GeriSeyahat Koçibey safaride
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Koçibey safaride

Koçibey safaride

Alara Koçibey, çıktığı safari sonrası Hello! dergisi ile buluştu. Hem seyahat alışkanlıklarını anlattı hem de çektiği safari fotoğraflarını paylaştı.

ALARA KOÇİBEY'İN SAFARİ FOTOĞRAFLARI

Sizi çok heyecanlandıran bir safari seyahati yapmışsınız. Rotası neydi? Nerelere gittiniz?                   Â
- Evet, çok heyecan vericiydi. Safari yapmak için en iyi zaman göç zamanıdır. Bu dönem herhalde vahşi hayatın dünya üzerindeki en büyük ve en dramatik şovu. Binlerce hayvan, değişen mevsime göre su ve yeşillik arayışıyla Serengeti (Tanzanya) ile Masai Mara (Kenya) arasında ileri geri göç ediyorlar. Siz de bu sırada yırtıcı hayvanların tüm göçü çok yakından takip edip en zayıf anlarında avlarını avladıklarına; kısaca hayat ve ölümün döngüsüne şahitlik ediyorsunuz. Hakikaten korkunç bir tecrübe... Nairobi’den pırpır uçakla Masai Mara’ya geçiliyor. Orada milli parkın içinde Mara Intrepid Hotel’de çadırlarda kaldık. Daha sonra Tanzanya-Zanzibar’a geçtik.

Bu seyahatte sizi en çok etkileyen ne oldu?   Â
- Masai Mara’da, üstü ve yanları tamamen açık bir cipte, bizden iki metre uzaklıkta dişi bir aslanın avını avlayıp yavrularıyla yemesini nefes bile almaktan korkarak seyrettik. Varlığımızdan hoşlanmayan büyük bir filin kulaklarını açıp kapatarak -ki bu, atağa geçme sinyali olarak görülürmüş- otomobile doğru koşması da çok heyecan vericiydi.

Bir iç mimar olarak ziyaret ettiğiniz mekânlardaki iç mimari düzenlemelerini nasıl buldunuz?
- Mara Intrepid’deki çadırlarda, safari stilinden beklenecek her şey, fonksiyon ve konfor eklenerek çözümlenmiş. Cibinliklerin içinde uyanıp zürafa sizi seyrederken yüzünüzü yıkayabiliyor, çadırın dışındaki timsahlara karşı ıngiliz ayaklı bir küvette güne başlayabiliyorsunuz. Tarif edilemez bir tecrübe bunlar.

Fotoğrafla aranızın iyi olduğu belli...
- Fotoğraf çekmeyi hakikaten çok seviyorum. Dijital kameraya geçmeden önce baskıları kendim yapardım. Saatlerimi o karanlık odada geçirirdim. şimdiyse bilgisayarın başında geçiyor zaman...

AKLIMDA ÇİN, PERU VE KAMBOÇYA VAR

Bugüne kadar seyahat ettiğiniz şehirler arasında sizi en çok hangisi cezbetti?
- Barcelona... Bir şehir ancak bu kadar hareketli, güzel, cilveli ve aynı zamanda sıcak olabilir. İnanılmaz bir enerjisi var.

Kendinizi hep içinde bulduğunuz ve size huzur veren seyahat tipi hangisi?
- Başkentler ve büyük şehirlerden ziyade, bana yaşadığımız dünyanın ne kadar büyük ve çok yönlü olduğunu, esasında hakkında çok az şey bildiğimizi ve bambaşka hayatlarla yaşamların olduğunu fark ettiren seyahatleri seçiyorum.

Koçibey safaride



Peki ya uzun bir seyahatte yanınızda kimin olmasını isterdiniz?
- Çocuklarımın; çünkü doğduklarından beri dünyanın her yerine beraber gidiyoruz. Kız kardeşimin; çünkü çok eğlenceli ve her şeyi güzelleştiriyor. Annemin; çünkü muazzam kültürü ve eksantrikliği söz konusu. Ayrıca arkadaşlarımı isterim.

Hayallerinizi süsleyen, aklınızda kalıp da halen gidemediğiniz yer var mı?
- Olmaz mı? Öncelikli olarak Çin’deki Kral Qin Shi Huang’ın 7000 terakota heykelden oluşan ordusunun bulunduğu Xian, Kamboçya’daki Angkor Wat ve bence göre cennetin yeryüzündeki yansıması Peru’daki Machu Picchu.

BÜYÜK GÖÇ MUTLAKA GÖRÜLMELİ

Sizce dünyanın en güzel şehri ya da ülkesi neresi?
- Etnik ve mistik yapısından, doğası ve insanlarından dolayı bana gittiğim hiçbir yerde hissetmediğim şekilde hissetiren şehir Bangkok... Ülke ise Tayland.

Size göre dünyada görülmesi gereken üç yer neresi?
- Dünyada sadece bir yer görülecek ve tecrübe edilecekse, hayvanların Kenya’dan Tanzanya’ya yaptıkları göç ve Victoria şelalesi olmalı. Tek kelimeyle olağanüstü diyebilirim. Ayrıca biraz şımartılmak, okyanus ve güneş için Maldivler’, nereden başladığımız ve insanların yapabildiklerine hayran olmak için de medeniyetin doğduğu Mısır’ı sayabilirim.

False