GeriSeyahat Koca kıta, bizim İstiklal Caddesi gibiydi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Koca kıta, bizim İstiklal Caddesi gibiydi

Koca kıta, bizim İstiklal Caddesi gibiydi

Arjantin ile Şili arasında kalan ve Antarktika’nın yukarısında, dünyanın en güney noktası olan Patagonya, doğal güzellikleriyle epeydir ilgi alanı. Patagonya’da bulunan Ushuaia’ya, diğer adıyla dünyanın sonuna, aralık ayında yolum düştü. Müzeye çevrilen eski hapishane binasında dolaşırken altı aydır yollarda olan bir gezginle karşılaştım: Özlem Yücel.

1974 doğumlu, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu. Müşteri direktörü. Dünyanın sonunda, üstelik gündüzün saat 23.00’e kadar hüküm sürdüğü bir coğrafyada karşılaşan, aynı üniversitenin aynı bölümünü bitirmiş iki gezgin ne mi yapar? Seyahat üzerine saatlerce sohbet eder.

NASIL KARAR VERDİ

Dünyayı gezmek çocukluğumdan beri hayalimdi. Öğrenciyken interraille Avrupa seyahati yapmıştım. Çalışma hayatına başladıktan sonra da bulduğum 3 günden uzun her tatili, yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerle değerlendirdim. Dünya kocaman, insan kısa tatillerle ancak bir arpa boyu yol alıyor. Agresif bir şekilde iş hayatı içinde kendime yer açmaya çalıştığım uzun yıllardan sonra, pilimin bittiğini hissettim, her şeyi bir süre için dondurmak istedim, yola düştüm. Bildiğimden farklı bir mücadele içine girmenin, beni tazeleyeceğini düşündüm. Yola temmuz ayında çıktım, altı aylık bir sürede 12 ülkeden geçtim: Kanada, ABD, Jamaika, Ekvador, Kolombiya, Venezüella, Brezilya, Şili, Peru, Bolivya, Arjantin ve Uruguay. Yaşadıklarımı da ozlem-pansiyon.blogspot.com isimli web sayfamda dostlarımlapaylaştım.

BAŞINA NELER GELDİ

Yola çıkmadan önce bir kelime bile İspanyolca bilmiyordum ve Güney Amerika’da İngilizce bilenlerin oranının çok düşük olduğunu gezgin arkadaşlarımdan duymuştum. En çok yalnız kalmaktan, konuşacak kimseyi bulamamaktan korkuyordum. Paylaşılmayan güzelliklerin nasıl bir değeri olabilirdi ki? Yersiz bir korkuymuş bu. Yollarda öyle çok dost edindim ki... Yola çıkana evren yardım ediyor, buna inanın. Neye ihtiyaç duyduysam, yollar sanki sesimi duydu ve anında bana ihtiyacımı sundu.

Tabii ki talihsiz bazı olaylar da geldi başıma. Ekvador’da kameram, Brezilya’da 250 dolar param çalındı. Özellikle
/images/100/0x0/55eb4f7af018fbb8f8b90945
Venezüella ve Brezilya’da erkekler başımı biraz ağrıttı ama durum başedemeyeceğim boyutlarda değildi. Korkarsan, ininden hiç kafanı çıkarmaman lazım. En çok otobüs yolculuklarından çektim. And Dağları’nın virajlı yollarında, saatler süren uzun yolculuklar... Yanındaki adamı seçemezsin, horultular içinde uyumaya çalışırsın, bazen dünyanın en taşlı topraklı yollarında, trafikten men edilmesi gerekecek kadar eski bir araçta, iç organlarının yer değiştirmemesini dileyerek hoplaya zıplaya ilerlersin.

