Kurallar ve zıtlıklar ülkesi
Tokyo’ya doğru uzun uçak yolculuğunda daha şehre adım atmadan farklılıklarla karşılaşmaya kendinizi hazırlayın. Havaalanında çıkışı bulup dışarı adım attığınızda bambaşka bir kültür sizi kucaklayacak. Ancak bu buluşmanın belli birtakım kuralları da olmayacak değil. Buradaki mutluluğunuz yapacaklarınız kadar biraz da yapmamanız gerekenlere bağlı. İsterseniz çıplak gezin, farklı giyinin ama siz siz olun Japonya topraklarında kurallara uyun.
Japonya yazları nemli, kışları da soğuk bir ülke. Eğer baharda sakura çiçeklerinin açtığı zaman gitmiyorsanız sıcaklık ve soğuk karşısında tedbirli gidin. Bir de yanınızda mümkünse Japon Yeni bulunsun, yoksa da havaalanında mutlaka edinin. Çünkü, dolar ve Euro ülkede pek geçmiyor.
Tokyo ilk anda gökdelenleri ve aradaki yeşil parkları ile dikkatinizi çekecek. Kenti dolaşmak için birkaç katlı metroyu kullanmanız faydalı olur. Köklü tarihi, mabetleri, tapınakları ve imparatorluk sarayını gezmek için en az 5 gününüzü bu kente ayırın. Şehri gezerken insanların sık sık başını hafifçe öne eğip selamladığını göreceksiniz. Kaldığınız süre boyunca buna alışın. Çünkü, Japonya’da temas pek yok. El sıkışma ya da öpüşmeye pek sıcak bakılmıyor.
Kenti gezerken siz siz olun elinizi cebinize atıp, sigara paketinizi çıkarmayın. Çünkü, Japonya’da en büyük ayıplardan biri de sigara külünü, çöpü dışarı atmak. Her eşyanın, nesnenin ruhu olduğu düşüncesinden hareketle etrafı kirletmek, çöpleri ayrıştırmamak en kötü şeylerden biri olarak kabul ediliyor. Tabii özellikle de trafik kurallarına dikkat. Bir yabancı olarak Tokyo’da kalıyor ve oturma ya da vatandaş olmak için bekliyorsanız önce trafik cezalarına bakıldığını da bir kenara yazın ve cezanız büyükse vatandaşlığı unutun.
Tokyo’da gözünüze ilk çarpacak şeylerden biri de sıra olacak. Nereye giderseniz gidin herkes sıraya giriyor. Öne geçmeye çalışmayın, sırayı bozmaya niyetlenmeyin sakın, pek de sıcak olmayan bakışlarla karşılaşabilirsiniz. Metrolar özellikle sabah ve akşam saatlerinde çok yoğun olduğu için adeta tıkış tıkış. Hatta insanları içeri itmek için görevliler bulunuyor, şaşırmayın.
Şehirde en çok dikkati çeken şeylerden biri de gökdelenler arasındaki parklar. Çalışanlar parklarda gece yarılarına kadar olan çalışma saatleri için nefes alıyorlar.
Tokyo’da ‘Şintoizm’ ve ‘Budizm’e inananlar için çok fazla tapınak var. Bunlardan bazılarını mutlaka görün. Giderken yanınızda bozuk para götürmeyi de unutmayın. Özellikle Budizm tapınaklarında suya para atılıyor, el çırpıp dua ediliyor. Şintoizm tapınaklarının tamamı ise ahşap... Ne olursa olsun buraya giren temiz çıkar anlayışı hâkim. Tokyo’nun geniş çimleri, gölet ve ormanlık alanına sahip en büyük şehir parklarından biri Yoyogi Park. Şinto tapınağı olan Meiji tapınağı da burada. Giriş ücretsiz. Sensoji Tapınağı ise Budist. Asakusa Kannon Tapınağı da deniliyor. Tokyo’ya yolu düşen turistlerin mutlaka uğradığı yerlerden biri! 645’lerde yapımı tamamlanmış. En eski tapınak olarak biliniyor. Burası için de giriş ücretsiz.
