Son Güncelleme:
Konya çevresinde görülecek yerler
SULTANHANI
En büyük kervansaray
1229 yılında Selçuklu Sultanı Alaettin Keykubat tarafından yaptırılan Sultanhanı, Anadolu’daki en büyük kervansaray olma özelliğini taşıyor. Girişteki kapı çok görkemli, Bizans’tan esinlenmiş mimari unsurlar göze çarpıyor. İçeride hemen sağda pazar yeri, tam ortada da bir mescit var. Soldaki odalar, kalınacak yerler, mutfak ve hamam olarak kullanılmış. Gene heybetli bir girişe sahip olan ahır kısmı ise Gotik katedralleri anımsatan bir mimari harika. Selçuklular, Çin’in Şiang kentinden başlayan ve Anadolu’dan geçerek, İstanbul’a doğru giden İpek Yolu üzerinde yüz civarında kervansaray yaptırmışlar. Develerin günde 30 ile 40 kilometre bir mesafe kaydettikleri düşünülerek, yol üstünde bu binalar inşa edilmiş. Avanos-Kayseri yolu üzerindeki Sarıhan ve Aksaray’dan Nevşehir’e giden yoldaki Ağzıkarahan bu yöredeki kervansaraylara güzel örnekler.
OBRUK HAN
Sürrealist resim gibi
Bana göre en büyüleyici olan kervansaray ise kesinlikle Obruk Han. Sultanhanı’ndan Konya istikametine giderken, 36 kilometre sonra sağdaki bozuk yola girin. Eski bir Bizans kilisesinin malzemeleri kullanılarak yapılmış olan binanın duvarlarında Yunan alfabesiyle yazılmış yazılar, haçlar var. Tam bir dini tolerans örneği. Arkada ise muhteşem bir krater gölü yer alıyor. İnsan bir an sürrealist bir resmin ortasında olduğuna inanıyor, o sırada yandaki caminin hoparlörlerinden ezan sesi yükselmeye başlıyor. Obruk Han zamansızlığı simgeliyor. Ben çıkarken kapının girişinde iki kız kardeş Hatice ile Zeynep kamerama doğru bakıyorlar, yaptığım tek şey zamanı onların bakışında dondurmak oluyor...
ÇATALHÖYÜK
Tarihin dönüm noktası
James Mellaart’ın 1958 yılında bulduğu Çatalhöyük, insanlık tarihi için bir dönüm noktası. İnsanların mağaralardan çıkıp, bir arada yaşadıkları dünyadaki ilk yer. 17 metre yüksekliğindeki höyük, sadece 275 metreye 450 metre boyutlarında. Arkeoloji meraklısı değilseniz, görebileceğiniz birkaç duvar parçası hayal kırıklığı yaşatabilir, ama 9000 yıl öncesinin yaşamına şahit olmak için ilginç. O dönemde etrafta hálá tehlikeli hayvanlar bulunduğundan, genelde iki odadan oluşan evlerin duvarlarını birbirlerine bitişik yapmışlar ve kapı yerine damdan girişi tercih etmişler. Samanla karıştırılıp, güneşte kurutulmuş olan tuğlalardan yapılan evlerin benzerlerini aradan geçen binlerce yıla rağmen Konya civarında görmek hálá mümkün. Çatalhöyük’te bulunan kabartmalar, ana tanrıça heykelcikleri, obsidyen isimli, siyah cam benzeri, volkanik kayadan yapılmış objelerin büyük bir kısmı bugün Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor.
GÖKYURT, KARAMAN VE SİLLE’DEKİ KİLİSELER
Anadolu her köşesinde bir sürpriz gizliyor. Konya’dan yaklaşık 50 kilometre mesafedeki Gökyurt’ta Kapadokya’dakileri andıran kiliseler var. Aynı volkanik oluşumlar, kayalara oyulmuş mağaralardaki ibadet mekanları... Tek fark bunlarda fresklerin olmayışı. 13. ve 14. yüzyıllardan kalma önemli Selçuk eserlerinin bulunduğu Karaman’ın yakınında yer alan Binbir Kilise ise adı üzerinde çok sayıda kilisenin bulunduğu, Bizans döneminden kalma sıradışı bir yerleşim. Sille Konya’nın kuzeybatısındaki küçük bir kasaba. Sille’de, Hıristiyanlık döneminden kalma yapıların bir kısmı ahır olarak artık hayvanlara hizmet veriyor. İstanbul’un kurucusu Konstantin’in annesi Helen’e adanmış olan kilise, 1833 yılında restore edilmiş ardından da fresklerle süslenmiş, 1923’teki nüfus mübadelesinin ardından da, Anadolu’daki çoğu kiliseyle aynı kaderi paylaşarak camiye çevrilmiş.
