hazar Gölü var. DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu bölgesinde plajları olan, su sporları ve balıkçılık yapılan, kentin raÄŸbet gören bir mesire yeri. Özellikle haftasonları Diyarbakırlılar’ın uÄŸrak yeri olan göl, Diyarbakır’a 130 kilometre mesafede. Ãœzerindeki adacıklarından biri Kilise Adası. Yakın zamanda, adanın çevresinde batık bir antik kent olduÄŸu keÅŸfedilmiÅŸ. MEDENÄ°YETLERÄ°N SINIRI Tarihte kesin olarak söylenebilecek bir ÅŸey varsa, o da medeniyetin beÅŸiÄŸinin Mezopotamya olduÄŸudur. ‘’İki ırmak arasındaki ülke’’ anlamına gelen Mezopotamya, Dicle ve Fırat nehirlerinin Türkiye, Suriye ve Irak’ı geçerek, Åžattülarab’da birleÅŸip Basra Körfezi’ne dökülmeden önce oluÅŸturduÄŸu alüvyonlu havzadır. MÖ 3 bin yıllarından beri, insanlar, toplam 2800 kilometre boyunca akan Fırat’ın akışında büyük deÄŸiÅŸiklikler yapmışlar, ancak göçebe halkların ve özellikle MoÄŸolların istilaları, bu tesislerin yok olmasına neden olmuÅŸ. Bugün dahi develerine ve koyunlarına otlak arayan çöl Bedevileri, Fırat’ın kıyılarında yaÅŸar ve hatta birçok kabile su boyunca yerleÅŸmiÅŸtir. Tarihin baÅŸlangıcı sayılan çivi yazısı Mezopotamya topraklarında bulunmuÅŸ, Fırat kıyılarıysa, kent kurmaya elveriÅŸli yerler olmuÅŸ. MÖ 3 bin yılında, UÄŸur ve Babil gibi Sümer, Akad kentleri bu kıyılarda kurulmuÅŸ. MÖ 16. yüzyılda Mısırlılar, 14. yüzyılda ise Hititler, Fırat’ı aÅŸmışlar. Tarih boyunca Fırat, birçok medeniyetlerde bir set, bir sınır görevini görmüş. Erzurum yakınından doÄŸan Karasu, Erzurum Ovası’nı aÅŸar. Murat ise, AÄŸrı Dağı’nın yamaçlarından çıkar ve iki kol Elazığ’ın kuzeybatısında birleÅŸerek Fırat’ı oluÅŸturur. Toroslar’ı aÅŸan Fırat, Birecik’te Suriye düzlüğüne ulaşır. Ancak en büyük kolu, Habur’u soldan alarak Irak’a girer. Yolu üzerinde, birçok kollara ayrılır, bataklık göllere dökülür, daha sonra Dicle’yle birleÅŸerek, Basra’nın yukarı kesiminde Åžattülarab’ı oluÅŸturur. Kış yaÄŸmurlarının etkisiyle, nisan ayına kadar düzenli olarak yükselir. Karların erimesiyle de bazı yıllarda taÅŸkınlara neden olur. Daha sonraki aylarda, ekim ayına kadar suları alçalır. Fırat’ın üzerinde, Keban ilçesi yakınında yapımına 1974’te baÅŸlanan Keban Barajı, 600 kilometrekarelik bir yapay göle set oluÅŸturuyor. DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu bölgelerinin enerji ve su ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan baraj, Türkiye’nin en büyük hidroelektrik santrallarından biri.DoÄŸal cazibeKemaliye, önce konumuyla göz alıcı. Fırat Nehri’nin yukarı bölümünde, Karasu Nehri’nin ikiye ayırdığı, 950 rakımdaki Kemaliye ya da ilk ismiyle EÄŸin, ikinci olarak, turizmden uzak kalmasından kaynaklanan naif cazibesiyle dikkat çekiyor. Sunulan hiçbir ÅŸey paketlenmiÅŸ deÄŸil, doÄŸaçlama. Güzellikler orada ve ortaya çıkarmak biraz da size düşüyor. Bir trafik kazasında hayatını kaybeden, çok sevilen Erzincan Valisi Recep YazıcıoÄŸlu’nun anısını yaÅŸatmak için geçen yıl düzenlenen DoÄŸa Sporları Festivali, buranın doÄŸasının neler sunabileceÄŸini gösterdi. Festivalin aktiviteleri arasında, Karanlık Kanyon’da kaya tırmanışı vardı. İçinden Karasu Nehri’nin geçtiÄŸi bu kanyon, 500 metrelik dik kaya duvarları ve 15 kilometre uzunluÄŸuyla, rafting, kano ve su kayağı sporları için uygun. Ayrıca Keban Baraj Gölü’ne ve Kemaliye köylerine hakim Kırkpınarlı Kırkgöz Mevkii, yamaç paraşütü için tercih ediliyor. Festivalin bisiklet yarışmalarına katılanların sayısı yüzü buluyor. Erzincan Atlı Spor Kulübü, burada cirit gösterileri düzenliyor. En önemlisi, Karanlık Kanyon’un, 130 yıl boyunca duvarlarının oyulmasıyla ortaya çıkarılan TaÅŸ Yolu, daÄŸ bisikleti ve trekking için ilgi çeken bir parkur. Çekül Vakfı tarafından ‘’Yedi Bölge Yedi Kent’’ projesinde yer alan Kemaliye, doÄŸası, tarihi, kültürel özellikleri ve özgün mimari dokusuyla, UNESCO’ya