Tokyo’nun merkezinde bulunan ‘İmparatorluk Sarayı’ da mutlaka görülecekler listenizde olsun. İmparatorluk kalesinin etrafında bir tur atın. Saray Chiyoda’da yer alıyor. İç kısmına girmek pek mümkün değil.
Kentteki gece hayatı için ise Shinjuku’ya gitmeniz gerekecek. Dünyanın en yoğun tren istasyonu da burada bulunuyor. Mağaza, bar ve eğlence mekânlarının olduğu Shinjuku’da alışveriş yapabilir, Japon çay evlerini ziyaret edebilirsiniz.
Minik evler
Evler bizlerin standartlarına göre çok küçük. Eğer Tokyo dışında iseniz geleneksel pirinç samanından yapılmış zemine serilen ve virüsleri kovduğuna inanılan ‘tatami’ler var. Japonya’da kullanımı çok yaygın olan ev veya dairelere göre farklı ölçülerde satılıyor. Kapılar sürgülü ve genellikle yer yatakları var. Mutfak yok denilebilir, çünkü pişirme pek yok. Masa, sandalye çok az evde bulunuyor. Çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi neredeyse hiç kullanılmıyor. Çünkü tabaklar küçük ve elde yıkanıyor. Genelde de dışardan alınan paketlerle yemek yeniliyor. Çamaşırlar balkonlarda askılarda kurutuluyor.
Bisiklet otoparkları
Kentte dolaşırken çokça bisiklet görebilirsiniz. Çünkü araçlar için otoparklar özellikle Tokyo merkezde pahalı ve trafik de yoğun. O nedenle genellikle tren, metro ya da bisiklet kullanılıyor. Anneler küçük yaştan itibaren çocukları ‘anne bisikletleriyle’ anaokuluna götürüyorlar. Bu bisikletler için otoparklarda özel yerler ayrılıyor.
Kimono yerine yukata
Japonların geleneksel vücudu saran, belde geniş bir kuşakla bağlanan giysileri kimonolar anneden kıza, babadan oğula aktarılıyor. Ancak, bunlar ipek ve çok pahalı. O nedenle günlük hayatta kimonoya benzeyen yukata adı verilen pamuklu giysiler tercih ediliyor. Kimonolar ancak çok özel günlerde giyiliyor ve çok pahalı olduğu için sandıktan pek de çıkarılmıyor.
Her yere terlikle giriliyor
Japonya’da ayakkabı ile eve girmek çok büyük kabalık ve terbiyesizlik kabul ediliyor. Okula, işyerine terlikle giriliyor. Girişte herkes ayakkabısını ayakkabılığa bırakıp terlik giyiyor. Her evin, okulun, müzenin, işyerinin girişinde bir ayakkabı dolabı oluyor.
Kadınlarda marka tutkusu
Çalışan erkekler maaşlarını aldıklarında eşlerine parayı verirler. Ancak, kadınlar genelde erkeğin bir adım ötesinde olurlar. Hizmeti kadınlar yapar. Yönetim kademesinde genellikle kadınlar olur. Marka giymek Japon kadınların en büyük tutkusu. O nedenle Tokyo’da onlarca büyük markanın mağazasını görmek mümkün. Ancak Japonya’da alışveriş de dikkat isteyen bir konu. Elektronik bir ürün alırken prizlerin farklı olduğunu unutmayın. Akihabara’ya uğrayabilir, hediyelik eşya için Harajuku’daki pazarları gezebilirsiniz. Ahşap baskı işleri, oyuncak bebek, yelpaze iyi hediyelikler olabilir. Bütçeniz biraz daha fazla ise Ginza’da dünyaca ünlü markaların bulunduğu caddede alışverişinizi yapabilirsiniz.