En büyük kervansaray
1229 yılında Selçuklu Sultanı Alaettin Keykubat tarafından yaptırılan Sultanhanı, Anadolu’daki en büyük kervansaray olma özelliğini taşıyor. Girişteki kapı çok görkemli, Bizans’tan esinlenmiş mimari unsurlar göze çarpıyor. İçeride hemen sağda pazar yeri, tam ortada da bir mescit var. Soldaki odalar, kalınacak yerler, mutfak ve hamam olarak kullanılmış. Gene heybetli bir girişe sahip olan ahır kısmı ise Gotik katedralleri anımsatan bir mimari harika. Selçuklular, Çin’in Şiang kentinden başlayan ve Anadolu’dan geçerek, İstanbul’a doğru giden İpek Yolu üzerinde yüz civarında kervansaray yaptırmışlar. Develerin günde 30 ile 40 kilometre bir mesafe kaydettikleri düşünülerek, yol üstünde bu binalar inşa edilmiş. Avanos-Kayseri yolu üzerindeki Sarıhan ve Aksaray’dan Nevşehir’e giden yoldaki Ağzıkarahan bu yöredeki kervansaraylara güzel örnekler.
OBRUK HAN
Sürrealist resim gibi
Bana göre en büyüleyici olan kervansaray ise kesinlikle Obruk Han. Sultanhanı’ndan Konya istikametine giderken, 36 kilometre sonra sağdaki bozuk yola girin. Eski bir Bizans kilisesinin malzemeleri kullanılarak yapılmış olan binanın duvarlarında Yunan alfabesiyle yazılmış yazılar, haçlar var. Tam bir dini tolerans örneği. Arkada ise muhteşem bir krater gölü yer alıyor. İnsan bir an sürrealist bir resmin ortasında olduğuna inanıyor, o sırada yandaki caminin hoparlörlerinden ezan sesi yükselmeye başlıyor. Obruk Han zamansızlığı simgeliyor. Ben çıkarken kapının girişinde iki kız kardeş Hatice ile Zeynep kamerama doğru bakıyorlar, yaptığım tek şey zamanı onların bakışında dondurmak oluyor...
ÇATALHÖYÜK
Tarihin dönüm noktası
James Mellaart’ın 1958 yılında bulduğu Çatalhöyük, insanlık tarihi için bir dönüm noktası. İnsanların mağaralardan çıkıp, bir arada yaşadıkları dünyadaki ilk yer. 17 metre yüksekliğindeki höyük, sadece 275 metreye 450 metre boyutlarında. Arkeoloji meraklısı değilseniz, görebileceğiniz birkaç duvar parçası hayal kırıklığı yaşatabilir, ama 9000 yıl öncesinin yaşamına şahit olmak için ilginç. O dönemde etrafta hálá tehlikeli hayvanlar bulunduğundan, genelde iki odadan oluşan evlerin duvarlarını birbirlerine bitişik yapmışlar ve kapı yerine damdan girişi tercih etmişler. Samanla karıştırılıp, güneşte kurutulmuş olan tuğlalardan yapılan evlerin benzerlerini aradan geçen binlerce yıla rağmen Konya civarında görmek hálá mümkün. Çatalhöyük’te bulunan kabartmalar, ana tanrıça heykelcikleri, obsidyen isimli, siyah cam benzeri, volkanik kayadan yapılmış objelerin büyük bir kısmı bugün Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor.
GÖKYURT, KARAMAN VE SİLLE’DEKİ KİLİSELER
Anadolu her köşesinde bir sürpriz gizliyor. Konya’dan yaklaşık 50 kilometre mesafedeki Gökyurt’ta Kapadokya’dakileri andıran kiliseler var. Aynı volkanik oluşumlar, kayalara oyulmuş mağaralardaki ibadet mekanları... Tek fark bunlarda fresklerin olmayışı. 13. ve 14. yüzyıllardan kalma önemli Selçuk eserlerinin bulunduğu Karaman’ın yakınında yer alan Binbir Kilise ise adı üzerinde çok sayıda kilisenin bulunduğu, Bizans döneminden kalma sıradışı bir yerleşim. Sille Konya’nın kuzeybatısındaki küçük bir kasaba. Sille’de, Hıristiyanlık döneminden kalma yapıların bir kısmı ahır olarak artık hayvanlara hizmet veriyor. İstanbul’un kurucusu Konstantin’in annesi Helen’e adanmış olan kilise, 1833 yılında restore edilmiş ardından da fresklerle süslenmiş, 1923’teki nüfus mübadelesinin ardından da, Anadolu’daki çoğu kiliseyle aynı kaderi paylaşarak camiye çevrilmiş.