aday gösterilmiÅŸ.Kemaliye merkezde, asırlık bir okul olan Atatürk Kültür Merkezi var. Biraz ileride, etnografya müzesi ve kafe olan eski Ermeni kilisesi, yamaçta ise 1635 tarihli TaÅŸdibi Camii görülebilir. Kadıgölü Åželalesi, caminin hemen yanında. TaÅŸdibi’ndeki Zincirlikaya olarak bilinen büyük kaya parçası, Osmanlı döneminde, kasabanın üzerine yuvarlanmaması için zincirle yamaca baÄŸlanmış. Ayrıca Roma dönemine ait, üç metre geniÅŸliÄŸinde, merdiven ÅŸeklindeki ‘’gaban’’ isimli taÅŸ yollar, merkezi köylere baÄŸlıyor. Kemaliye’de trekking yapmak da mümkün. Tavsiye edilen parkur, Sorak Deresi Parkuru. 3- 4 saatlik bu yürüyüş boyunca, 150 metreden dökülen Koçan Åželalesi, eski Venk köyü, Davar yatağı maÄŸarası, Sorak kilisesi ve kalesi, taÅŸ yol ve mezarlıklar görülebilir.HER ÅžEY YETİŞİYORKemaliye’nin asıl varlık nedeni, EÄŸin’i dolaÅŸan, evlerin altından geçerek depolara soÄŸukluk saÄŸlayan, meydandaki çeÅŸmelerden akan, deÄŸirmen döndüren Kadıgölü. Bu kaynak, Munzur Dağı’nın arasından çıkarak Karasu’ya ulaşır. Dört tarafı daÄŸlarla çevrili bir çanağın içindeki Kemaliye, bugün Fırat’ın kenarından yaslandığı dağın yamaçlarına kadar, teraslar halinde yükseliyor. EÄŸinliler, hiçbir zaman topraktan yana ÅŸanslı olmamışlar ama ÅŸanslarını da zorlamışlar. Kasaba halkı yamaçta olan evlerine bahçe yapabilmek için, taÅŸ duvarlar örmüş ve arkalarına toprak doldurarak buraları ekmiÅŸ. Herkesin ekebildiÄŸi küçük bir bahçesi var ancak kimse büyük bir toprak parçasına sahip deÄŸil. Bugün, Akdeniz iklimine özgü ürünlerin dışında her ÅŸeyi yetiÅŸtirebiliyorlar. 62 köyü olan Kemaliye’nin Sarıçiçek ve Munzur yaylalarında, halkın önemli bir geçim kaynağı peynir ve bal üretimi yapılıyor. Ancak bu üretimler, terörden büyük darbe görmüş. EÄŸin ve köylerinde, Ermeni, Rum ve Müslümanlar birlikte yaşıyorlardı. Bu beraberliÄŸin izleri, EÄŸin’in kültüründe oldukça belirgin. Bugün bir müze olan eski Ermeni Kilisesi, önce belediyeye satılmış, sonraları belediye kiliseyi, Ä°stanbul dışında belki de ilk ÅŸirketlerden biri olan, Türk Halı Åžirketi’ne tahsis etmiÅŸ ve burada uzun yıllar halı tezgahlarında çok deÄŸerli olan EÄŸin halıları dokunmuÅŸ. Ancak göç ve genç nüfusun azalması yüzünden, ÅŸirket kapanmış. Daha sonraki yıllarda, binanın alt katı, on gardiyanı ve hiç mahkumu olmayan bir cezaevi olarak kullanılmış ve 90’lı yılların sonunda terk edilmiÅŸ. 1999’da tamamını Kemaliyeliler’in saÄŸladığı maddi imkanlarla ve kaymakamlık kanalıyla, restorasyona baÅŸlanmış. Bugün binanın orta katı, bir etnografya müzesi. Kemaliye Müzesi’nde (Pazartesi ve salı hariç, her gün, 08.30- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık, 0446 751 27 50), sergilenen bütün eÅŸyalar, Kemaliye’de ya da gurbette yaÅŸayanlar tarafından bağışlanmış. Yine müzenin bir odasında, 11 yıldır, her cuma akÅŸamı, Kemaliye Kültür Turizm ve Folklor DreneÄŸi’nin fasıl grubu, konser veriyor. Herkese açık.KAÇINBu güzergahın sık sık anayolun dışına çıkmayı gerektirdiÄŸini bilmemekYAKALAYINDivriÄŸi Ulu Camii’yi akÅŸamüstü ışığında görmekKemaliye DoÄŸa Sporları Festivali’nde göbek mantarı toplama yarışmasına katılmakEĞİN NASIL KEMALÄ°YE OLDUEÄŸin adının nasıl Kemaliye olduÄŸu, bir sohbette size mutlaka gururla anlatılacaktır. 1919’da, Kemaliye Belediye BaÅŸkanı Hasan Askeri, Amasya Tamimi’nin ardından, Mustafa Kemal’e ‘’1500 atlımızla emrinizdeyiz’’ diye bir telgraf çeker. Ardından EÄŸin halkı, Sivas Kongresi’ne 350 Osmanlı altını yardım gönderir. KurtuluÅŸ Savaşı sırasında ise, 800 EÄŸinli silahlı asker çarpışır ve birçoÄŸu ÅŸehit olur. SavaÅŸ bitince, Mustafa Kemal teÅŸekkür etmek için, belediye baÅŸkanına yazdığı mektuba ÅŸu adresi koyar: ‘’EÄŸinli Belediye Reisi Hasan Askeri, (Kemaliye)’’ ... 1926 Ekim’inde, EÄŸin, Türkiye coÄŸrafyasında Kemaliye adıyla anılmaya baÅŸlar.Â
False