Keşfettikçe daha çok seveceksiniz...
Kuzeyin beyaz başkenti Helsinki, 466 yıllık geçmişiyle tarihseverlerin; 100 kilometreye varan sahil şeridi, 300’e yakın adası ve şehri saran parklarıyla da doğaseverlerin ilgisine mazhar olan bir kent. 2000’de Avrupa’nın Kültürel Başkenti seçilen şehir, 1812’den bu yana Finlandiya’nın başkenti unvanını taşıyor. Talin ve St. Petersburg’a çok yakın olan Helsinki’de her yere yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Mutlaka yapılması gerekenlerin başında ise şehrin tarihini keşfe çıkmak var. İşte Helsinki’nin ‘yapmadan dönmeyin’ listesi...
Batı Avrupa’nın en büyük Ortodoks kilisesini görün
60 bin Rus Ortodoks’un dini merkez olarak kullandığı Uspenski Katedrali, Fener Rum Patrikliği’ne bağlı. Altın kubbeleri ve kırmızı tuğlalarıyla ilgi çeken yapı, günümüzden 148 yıl önce inşa edilmiş.
164 yıl öncesine yolculuk yapın
Hemen yakınındaki bir tepede yer alan Tuomiokirkko ise Protestan Kilisesi. Uspenski’den daha yaşlı; 164 yıl önce inşa edilmiş. Neoklasik tarzıyla, Ortodoks kilisesine göre daha sade ama çok güzel bir yapı. Şehrin birçok yerinde imzasına rastlayacağınız Alman Mimar Carl Ludwig Engel’in eseri.
21. yüzyılda kayaya oyulan kiliseyi görün
Temppeliaukio Kilisesi ise oldukça yeni, sadece 1969’a kadar gidiyor geçmişi. Fakat oldukça ilginç çünkü kayaların içinde yer alan şehirde, bulunduğu bölgedeki ibadet yeri ihtiyacını gidermek için dinamitlerle kayaların parçalanmasıyla ortaya kilise oturtulmuş. Bakır bir kubbeye ve sade bir mimariye sahip kilise, yapımındaki ilginç teknik nedeniyle turistlerin özellikle merak ettiği bir yer haline gelmiş; ziyaretçisi oldukça fazla...
Küçük St. Petersburg’un izlerini sürün
Senato Meydanı’na bakınca, yapıldığı dönemde şehrin Rusya’ya bağlı olduğunu anlamanız hiç de zor değil. Zira küçük bir St. Petersburg inşa edilmeye çalışılmış. Hatta Rus Çarı 2. Aleksander’in bir heykeli de meydana yerleştirilmiş. Meydanın etrafında Fin Senatosu’nu ve Helsinki Üniversitesi’ni de görebilirsiniz.
Heykellerin arasında yürüyüş yapın
Limanla Senato Meydanı arasında yer alan Esplanadi Parkı, heykellerle dolu. Parkın girişindeki limanda Kauppatori adlı bir pazar kuruluyor. Deyim yerindeyse ne ararsanız var; sandviç de satın alabilirsiniz hediyelik eşya da... Ürün çeşitliliği ve ilginçliği nedeniyle pazar her zaman kalabalık.
Müzeleri ziyaret edin
Adını Mannerheimintie isimli bir kahramandan alan cadde üzerindeki müzeleri gezin. Kiasma adıyla anılan Çağdaş Sanatlar Müzesi, Parlamento ve Finlandiya Milli Müzesi, Finlandiya Evi, Opera ve 1952 Olimpiyatları’nın yapıldığı stadyum ile gezmenin tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Ana yoldan ayrılıp sokak aralarında keşfe çıkarsanız, Ateneum Müzesi’nde Fin sanatının güzel örneklerini inceleyebilirsiniz. Müzenin karşısında, Art Nouveau üsluba sahip tren istasyonu var.
