GeriSeyahat Kruvaziyer gezginleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kruvaziyer gezginleri

Kruvaziyer gezginleri

Otomobile bağımlı yaşadığımız bir dünyada ayağını karadan kesip, su üstünde bir hafta geçirmek ilk bakışta çoğu kişiye uzak gelse de kruvaziyer turuna çıkanların tümü memnun dönüyor. Hemen ikinci yolculuğun planlarını yapmaya başlıyor.

ADRİYATİKNorveç fiyordlarını görmek istiyorum /_np/6637/11356637.jpgTomris Kuşçu (70), ev hanımı. ankara’da oturuyor. Bu yıl oğlu ve gelinini tavsiyesi üzerine kruvaziyerle bir hafta tatil yaptı. Bir arkadaşıyla katıldığı tur istanbul Karaköy’den başladı. “Bizimki Aşk-ı Memnu dizisinde de gösterilen hem gıcır gıcır, hem de son derece konforlu bir gemiydi” diyor. Kuşçu’nun kruvaziyeri saat 17.00’de limandan ayrılıp tüm gece yol aldı ve Hırvatistan’daki Dubrovnik’e vardı. “Dubrovnik’te 4-5 saat kalan gemimiz, cam el işi sanatının yapıldığı italya’daki Murano’ya ve Burano’ya vardı. Venedik’te gondola binip, San Marco Meydanı’nda keyifle çay içtim. Ardından gemimiz italya’nın güneyinde Bari şehrine geldi. Burası Güney italya’nın Napoli’den sonra ikinci büyük şehriydi. Sonra yunanistan’ın Mora yarımadasına geldik. Burada Olimpia Dağı’nı gördük. Son durağımız izmir’di. Dileyen Meryem Ana ve Efes turlarına katıldı.” Tomris Kuşçu’nun yolculuğu istanbul’da son buldu. Daha önce bir Karadeniz gemisiyle Yunan Adaları’na giden Kuşçu, “Yunan Adaları seyahatim de güzeldi. Ama Adriyatik kıyılarını gemiyle görmek çok daha güzel oldu. Gemide balkonlu, geniş bir odada kaldık. Ekstralar hariç yaklaşık 1000 Euro ödedik. Daha uygun fiyatlı odalar da vardı” diyor. Turun en büyük avantajının bir ülkeden bir ülkeye giderken bavul toplamaya, otel değiştirmeye gerek kalmaması olduğunu belirtiyor. “Gemiden iniyor, çantanızla gezip tekrar gemiye dönüyorsunuz. Bu bakımdan çok rahat bir tatil. Üstelik yemekler çok güzel, eğlencesi bol. Her salonda ayrı bir eğlence var. Anlatmakla olmaz yaşamak lazım.” Kruvaziyerin bir otelden farkı olmadığını söylüyor. “Gemi hareket halindeyken en ufak bir şey anlamıyorsunuz. Çok sessiz, sarsıntı yok.” Kruvaziyerle gezdiği yerlerden en çok Dubrovnik’in turistik ve tarihi yerlerini, doğal güzelliklerini beğendiğini söyleyen Kuşçu, “Sağlığım el verirse kruvaziyerle bir de İskandinav ülkelerindeki fiyordları görmek isterim” diyor.YUNAN ADALARI Yeni dostluklar kurdumDr. Eşref Yazıcıoğlu, vizesiz Yunan Adaları’na gitti. istanbul’dan izmir’e hareketle gemilerine ulaştılar. Gemilerinde her türlü ihtiyacın düşünüldüğünü söylüyor. Kahvaltı ve yemekler açık büfe şeklinde, bol çeşitli ve kaliteli. Her akşam ertesi günün programını içeren bülteni odalarında buluyorlar. Disko sabaha kadar açık. “İlk durağımız Rodos’tu. Adanın her yerinde denize girilebiliyor. Ertesi gün en popüler ada Mikonos’ta gözlerimizi açtık. Ünlü Paradis Plajı’na gittik. Burada deniz, kum, devamlı müzik ve şov var. Günbatımı muhteşem. Bir sonraki durağımız Pire Limanı’ydı. Atina’da Akropol’ü gezdik. Korint Kanalı’ndan geçiş heyecanlıydı. Kısa yoldan Dalmaçya Kıyıları’na vardık.” Bundan sonraki durak Corfu Adası. “Sakin, ipek gibi kumu, şahane sahilleriyle tam dinlendirici turistik bir ada. Herkes Glyfada Plajları’na koşuyor” diyor Dr. Yazıcıoğlu. Sabah gemilerini Dubrovnik Limanı’na yanaşmış buluyorlar. “Otobüsle çevre gezisine çıktık. Ertesi gün yolculuk daha kuzeye, Hırvatistan’ın Split kıyı şehrine uzandı. Limanda bekleyen otobüsüsle Krka Ulusal Parkı’na gittik. Burada yedi görkemli şelale,. 