BU SEYAHAT ONA NELER KATTI

Yolculuktan önce gezdiğim ülkelerle ilgili oldukça yüzeysel bilgilere sahiptim; Brezilyalılar samba yapar, Maradona Arjantinli’dir, Kolombiya’da gerilla, Amazonlar’da tarantula vardır gibi. Hiç bilmediğim ülkelerde neler oluyor onu gördüm. Dillerini öğrenmeye, tarihlerini okumaya, dertlerini dinlemeye başladım. Dünyanın dört bir yanından dostlarım oldu. Öyle anlar geldi ki aylar önce başka bir ülkede tanıştığım gezginlerle yolum gene kesişti. Koca kıta, bizim İstiklal Caddesi gibi olmuştu. Kendimi dünya vatandaşı gibi hissettim. Doğanın bilmediğim onlarca yüzünü ve muhteşem güzelliklerini gördüm. Gün geldi yan köyde yanardağ patladı, filmlerde olur sandığım felaketler düştü gündemime. Önce evrendeki böcek bile değilim dedim, sonra evrenin tüm varlığını, bütünlüğünü içimde duyumsadım. Bol yıldızlı otelde de kaldım, gecesi bir dolara, tavuk kümesinden bozma odada da. 2 kere 2’lerin 4 etmeyişlerine, kurduğum denklemlerin çöküşlerine şahit oldum. Bu farkındalık, yolların bana sunduğu her şeyi isyan etmeden kabul etmeme, kendimi akıntıya bırakmama yol açtı.

NE KADAR HARCADI

Ben on bin doların üzerinde para harcadım ama benim seyahat bütçem yanıltıcı olabilir. Planlı haraket ederek, uzun mesafelerde uçak biletlerini önceden ayarlayarak (bu kimi durumlarda otobüsle ulaşımdan çok daha ekonomik), özel oda yerine hostellerde kalarak, maliyetleri çok daha azaltmak mümkün. Ne kadar paran varsa o kadarla yaşamanın bir yolunu mutlaka buluyorsun. Güney Amerika’da pek çok ülkede yaşam gerçekten çok ucuz, günlük 15-25 dolar, pahalı ülkelerde ise 25-45 dolar arası bir bütçeyle yaşamak mümkün.

ALTI AYIN FAVORİLERİ

Ekvador: Güney Amerika’daki ilk göz ağrım. İspanyolca öğrenmek için bence en ideal ülke. Çok ucuz, oldukça merkezi, yüksek şehirleri sürekli baharı yaşıyor. Saati 4 dolara İspanyolca özel ders almak mümkün.

Kolombiya: En çok yeşil dağlarını sevdim. Cartagena da çok güzel bir şehir.

Venezüella: Karayip kıyıları inanılmaz güzeldi. Dünyanın en yüksek şelalesi Angel Falls’un içinde bulunduğu Canaima Ulusal Parkı ise cennet.

Brezilya: iki haftalık bir Amazon turu için Manaus’a uçmaya değer. Güney Amerika’nın 7 ülkesine yayılmış Amazon’un güzellikleri derinliklerinde aslında. Salvador çok renkli bir şehir. Mutlaka listenizde olsun. Tabii ki Rio ve Iquassu’da görülmesi gereken yerlerden.

Şili ve Bolivya: Atacama Çölü’nden Bolivya’nın dünyaca meşhur tuz gölü Uyuni’ye 4x4 bir araçla 2 gün süren bir yolculuk yaptım. Issız çöl ve dağlar, rengarenk göller, flamingolar ve envai çesit yabani hayvan, dumanlar çıkaran yanardağ, yeraltı suları... Dünya üzerinde başka bir gezegeni yaşamak isteyenler için ideal.

Peru: Tabii ki Cusco ve Machu Picchu çok güzel ama ben fazla turistik buldum. Titicaca Gölü’nün kıyısındaki Puno şehri Cusco’dan karayoluyla sadece 7 saat. Şaşırtıcı bir yer görmek isteyenlere öneririm.

Arjantin: Buenos Aires güneyin Paris’i, Barcelona’sı. Benim favorim Arjantin’in güneyi, Patagonya.
False