Fin kahramanı Sibelius’a selam verin
Finlilerin Kalevala isimli destanından hayatı boyunca esinlenen Jean Sibelius’un (1865-1957) adını taşıyan parkı da rotanıza ekleyin. İçinde dev bir orgu simgeleyen heykel yer alıyor. Fin milli kimliğinin oluşmasına büyük katkısı olan Sibelius, senfoniler ve konçertolar da bestelemiş ama en büyük eseri Finlandiya olmuş. Karısına ait Ainola adlı ev Helsinki’ye 40 km. uzakta ama şehirde görülmesi gerekenler arasında.
Beş adaya yayılan kaleyi görün
İsveçliler 1748’de, beş ada üzerinde Suomenlinna Kalesi’ni inşa etmiş. Aslında burası, olası bir Rus işgaline karşı sığınak görevi üstlenmiş. İçinde yer alan kilisesi ve deniz feneriyle ilgi çekici bir tarzı olan kaleyi, yarım günlük bir turla gezebilirsiniz. Gezerken, kalenin UNESCO’nun Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde yer aldığını hatırlayarak daha dikkatli gözlerle bakın etrafınıza. 200 binadan oluşan kaleye, Senato Meydanı’nın önündeki Kauppatori’den kalkan teknelerle de ulaşabilirsiniz. Ve bir not daha; adada piknik yapmak çok keyifli...
Yerel tatları keşfedin
Finlandiyalılar kışın bol miktarda sosis, yazın da alabalık ve herring gibi balıkları yiyorlar. Yemekte süt içmek gibi bizim için ilginç bir alışkanlıkları var. Kahve de sıklıkla tüketilen içecekler arasında. Light biradan daha yüksek alkol oranına sahip her şey Alko isimli tekel dükkanlarında satılıyor.
NE YEMELİ?
- Savoy Restaurant (Tel: 962 8715) Sıkı bir hesap için hazırlıklı olun. Başlangıçlar bile 110 TL’den başlıyor!
- Kaarle XII (Tel: 612 9990, www.kaarle.com) İçinde farklı bar ve restoranların olduğu, tipik Fin yemeklerini bulabileceğiniz bir kompleks.
- Sea Horse (Tel:628 169) 1930’lardan kalma ve Helsinki’nin en eski restoranlarından biri. Kolme Kruunua gibi(Tel: 135 4172) burası da seçkin bir müşteri kitlesine sahip.
- Cafe Esplanad (Tel: 665 496). Şehrin en merkezi ve en gözde kafelerinden biri.
- Lappi (Tel: 645 550) Elk ve Ren Geyiği eti denemeye ne dersiniz? Laponya spesiyaliteleri için ideal.
- Kappeli (Tel:1234 800, www.kappeli.fi) 1867’den beri açık olan kafe Esplanadi Parkı’nın girişinde olduğu için akşamları hem etrafı seyredebilir hem de içkinizi yudumlayabilirsiniz.
NEREDE KONAKLAMALI?
- Hotel Kamp (Tel: 576 111, www.hotelkamp.fi) 1887 yılında açılan hotel için Sibelius bir beste, ünlü ressam Victor Andren ise “Kamp’ta bir parti” diye bir tablo yapmış.Oda fiyatları 1100 TL’den başlıyor.
- Hotel Linna (Tel: 615 815, www.palacekamp.fi). Kaleye benzeyen bir mimarisi var. Odalar İskandinav tarzı ve şık döşenmiş. Avlusu da restoranı da hoş.
- Sokos Hotel (Tel: 123 4601, www.sokoshotels.fi ) Alışveriş düşkünleri için çok ideal bir konumda. Aynı zincire ait olan Sokos Hotel Torni (Tel: 43360) ise dört yıldızlılar arasında güzel bir seçenek.
- Hotel Grand Marina (Tel: 16661) Sahilde bulunan bir dört yıldızlı otel, şehrin iyileri arasında.