222 tür kuş, 860 değişik tür bitki vardı.” Son olarak uğrak yerleri Corinth Limanı oluyor. Bu şehir MÖ 10. yüzyılda kurulmuş. Korint Kanalı’nı tekrar geçiyorlar. Son gecelerinde gemilerinde büyük bir eğlence düzenleniyor. Ertesi gün izmir’e varıyorlar. Dr. Yazıcıoğlu, “Yeni dostluklar kurmanın mutluluğunu yaşayarak turu tamamladım” diyor.Mikonos’tan zor ayrıldımTurizmlifeturkey Genel Yayın Yönetmeni Seher Aybek, deniz yolculuğunu çok seviyor. Yunan Adaları’na pasaportsuz seyahat imkanı çıkınca Mikonos’a gitmeyi tercih ediyor. Gemisi izmir’den kalkıyor. Her gün bir adaya uğrayan gemiden valizini kamarada bırakarak inmeyi çok keyifli buluyor. “Pire’den sonra yunanistan’ın tatil ve balayı adasına sabahın ilk ışıklarında vardık. Limanda şık, klimalı bir tur otobüsüne bindik. Ada, tarihi, gece yaşamı, plajları, lezzetli yemekleriyle keyifli bir tatil mekanıydı. Elia Plajı’nda yüzdük. Paradise Beach’te partilere katıldık. Tropikana’dan ayrılmak zor geldi. Sonra merkezin sokaklarında, yel değirmenlerine yürüdük.” Aybek, Mikonos’dan hüzünlü ayrılmış. “Çünkü gezinin sonu gelmişti. Ertesi sabah üst güvertedeki havuzun yanında kahvaltı yapıp, dostlarıma veda ettim. En yakın zamanda tekrar deniz yolculuğuna çıkacağım.”Dokuz günüm çok keyifli geçtiTelevizyoncu Banu Sağnak (37), “Yunan Adaları’na gitmek hep aklımın ucundaydı nihayet gerçekleştirdim” diyor. “Herkes pahalıya mal olduğunu sanıyor ama, tekneyle ya da tur dışında gezmeye kalksanız çok daha fazla harcarsınız. Oysa biz Çeşme’den hareket edip, Atina, Mykonos, Santorini, Girit, Rodos ve Kos adalarını gezdik. 9 gün sürdü. İçki, yemek herşey dahildi. Ben aslında kruvaziyeri bir vasıta olarak kullandım. Beni adalara ulaştırıyordu, ama ben oralarda yapılan tekne turlarına katılmıyordum. Sokak aralarına girip, yaşam tarzlarını anlamaya çalıştım. Gördüm ki, Mikonos’un Çeşme’den, Rodos’un Kuşadası’ndan farkı yok. Kendi memleketinizde gibisiniz. Tabii fark, işletmelerin kalitesinde ve onların reklam kabiliyetlerinde. Evet çok keyifliydi ama abartacak bir şey yok. Mikonos tam bir eğlence adası, hafta sonunda çok kalabalık. Namos adlı restoranın yemekleri şahane. 1992’de Atina’ya gittiğim sevecenliği bulamadım. Krizin etkisi hissediliyor sokakta. Ama ada halkları nispeten daha keyifli.” Sağnak sokakta hiç yabancılık hissetmediğini, çok keyifli dokuz gün geçirdiğini söylüyor. Şimdi hedefi St Tropez ve hindistan. Santorini’yi görmeden ölmek istemedimHilal Bektaş (50), emekli. 1970’lerden bu yana Avrupa’da birçok ülkeyi, abd’yi gezmiş. “Genellikle kızımla seyahat ediyorum. Santorini’yi görmeden ölürsem gözüm açık gidecekti. O beyaz kubbeli evler, masmavi deniz her an orada olma isteği uyandırıyordu. izmir’den hareket ettik. Rodos, Mykonos, Santorini ve Atina’ya gittik. Sonunda Santorini’yi gördüm ama; beklediğim gibi çıkmadı. Şimdi mesela bir kez daha git deseler, iki günden fazla kalmak istemem. Evet mükemmel bir manzara ama o kadar. Çeşme, Bodrum’dan bir farkı yok. Hakkını yememek gerek, muazzam bir teleferik var orada. Uçurumun kıyısından masmavi sulara iniyorsunuz. Aslında o dik uçurumu macera olsun diye eşeklerle inenler de var ama, ben cesaret edemedim. Mikonos’taki gün batımını enfesti. Ancak kruvaziyer seyahatinden çok memnunum. Hem ucuz, hem de konforlu. Ben gideceğim yerle ilgili herşeyi araştıranlardanım. Bu da orada işime yaradı. Seyahatimin sonunda anladım ki, Yunan Adaları’ndan diğer Akdeniz kıyılarında olmayan bir şey var: Huzur, aşk, çılgınlık; istediğiniz her şeyi veriyor. Hem de birbirine karıştırmadan. 3 Ekim’de Büyük Akdeniz turuna çıkıyorum. Bakalım, orada beni neler bekliyor? BATI AKDENİZEn çok Barselona’yı beğendim Metin Latifoğlu (72) inşaat mühendisi. Bu ay, eşi, kızı, oğlu, damadı ve torunuyla Batı Akdeniz turu yaptı. istanbul’dan uçakla Milano’ya gittiler. Oradan otobüsle Cenova’ya geçtiler. Gemiye büyük bir terminalden bindiler. Terminalde yolculara hem harcamalarını yapmaları hem de odalarının anahtarı olarak kullanacakları birer kart verildi. “Geminin ilk durağı Napoli’ydi. 9-10 saat gezdikten sonra, Palermo’ya gittik. Otobüs turuna katıldık, dört saatte kenti gezdik. Ardından Tunus’a geçti gemimiz. Başkentti otobüsle turladık. 24 saat sonra Palma Adası’ndaydık. Mayorka’yı gördük. Ardından sırasıyla Barselona ve Marsilya’ya vardık.” Son durak Cenova’dan otobüsle Milano’ya geçip, uçakla istanbul’a döndüler. 8 gün 7 gece süren turdan çok memnun kaldılar. Latifoğlu, daha önce gemiyle Yunan Adaları’na gitmiş. Ama Batı Akdeniz gezisinin daha kapsamlı, geminin daha büyük ve konforlu olduğunu söylüyor. “Gemiler beş yıldızlı otel kalitesinde, eğlence bol. Ailece çok hoşumuza gitti” diyor. Bu tur iç
False