Kızıldeniz’in bin bir hali
Her mevsimin bir adresi olduğu gibi her adresinde kendine has doğasıyla eşsiz güzellikler sunduğu bir gerçektir. Ama dünyada bazı coğrafyalar vardırki mevsimsizdir. Her dönemde sizi cezbedecek iklimde ve zenginliktedir. İşte eşsiz sualtı görselliğiyle yılın her döneminde bambaşka boyutlarda yaşanabilen Kızıldeniz de bu rotalardan biri.
8 ülkeyle sınırları olan ve bir iç deniz konumundaki bu doğa harikası oluşum her defasında emsalsizliğiyle beni tekrar tekrar geri çağıran bir deniz aslında. Zengin bio-çeşitliliğe sahip flora ve faunasının yanı sıra daimi sualtı görüş netliğiyle bir fotoğrafçının aradığı tüm özelliklere sahip. İşte renklerin binbir tonunu barındıran bu güzelliğe karada bir o kadar kurak ve monokrom renklerin diyarı olan firavunlar ülkesi Mısır üzerinden varıyoruz. Genelde dalış turizmi ülkede kuzeyde Sharm el sheikh isimli merkezde yoğunlaşmış olmakla beraber ülkenin güney bölgesi ise çok daha bakir habitatlara ev sahipliği yaptığı için beni daha çok cezbeden dalış destinasyonlardan biri oldu hep. Son 6 yılda 8 kez gidip dalma fırsatım bulduğum Kızıldeniz’de rotamızı bu defa daha bakir ve korunaklı olup bir o kadarda büyük canlı yaşamını barındıran güney Kızıldeniz’e çevirdik. Başlıca dalış noktaları ise sadece tekneyle erişilebilen Brother, Dedalus, Elphinstone ve Rocky isimli karadan oldukça uzak adalar.
Renk cümbüşü
Marsa Alam şehriden tekneyle başlayan dalış maceramızda Sudan sınırına kadar gidip birçok bakir mercan kayalıklarına dalma fırsatını buldum. Çeşitlilik ve canlılık tam anlamıyla göz kamaştırıcıydı. Kızıldenizin az yağmur alması, buharlaşmanın fazla olması ve nehir ve endüstriyel atıklar gibi dış etkenlerin sebep olabileceği bulanıklık gibi sorunların yokluğu sayesinde genel olarak sualtı görüşünün çok net olması biz fotoğraf çekenler için büyük bir konfor. Ayrıca yıllardır bu sularda dalan biri olarak kendini bu kadar iyi koruyan ve yenileyen bir renkli yaşamın varlığına tekrar tekrar tanıklık etmek çok mutlu edici. Her sabah 06:00 gibi başlayan ilk dalışlarda erken saatlerin süprizleri de bizi asla şaşırtmadı.
Kaplan köpekbalıklarından tutun da sapan kuyruk köpekbalıklarına kadar ender görülen canlıları bu sularda gördük. İrili ufaklı birçok balık sürüsü her dalışta bizlere eşlik etti. Her ne kadar sert deniz şartları bazen zorluluklar yaşamamıza sebep olsa da Kızıldeniz, sunduğu canlılık ve renk cümbüşüyle bunu telafi edip kendini affettirmesini de bildi. Rocky adası, Ephinstone, Dedalus ve Brothers adaları gibi biyolojik çeşitliliğin bol olduğu dalış noktalarında birçok türü fotoğraflama şansım oldu.
Mercanlar soluyor
Tüm dünya denizlerininin genel sorunu olan küresel ısınma kaynaklı iklim değişimi en büyük zararı ne yazıkki çok hassas dengelere sahip mercan resiflerine veriyor. Bunun en net göstergesi ise mercanlarda görülen beyazlama ve toplu ölümler. Dünya genelinde mercan resifleri –özellikle Avustralya’da ki ‘Büyük Bariyer Resifleri’- bu beyazlama sürecini şiddetli test ederken Kızıldeniz’deki tablo ise şaşırtıcı derecede farklı. 2250 km uzunluğunda ve 350 km genişliğindeki bu su kütlesi ısı farklılıklarını bilimsel olarak izah edilemeyecek derecede tolere edebilen bir biyolojik yapıya sahip.
Su ısısının yüksek değerlere ulaştığı noktalarda bile termal strese adeta kafa tutan bu resifler bilim adamları için dünya genelindeki diğer mercanları kurtarma araştırmalarında adeta bir test zemini oluşturmuş durumda. Örneğin güney kızıldenizin Eritre bölgesinde tespit edilen 37 derece su sıcaklığına rağmen mercanlardaki beyazlamanın sadece kısmen olduğu düşünülürse kızıldenizin bu anlamda özel bir yerinin olduğuna dikkat çekmekte yarar var.